Konu Başlığı: Kısas kitabı Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Şubat 2011, 17:52:57 59 KISAS KİTABI Bu bahis de -öldürme kısası ve yaralama kısası olmak üzere- iki bahse ayrıldığından biz önce öldürme kısası bahsinden başlayalım. Bu bahse dair konuşmamız da "Kısas, ne zaman lazım gelir? Ne şekilde alınır? Kim alır? Ne zaman alır ve eğer bedeü varsa değiştirilebilir mi? diye konulara ayrıldığından, biz önce «Ne zaman lazım gelir?» konusundan başlıyoruz. Ancak bu da "Öldürme nasıl olursa kısas gerekir?" ve "Öldüren ile ölenin şartları nelerdir?" konularına bağlıdır. Zira kısastan gaye, adaletin icrası olduğu için, rastgele her öldürme ile ve rastgele her öldürene kısas lazım gelmediği gibi, istisnasız herkesi öldürmekle de lazım gelmez. Zira kısasın lazım gelmesi için gerek öldürenin, gerek öldürmenin ve gerekse öldürülen kimsenin birtakım şartları vardır. Biz önce öldürenin şartlarından başlıyoruz. [1] 169. Kısasın Şartlan 1. Öldürenle İlgili Şartlar: Ulema, deli olmayan ve ergenlik çağma eren bir kimseye, bir başkasını kendi isteği ile, bizzat ve tek başına öldürdüğü zaman kısas lazım geldiğinde müttefik iseler de, herhangi bir kimseyi öldürmeye zorlayan kimse ile zorlanan kimseye, kısacası: Öldürmeyi emreden ile emredilene kısas lazım gelip gelmediğinde ihtilaf etmişlerdir. İmam Mâlik, İmam Şafiî, Süfyan Sevrî, İmam Ahmed, Ebû Sevr ve bir cemaat, «Kısas bizzat öldürene lazım gelir. Emredene lazım gelmez. Ancak emreden, başka şekilde cezalandırılır» demişlerdir. Bir cemaat da «Her ikisi de öldürülürler» demiştir. Bu da, eğer emreden kimse, emrettiği adama bu işi zorla yaptırabilecek güçte değilse, böyledir. Eğer ona zorla yaptıracak güçte ise, o zaman ulema üç gruba aynlıp, bir grup «Emredilen öldürülmez de, emreden öldürülür. Emredilen, başka şekilde cezalandırılır» demiştir. İmam Dâvûd ile İmam Ebû Hanife bu görüştedirler. İmam Şafiî de iki kavlinden birinde bunu söylemiştir. Bir grup, «Emreden, öldürülmez. Emredilen öldürülür» demiştir. Bu da İmam Şafiî'nin diğer kavlidir. Bir grup da, «İkisi de öldürülür» demiştir. îmam Mâlik de buna katılır. Kısasın emredilene lazım gelmediğini söyleyenler, «Çünkü icbar ile birçok şer'î mükellefiyetler sakıt olur» demişlerdir. Zira bunlara göre bir işe icbar edilen kimse, o işi yapmamak o kimsenin elinde değilmiş gibidir. Emredilene kısas lazım gelmediğini söyleyenler de, muhayyerliği icbara tercih etmişlerdir. Zira bir işe icbar edilen kimse, bir taraftan o işi yapıp yapmamak onun elinde iken, diğer taraftan -yüksek bir yerden düşen veyahut kasırga tarafından havaya uçurulan kimse nasıl kendine yön veremiyorsa- o işi yapmamak onun elinde değildir. «İkisi de öldürülür» diyenler ise, emredilene mecburiyeti, emredene de adamı bizzat öİdürmeyişini mazeret kabul etmemişlerdir. «Yalnız emreden öldürülür» diyenler de, emredileni cansız bir araca benzetmişlerdir. Bizzat öldürmeyene kısas lazım geldiğini söyleyenler de, «Çünkü bu kimseye, mecaz yolu ile olmazsa ÖLDÜREN (katil) denemez» demiştir. Mâlikîler «Kendisine 'Falanca adamı öldürmezsen seni Öîdüreceğiz' denilen bir kimse, eğer ölüm korkusu ile o kimseyi öldürürse ona kısas lazım gelir. Zira açlıktan Ölüm haline gelen kimsenin, ölmemek için bir başkasını öldürüp etini yiyemediğinde icma' vardır» demişlerdir. Başkasını bilerek öldüren kimseye ortaklık yapana gelince: Bu ortaklık ya bilerek, ya yanlışlıkladır. Şayet bilerek de olsa, kendisi ya mükelleftir, ya değildir. Öldürmeye bilerek ortaklık yapmanın hükmünü, birden çok kişilerin bir kişiye karşılık olarak kısas olunup olunamadığı bahsinde anlatacağız, iki kişinin -biri bilerek, biri de yanlışlıkla- bir öldürmede ortaklık yapmaları, ya da biri mükellef, biri de çocuk veyahut deli olması veyahut köleye karşılık olarak hürün kısas edilmediği görüşünde olanlara göre bir hürle bir kölenin bir köleyi öldürmeleiihalinde ise, ulema ihtilaf etmişlerdir. İmam Mâlik ile îmanı Şafiî «Bilerek öldürene kısas lazım gelir. Yanlışlıkla öldüren bir çocuğa ise, diyetin yansı lazım gelir» demişlerdir. Bunlar, bir köleyi ortaklıkla öldüren hür ile köle hakkında da «Köle kısas edilir. Hüre de öldürülen kölenin kıymetinin yansı lazım gelir» demişlerdir. Bunlara göre bir müslüman ile bir hıristiyan veya yahudi, bir hıristiyan veya yahudiyi ortaklıkla öldürdükleri zaman da hüküm böyledir. İmam Ebû Hanife ise, «Kendisine kısas lazım gelen bir kimse ile lazım gelmeyen bir kimse ortaklıkla birisini öldürdükleri zaman ikisine de kısas lazım gelmez, diyet lazım gelir» demiştir. Hanefîlerin dayanağı şudur: Kendisine kısas lazım gelen kimsenin, adamı öldürdüğü kesin değildir. Çünkü ölüm parçalan a madiği için ya kendisi, ya diğeri adamı öldürmüştür. Adamın can verişi, onun vurmasından ileri gelebildiği gibi, ötekisinin de vurmasından ileri gelmiş olabilir. Peygamber Efendimiz ise, «Suçun şüpheli olduğu hallerde şer î cezaları uygulamayın» [2] buyurmuştur. Kısas da olmayınca, onun bedeli, olan diyet lazım gelir. Diğerleri ise, asayişin temini için kamu düzenini gözonün-de bulundurarak, «Sanki herbiri, adamı tek başına öldürmüştür. O halde her birine, adamı tek başına öldürdüğü zaman ne lazım geliyorsa, bu durumda da ona o lazım gelir» demişlerdir. Fakat bu zayıf bir kıyastır. [3] [1] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/223. [2] İbn Ebî Şeybe, 9/569, Tİnnizî, lludûd, 15/2, no: 1424. [3] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/225-226. |