๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 27 Ocak 2011, 19:00:23



Konu Başlığı: Bayram namazı mükellefleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 27 Ocak 2011, 19:00:23
C- Bayram Namazı Mükellefleri'.



Bayram namazının kendilerine vacib veya sünnet olduğu kimseler hak­kında da ihtilâf etmişlerdir. Kimisi «Bayram namazını mukim de kılar, yolcu da» demiştir. İmam Şafii ile Hasan Basrî bunu benimser. Hatta İmam Şafii «Çöl sakinleri, kendilerine Cum'a namazı lâzım gelmeyenler, hatta evdeki kadınlar bile bayram namazını kılarlar» demiştir. İmam Ebû Hanife ile tabi­leri ise «Cum'a ve Bayram namazları ancak şehir ve kasaba sakinlerine va-cibdir» demişlerdir.

Hz. Ali (r.a.)'nin de «Cum'a ve Bayram namazları ancak nüfusu çok olan şehirlerde olur» dediği rivayet olunmuştur. Zührî'den de «Ne Ramazan, ne de Kurban bayramı namazları yolcuya vacib değildir» dediği rivayet olunmuştur.

Bu ihtilâfın sebebi, bayram namazını Cum'a namazına kıyas et­mekte ihtilâf etmeleridir. Bayram namazını Cum'a namazına kıyas edenler, Cum'a namazı hakkındaki görüşleri ne ise, bayram namazı hakkında da aynı görüşe sahiptirler. Kıyas etmeyenler ise «Her mükellef -herhangi bir hü­kümden müstesna olduğu bir delil ile sabit olmadıkça- hükme muhatabtır» demişlerdir.

(Kadı -İbn Rüşd- diyor ki): Sünnet, kadınlara Cum'a ve Bayram namaz­ları için ayrı ayrı hükümler koymuştur. Zira sabittir ki Peygamber (s.a.s) Efendimiz kadınlara Cum'a namazına gelmeyi emretmediği halde bayram namazına gelmeyi emir buyurmuştur [557].

Ulema, Cum'a namazına gitmenin vücubu için şart olan mesafe miktarı hakkında nasıl ihtilâf etmişlerse, bayram namazı hakkında da aynı ihtilâfa düşmüşlerdir. Ulema, bayram namazının günün doğuşu ile zevali arasında kılındığında müttefik iseler de, günün bayram olduğunu ancak zevalden sonra öğrenen kimselerin hükmü hakkında ihtilâf etmişlerdir.

Bir cemaat, «Bunlar, ne aynı gün, ne de ertesi gün bayram namazını kıl­mak zorunda değillerdir» demiştir. İmam Mâlik, İmam Şafii ve Ebû Sevr bu­nu benimser. Bir başka grup da: «Bayram namazını ertesi gün sabah faslında kılarlar» demiştir. Evzâî, İmam Ahmed ve İshak da bu görüştedir. Ebû Bekir b. el-Münzir: «Biz de bu görüşteyiz. Çünkü rivayet olunduğuna göre öğleden sonra bayram hilâli görülmüş de Peygamber (s.a.s) Efendimiz, halka orucu bozmalarını ve fakat bayram namazı için ertesi günün sabahında gel­melerini emir buyurmuştur» [558] demiştir.

(Kadı -İbn Rüşd- diyor ki): Bu hadisi her ne kadar Ebû Dâvûd nakledi­yorsa da meçhul bir sahâbîden naklediyor. Ancak şu var ki bütün sahâbîleri âdil bilmek esastır. Cum'a gününe rastlayan Bayram gününün namazı o günkü Cum'a na­mazı yerine geçer mi, yoksa ayrıca Cum'a namazını da kılmak lâzım mıdır, diye ihtilâf etmişlerdir. Kimisi «Bayram namazı Cum'a namazı yerine geçer ve o gün artık ikindiye kadar herhangi bir namaz yoktur», demiştir. Atâ'nın benimsediği bu görüş, Abdullah b. Zübeyr ve Hz. Ali (r.a.)'den de rivayet olunmuştur.

