๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 23 Ocak 2011, 21:15:52



Konu Başlığı: Kölelik dolayısıyla bâîn talâk sayısında eksilme
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 23 Ocak 2011, 21:15:52
B- Kölelik Dolayısıyla Bâîn Talâk Sayısında Eksilme:



Koca ile karıdan hangisinin köle oluşunun talâk sayısını ikiye indirdiği konusundaki ihtilâfa gelince: Kimisi «Muteber olan erkeğin köleliğidir. Şu halde erkek köle olduğu zaman -karısı ister cariye, ister hür olsun- onun iki talâkı kesin boşamadır» demiştir. İmam Mâlik ile İmam Şafii ve ashabtan Hz. Osman, Zeyd b. Sabit ve İbn Abbas bu görüştedirler. İbn Abbas'tan her ne kadar bir başka görüş daha naklolunmuşsa da, en meşhur olan görüş bu­dur. Kimisi de «Muteber olan, kadının köleliğidir. O halde kadın cariye oldu­ğu zaman -kocası ister köle, ister hür olsun- onun iki talâkı kesin boşanma­dır» demiştir. Bu görüş sahibi de, ashabtan Hz. Ali ile İbn Mes'ud, fukahadan da İmam Ebû Hanife ile başkalarıdır. Bu iki görüşten daha garip bir görüş vardır. O da «Kan ile kocadan hangisi köle olursa, kocanın iki talâkı ile kesin boşanma hasıl olur» görüşüdür. Bunu da Osman el-Betti ile başkaları demiş­lerdir ve Abdullah b. Ömer'den de rivayet olunmuştur.

Bu ihtilâfın sebebi, erkek ile kadının köleliklerinden hangisinin etkili olduğunda ihtilâf etmeleridir. «Talâk yetkisi kimin elinde ise, etkili olan, onun köleliğidir» diyenler, «Muteber olan, erkeğin köleliğidir» demiş­lerdir. «Talâk kimin üzerine vaki oluyorsa, etkili olan, onun köleliğidir» de­mişlerdir «Talâk kimin üzerine vaki oluyorsa, etkili olan, onun köleliğidir» diyenler ise, «Bu, boşanan kadının hükümlerindendir» demişlerdir. Bunlar talâkı da iddete kıyas etmişlerdir. Zira iddet noksanlığının, kadının cariye oluşuna tabi olduğunda icma' vardır. Birinci grup da, İbn Abbas'ın Peygam­ber (s.a.s) Efendimiz'den merfu olarak rivayet ettiği,

«Talâk mes'elesinde erkeklerin id­det mevzuunda da kadınların vasfına bakılır» [9] hadisi ile ihticac etmişler­dir. Ne var ki bu hadise, sahih hadis kitaplarında rastlayamıyoruz. «Köle olan, ister koca, ister kan olsun, iki talâk ile kesin boşanma vaki1 olur» diyen üçüncü grup ise, sebebiyeti sırf köleliğe vermiş, kölelikle birlikte, erkek ve­ya kadınlığa bakmamıştır. [10]

 

C- Köleliğin Talâk Sayısının Azalmasına Etkisi:
 

Köleliğin talâk sayısını azalttığında, bir cemaat, «îcma' vardır» demiş­se de, Ebû Muhammed b. Hazm ile Zahirîlerden bir cemaat buna muhaliftirler?

Bunlar talâk sayısı konusunda hür ile köle arasında ayırım yapmıyor­lar.

Bu ihtilâfın sebebi, halin zahiri ile kıyas arasında bulunan çeliş­medir. Zira cumhur, kölenin talâkını kölenin cezasına kıyas etmiştir. Çünkü kölenin şer'i cezasının, hür'ün şer'i cezasının yarısı olduğunda icma' vardır. Zâhirîler'e göre ise, herhangi bir hükümde köleyi istisna eden bir delil bulun­madıkça asıl, şer'i teklifler muvacehesinde hür ile köle arasında bir fark bu­lunmamasıdır. Delil de onlara göre ya kitap ve sünnetten bir nass veyahut bunların zahiridir. Burada ise, böyle bir delil bulunmadığına göre, kölenin, asıl olan hükmü üzerinde kalması gerekir.

Tahmin ediyorum ki talâkı cezaya kıyas etmek doğru bir kıyas değil­dir. Çünkü hür'e nisbetle köleye az ceza konulması, köle noksan olduğu için ona karşı fazla sert davranılmamış olmasındandır. Sonra, kölenin suç işlemesi hür'ün suç işlemesi kadar ağır değildir. Kölenin talâk sayısını azaltmak ise, köleye daha ağır bir hüküm koymak demektir.- Zira bu durumda hür, karı­sını boşamaktan iki kere cayabilirken köle sadece bir kere cayabilir. Şeriat bu hususta vasat bir yol tutmuştur. Zira eğer her boşamadan sonra cayma imkânı olsaydı, kadın için kurtulma imkânı olmaz ve ailenin huzursuzluğu sürüp gidecekti ve eğer bir kere boşama ile kesin boşanma vaki olsaydı, o za­man erkek -cayma imkânına sahip olmadığı için- çetin bir çıkmaza girmiş olurdu. îşte şeriat böylece her iki tarafın da maslahat ve yararını düşünmüş­tür. Bunun içindir ki, her üç talâkı bir kere de kendine ilzam eden kimse -Al­lah bilir-.şeriatın koyduğu bu ma'kul ve ustalıklı yolu mânâsızlaştırmış olur. [11]


[10] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/25.

[11] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/25-26.