Konu Başlığı: Kıraat Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Ocak 2011, 18:08:15 5. Kıraat'. Ulema, ister kasden ister sehven olsun büsbütün okuyuşsuz olan namazın caiz olmadığı hususunda -gelen iki rivayet dışında- müttefiktirler. a) Bu rivayetlerden biri Hz. Ömer (r.a.)'in bir kere namaz kılarken okumayı unuttuğu ve kendisine "Sen namazda bir şey okumadın. Bu nasıl olur?" diye sorulunca, "Rükû ve secdelerim nasıldı?" diye sorduğu, "Rükû' ve secdeler iyi idi" denilince de, "O halde bir zarar yoktur" diye cevap verdiği yolundaki rivayettir. Bu rivayet, hadis ulemasmca garip sayılmış ve îmam Mâlik tarafından da bazı rivayetlerde Muvatta"a alınmıştır. b) Biri de îbn Abbas'ın sessiz namazlarda bir şey okumadığını ve «Peygamber (s.a.s) Efendimiz namazların bir kısmında okur, bir kısmında okumazdı. Biz de okuduklarında okur, okumadıklarında okumayız» diye söylediğine ve kendisine «Peygamber (s.a.s) Efendimiz öğle ile ikindi namazlarında okur muydu?» diye sorulunca, "Hayır"diye cevap verdiğine dair rivayettir [160] Cumhur, Habbab «Peygamber (s.a.s) Efendimiz öğle ile ikindi namlarında okurdu» dedi. Kendisine "Siz bunu nasıl bilirdiniz?" diye sorduk.. "Sakalının sallanmasından anlardık" dedi» [161] hadisine dayanmışlardır. Küfe uleması da, son İM rek'atta okumanın vacib olmadığına dair görüşlerinde îbn Abbas'ın hadisine dayanmışlardır. Zira Peygamber (s.a.s) Efendimiz, sessiz namazlarda nasıl sükût etmişse sesli namazların son iki rek'atında da sükût etmiştir. Okuyuşsuz namazın caiz olmadığı görüşünde müttefik olan ulema, namazda neyin okunması gerektiği mevzuunda ise ihtilâf etmişlerdir. Kimisi "Fatihanın okunması gerekmektedir", demiştir ki bunlar da, birkaç gruba ayrılmaktadırlar. Kimisi "bütün rek'atlarda", kimisi, "rek'atlann çoğunda", kimisi, "yansında", kimisi de, "birinde okumak gerekir", demiştir. Birinci görüş; îmam Şafii'nin ve kendisinden gelen iki rivayetten birine göre İmam Mâlik'in görüşüdür. Diğer rivayete göre ise, îmam Mâlik: Dört rek'ath namazın iki rek'atında okumak kâfidir demiştir. Bir rek'atta okumanın kâfi geldiğini söyleyenler ise, Hasan Basrî ile Basra fukahasmdan birçoklarıdır. îmam Ebû Hanife'ye göre de, namazda fatihayı okumak şart değildir. Kur'an-ı Kerim'in hangi yerinden olursa olsun sadece bir âyet okumak lazımdır, îmam Ebû Hanife'nin arkadaşları ise, Kur'an-ı Kerim'den, ya üç kısa âyet veyahut müdayene (borçlanma) âyeti gibi uzun bir âyet okumanın gerektiğini söylemişlerdir [162] îmam Ebû Hanife ile diğer Küfe uleması "Son iki rek'atta Kur'an okumak yerine teşbih etmek, müstehabür" demişlerdir. Cumhur ise bütün rek'atlarda Kur'an-ı Kerim'den başka bir şeyi müstehab görmemiştir. Bu ihtilâfın sebebi; bu mevzuda varid olan habisler arasındaki çelişki ile Kur'an-ı Kerim zahirinin hadis ile çelişmesidir. Birbiriyle çelişen hadislerden biri Ebû Hüreyre'nin sabit olan «Adamın biri mescide girip namaz kıldıktan sonra Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in yanına gelerek selam verdi. Efendimiz selâmını aldı ve kendisine: - Dön bir daha namaz kıl diye buyurdu. Adam dönüp namaz kıldıktan sonra bir daha geldi. Efendimiz (s.a.s) yine kendisine: - Dön bir daha namaz kıl diye emretti ve adam böylece üç kere dönüp namaz kıldıktan sonra, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e: - Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki bundan fazlasını bilemem dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.s) Efendimiz: «Namaz kılacak olduğun zaman iyice abdest al, sonra kıbleye yönel ve tekbir al, sonra Kur'an'dan okuyabileceğini oku, sonra tam bir rükû'yapıncaya kadar eğil, sonra belin doğruluncaya kadar kalk, sonra tam bir secde yapıncaya kadar secde et, sonra tam doğruluncaya kadar kalk, sonra bunları bütün namazında yap» buyurdu»[163] hadisidir. Yine sabit olan ve sıhhatinde ittifak edilen iki hadis daha vardır ki bu, bahsi geçen hadisle çelişmektedirler: Biri Peygamber (s.a.s) Efendimizin, «Fatiha'sız hiçbir namaz yoktur»[164]) diye buyurduğuna dair, Übâde b. Samit'in hadisidir. Diğeri de «Peygamber (s.a.s) Efendimiz,«Kim namaz kılıp da namazında Ümmü'l-Kur'an'ı (Fatiha sûresi) okumazsa -üç defa dedi- o namaz eksiktir, o namaz eksiktir, o namaz eksiktir» [165] buyurduğu