Kimisi de «Bu, Bayram ve Cum'a namazları için şehre gelen şehir dışı sakinlerine hâs bir ruhsattır. Nitekim İmam Mâlik'in rivayetine göre Hz. Os­man (r.a.) Cum'aya rastlayan bir bayram günü hutbe okurken 'Şehir dışında oturanlardan kim Cum'a namazını beklemek isterse beklesin, kim gitmek is­terse gitsin1 diye söylemiştir, demiştir. îmam Şafii'nin söylediğine göre, bunun gibi bir şey Ömer b. Abdülaziz' den de rivayet olunmuştur. îmam Mâlik ile İmam Ebû Hanife ise «Bayram ile Cum'a'nın aynı güne rastlamaları halinde kişi her iki namazıda, -bayram namazını sünnet olarak, Cum'a namazını da farz olarak- kılmakla mükellef­tir. Biri diğerinin yerine geçmez» demişlerdir ki usûle uygun olan görüş, bu­dur. Meğer aksini gösteren şer'î bir delil sabit ola.

Hz. Osman (r.a.)'nın kavline dayananlar, «Çünkü böyle şeyler ictihad ile söylenemez. Bunlar ancak mevkuf hadislerdir» demişlerdir. Bu da, tama­men usul dışı bir görüş değildir. Fakat bayram namazı kılındığı için öğle na­mazının ve onun bedeli olan Cum'a namazının sakıt olduğu görüşü tamamen usul dışı bir görüştür. Meğer sübut bulan bir şer'î delile dayanmış ola.

Bayram namazında imama yetişemeyen kimse hakkında da ihtilâf et­mişlerdir. Kimisi, «Bu adam dört rek'at kaza edecektir» demiştir.

îmam Ahmed ile Süfyan Sevrî'nin benimsedikleri bu görüş îbn Mes'ud'tan da rivayet olunmuştur.

Kimisi de «îmam nasıl kıldırmış ise öylece kaza edecektir, yani iki rek'at kılacak, sesli okuyacak ve imamın tekbir getirdiği gibi tekbir getire­cektir» demiştir. Bu görüş, İmam Şafii ile Ebû Sevr'indir.

Kimisi «Eğer imam bayram namazını kıldırmış ise, iki rek'at, eğer ca­mide kıldırmış ise dört rek'at kaza edecektir» demiştir.

Kimisi de «Bu adam bayram namazını kaçırmış olup kaza edemez» de­miştir. Bu da îmam Mâlik ile tabilerinin görüşüdür. İbnü'l-Münzir îmam Mâlik'ten İmam Şafii'nin dediği gibi söylediğini nakletmiştir.

«Dört rek'at kılacaktır» diyenler, bayram namazını Cum'a namazına kı­yas etmişlerdir ki bu, zayıf bir kıyastır. «İmamın kıldırdığı şekilde ve iki rek'at kılacaktır» diyenler, «Eda ne ise kaza da onun aynıdır» kaidesine uymuşlardır.

«Hiç kaza edemez» diyenler ise, bayram namazım da Cum'a namazı gi­bi cemaatle ve imamın arkasında kılmayı şart gördüklerinden «Ne iki, ne de dört rek'at olarak kaza edemez. Çünkü bu namaz, bir başka namaza bedel değildir» demişlerdir.

Bu iki görüş de sağlam düşünceye dayandıkları için hangisinin daha kuvvetli olduğunu ayırdetmek güçtür. Diğer görüşler ise bir temele dayan­mayan zayıf görüşlerdir. Çünkü Cum'a namazı öğle namazına bedeldir. Bu ise herhangi bir namaza bedel değildir. Bu durumda kaza etmekte biri diğeri­ne nasıl kıyas edilebilir? Kaldı ki Cum'a namazını kaçıran kimsenin kıldığı öğle namazı kaza değil edadır. Zira bedeli kaçınca kendisi lâzım gelir. Doğruyu bulmaya basan veren Cenâb-ı Allah'tır. [559]


[557] Buhârî, îdeyn, 13/15, no: 974.

[558] Ebû Dâvûd, Savm, 1/13, no: 2339.

 

[559] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/421-423.