Konu Başlığı: Keffaret ödenebilen yeminler Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 22 Ocak 2011, 17:42:39 3. Keffaret Ödenebilen Yeminler A- Keffaret Ödenebilen Mün'akide Yeminleri: Ulema, mün'akit olan bütün yeminlerin mi yoksa bir kısmının mı hükmü keffaret vermekle kalkar diye ihtilâf etmişlerdir. Cumhur -herhangi bir kimsenin yalan olarak Vallahi falanca adam şöyle yapmıştır' dediği gibi- geçmişe ait olan ve yemin-i ğamus denilen yeminler için keffaret yoktur. Keffaret ancak -'Falan kimse ile konuşmayacağım* veyahut Talanca yemeği yemeyeceğim' gibi- geleceğe ait olan yemin- ler için verilir» demiştir. îmam Mâlik, îmam Ebû Hanife ve imam Ahmed b. Hanbel bu görüştedir. imam Şafii ile bir cemaat ise, «Geleceğe ait olan yeminler bozulduğu zaman nasıl keffaret lâzım geliyorsa, geçmişe ait olan yeminler de, yalan olduğu zaman keffaret lâzım gelir, yani keffaret öteki yeminin günahını nasıl kaldınyorsa bunun da günahını kaldırır» demişlerdir. Bu ihtilâfın sebebi, bu hususa dair olan âyet-i kerimenin umumu ile hadis arasında bulunan çelişmedir. Çünkü, "Cenâb-ı Hak sîzi bile bile ettiğiniz yeminlerden sorumlu tutar. Bunun keffareti çoluğunuza çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on yoksulu doyurmaktır.." [11] âyet-i kerimesi yemin-i ğamus için de keffaret lâzım geldiğini gerektirmektedir. Zira yemin-i ğamus da bile bile edilen bir yemindir. Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in, «Kim yalan yere yemin ederek bir müslümanın (zımmiye de şamildir) hakkını gasbederse, Allahu Teâlâ ona cehennemi vacib ve cenneti haram kılar» [12] hadisi ise yemin-i ğamus'un keffareti bulunmadığını gerektirmektedir. Fakat imam Şafii diyebilir ki: «Hadiste beyan edilen yemin, başkasının hakkını gasba sebep olduğu için keffareti yoktur. Çünkü keffaret tevbe kabilinden bir şeydir. Yalandan edilen yeminden tevbenin kabulü ise başkasının hakkını geri vermeğe bağlıdır. Bunun için eğer kişi gasbettiği hakkı sahibine geri verirse yemini için de keffaret verebilir».[13] B- Küfür ve Dinden Çıkmaya Dair Yemin: Ulema 'Şu işi yaparsam kâfir olayım veyahut yahudi ya da hıristiyan olayım' dedikten sonra o işi yapan kimseye keffaret lâzım gelir mi, gelmez mi diye ihtilâf etmişlerdir. İmam Mâlik ile îmam Şâfıi, «Bu adama keffaret lâzım gelmez ve bu söz yemin değildir» demişlerdir. îmam Ebû Hanife ise «Yemindir ve aynı zamanda keffaret gerektirmektedir» demiştir ki imam Ahmed de bu görüştedir. Bu İhtilâfın sebebi, 'Kutsal olan her şeye yemin etmek caiz midir, yoksa Allah'tan başkasına yemin edilirse mün'akid olur mu olmaz mı?' diye ihtilâf etmeleridir: Mün'akid olan yeminler yalnız Allah'a edilen ve yemin sığasında (sözüyle) olan yeminlerdir diyenler, «Bununla keffaret lâzım gelmez. Çünkü bu yemin değildir» demişlerdir. Dinen kutsal sayılan her şeye yemin etmek caizdir diyenler ise, «Keffaret lâzım gelir. Çünkü Allah'ın ta'zimine yemin etmekle ta'ziminin terkine yemin etmek arasında fark yoktur. Zira nasıl ta'zim etmek vacib ise ta'zLmi terk etmemek de vacibtir. Şu halde birincisine yemin edenin yemini nasıl kendisine lâzım geliyorsa, ikincisine yemin edenin yemini de kendisine lâzım gelir» demişlerdir. [14] [11] Mâide,5/89. [12] Müslim, iman, 1/61, no: 137. [13] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/285-286. [14] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/286-287. |