Konu Başlığı: Ganimetin savaşçılar arasında bölüşülmesi Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 17 Şubat 2011, 16:45:46 2 .Ganimetin Savaşçılar Arasında Bölüşülmesi Ulema ganimetin beşte dört sehminin, imamın izni ile savaşa çıkan askerlerin hakkı olduğunda müttefik iselerde, imamın izni olmaksızın savaşa çıkanlara ganimetten bir şey düşüp düşmediğinde ve izni ile çıkanlardan da kimlere, ne.zaman ve herkese ne kadar düştüğünde ihtilâf etmişlerdir. Cumhur, «îster imamın izni ile, ister onun izni olmaksızın savaşa çıkmış olsunlar, ganimetin beşte dördü' savaşa katılanlarındır. Çünkü yukarıda geçen âyet-i kerime âmm'dır» demiştir. Kimisi «İmamın haberi olmadan savaşa çıkanların ele geçirdikleri ganimetlerin hepsi Beytü'l-Mal'mdır, onlara bir şey düşmez», kimisi de «Hepsi onlarındır, Beytü'l-Mal'a bir şey düşmez» demiştir. Cumhurun delili yukarıdaki âyet-i kerimenin zahiridir. Diğerleri de -anlaşılıyor ki- Peygamber (s.a.s) Efendimiz zamanındaki fiilin suretine bakmışlardır. Çünkü onun zamanında hiçbir kimse veya askerî birlik onun emri olmaksızın savaşa çıkmamıştır. Bunlar herhalde bundan, îmam'm emrinin şart olduğu mânâsını çıkarmış olacaklardır ki böyle söylemişlerdir. Halbuki bu zayıf bir ictihadtır. îmam'ın izni ile savaşa çıkanlardan kime hisse düştüğü mevzuuna gelince: Ulema, hür ve baliğ olan erkeklere hisse düştüğünde müttefiktirler. Fakat köle, çocuk ve kadınlara hisse düşüp düşmediğinde ihtilâf etmişlerdir. Kimisi «Köle ve kadınlara ganimetten hisse aynlmaz, fakat onlara bir şey takdir edilir» demiştir ki, imam Mâlik bu görüştedir. Kimisi de «Onlara hisse ayrılmadığı gibi bir şey takdir de edilmez» demiştir. Kimisi de «Kaç kişi olurlarsa olsunlar, hepsine bir kişilik hisse ayrılır» demiştir. Bunun gibi çocuk hakkında da ihtilâf etmişlerdir. Kimisi «Çocuğa hisse ayrılır» demiştir ki îmam Şafii bu görüştedir. Kimisi, çocuğa hisse aynlması için çocukta savaş yapabilme gücünü şart koşmuştur. Bu da imam Mâlik'in görüşüdür. Kimisi de «Çocuğa takdir edilir» demiştir. Köleler hakkındaki ihtilâflarının sebebi iki şeydir. Biri, âmm olan hitapların kölelere de şamil olup olmadığında ihtilâf etmeleridir. Biri de ashab-ı kiram amelinin âyet-i kerimenin zahiri ile çeîişmesidir. Zira ashab arasında kölelere hisse düşmediği meşhurdu. Bunu Ibn Ebî Şeybe çeşitli yollardan Hz, Ömer ile Ibn Abbas'tan rivayet etmiştir. Ebû Ömer b. Abdilberr, «Bu hususta Hz. Ömer'den rivayet olunanların en sıhhatlisi, Süfyan b. Üyey-ne'nin Amr b. Dinar'dan, Amr b. Dinar'ın Ibn Şihâb'tan, Ibn Şihâb'm Mâlik b. Evs b. Hadsan'dan, Hz. Ömer'in «Bu malda (ganimet mallarında), 'mülkiyetiniz altında bulunan kölelerden başka, herkesin hissesi vardır' diye söylediğine dair rivayetleridir» demiştir. Cumhur, kadınlara ganimetten hisse düşmediği hakkındaki görüşünde, Ümmü Atiyye'nin «Rasûlullah (s.a.s) ile birlikte savaşlara girerdik, yaralıları tedavi eder ve hastalara bakardık. Bize ganimetten bir şey takdir edilirdi» [56] mealindeki sabit olan hadisine dayanmıştır. Bu ihtilâfın sebebi de, kadın savaşa girdiği zaman, savaşın seyri bakımından bir tesiri olup olmadığında