๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 31 Ocak 2011, 18:56:31



Konu Başlığı: Hakimin kararını verişi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 31 Ocak 2011, 18:56:31
201. Hakimin Kararını Verişi:



Peygamber Efendimiz,

«Hakim, karar verirken öfkeli olduğu halde karar veremez» [38] buyur­duğu için, hakim karışık kafa ile karar veremez. İmam Mâlik'e göre -susuz­luk, açlık ve korku gibi- hakimi, durumu iyice kavramaktan engelleyen her şey öfke gibidir. Bununla beraber hakim, bu durumlardan herhangi birinde karar verdiği zaman, eğer karan isabetli olursa -bildiğime göre- caiz oldu­ğunda ihtilaf yoktur. Ancak bunlardan, hakim öfkeli iken verdiği kararın, isabetli olması halinde dahi caiz olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü öfkeli iken karar vermekten nassen nehyedilmiştir. Nehiy ise, nehyedilen şeyin fa­sit olduğunu gösterir.

Hakim karar verdikten sonra, aleyhine karar verdiği kimsenin şahitleri­ni dinleyebilir mi, dinleyemez mi diye İmam Mâlik'ten iki rivayet gelmiştir. En meşhur olan rivayete göre İmam Mâlik, «Vakıf ve azarlama gibi Allah hakkı olan davalarda dinleyebilir. Fakat diğer davalarda dinleyemez»,de­miştir. Kimisi «Karardan sonra ne davacının, ne de davalının şahidleri dinle-nemez» demiştir. Kimisi de davacı ile davalı arasında ayırım yapmıştır.

(Kadı -Ibn Rüşd- der ki): Bilinmelidir ki şer'î hükümler iki kısımdır. Bir kısmında hakimler hükmeder, ki bu kitapta anlattıklanmızın çoğu bu kısma girmektedir. Bir kısmı hakkında da hakimler hükmetmez. Fakat çoğu, şeriat tarafından yapılması emir ve teşvik edilen şeylerdir. Bunlar da başkasının selâmını almak, aksınrken Allah'a hamdeden kimseye hayır ile dua etmek ve benzeri -fukahanın, kitapları sonunda zikrettikleri şeylerdir. Biz de bunlar­dan meşhur olanlarım- Allah izin verirse buraya almak istiyoruz.

Önce şunu bilmeliyiz ki: Şeriatın insanlık ve ahlâk üstünlüğüne ilişkin emirlerinden bazıları, kendisine saygı gösterilmesi gereken kimseye saygı gösterip iyiliklerine karşı şükretmeyle ilgilidir. İbadetler bu kısma girmektedir. Bazıları, iffet ve ruh temizliği meziyetiyle ilgilidir, ki bunlar da -yiyecek ve içeceklerle evlilik münasebetleri hakkında varid olan emirler olmak üzere- iki sınıftır. Bazıları adalet ve hakkaniyet içinde hareket edip zulüm ve haksızlık yapmamayla ilgilidir. îşte bunların hepsi mal ve can emniyetini he­def tutan hükümlerdir, ki kısas, savaş ve cezalar bunlara girmektedir. Zira bunların hepsi cemiyet fertlerinin güven içinde yaşamalarını sağlamak için vazedilen hükümlerdir. Bazıları, çalışıp mal ve mülk kazanmaya ve kazanı­lan malın hakkını ödemeyle ilgilidir. Zekât ve sadakalar bîr balama bu konu­ya, bir bakıma da bütün cemiyet fertlerinin servette ortak olduklan konusuna dahildir. Bazıları da, amme hizmeti ve devlet idaresiyle ilgilidir. Bu da mem­leketi idare edenlerin ne şekilde hareket etmeleri gerektiğine dair hükümleri­dir.

Cemiyet hayatının devamı için lüzumlu olan hükümlerden biri de, ce­miyet fertlerinin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine, maddeten ve manen yardımcı olmalandır. Birbirlerine manen yardımcı oimalan da, birbirlerine iyiliği emir ve kötülükten alıkoymayla olur, ki buna «Emr bi'l-Ma'ruf ve Nehy ani'l-Münker» denir. Fukahanın büyük ve tafsilatlı olan kitaplannda zikrettiklerinin çoğu, iffet, adalet, cesaret ve cömertlik meziyetleriyle ilgili olan hükümlerin dışına çıkmamaktadır. İbadet de kişinin bu meziyetlere sa­hip olabilmesi için şarttır.

«Kaza ve muhakeme usulü» bahsi burada sona erdi ve bu bahsin sona ermesiyle -Allah'a şükür- kitabın tamamı da sona ermiş oldu. Her çeşid hamd-ü senaya lâyık olan Allah'a sonsuz hamd-ü senalar olsun. [39]


[38] Ahkâm, 93/13, no: 7158.

[39] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/375-376.