๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 25 Ocak 2011, 17:07:23



Konu Başlığı: İhramda olma engeli
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Ocak 2011, 17:07:23
9. İhramda Olma Engeli



Ulema «İhramda olan kimse evlenebilir mi, evlenemez mi?» diye ih­tilâf etmişlerdir. İmam Mâlik, İmam Şâfıi, Leys b. Sa'd, Evzâî ve İmam Ah-med, «Ne kendisi evlenebilir, ne de başkasını evlendirebilir. Şayet böyle bir şey yaparsa, kıydığı akid batıldır» demişlerdir ki, Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdul­lah b. Ömer ve Zeyd b. Sabit (r.a.) de bu görüştedirler. İmam Ebû Hanife ise, «Sakıncası yoktur» demiştir.

Bu ihtilâfın sebeb i, bu hususta rivayet olunan hadislerin birbirle­riyle çelişmeleridir. Bu hadislerden biri, İbn Abbas (r.a.)'ın, «Peygamber (s.a.s) Efendimiz, Meymâne (r.a.) ile ihramda iken evlendi» hadisidir. Bu hadis sabit olup sıhhatli hadis kitaplannda yer almıştır. Bizzat Meymûrie (r.a.)'den, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in kendisiyle -ihramda değilken- ev­lendiği yolunda gelen birçok rivayetler de bu hadis ile çelişmektedirler. Ebû Ömer b. Abdilberr, «Bu husus Hz. Meymûne'den -Ebû.Rafı'azadlısı Süley­man b. Yesar ve Yezid b. Esamm gibi- birçok yollarla rivayet olunmuştur. İmam Mâlik de Hz. Osman'dan bununla beraber, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in «İhramda olan kimse, ne evlenir, ne evlendirir, ne de herhangi bir ka­dını isteyebilir' diye buyurduğunu da rivayet etmiştir» [135]demiştir. Bu riva­yetleri İbn Abbas'm hadisine tercih edenler, «İhramda olan kimse ne evlenir ne de evlendirebilir» demişlerdir. İbn Abbas'ın hadisini tercih eden ya da Hz. Osman'ın hadisini -ondaki nehyi kerahete hamletmek suretiyle- İbn Abbas'ın hadisiyle telif edenler ise, «Hem evlenebilir, hem evlendirebilir» de­mişlerdir. Bu çelişme, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in kavli ile fiili arasında­ki bir çelişmeyle ilgilidir ki, böyle hallerde en doğrusu ya te'lif ya da kavli ter­cih etmektir. [136]

 

10. Hastalık Engeli
 

Ulema, hastanın evlenmesinin cevazında da ihtilâf etmişlerdir. İmam Ebû Hanife ile İmam Şâfıi «Caizdir», İmam Mâlik ise -meşhur olan rivayete göre- «Caiz değildir» demiştir. İmam Mâlik'in bu sözünden «Hasta iyileşse bile birbirinden ayrılırlar» mânâsı çıktığı gibi birbirinden ayrılmalarının va-cib olmayıp müstehab olduğu mânâsı da çıkarılabilir.

Bu ihtilâfın sebebi, evlenme akdi, satış ve hibe akidlerinden hangi­sine benzer diye tereddüt etmeleridir. Zira hastanın hibesi, ancak malının üç­te birinden olursa, caizdir, satışı ise, mutlaka caizdir. Bu ihtilâflarına bir baş­ka sebeb daha vardır. O da, «Hasta evlenirse ondan, varislerine bir yenisini ortak yapmak suretiyle zarar vermek istediği, şüphe edilir mi, edilmez mi?» diye ihtilâf etmeleridir.

Evlenmeyi hibeye kıyas etmek sıhhatli bir kıyas değildir. Zira ulema müttefiktirler ki hibe, malın üçte birini aşmazsa caizdir. Evlenmenin sıhhati­ni ise, malın üçte birine bağlamamışlardır. Varislerin arasına bir yenisini katmış olacağı için «Hasta evlenerriez» demek de, maslahatı öngören bir kıyas­tır. Ulemanın çoğuna göre ise bu kıyas caiz değildir. Zira bu tür kıyaslarla öy­le maslahatlar Öngörülür ki, şeriat bu kabil maslahatlara ancak çok uzak bir ihtimalle itibar etmiştir. Hatta kimisi, «Böylesi bir kıyasla hükmetmek şeri-atte bulunmayan bir şeyi şeriate sokmaktır ve bu kıyası kullanmak 'Şeriat ne fazlalaştırılır, ne de eksiltilir' demek olan şeriat ahkâmının tevkifi olma vas­fını gevşetir» demiştir. Fakat şu da vardır ki, hakkında şer'î bir hüküm bulun­mayan herhangi bir mes'elede böyle maslahatlara itibar etmekten sakınmak da zulüm ve haksızlıklara yol açar. Bunun için bu gibi maslahatları, şeriat ahkâmının hikmetlerini kavrayan ve hükümlerinde kendilerinden şüphe edilmeyen dirayetli ulemaya bırakalım. Hele eğer devrin insanlarından, haksızlık yapmak için şeriat ahkâmının zahiri ile uğraştıkları, görülürse..

Böyle bir devirde kaza yetkisine sahip olan alime, durumu araştırıp in­celemek, adamın iyi niyetle evlendiğini gördüğü zaman ona dokunmamak, varislere zarar vermek için evlendiğini anladığı zaman ise, onu menetmek düşer. Nasıl ki birçok san'atlarda böyle durumlar olur ve san'atkârlara emek­leri karşılığında iki çeşit kazanç elde etmek mümkün olur. Zira böyle şeyler için sınırlı bir had koymak mümkün değildir. Böyle durumlar çoğu kez tıp san'atıyla çeşitli san'atlarda görülür. [137]



[135] Mâlik, Hacc, 20/22, no: 70.

[136] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/469-470.

[137] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/470-471.