๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 21:59:11



Konu Başlığı: Bitişi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 21:59:11
3. Bitişi:



îhramda olan kimse telbiyeyi ne zaman keser mes'elesine gelince Ulema bu mes'elede de ihtilâf etmişlerdir:
İmam Mâlik «Hz. Ali, arefe günü güneş zail olunca telbiyeyi keserdi» diye rivayet etmiş ve «Beldemizin uleması hep bu görüşte buluna gelmişlerdir» demiştir. İbn Şİhâb da «Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'den her biri hep arefe günü güneş zail olunca telbiyeyi keserlerdi» demiştir. Ebû Ömer b. Ab-dilberr ise, «Bu hususta Hz. Osman ile Hz. Aişe'den gelen rivayetler değişiktir» demiştir.
İslâm fukahası olan îmam Ebû Hanife, İmam Şafii, Süfyan Sevrî, İmam Ahmed, Ishâk, Ebû Sevr, İmam Dâvûd, îbn Ebî Leylâ, Ebû Ubeyd, Taberî, Hasan b. Hüyey ve hadis uleması ise «îhramda olan kimse, Cemratü'l-Aka-be denilen birinci taşlamayı yapmadan önce telbiyeyi kesemez. Zira sabittir ki Peygamber (s.a.s) Efendimiz Cemratü'l-Akabe'yi yapıncaya kadar hep telbiye edip dururdu» 87 demişlerdir. Ancak bunlar, cemreyi yapan kimsenin telbiyeyi ne zaman kesebildiği hususunda ihtilâf etmişlerdir.
Kimisi: «Bütün taşlan attıktan sonra keser. Zira îbn Abbas'tan «Rasûlullah (s.a.s) îbn Abbas onun terkisinde bulunduğu lıalde bir taraftan tasları atar, bir taraftan da telbiye ederdi ve en son taşı attıktan sonra telbiyeyi kesti» 88diye rivayet olunmaktadır.
Kimisi de «İlk tası attıktan sonra keser» demiştir. Bu da İbn Mes'ud'tan rivayet olunmuştur. Telbiye'nin ne zaman kesildiği halandaki bu iki kaviden başka kavillerde varsa da meşhurları bu iki kavildir.
Umre telbiyesinin kesilme zamanında da ihtilâf etmişlerdir.
İmam Mâlik «Harem haricinden hareme girmesi ile keser» demiştir ki İmam Ebû Hanife de bu görüştedir. İmam Şafii ise: «Tavafa başlayıncaya kadar telbiyeye devam eder» demiştir. îmam Mâlik bu görüşünde îbn Ömer ile Urve'ye uymuştur.
îmam Şâfıi de «Telbiye tavaf emrine icabet demek olduğuna göre, tavafa başlanıncaya kadar kesilmemesi lâzım gelir» demiştir.
Şu halde bu ihtilâfın sebebi, kıyas ile ashabtan bazılarının ameli arasında bulunan çelişmedir.
Ulemanın cumhuru -yukarıda söylediğimiz üzere- umre ihramında olan bir kimsenin hacca da niyet getirebildiğinde müttefiktirler. Fakat hac ihramında'olan kimsenin umreye de niyet getirebilmesi hususunda ihtilâf etmişlerdir. Ebû Sevr «Nasıl bir namaz, bir diğer namazın üzerine gelemiyorsa, ne hac umrenin, ne de umre haccın üzerine gelir» demiştir.
îşte haccın birinci fiili olan ihramlanma ve ona dair mes'eleler bunlardır. Şimdi de haccın ikinci fiili olan ve Mekke'ye girildiği zaman yapılan tavafın bahsine geçiyoruz. 89


87 Buhârî, Hacc, 25/22, no: 1543.
88 İbn Huzcymc, Sahih, 4/282, no: 2887.
89 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/179-181.