ihtilâf etmeleridir. Zira kadının savaşa katılmasının cevazında müttefiktirler. Bu hususta kadını erkeğe kıyas edenler, «Ganimetten kadına da hisse düşer» demişlerdir. Kadını bu hususta erkek kadar görmeyenler ise «Kadına ya hiçbir şey verilmez ya da ona takdir edilir» demişlerdir. Halbuki rivayete uymak daha yerinde olur. Evzâî, Hayber savaşında Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in kadınlara ganimetten hisse verdiğini söylemiştir [57] Savaşta satıcılık yapanlarla ücretle hizmet görenlere de ganimetten hisse düşüp düşmediğinde ihtilâf etmişlerdir, imam Mâlik «Eğer bunlar bilfiil savaşa girmezlerse onlara hisse düşmez» demiştir. Kimisi de «Savaşta bulunmaları kâfidir» demiştir. Bu ihtilâfın sebebi de, bunları [58]âyet-i kerimesinin umumundan kıyas yolu ile istisna etmekte ihtilâf etmeleridir. Zira, bunlar savaş yapmak için değil de, ticaret yapmak ya da ücret almak için savaşa girdiklerinden, bunları hüküm bakımından ganimeti hâk eden mücahidler gibi görmeyenler, bunları âyet'in umumundan istisna etmişlerdir. Ayet'in umumunu bu kıyastan daha kuvvetli görenler ise, âyeti umumunda bırakmışlardır. Bunları âyetin umumundan istisna edenlerin bir delili de, Abdürrez-zak'ın «Abdurrahman b. Avf muhacirlerin yoksullarından bir adama, kendileri ile birlikte savaşa çıkmasını söylemiş ve adam 'Olur',_ diye söz vermiş-se de, savaşa çıkıldığı gün, gelmesi için Abdurrahman tarafından kendisine haber salındığında çocuklarının aç ve perişan olduğunu ileri sürerek gelmemiştir. Bunun üzerine Abdurrahman gelmesi için ona üç altın vermiş ve adam da gelmiş, fakat düşman yenildiği zaman Abdurrahman dan ganimetteki hissesini istemiştir. Abdurrahman da 'Senin durumunu Rasûlullah (s.a.s)'a soracağım. Bana 'Ver derse senin hisseni vereceğim' demiş ve Rasûlullah (s.a.s)'a sorduğunda Rasûlullah (s.a.s) «O üç altından başka ne dünyasında, ne de âhiretinde bir kazancı vardır» [59] buyurmuştur diye rivayet ettiği hadistir. Bunun gibi bir şey Ebû Dâvûd tarafından Ya'la b. Münebbih'ten de rivayet olunmuştur. Bunlara hisse verildiğini söyeyenler ise, bunları, savaşanlara yardım etmek üzere ücretle tutulan kimselere kıyas etmişlerdir. Halbuki ulema bunun caiz olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. İmam Mâlik, caizdir demiş, diğerleri caiz görmemişlerdir. Kimisi de «Bu ancak sultan tarafından yapıldığı ya da buna zaruret hasıl olduğu zaman caizdir» demiştir ki, İmam Ebû Hanife ile İmam Şafii bu görüştedirler. Mücâhid'e ganimetten hisse düşmesinin şartına gelince: Ulemanın çoğu 'Kişi savaşta hazır bulunursa -bilfiil savaş etmese bile- ganimetten ona hisse düşer. Fakat savaş bittikten sonra gelenlere bir şey verilmez» demişlerdir ki cumhur bu görüştedir. Kimisi de «İslâm askerleri daha islâm ülkesine dönmemişken onlara katılıp onlarla birlikte düşmandan alınan ganimetleri muhafazada hizmet edenlere hisse düşer» demiştir. Bu da imam Ebû Hani-fe'nin görüşüdür. Bu ihtilâfın iki sebebi vardır. Biri kıyas, biri de hadistir. Kıyas şöyledir: Düşmandan ganimet almakla, alınan ganimeti muhafaza etmek . hizmetleri arasında ganimeti hak etmek bakımından bir