๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Şubat 2011, 16:44:22



Konu Başlığı: Menfaatin niteliği
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Şubat 2011, 16:44:22
3.Menfaatin Niteliği:


A- Kira ve Menfaatin Belirliliği:
 


Menfaatin evsaf ve keyfiyetiyle ilgili mes'elelerden de, meşhurlannı söyleyeceğiz. Bunlardan biri şudur: îmam Mâlik, İmam Ebû Hanife, îmam Şafiî ve diğerleri gibi İslâm fukahasının cumhuru müttefiktirler ki, kiralama akdinin sıhhat şartlarından biri, gerek kiranın, gerek kiraya karşılık olan menfaatin miktannın bilinmesidir. Bu da -elbise dikimi, kapı ve pencerfele-rin yapımı gibi- sınırlı işlerde sınırının bilinmesiyle, ev işlerini görmek için kiralanan hizmetçinin işi gibi sının bulunmayan işlerde de süre ta'yini ile olur. Süre de, eğer menfaat -ev veya dükkânda oturmak gibi- çalışma ve de­vamlı iş görme ise, zaman miktannın, eğer kiralanan şeyin menfaati -yük ve binek hayvanlan gibi- o şeyin yürüyüşü ile sağlanıyorsa, yüzölçümü mikta­nnın belirtilmesiyle olur.

Zahirîlerle mütekaddimlerden bir cemaat ise, meçhul olan menfaatlann kiralanmasının cevazını benimsemişlerdir. Meselâ: Kişi -onlara göre- hay­vanını, hayvanın sağlayacağı kazancın yansı île -sırtında su veya odun taşıt­tırmak- üzere kiraya verebilir.

Cumhurun dayanağı şudur: Kiralama da bir satış olduğu için -satışlarda aldanmaya müsait durumlar nasıl caiz değilse- kiralamada da caiz değildir. Diğer gurup ise, kiralamayı KIRÂD ve MÜSÂKÂT'a kıyas etmişlerdir. Cumhur da onlara, «Kırâd ve Müsâkât sünnet ile istisna edilmiş olup kaide­den hariç olduklan için diğer şeyler onlara kıyas edilemez» diye cevap ver­mişlerdir.

İmam Mâlik ile îmam Şafiî, sınırlı olmayan işlerde taraflann belli bir süre ve süre içinde bir başlangıç tayin etmeleri ve başlangıcındaki akitten he­men sonra olmasını kabul etmeleri halinde, kiralamanın caiz olduğunda müttefiktirler. Fakat süre için bir başlangıç belirtmemeleri veyahut belirttik­leri başlangıcın akidten hemen sonra olmaması halinde kiralamanın caiz olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. İmam Mâlik «Eğer süre tayin ederlerse

-kişinin 'Sana bu evi bir yıl süre ile kiraya verdim' demesi gibi- süre için baş­langıç belirtraeseler bile, caizdir» demiş ise de, îmam Şafiî'ye göre caiz de­ğildir, îmam Mâlik'e göre bu durumda süre, kiralama akdinin yapıldığı tarih­ten itibaren başlar. Fakat îmam Şafiî, akidteki garara bakarak, «Caiz değil­dir» demiştir. İmam Mâlik ise, «Akidte garar yoktur. Çünkü sürenin akid ta­rihi anından itibaren başlaması gelenektir» demiştir. İmam Şafiî'ye göre sü­renin başlangıcı eğer akidten hemen sonra olmazsa caiz değildir. Fakat îmam Mâlik bunu caiz görmüştür.

îmam Mâlik'in tabileri, uzun süre içinde değişmesinden endişe edilen tarlanın kiralanmasının cevazında ihtilaf etmişlerdir.

îmam Mâlik ile îmam Şafiî, tayin edilmesi caiz olan sürenin miktannda da ihtilaf etmişlerdir. îmam Mâlik «Bir evin on yıl veyahut daha fazla bir za­man için kiraya verilmesi gibi, tayin edilen süre içinde değişmeyen şeyleri yıllarca süre ile kiraya vermek caizdir» demiş ise de, îmam Şafiî'ye göre bir yıldan fazla süre caiz değildir.

Îbnu'l-Kasım ile îbn Mâcişûn da, susuz, çeşme suyu ile sulanan ve kuyu veyahut çay suyu ile sulanan tarlalar hakkında ihtilaf etmişlerdir. Îbnu'l-Ka­sım bütün bu tarlalan yıllarca süre ile kiraya vermeyi caiz görürken, îbn Mâcişûn, «Susuz tarlalan ancak bir yıl, çeşme suyu ile sulanan tarlalan an­cak üç veyahut dört yıl ve kuyu veyahut çay suyu ile sulanan tarlalan da an­cak on yıl süre ile kiraya vermek caizdir» demiştir. Buna göre burada ihtilaf sürenin başlangıcı, sürenin uzunluğu ve sürenin kiralama akdi tarihinden uzaklığı olmak üzere- üç konudadır..

Bunun gibi, İmam Mâlik ile îmam Şafiî de -kiracının ev sahibine, «Sen­den bu evi, aylığı şu kadar dirhem ile kiraladım» demesi gibi- taraflann süre tayin etmeyip sadece kiraya temel olan zamanın en az miktanm belirtmeleri halinde kiralamanın caiz olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. îmam Şâfİî «Caiz değildir» demiş ise de, îmam Mâlik ile tabileri bunu da, «Ölçeği bir dirhemden sana bu harmanın hepsini sattım» şeklindeki satışa kıyas ederek «Caizdir» demişlerdir. Halbuki bu satışı da -îmam Mâlik'ten başka- kimse caiz görmemektedir.

Bu ihtilafın sebebi, bu şeylerdeki mechuliyet -az olduğu için- caiz görülen gararlardan mıdır yoksa yasak edilmiş bir garar mıdır diye ihtilaf et­meleridir.

Bir şeyi bir akidle hem satmanın, hem kiraya vermenin cevazında ihtilaf etmeleri de bu babtandır. îmam Mâlik, caiz görmüş ise de, îmam Ebû Hanife ile îmam Şafiî «Caiz değildir» demişlerdir[44]


 
[44] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/318-319.