๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 22:00:06



Konu Başlığı: Başlangıcı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 22:00:06
2. Başlangıcı:


Ulema: «İhramda olan kimsenin, önce namaz kılması, sonra telbiyeye başlaması müstehabtır» demişlerdir. İmam Mâlik bu namazın bir nafile namazı olmasını müstehab görüyordu. Zira imam Mâlik mürsel olarak Hişam b. Urve'den, Urve de babasından «Rasûlullah (s.a.s) Zülhüleyfe mescidinde iki rek'at namaz kılar ve devesi yola doğrulunca telbiyeye başlardı» diye rivayet etmektedir 83.
Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in Zülhüleyfe denilen semtin neresinde ihrama girip telbiyeye başladığı hakkında rivayetler değişiktir.
Kimisi «Zülhüleyfe mescidinde namaz kıldıktan sonra» kimisi «Beyda' denilen yere yaklaşınca», kimisi «Devesi yola doğrulunca telbiyeye başladı» demiştir. Îbn Abbas'a bu ihtilâfın sebebi sorulmuş, îbn Abbas: «Bu ravilerden her biri Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in telbiyeye ilk başladığını değil, kendisinin ilk olarak gördüğü veya işittiğini nakletmiştir. Zira insanlar birbirlerini geçerek yola devam ediyorlardı» demiştir 84. Buna göre rivayetler arasında çelişme yoktur ve ilk başlama namazdan sonradır.
islâm fukahası «Mekkeliler hac fiillerinin birbirinden ayrılmaması için Mina'ya çıkıncaya kadar telbiyeye başlamazlar» demişlerdir. Mesnedleri de, imam Mâlik'in Îbn Cüreyc'ten «Abdullah b. Ömer'e 'Hiç kimsenin yapmadiği dört § ey i senin yaptığını görüyorum. Biri, Mekke'de Zülhicce hilali görüldüğü zaman herkes ihramlanıp telbiyeye baslar. Fakat sen öyle yapmıyorsun dedim. îbn Ömer 'Evet, ben öyle yapmıyorum. Çünkü Rasûlullah (s.a.s)'ın devesi yola doğrulmadıkça telbiye ettiğini görmedim' dedi» mealinde rivayet ettiği hadistir 85. Fakat îmam Mâlik, Hz. Ömer'in Mekke halkına Zülhicce hilalini görür görmez ihramlanıp telbiyeye başlamalarını emrettiğini de rivayet etmektedir. Mekke halkının Mekke'nin içinden başka bir ' yerde hac ihramına giremediklerinde ihtilâf yoktur. Mekke halkının hac ihramına, Mekke içinde girmek ve umre ihramı için Harem'in dışına çıkmak zorunda olduklarında da ihtilâf yoktur. Çünkü umre menasikinin hepsi Mekke içinde ifa edildiği için eğer ihram bağlarlarken de Haremin dışına çıkmaz-larsa bütün amelleri haremin dahiline münhasır kalır. Fakat haccın menasiki böyle değildir. Zira haccın menasikinden biri Arafat'a çıkmaktır. Arafat ise Harem haricinde bir yerdir.
Kısacası; umre ihramına girmek için Mekkeli'nin Harem dışına çıkmak zorunda olduğunda bütün ulema müttefiktirler. Fakat çıkmadığı taktirde kendisine lâzım gelen ceza hususunda ihtilâf etmişlerdir.
Kimisi «Umresi yerindedir. Fakat kendisine kurban lâzım gelir» demiştir ki, İmam Ebû Hanife ile İbn Kasım bu görüştedirler. Kimisi de «Umresi yerinde değildir» demiştir. Bu da Süfyan Sevrî ile Eşheb'in görüşüdür. 86


83 MûUkı//flcc,20/9,no:29.
84 Ebû Dûvûd, Menâsik, 5/21, no: 1770.
85 Mâlik, Hacc, 20/9, no: 31.
86 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/179