๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2011, 21:12:47



Konu Başlığı: Müflisin mallarının alacaklılar arasında taksimi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2011, 21:12:47
4. Müflisin Mallarının Alacaklılar Arasında Taksimi:


Müflisin mallannın alacaklılar arasında ne şekilde taksim edilmesi ge­rektiğine gelince: Bu hususta hakim olan görüş şudur: -îster alacaklann hep­si aynı cinsten, ister değişik cinslerden olsun- herkese, alacağının cinsinden ödeme yapılır. Zira borçlann ödenmesinde borcun cinsi ne ise, o ödenir. Me­ğer alacaklılann hepsi bir şey üzerinde ittifak etsinler. O zaman bütün borç­lann, üzerinde ittifak edilen şeyden tediyesi caizdir.

Ulema bu bâbtan olmak üzere, müflisin mallarına hacir konulduktan sonra ve fakat daha alacaklılara taksim edilmemişken bir âfete uğradığı tak­dirde uğradığı âfetin müflis ile alacaklılardan, hangisine ait olduğunda ihti­laf etmişlerdir. Eşheb «Müflise aittir», Îbnu'l-Mâcişûn «Hakim bekletirse alacaklılara ait olur», Îbnu'l-Kasım da «Satılmaya muhtaç olan malların uğ­radığı âfet müflise aittir. Çünkü müflisin malı olarak satılır. Malın da, alacağın da para olması halinde olduğu gibi, satılmaya muhtaç olmayan malların afeti ise alacaklılara aittir» demiş ve her biri kendi görüşünü İmam Mâlik'ten nakletmiştir. Asbag ise, ölüm ile iflas halleri arasında ayırım yaparak, «Ölüm halinde malın uğradığı âfet alacaklılara, iflas halinde ise müflise ait­tir» demiştir. [14]

 

5. Malı Bulunmayan Müflis:
 

Malı borçlarını karşılayamayan müflisin ahkâmı hakkındaki bahsin ana mes'eleleri işte bunlardır. Hiçbir şeyi bulunmayan müflise gelince: Bütün ulema müttefiktirler ki hiçbir şeyi bulunmayan kimsenin borçlan sakıt olur. Ancak ne zaman ki zengin olur ve borçlarını ödeyebilecek bir duruma gelirse o zaman kendisinden istenir. Yalnız Ömer b. Abdülaziz'den «Alacaklıları onu ücretle çalıştırabilirler» dediği rivayet olunmuştur, ki îmam Ahmed de buna katılır.

Ulema şunda da müttefiktirler ki, bir borçlu iflas ettiğini ileri sürdüğü zaman, eğer doğru söylediği bilinmezse, doğru söylediği anlaşılıncaya ka­dar hapsedilir. Ne zaman ki doğru söylediği anlaşılır veyahut alacaklısı onu doğiiılarsa, o zaman serbest bırakılır. îmam Ebû Hanife'den de, «Borçlu ne­reye giderse alacaklıları da kendisinden aynlmayıp beraberinde dolaşabilir­ler» dediği rivayet olunmuştur.

Borcunu ödemeyen borçlunun habsedilmesi hakkında sıhhatli bir hadis bulunmadığı halde bütün fukaha bunda müttefiktirler. Çünkü insanların bir­birlerinden haklarını alabilmeleri için bundan başka bir yol yoktur. Bu ise, genel maslahata dayanan kıyasın cevazını gösteren bir delildir. MÜRSEL KIYAS dedikleri işte budur. Rivayete göre Peygamber Efendimiz de bir ada­mı bir şüphe üzerine hapsetmiştir. Bunu -tahmin ederim- Ebû Dâvûd rivayet etmiştir [15].

îmam Mâlik'e göre -Sefih (ölçüsüz ve aşın masraf yapan), müflis, köle ve malının üçte birinden fazlasında hasta ve evli kadın olmak üzere- beş çeşit kimselerin malına hacir konulabilir. Zira îmam Mâlik'e göre erkek, karısının malında yetki sahibidir. Fakat ulemanın çoğu onun bu görüşüne katılmamış­lardır.

Bu kitaptan gayemiz için bu kadan kâfidir. [16]


[14] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/29-30.

[15] Ebû Dâvûd, Akdiye, 18/29, no: 3630.

[16] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/30.