๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 27 Ocak 2011, 18:30:53



Konu Başlığı: Necaseti gideren maddeler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 27 Ocak 2011, 18:30:53
18.  Necaseti Gideren Maddeler


îslâm müctehidleri, tahir (temiz) ve mütahhir (temizleyici) olan su, na­maz kılanın bedeninden, elbisesinden ve namaz kıldığı yerden necaseti gide­rir ve taşlar da, bevl ve dışkının çıktığı iki yerden necaseti giderir demişler­dir. Su ve taş dışında kalan diğer sıvı ve katı şeylerin, necaseti giderip gider-mediğinde ihtilâf etmişlerdir.

Kimisi, "Necasetin aynını kaldıran şey, tahir olduktan sonra -ister sıvı, ister katı olsun, necaset hangi şeyde ve hangi yerde olursa olsun- necaseti gi­derir", demiştir. İmam Ebû Hanife ile tabileri bu görüştedirler.

Kimisi de, "Necaset başka bir şeyle giderilemez. Ancak istinca'da (ken­dini kurutmada) taş kullanılabilir", demişlerdir. Bunu da îmam Mâlik ile İmam Şâfıi demiştir.

Kemik ve zibil (çer-çöp) ile istinca etmenin cevazında da ihtilâf etmiş­lerdir. Kimisi "İstinca bunlarla caiz değildir, fakat bunlardan başka, necaseti kaldıran her şeyle istinca etmek caizdir", demiştir. İmam Mâlik bunlardan, ekmek gibi saygı gösterilmesi gereken yiyecek maddelerini istisna etmiş­tir.

Kimisi, altın ve yakut gibi kullanılması israf sayılan şeyleri de istisna et­miştir. Kimisi de "îstinca taştan başka hiçbir şeyle caiz değildir", demiştir. Bu da Zahirîlerin görüşüdür.

Kimisi de "İstinca, kemikle caiz değildir fakat zibil ile -her ne kadar mekruh ise de- caizdir", demiştir. Taberî ise, şâzz bir görüşte bulunup, "-Ta­hir olsun necis olsun- her şeyle istinca edilebilir", demiştir.

Bevl ve dışkının çıktığı ilci yerin dışındaki necasetin giderilmesinde, su­dan başka şeyleri kullanmanın caiz olup olmadığında ihtilâflarının sebe­bi su ile necaseti gidermekten gaye, necasetin aynını yok etmek midir, -eğer gaye bu ise bu işi başka şeyler de görebilir-, yoksa suda, başka şeylerde bu­lunmayan ayrı bir özellik mi vardır, diye ihtilâf etmeleridir. Suda ayn bir özellik görmeyenler -tahir olmak şartı ile- ister sıvı, ister katı olsun diğer şeylerin de necaseti giderdiğini söylemiş ve: "Nitekim istin-cada sudan başka şeylerin kullanılması ittifakla caizdir", demişlerdir.

Bunlar bu görüşlerini ayrıca, -Peygamber (s.a.s) Efendimizin «Ben uzun eteğe alışkın bir kadınım ve pis yerlerde geziyorum» diyen mü Seleme'ye Ümmü Seleme'ye «Sonrası onu temizler» [35] diye cevap vermesi ile ve

«Biriniz ayakkabıları ile pisliğe bastığı zaman, toprak o pisliği temiz­ler» [36] hadisi gibi Ebû Davud'un kaydettiği hadislerle te'yid etmişlerdir.

Suda ayn bir özellik gören Şâfiiler ise, istinca (büyük-küçük abdest te­mizliği) dışındaki şeylerde sudan başkasının kullanılmasını caiz görmemiş­lerdir.

Hanefîler, Şâfiilere "suyun bu özelliği nedir?" diye sorunca, Şâfiiler -buna makul bir sebep gösteremedikleri için- "Necaseti gidermede yalnız su­yun kullanılmasının vücubu bir taabbüddür", demekten başka bir yol bulamamışlardır. Hatta teslim etmektedirler ki, su gerçekten necaseti gidermez, suyun necaseti gidermesi serî bir hükümdür. Necasetin su ile giderilmesinde bir hikmet var mıdır, yoksa bir taabbüd müdür diye Şâfiilerle Hanefîler ara­sında bulunan tartışma nesilden nesile devam edegelmiştir.

Şâfiiler nihayet, her ne kadar diğer şeyler de su gibi necasetin aynını gi-deriyorsa da, necasetin hükmünü kaldırmada o şeylerde bulunmayan bir serî kuvvetin suda bulunduğunu ve necasetin aynını gidermekten gayenin, suya mahsus olan necasetin hükmünü kaldırmak olduğunu söylemek zorunda kalmışlardır.

Şâfiiler daha önce, Hanefılerin necasetten taharetin serî bir taharet ol­madığı görüşüne katılıp bunun için niyet getirmeğe ihtiyaç olmadığını söy­ledikleri halde "Başka sıvı maddelerle necasetin, aynı (kendisi) gider de hük­mü kalır", diyerek maksattan uzaklaşmışlardır.

Eğer Şâfiiler "Biz suda, elbise ve bedenlerden necaseti gidermede, baş­ka şeylerde bulunmayan bir kuvvet görüyoruz. Bunun içindir ki elbise ve be-denlerinvtemizlenmesinde suyun kullanılması adet olmuştur", demek sureti ile Hanefılerden ayrılmak isteselerdi iyi ve makul bir söz söylemiş olurlar­dı.

Hatta diyebilirim ki: Şeriatın, her necisi yıkamada su kullanmayı -suda bulunan bu özellik için- emrettiğine inanmak vacibtir. Eğer Şâfiiler bunu de­miş olsalardı, şeriatın her hükmünde bir hikmet bulunduğu görüşüne uygun olurdu. Fıkıh âlimi -hasmı ile olan tartışmalarında mecbur kalmadıkça- her­hangi bir hüküm için, "bu taabbüddür", demez. Bunu araştınrsan birçok yer­lerde açık olarak görürsün.

iyecasetıcn ı Zibil hakkındaki ihtilâfların sebebi de, Peygamber (s.a.s) Efendı-miz'in kemik ve zibil ile istinca edilmemesine dair emrinin mefhumunda ih­tilâf etmeleridir. Bu emirden caiz olmamayı anlayanlar, zibil ile ıştınca etmenin caiz olmadığını, necasetin makul bir mânâ olduğunu söyleyip emirden bunu anlamayanlar ise, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in bu emrim mekruhluğa hamletmişlerdir. Kemik ile zibil arasında ayırım yapanlar da, zıbilm necıs ol­duğunu benimsedikleri için bu ayırımı yapmışlardır. [37]


[35] Mâlik, Taharet, 2/4, no: 16; Ebû Dâvûd, Taharet, 1/140, no: 383.

[36] Ebû Dâvûd, Taharet, 1/141, no: 385; Hâkim, 1/166.

[37] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/203-205.