Konu Başlığı: Kırâd Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Şubat 2011, 18:14:13 34. KIRÂD (Sermaye-Emek Ortaklığı) KİTABI İslâm uleması arasında KIRÂD'ın caiz olduğunda ve cahiliye devrinde cari olan âdetlerden bir olup İslâmiyet tarafından kabul edildiğinde ihtilaf yoktur. Kırâd'ın; herhangi bir kimsenin -işletmek ve kazanacağı kârın -üçte-biri, dörttebiri veyahut yansı gibi- muayyen bir hissesine sahip olmak üzere-bir başkasına sermaye vermek demek olduğunda, bu akdin caiz olmayan meçhul kiralama akdinden -halka bir kolaylık olsun diye- müstesna bulunduğunda ve sermaye işletilirken ondan herhangi bir şeyin kaybolması halinde işleticinin -eğer onun kusuru yüzünden olmazsa- sorumlu olmadığında da müttefiktirler. Ancak işleticiyi sorumlu kılan kusurun mahiyetinde ihtilaf etmişlerdir. Ulema -her ne kadar hangi şart kârın meçhuliyetini veyahut garan arttırır, hangisi arttırmaz diye ihtilaf etmişlerse de -KIRÂD'da kârın meçhuliyetini veyahut garan arttıran bir şeyi şart koşmanın caiz olmadığında da keza müttefiktirler. Ulema, aynca altın ve gümüş paralarla KIRÂD'ın caiz olduğunda da müttefiktirler. Fakat diğer paralarla caiz olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Bu bahsin konulan -Kırâd nedir? Kırâd hangi paralarla olur? Kırâd'ın sıhhat şartlan ve Kırâd'm hükümleri nelerdir? diye -üç bâbta toplanmaktadır. Biz de bu üç bâbtan her birine ilişkin olarak ulemanın ihtilaf ettikleri meşhur mes'eleleri ele alacağız. 112. Kırad’ın Sermayesi «Sikkeli altın ve gümüşlerle, sikkesiz altın ve gümüşler arasında değer farkı çok çok azdır. Bunun için sikkesiz olan altın ve gümüşler de para hükmündedirler» demişlerdir. imam Mâlik'in tabileri, altın ve gümüş olmayan paralarla Kırâd'm caiz olup olmadığında da ihtilaf etmişlerdir. Îbnu'l-Kasım caiz olmadığını, Eşheb de caiz olduğunu söylemişlerdir. İmam Muhammed b. Hasen de Eşheb'in görüşüne katılır. İmam Mâlik, İmam Şafiî ve İmam Ebû Hanife'den oluşan fukahanın cumhuru, «Bir kimsenin bir diğer kimsede alacağı olduğu zaman, eğer o kimseden alacağım teslim alıp bir daha ona vermeden onunla Kırâd akdini yaparsa caiz değildir» demişlerdir. İmam Mâlik'e göre caiz olmamasının sebebi, onunla ribalı bir işleme tevessül edilmesinden endişe edilmesidir. Zira olabilir ki borçlu o anda borcunu ödemeye güç yetmediği için alacaklısına, «Alacağını şimdilik benden alma. Kân aramızda olmak üzere işleteyim» der ve alacaklı da menfaat tamah ederek ona mehil verir ki bu, yasaklanan riba-nın ta kendisidir. İmam Şafiî ile İmam Ebû Hanife'ye göre ise, caiz olmamasının sebebi, zimmette olan şeyin emanete dönüşmeyişidir. Çünkü zimmette olan şeyin mutlaka ödenmesi gerekir. Kırâd'ın sermayesi ise, işleticinin elinde emanet olduğundan, eğer işleticinin bir kusuru olmaksızın ziyana uğrarsa, işletici onu ödemek zorunda değildir.. Ulema, bir kimsede bulunan alacağı kendisinden teslim almadan bir başka kimseye Kırâd sermayesi olarak vermenin cevazında da ihtilaf etmişlerdir. İmam Mâlik ile tabileri, «Bu ameliyede işleticiye sermayeyi işletme külfetinden başka, bir de alacağı tahsil külfeti de yüklendiği için caiz değildir» demişlerdir. Bu da, İmam Mâlik'in Kırâd akdinde sermayeyi işletmekten başka bir hizmeti, işleticiye şart koşmanın caiz olmadığı görüşüne dayanmaktadır. İmam Şâfıî ile Küfe uleması ise, «Bu ameliyede sermaye sahibi, işleticiye alacağını tahsil etmesini şart koşmayıp teslim almada onu vekil kılar» diyerek caiz görmüşlerdir. [1] [1] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/335. |