๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 02 Şubat 2011, 17:22:45



Konu Başlığı: Kitabet
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Şubat 2011, 17:22:45
55. KİTABET


161. (Bedelini Ödeme Şartıyla Âzâd) KİTABI
 


Kitabet; efendinin kölesine, «Bana şu kadar taksitle şu kadar para verir­sen hürsün» demesi ve kölenin de bunu kabul etmesidir.

Bu bahse dair konuşmamız, genellikle kitabet akdinin rükünleri, şartlan ve hükümleri hakkındadır. Kitabetin rükünleri -kitabet akdi, bu akdin şartla­rı ve keyfiyeti, akdi yapanlar ve akdin, üzerinde yapıldığı şey ve bunların va­sıflan olmak üzere- üçtür. Biz de bu konularla ilgili olarak ulema arasında meşhur olan mes'eleleri ele alacağız. [1]

 

162. Kitabet Akdinin Rükünleri
 

1. Kitabet Akdi:
 


Bu konunun meşhur olan meselelerinden biri, kitabet akdinin vacib mi, mendub mu olduğu hakkındaki ihtilaftır. İslâm fukahasının tümü mendub olduğunu söylemişlerse de, Zahirîler, "Eğer onlardan iyilik umuyorsanız onlarla kitabet akdini yapınız" [2] âyet-i kerimesindeki emri, vücuba ham­lederek kitabet akdinin vacip olduğunu söylemişlerdir. Cumhur ise hiçbir kimsenin, kölesini azat etmeye zorlanamayacağı aslına bakarak bu âyeti -asıl ile çelişmesin diye- nedbe hamletmiştir. Cumhur ayrıca, hiçbir efendinin kölesini satmak zorunda olmadığına göre, onunla kitabet akdini yapmak zo­runda da olmaması^vleviyetle lazım gelir, diye ihticac etmiştir. Çtinjcü sat­mak, kişinin, malını bedel karşılığında mülkiyetinden çıkarması demektir. Kitabet ise, kölesini bedelsiz olarak mülkiyetinden çıkarmasıdır. Zira köle­nin kazancı zaten efendi sinindir.

Bu mes'eleyi, akdin rükünlerinden çok, hükümlerinden saymak daha uygundur.

Kitabet akdi: Kölenin kendini ve malım, çalışıp kazanacağı bir miktar mal karşılığında efendisinden satın almasıdır. Buna göre kitabet akdinin rü­künleri -köle, kitabet bedeli, vade ve kitabet akdinin deyimleri olmak üzere-dörttür. [3]

                                                                   

A-Kitabet Bedeli:
 

Ulemanın cumhuru, kitabet bedelinin de-satış bedeli gibi- cins ve mik­tarı malum olduğu zaman caiz olduğunda müttefik iseler de, kitabet bedeli­nin mübhem olması halinde caiz olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. îmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife, «Kişi, bir cariye veyahut köle üzerinde -köle ve­ya cariyeyi tarif etmeden- kölesi ile kitabet akdini yapabilir ve kitabet bedeli o zaman orta halli bir köle veya cariye kabul olunur» demişlerdir. îmam

ise, «Köle, efendisine vereceğini söylediği köle veyahut cariyeyi tarif et­mezse kitabet akdi geçersizdir» demiştir. «Satış akdinde olduğu gibi kitabet akdinden de gaye, taraflardan herbirinin diğer taraf ile çekişip ondan menfa­at sağlamasıdır» diyenler, kitabet akdini de satış akdine kıyas ederek, «Satış bedelinin malum olması nasıl şart ise, kitabet bedelinin de malum olması şar-tır» demişlerdir. «Kitabet akdinden gaye, çekişmek olmayıp yalnız köleye, hürriyete kavuşması için gereken kolaylığı göstermektir» diyenler ise, «Ka­dın mehri gibi, kitabet bedelinin de mübhem olması sakıncalı değildir» de­mişlerdir.

İmam Mâlik, köle ile efendi arasında -yiyecek maddesini teslim alma­dan başkasına satmak, alacağın alacakla değiştirilmesi ve vadesinden önce ödenmesi şartı ile başkasında bulunan alacakta indirim yapmak gibi- iki yabancı arasında yapılmayan değişimlerin cevazını benimsemiştir. İmam Şafiî ile îmam Ahmed ise «Caiz değildir» demişlerdir. İmam Ebû Hanife'den de bu hususta iki rivayet gelmiştir. Caiz görenler «Çünkü köle de, kölenin malı da efendisinin olduğu için köle ile efendisi arasında -kitabet akdinden başka-hakiki bir akid yoktur. Ancak kitabet akdi, şeriatta bir özellik taşır» demiş­lerdir. [4]

 

B- Vade:

 