fark var mıdır, yok mudur, diye tereddüt edilmiştir. Zira savaşta hazır bulunanlar düşmandan ganimetleri ele geçirmekte hizmet ettikleri için hisse alırlar. Bunlar da İslâm askeri daha İslâm ülkesine dönmemişken bhlara katıldıktan için ganimetleri muhafaza yolunda hizmet ederler. Bunun için bu iki hizmet arasında fark görmeyenler, «Ganimeti koruyanlarada ganimetten hisse düşer» demişler.dir. Ganimeti koruma hizmetini, ele geçirme hizmetinden zayıf görenler ise bunlara bir şey düşmediğini benimsemişlerdir. Hadise gelince: Bu hususta birbirleri ile çelişen iki hadis vardır. Biri Ebû Hüreyre'den rivayet olunan «Peygamber (s.a.s) Efendimiz Ebân b. Said kumandasında bir birliği Medine'den Necid tarafına gönderdi. Bunlar Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e Hayber fethedildikten sonra Hayber'de yetiştiler. Said, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e, 'Bize de hisse ayır' dedi ise de, Peygamber (s.a.s) Efendimiz onlara Hayber'in ganimetlerinden hisse vermedi» [60] mealindeki hadisidir, îkinci hadis de, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in Bedir savaşında, «Osman, Allah'ın ve Peygamberinin işi için gitmiştir» buyurarak Hz, Osman'a Bedir savaşı ganimetlerinden hisse ayırdığına ve fakat ondan başka, kimseye hisse ayırmadığına dair rivayet olunan hadistir [61]. Ulema «Hz. Osman Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in emri ile savaşa katılmadığı için ona ganimetten hisse ayrılmıştır» demişlerdir. Ebû Bekir b. el-Münzir, «Hz. Ömer'in, 'Ganimet, ancak savaşa katılanlarındır' diye söylediği sabittir» demiştir. Seriye denilen küçük askerî birliklerin ele geçirdikleri ganimetlere gelince: Cumhur «Ordunun hepsi bu ganimetlerde ortaktırlar» demiştir. Zira Ebû Davud'un rivayetine göre Peygamber (s.a.s) Efendimiz, «Askerin küçük birlikleri ele geçirdikleri ganimetlerden kendileri ile birlikte bulunmayanların hisselerini verirler» [62]buyurmuştur. Çünkü onların da bu ganimetlerin ele geçirilmesinde tesiri vardır. Hasan Basrî «Eğer seriye imamın izni ile tek başına savaşırsa, ele geçirdiği ganimet beşte bir taksime tabidir ve beşte dördü onlarındır. Yok eğer imamdan habersiz olarak savaşırsa, yine beşte bir taksime tabidir, fakat beşte dördü yalnız onların değil, bütün ordunundur» demiştir. Nehâî «İmam muhayyerdir, isterse beşte bire taksim eder, isterse hepsini Beytül-Mal'a aktarır» demiştir. Bu ihtilâfın da s ebebi, seriye ile birlikte savaşta bulunmayanları, savaşta hazır bulunup da bilfiil savaşmayanlara kıyas etmekte ihtilaf etmeleridir. Şu halde cumhura göre ganimetten hisse alabilmek için ya bizzat savaşmak ya da savaşanlara destek olmak şarttır. Her bir askere ganimetten ne kadar hisse verildiği hususuna gelince: Ulema, piyadelere birer sehim verildiği hususunda müttefik iseler de, süvariler hakkında ihtilâf etmişlerdir. Cumhur, «Süvarilere -bir sehim kendilerinin, iki sehim de atlarının olmak üzere- üçer sehim verilir» İmam Ebû Hanife ise: «-Bir sehim kendilerinin, bir sehim de atlarının olmak üzere- ikişer sehim verilir» demiştir. Bu ihtilâfı n se bebi, hem bu husustaki hadislerin, hem de