๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 22:19:21



Konu Başlığı: Avlanma
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Şubat 2011, 22:19:21
E- Avlanma:



Hacc'ın beşinci yasağı ihramda avlanmaktır. Bunun hakkında da icma1 vardır. Zira Cenâb-ı Hak,
'İhramda iken av öldürmeyiniz" 46 "İhramda bulunduğunuz müddetçe kara avı size haram kılmmıştır" 47 buyurmuştur.
Ulema, ihramda olan kimsenin karada avlanmasının ve tuttuğu avın etini yemesinin haram olduğunda müttefiktirler. Fakat başkası tarafından avlanan avın etini yemesinde ihtilâf etmişlerdir.
Kimisi «Mutlaka caizdir» demiştir. îmam Ebû Hanife bu görüştedir. Bu görüş aynı zamanda Hz. Ömer'le Hz. Zübeyr b. Avvam'ın da görüşüdür.
Kimisi «Mutlaka haramdır» demiştir, ki bu da İbn Abbas, Hz. Ali ve ibn Ömer'in görüşüdür.
Kimisi de «Eğer kendisi veyahut kendisi gibi ihramda olan diğer bir kimse için avlanmamışsa caizdir. Eğer ihramda olan bir kimse için avlanmışsa caiz değildir» demiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, hadislerin bu hususta birbirleriyle çelişmeleridir. Çelişen bu hadislerden biri îmam Mâlik'in kaydettiği Ebû Katâde'nin hadisidir ki bu hadiste, Ebû Katâde'nin bir hac yolculuğunda Peygamber (s.a.s) Efendimizle beraber bulunduğu ve Mekke'ye yaklaştıkları sırada bir ara kendisi birkaç kişi ile birlikte kafileden geri kaldığı ve o sırada kendilerine bir yabani eşek rastgeldiğinden Ebû Katâde'nin atı üstünde dikilip onu öldürmek için arkadaşlanndan önce, değneğini, sonra mızrağını kendisine vermelerini istemişse de, kendisinden başka hepsi ihramda olduğu için kimse ona mızrağını vermeğe yanaşmadığı ve bunun için kendisinin uzanıp bir mızrak aldığı ve eşeği kovalayıp öldürdüğü ve arkadaşlanndan kimisinin bu eşeğin etini yiyip kimisinin yemediği ve Peygamber (s.a.s) Efendimize yetişip durumu kendisine anlattıklarında Efendimiz (s.a.s)'in,
«O bir ziyafettir, Allah size yedirmiştir» 48 buyurduğu anlatılmaktadır.
Talha b. Ubeydullah'ın hadisi de bu mânâdadır. Nesâî'nin kaydettiği bu hadiste Abdurrahman Teymi: «Biz Talha b. Ubeydullah ile beraber ihramda idik. Birisi ona bir ceylan hediye getirdi. O sırada Talha uykuda idi. Kimimiz yemeğe başladık. Talha uyanınca o da bizimle beraber yedi ve 'Biz ihramda av etini Rasûlullah ile de birlikte yedik dedi' demiştir 49.
İkinci hadis de, yine İmam Mâlik'in kaydettiği îbn Abbas'ın hadisidir, ki bu hadiste de; «Peygamber (s.a.s) Efendimiz Ebva veyahut bir başka derede iken kendisine bir yabani eşek hediye edildi ve fakat Efendimiz (s.a.s) bu hediyeyi sahibine geri verip,
«Bunu sana, ihramda olduğumuz için geri verdik» buyurdu» 50denilmektedir.
Bu ihtilâfin bir diğer sebebi daha vardır ki o da, avın etini yemek yasağı mutlak mıdır, yoksa avın bir ihramlı tarafından Öldürülmüş olması şart mıdır diye ihtilâf etmeleridir.
Ebû Katâde'nin hadisini tercih edenler, «Mutlaka caizdir» demişlerdir, îbn Abbas'ın hadisini tercih edenler «Mutlaka haramdır» demişlerdir. Bu iki hadisi te'lif edenler ise, 'Yasak şartlıdır' demiş ve bu görüşlerini, Câbir'den rivayet olunan «Rasûlullah (s.a.s),
«Siz ihramda iken kara avı, -tarafınızdan veyahut başkası tarafından, fakat sizin için avlanmamak şartı ile- size helâldir» 51 hadisi ile takviye etmişlerdir.
Ulema, zaruret halinde olan kimse murdar olan hayvan veyahut domuz etini nasıl yiyebiliyorsa, ihram halinde avlanan avı da yiyebilir mi diye ihtilâf etmişlerdir. İmam Ebû Yusuf ise «Yer, fakat kendisine fidye lâzım gelir» demiştir.
Birinci görüş, suçların önlenmesi bakımından daha uygun ise de, îmam Ebû Yusuf un görüşü kıyasa daha muvafıktır. Zira murdar olan hayvanın eti ile domuz eti lizatihî (doğrudan) haramdırlar. Av eti ise bir sebep için haram kılınmıştır. Lizatihî haram olan şey ise daha ağırdır.
İşte, ihramda iken işlenmesinin haram olduğu'ittifakla söylenenler bu beş şeydir. 52


46 Mâide, 5/96.
47 Mâidc, 5/97.
48 Mâlik, Ilacc, 20/24, no: 76.
49 Nesâî, 5/182.
50 Mâlik, Ilacc, 20/25, no: 83.
51 Ebû Dâvûd, MenâsiK 5/41, no: 1851.
52 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/168-169.