Vadeye gelince: Ulema, kitabet akdinin vadeli olarak yapılması ceva­zında müttefik oldukları gibi, kitabet bedelinin, akit ânında kölenin elinde mevcut olduğu takdirde peşin verilmesinin şart koşulmasının cevazında da müttefiktirler. Fakat bedelin, akid ânında kölenin elinde mevcut olmadığı zaman, peşin verilmesinin şart koşulmasının cevazında ihtilaf etmişlerdir. Çünkü kitabet; kölenin, malını ve kendini efendisinden, çalışıp kazanacağı bir mal ile satın alması demektir. Şu halde ihtilafın konusu, kölenin elinde mevcut olmadığı halde peşin verilmesi şart koşulan bir mal ile kendini satın almasının caiz olup olmadığıdır. İmam Şafiî «Bu şekilde pazarlık yapıldığı zaman akid fasid olup, kölenin efendisine herhangi bir şey lazım gelmez» demiştir. İmam Mâlik'in sonraki tabileri ise, «Kölenin efendisine akdin gere­ği lazım gelir ve köle, borcunu -haline göre- taksite bağlatmak için hakime başvurur. Çünkü köle, efendisi ile bir kitabet akdini yapmış, ancak -çoğun­lukla- yerine getirilmesi imkânsız olan bir şartı kabul etmiştir. Bunun için şart fasittir. Fakat akid sahihtir» demişlerdir. Şâfiîler de «Cariyesini, kendi­sine yaklaşılmaması şartı ile satan kimsenin bu satışı nasıl caiz değilse, bir akidte fasit olan bir şartın koşulması akdin fesadına yol açar. Çünkü peşin Ödenmesi şart koşulan kitabet bedeli, eğer akid ânında kölenin elinde mevcut olmazsa, köle onu ödeyemez. Bu ise, kitabet akdinin gayesine aykırıdır» demişlerdir. Mâlikîlerin sözünün hulasası şudur: Kitabet akdinin rükünlerin­den biri, bedelinin vadeli olarak ve taksitle ödenmesidir. Bunun için buna ay-jtirı bir şey şart koşulduğu zaman şart fasittir. Fakat akid sahihdir.

Ulema, bir kimse eğer kölesine «Bin dirhem karşılığında seninle kitabet akdini yaptım. Bu parayı verdiğin zaman hürsün» derse, köle bunu ödediği zaman azad olur, diye müttefik iseler de, kölesine «Seninle bin dirhem karşı­lığında kitabet akdini yaptım» dedikten sonra susup başka bir şey söyleme­diği zaman, kölesi azad olur mu, olmaz mı diye ihtilaf etmişlerdir. îmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife, «Bundan başka bir şey söylemese de, kölesi azad olur. Çünkü KİTABET kelimesi, şer'î bir deyim olup bu akdin bütün hü­kümlerini ihtiva eder»- demişlerdir. Kimisi de «Bu parayı verdiğin zaman sen hürsün, demedikçe kölesi azatlanamaz» demiştir. İmam Şafiî'den bu konuda iki rivayet gelmiştir.

İmam Mâlik ile Îbnu'l-Kasım'm, kölesine «Sen hürsün ve bana bir dinar borcun vardır» diyen kimse hakkında ihtilafları da bu bâbtandır. imam Mâlik «Bu adamın kölesi azatlanır ve ona bin dinar lazım gelir» İbnu'l-Kasımda «Köle azad olur. Fakat ona bir şey lazım gelmez» demiştir. Kölesine «Bana bin dinar vermek üzere sen hürsün» diyen kimse hakkında da îmam Mâlik, «Köle azad olur ve ona bin dinar lazım gelir» demiştir. Kimisi de «Köle mu­hayyerdir. Eğer azad olmayı isterse azad olur ve ona bin dinar lazım gelir. Eğer istemezse köle olarak kalır, kimisi de «Eğer kabul eder ve parayı verirse kitabet akdi sahih olur ve köle azadlanır» demiştir, ki her iki kavilde İbnu'l-Kasım'ındır.

îmam Mâlik'e göre, belirli bir iş üzerinde de kitabet akdi caizdir. îmam Mâlik'e göre -evlenme akdinde olduğu gibi- mutlak kitabet de caizdir. Ancak o zaman benzeri olan kölelerle ne kadar üzerinde kitabet akdi yapılıyorsa, köleye o kadar lazım gelir. İmam Mâlik'e göre kölenin kıymeti, yani benzeri olan kölelerin o sırada satıldıkları fiyat üzerinde de köle ile kitabet akdini yapmak caizdir. Bunun içindir ki, kimisi «İmam Mâlik'e göre, bedelinin pe­şin verilmesi şart koşulan kitabet akdi de caizdir» demiştir.

Ulema "Allah'ın size kendi hazinesinden verdiği maldan onlara (kendileriyle kitabet akdi yapılan kölelere) da veriniz" [5] âyet-i kerimesinir mefhumunda ihtilaf ettikleri için, akdin sıhhatına efendinin kölesindeki ala­cağının son taksitini almaması şart mıdır, değil midir diye ihtilaf etmişlerdir. Zira, ulemadan kimisi, «Bu âyetin muhatablan köleleriyle kitabet akdini ya­pan efendilerdir, kimisi de «Bütün müslümanlardır. Bu âyetle her müslünian, kendisi ile kitabet akdi yapılan kölelere yardım etmeye teşvik edilmiş­tir» demiştir. Ulema, aynca "Bu emrin vücub için mi, nedib için mi? Şayet vücub içinse yapılması emredilen yardımın bir sının var mıdır, yoksa kişinin isteğine mi bağlıdır?" diye ihtilaf etmişlerdir. [6]


[1] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/181.

[2] Nur, 24/33. '                     

[3] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/183.

[4] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/183-184.

[5] Nûr, 24/33.

[6] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/184-185.