kıyas ile hadisin birbirleriyle çelişmeleridir. Zira Ebû Dâvûd, îbn Ömer'den, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in -bir sehim kendisinin, iki sehim de atının olmak üzere- süvariye üç sehim verdiğini rivayet etmektedir [63]. Ebû Dâvûd Mücemmil b. Hari-se'den ise, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in imam Ebû Hanife'nin dediği gibi yaptığını rivayet etmektedir. îbn Ömer'in hadisi ile çelişen kıyas ise, atın hissesinin insanın hissesinden fazla olmamasının gerektiğidir. Bunun içindir ki îmam Ebû Hanife, Mücemmi' b. Harise'nin hadisini tercih etmiştir. Halbuki bu kıyas bir şey değildir. Çünkü ata verilen hisse -malumdur ki- ata değil, onun sırtında savaşan insana verilmektedir. Atın sırtında savaşan kimsenin ise, yaya olarak savaşan kimsenin üç katı kadar iş görmesi mümkündür, hatta belki gerçektir. Kaldı ki Ibh Ömer'in hadisi, sened bakımından öteki hadisten daha kuvvetlidir. Ulema «Ganimet taksim edilmeden herhangi bir asker, ganimet mallarından bir şey kaldıramaz» demişlerdir. Çünkü, «İğne ve iplik gibi değersiz şeyleri bile veriniz. Zira ganimette hıyanet etmek kıyamet günü hıyanet yapana lekedir ve büyük bir ayıptır» [64] gibi bu hususta birçok hadisler bulunmaktadır. Fakat savaş esnasında askerlerin bulduğu yiyecekleri yiyip yiyemeyeceklerinde ihtilâf etmişlerdir. Cumhur, 'Yiyebilirler' demiştir. Kimisi bunun da haram olduğunu söylemiştir. Bu ihtilâfın sebebi, ganimette hıyanet etmenin haram olduğu hakkındaki hadislerle -îbn Ömer, îbn Evfa ve Îbn Müğaffel'in hadisleri gibi- yiyecekleri yiyebilmeyi bildiren hadisler arasında bulunan çelişmedir. Aşırmanın haram olduğunu bildiren hadislerin umumunu bu hadislerle tahsis edenler, caizdir demişlerdir. Ganimetten aşırmanın haram olduğu hakkındaki hadisleri tercih edenler ise, bunun da haram olduğunu söylemişlerdir. îbn Müğaffel'in hadisi, «Hayber günü küçük bir tuluk, içyağı buldum ve 'Bunu vermeyeceğim' dedim. Sonra arkama döndüğümde baktım ki Rasû-lullah (s.a:s) gülümsüyor» [65] mealindedir. Bu hadisi Müslim ile Buhârî kaydetmektedirler. îbn Ebî Evfa'nm hadisi de, «Savaşta bal ve üzüm gibi şeylere rastladığımızda yerdik ve böyle şeyleri vermezdik» [66] mealindedir. Bunu da Buhârî kaydetmektedir. Ganimette hıyanet edenin cezası hakkında da ihtilâf etmişlerdir. Kimisi «Yükü yakılır» kimisi «Onu tekdir etmekten başka bir şey lâzım gelmez» demiştir. Bu ihtilâfın sebebi, Salih b. Muhammed b. Zaide'nin Saiim'den, Salim'in de Ibn Ömer'den rivayet ettiği «Peygamber (s.a.s) Efendimiz «Kim ganimette hıyanet ederse eşyasını yakınız» mealindeki hadisin sıhhatinde ihtilâf etmeleridir[67] [56] Müslim, Cihâd, 32/48, no: 1812. [57] Tirmizî, S/yer, 8, no: 1098. [58] Enfal,8/41. [59] Ebû Davûd, Cihad, 9/32, no: 2527 [60] Buhârî, Megâzî, 64/38, no: 4238; Ebû Dâvûd, Cihad, 9/151, no: 2723. [61] Ebû Dâvûd, Cihad, 9/151, no: 2726. [62] Ebû Dâvûd, Cihad, 9/159, no: 1257. , [63] Ebû Dâvûd, Cihad, 9/154, no: 2733. [64] Ahmed, 5/318. [65] Buhârî, Megâzî, 64/20, no: 3153; Müslim, Cihad, 32/25, no: 1772. , [66] Buhârî, Fardu'l-Hums, 57/20. no: 3145. [67] Ebû Dâvûd, Cihad, 9/145, no: 2713 |