๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 08 Şubat 2011, 17:58:53



Konu Başlığı: Kazif kitabı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 08 Şubat 2011, 17:58:53
64. KAZİF (İffetliye İftira) KİTABI



Bu bahse dair konuşmamız, "KAZÎF nedir? Kazfedeale edilenin şart­ları nelerdir? Kazfedene ne lazım gelir? Kazif suçu neyle sabit olur?" konu­lan hakkındadır. [1]

 

183. Kazif in Tanımı ve Şartları
 

Başkasına zina isnad etmek veyahut babasının çocuğu olmadığını söy­lemek demek olan KAZİF bahsinin temeli "İffetli kadınlara zina isnad edip de, sonra dört şahid getiremeyenlere seksen değnek vurun ve ebe-diyyen şahidu'klerini kabul etmeyin. Fasık olanlar bunların ta kendile­ridir" [2] âyet-i kerimesidir.

Ulema -akıl ve buluğ olmak üzere- iki vasfın kazfedenin şartı olduğun­da müttefiktirler. Yani deli olmayan ve ergenlik çağına eren bir kimse -ister erkek, ister kadın, ister hür, ister köle, ister müslüman, ister gayr-i müslim ol­sun- başkasına zina isnad ettiği veyahut babasının çocuğu olmadığını söyle­diği zaman kendisine ceza lazım gelir.

Kazfedilenin şartları da -buluğ, hürriyet, ifffet, müslümanlık ve tenasül aletinin bulunması olmak üzere- beş olduğunda keza ittifak vardır. Yani kaz­feden kimseye ceza lazım gelmesi için, kazfettiği kimsenin çocuk olmaması, köle olmaması, ahlaken mazbut olması, müslüman olması ve tenasül aletinin bulunması şarttır. Bu vasıflardan biri kendisinde bulunmayan kimseye kaz-fetmek cezayı gerektirmez. Ancak bunlardan hürriyet vasfının şart olup ol­madığında ihtilâf edilmiş olabilir. Yani köleye kazfeden kimseye ceza lazım gelip gelmediğinde ulema ihtilâf etmiş olabilirler, tmam Mâlik, kazfedilen kadının zina edebilecek yaşta olmasını da şart koşmuştur.

Cezayı gerektiren kazfın şartlarına gelince: Ulema, başkasına zina isnad etmek veyahut babasının çocuğu olmadığını söylemek suretiyle kazfeden kimseye ceza lazım geldiğinde müttefik iseler de, babasının çocuğu olmadı­ğını söylediği kimsenin annesi cariye veyahut gayri müslim olursa, kazfede-ne yine de ceza lazım gelir mi gelmez mi diye ihtilâf etmişlerdir. îmam Mâlik, «Kazfedilen kimsenin annesi kim olursa olsun, yani ister cariye, ister hür, ister müslüman, ister gayr-i müslim olsun, kendisine kazfeden kimseye ceza lazım gelir» demiştir. İbrahim Nehâî ise «Babasının çocuğu olmadığını söylediği kimsenin annesi, eğer cariye veyahut gayr-i müslim olursa, kendi­sine bir şey lazım gelmez» demiştir ki, îmam Ebû Hanife ile îmam Şafii'nin sözünden de bu anlaşılır.

Ulema başkasına açık bir şekilde, zina isnad eden veyahut babasının ço­cuğu olmadığını söyleyen kimseye ceza lazım geldiğinde müttefik iseler de bunu kinaye yolu ile ve kapalı bir şekilde söyleyen kimseye de lazım gelip gelmediğinde ihtilâf etmişlerdir. İmam Şafii, İmam Ebû Hanife, Süfyan Sevrî ve îbn Ebî Leylâ, «Başkasına kinaye yolu ile kazfedene serî ceza lazım gelmez» demişlerdir. Bunlardan îmam Şâfıi ile îmam Ebû Hanife, «Bu kim­seye ta'zir lazım gelir, yani hakim uygun gördüğü cezayı ona verir» demiş­lerdir. Ashabtan İbn Mes'ud da buna katılır. İmam Mâlik ile tabileri ise «Başkasına zina isnad etmek veyahut babasının çocuğu olmadığını söyle­mek -kinaye yolu ile bile olsa- şer'î cezayı gerektirir» demişlerdir. Bu mes'ele Hz, Ömer-zamanında vaki olmuş ve Hz. Ömer durumu ashaba danış­mıştır, Ashab ise ihtilâf etmişlerdir. Hz. Ömer neticede ceza lâzım geldiği kanaatına vararak adamı cezalandırmıştır.

«Kinaye yolu ile bile olsa cezayı gerektirir» diyen îmam Mâlik, «Çünkü kinaye -her ne kadar hakiki mânâsında kullanılmıyorsa da- bazan, karine ve lisan örfü yardımı ile açık ifadeden daha açık olur» demiştir. Cumhur da «Hakiki mânâsında kullanılmayan kelimeden hangi mânânın murad olduğu kesinlikle bilinemez. Şer'î cezalar ise, suçun kesin olmadığı durumlarda uy­gulanamaz» demiştir. Doğrusu şudur ki, kinaye bazı yerlerde açık ifade ka­dar açık ise de, bazı yerlerde, yani kelimenin kendisinden murad olan mânâda az kullanıldığı yerlerde zayıftır,

Kazfedilen kimsenin gerçekten zina ettiği, dört kişinin şahidliğiyle sa­bit olduğu zaman, kazfeden kimseden cezanın sakıt olduğunda ihtilâf yoksa da, şahidler dörtten az olduğu zaman, sakıt olup olmadığında ihtilâf etmişler­dir, îmam Mâlik «Şahidlerin sayısı dörtten az olduğu zaman, her biri adama kazfetmiş sayılır» demiş ise de, diğerleri «Şahidlerin sayısı dörtten aşağı ol­duğu zaman her ne kadar adamın zina ettiği sabit olmuyorsa da, dedikodu ya­parak değil, hakimin huzurunda ifade verdikleri için, adama kazfetmiş sayıl­mazlar» demişlerdir. Mâliki uleması da, zina şahidlerinden her birinin ağ­zından şahidlik edenlerin de dörder kişi olmaları gerekli midir, değil midir diye ihtilâf etmişlerdir. [3]         



[1] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/303.

[2] NÛr,24/4.

[3] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/305-306.