Ebû Hüreyre'nin hadisidir. Yukarıda geçen Ebû Hüreyre hadisinin zahiri, fatihayı okumanın şart olmadığını, okunacak şey Kur'an olduktan sonra Kur'an'm neresi olursa olsun kâfi geleceğini göstermektedir. "Kur'an'dan okuyabileceğinizi okuyunuz" [166] âyet-i kerimesinin zahiri de bunu te'yid etmektedir. Ebû Hüreyre'nin ikinci hadisi ile Übâde b. Samit'in hadisi ise, fatihanın şart olduğunu bildirmektedirler. Mes'elede ihtilâf eden ulemanın her iki grubuda ya te'lif veya tercih yolu ile bu hadislerde te'vil yapmışlardır Zira Kur'an-ı Kerim'in herhangi bir yerini okumayı kâfi görenler, ya Kur'an-ı Kerim'in zahirine uyduğu için Ebû Hüreyre'nin birinci hadisi daha racihtir (üstün), denir ya da: Übade'nin hadisi «Fatihasız namaz, kâmil bir namaz değildir» demek sureti ile ya tercih veya te'lif yoluna gitmiş olabilirler. Öteki grup da: «Ebû Hüreyre'nin ikinci hadisi ile Übâde'nin hadisi daha üstündür. Zira bu hadisler iki tanedir; hem de, Ebû Hüreyre'nn «Cenâb-ı Allah buyuruyor ki: Namaz benimle kulum arasında ikiye bölünmüştür, yarısı benimdir, yarısı kulumundur. Kulum ne isterse ona veririm.: Kulum bana, hamdetti der..»[167] meşhur Hadis-i Kudsî'si de bunu te'yid etmektedir» demek suretiyle tercih yoluna gitmiş olabildikleri gibi, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in -« "Sonra Kur'an'dan okuyabileceğini oku" emri mücmeldir, diğeri ise muayyendir, mücmel de muayyene hamledilir» demek suretiyle te'lif yoluna da gitmiş olabilirler. Fakat bu son te'vil biraz zordur. metnindeki MA "-ceğini, ne ki-seni" mânâsındadır. Bundan, okuyabildiğini oku mânâsını anlamak, Arap dilinde MA'nın, Harf-i Tarifin (belirlilik takısı) delalet ettiği mânâlara delalet ermesine ve «Bu mânâlar içinde de ahd-i haricî (dış algı) mânâsı daha zahirdir» demeğe bağlıdır. Çünkü ancak o zaman -cağını «ne ki» kelimesinden fatihayı anlamak mümkün olur. Eğer Araplar bazan Ma'yı bu mânâda kullanıyorlarsa bu te'vil caizdir, yoksa değildir. îşte görüldüğü gibi mes'elede bu ihtimallerin hepsi mevcuttur. Ancak eğer nesih sabit olsaydı bu ihtimallere yer verilmezdi. Fatiha'yı okumanın namazın bütün rek'atlannda mı, yoksa bazılarında mı vacib olduğu hususundaki ihtilâfa gelince: Bunun da sebebi; Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in «O namaz ki içinde fatiha okunmazsa» mealinde olan hadisindeki zamir, namazın bütününe mi, yoksa bir cüz'Üne mi aittir diye ihtilâf etmeleridir. Çünkü bir cüz'ünde, yani bir veya iki rek'atmda fatiha okunmayan bir namaz «O namaz ki içinde fatiha okunmazsa» tabirinin şümulüne girebilir. İşte bu ihtimaldir ki, tmam Ebû Hanife'yi, namazın bir cüz'ünde, yani son iki rek'atmda hiçbir şey okumamayı ihtiyar (tercih) etmeye sevk etmiştir. imam Mâlik ise, ilk iki rek'atta fatiha ile zamm-ı sûreyi ve son iki rek'af-ta yalnız fatihayı okumayı ihtiyar (tercih) eylemiştir. İmam Şafii de, her dört rek'atta da hem fatihayı hem zamm-ı sûreyi okumayı ihtiyar (tercih) edip: Ancak «Son iki rek'atta okunacak olaft zamm-ı sûreler, ilk iki rek'atta okunanlar kadar uzun olmayacaktır» demiştir. İmam Mâlik, Ebû Katâde'nin sabit olan «Peygamber (s.a.s) öğle ile ikindi namazlarının ilk iki rek'atmda fatiha ile birlikte bir süreyi, son iki rek'atmda ise, yalnız fatihayı okuyordu» [168] hadisine, İmam Şafii ise, Ebû Saîd'in yine sabit olan «Peygamber (s.a.s) öğle namazının ilk iki rek'atmda Kur'anı Kerimden otuz âyet kadar, son iki rek'atinda da onun yarısı kadar okuyordu» [169] hadisine dayanmışlardır. [170] [160] Buhârî, Ezan, 10/105, no: 774. [161] Buhârî, Ezan, 10/97, no: 761; Ebû Dâvûd, Salât, 2/129, no: 801 [162]. Bilindiği üzere Hanefi mezhebine göre kıraat yapmak farz, fatiha ve zamm-i sûreleri okumak ise vacibtir [163] Buhârî, Ezan, 10/122, no: 793; Müslim, Salât, 4/11, no: 397. [164] Buhârî, Ezan, 10/95; Müslim, Salât, 4/11, no: 394; Ebû Dâvûd, Salât, 2/136, no: 822 [165] Müslim, Salât, 4/11, no: 41; Ebû Dâvûd, Salât, 2/136, no: 821. [166]Müslim, Salât, 4/11, no: 41; Ebû Dâvûd, Salât, 2/136, no: 821. [167] Müslim, Salât, 4/11, no: 39; Ebû Dâvûd, Salât, 2/136, no: 821. [168] Buhârî, Ezan, 10/107, no: 776. [169] Müslim, 1/334 (Salât, 4); Ebû Dâvûd, Salât tZ/m, no: 804. [170] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/276-280. |