๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 26 Ocak 2011, 17:43:29



Konu Başlığı: Bütün malını infak adağı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 26 Ocak 2011, 17:43:29
5. Bütün Malını İnfak Adağı:


Ulema, eğer bir kimse şartsız olarak bütün mallarını Allah yolunda yok­sullara dağıtmayı veyahut herhangi bir hayır yolunda harcamayı adarsa, bu nezrin kendisine lâzım geldiğinde ve keffaret vermekle nezrinin hükmünün ortadan kalkmadığında müttefiktirler. Fakat «Eğer şu işi yaparsam bütür mallarımın Allah yolunda harcanması bana nezir olsun» şeklindeki şartlı ne­zirlerde -ki buna yemin derler- ihtilâf etmişlerdir.

Kimisi «Bu şekilde nezredip de sonra, şart koştuğu o işi yapan kimseye, nezrinin gereğini yerine getirmesi lâzım gelir ve keffaret vermekle nezrin­den kurtulamaz» demiştir. İmam Mâlik, bu görüştedir. Zira ona göre bu tür nezirlerin de -şartsız nezirler gibi- keffareti yoktur.

Kimisi de «Şartlı olan nezir, yemin hükmünde olup sadece keffaret ge­rektirir» demiştir. Bu da imam Şafii'nin görüşüdür. İmam Mâlik -yeminlei bahsinde de geçtiği üzere- bu tür nezirleri yemin saymayıp mutlaka nezirlere ilhak etmiştir. Ancak şu var ki, bu görüşte olanlar bu adamın malından ne ka­dar vermesi gerektiğinde ihtilâf etmişlerdir.

imam Mâlik «Malının üçte birini» kimisi «Malının hepsini vermesi ge­rekir» demişlerdir. İbrahim en-Nehaî ile Züfer bu görüştedirler, imam Ebfi Hanife de «Yalnız zekât düşen mallarını vermesi lâzım gelir», kimisi de «malına düşen zekâtın miktarını verse kâfi gelir» demiştir. Mes'elede bir be­since görüş daha vardır ki, o da şudur: «Eğer mal çok ise beşte biri, ne çok ne de az ise, yedide biri, az ise onda biri verilir». Bu görüş sahipleri, ikibin dir­hem gümüş değerinde olan malı çok, bin dirhem değerinde olan malı ne az ne çok ve beş yüz dirhem değerinde olan malı da az saymışlardır. Bu görüş de Katade'den rivayet olunmuştur.

Bu ihtilâfın sebebi de, nezir babında asıl olan kaide ile bu hususta varid olan hadisler arasında bulunan çelişmedir. Zira rivayet olunduğuna gö­re Peygamber (s.a.s) Efendimiz, tevbesi kabul olunduğu zaman, bütün mal­larını sadaka olarak vermek isteyen Ebû Lübâbe b. Abdülmünzir'e,

 «Malının üçte birini tasadduk etmen sana kâfi gelir» [27] demiştir. Bu, imam Mâlik'in görüşünde nass'tır. Kaideye göre ise, verilmesi adanan şeyin hepsini vermek gerekir. Fakat nass bu mes'eleyi istisna ettiği için bu mes'eleyi kaide dışında bırakmak lâzımdır. Ne var ki imam Mâlik, bu mes'elede kendi metoduna uymamıştır. Zira imam Mâlik, «Eğer bir kimse muayyen bir şeyi nezrederse, o şey malının hepsi de olsa o şeyi vermesi gerekir» demiştir. İmam Mâlik'e göre eğer adanan şey malın üç­te birinden de fazla olsa, yine böyledir. Halbuki bu, hem yukarıda geçen Ebû

Lübâbe'nin hadisine, hem de Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in yanına gelip elindeki bir yumurta cesametinde olan altın külçesini Peygamber (s.a.s) Efendimiz'e uzatıp, «Bunu altın madeninin yatağında buldum. Sadaka ola­rak al. Bundan başka malım yoktur» diyen adamın hadisine muhaliftir. Zira rivayete göre Peygamber (s.a.s) Efendimiz bu adamdan yüzünü çevirmiş, fakat adam Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in kâh sağından, kâh solundan, kâh arkasından gelip, illâ atacaksın diye İsrar edince Peygamber (s.a.s) Efendimiz, onu adamın elinden alıp öyle bir fırlatmıştır ki, eğer adama değ­miş olsaydı muhakkak onu incitirdi ve.

«Biriniz nesi varsa getirip; bu sadakadır der, sonra (yerinde) oturur da şuna buna avuç açar. Sadakanın efdali zenginliğin sırtından verilen sada­kadır» [28] buyurmuştur ki, bu hadis malın hepsi olan muayyen bir şeyi nezretmenin sahih olmadığında nass'tır. Fakat îmam Mâlik bu hadisleri belki sa­hih bulmamıştır. Bu mes'ele hakkındaki diğer görüşlere gelince bunların hepsi -hele üçte birin verilmesi gerektiğine dair görüşün dışındaki görüşler zayıftırlar.

Nezir mevzuunun ana kaideleri hakkında bu söylediklerimiz kâfidir. Doğruyu bulmayı ihsan eden Cenâb-ı Allah'tır. [29]


[27] Mâlik, Nüzûr, 22/9, no: 16.

[28] Ebû Dâvûd, Zekât, 3/39, no: 1673.

[29] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/317-318.