๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 18 Şubat 2011, 16:29:36



Konu Başlığı: Avın şerî kesimi ve şartları
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 18 Şubat 2011, 16:29:36
69.  Avın Şer'î Kesimi ve Şartları


Ulema, avın şer'î kesiminin onu vurarak öldürmek olduğunda müttefik iseler de, bunun için gerekli olan şartlarda bir hayli ihtilâf etmişlerdir. Fakat bu ihtilâflara yol açan sebepleri incelediğimizde, bu şartların -avlanma âleti ile avcıda koşulan şartlardan başka- sekiz şart olduğunu görürüz ki iki tanesi av olan ile av olmayan hayvanlar arasında müşterektir. Altı tanesi de ava mahsustur. Müşterek olan şartlar besmele ile niyettir. Ava mahsus olan şart­lar da şunlardır;

1- Avın yanma varıldığı zaman, onun daha ölmemiş ve öldürücü bir ya­ra da almamış olduğu görülürse onu -ehlî hayvanlar gibi- kesmek lâzımdır. Aksi taktirde murdar olur. Öldürücü yara alan avlar ise -eğer canlı olarak yetiştirilirlerse- onları kesmek her ne kadar müstehab ise de, şart değildir.

2- Avın avlanması, avcının fiil ve teşebbüsü neticesi olacaktır. -Tuzağa düşen veyahut başıboş köpekler tarafından yakalanan avlar gibi- avcının fiil ve teşebbüsü ile yakalanmayan avlar, eğer daha canlı iken yetişilip boğazlan­mazlarsa murdardırlar.

3- Avcılığa alıştırılmış av köpeği ile birlikte alıştırılmamış köpekler bu­lunmayacaktır. Eğer alıştırılmamış köpekler bulunursa av daha canlı iken onu kesmek lâzımdır. Yoksa murdar olur.

4- Avın, avcı tarafından vurulan veyahut yakalattırılan avın kendisi ol­duğu, kesin olarak bilinecektir. Eğer kesin olarak bu bilinmezse, av murdar­dır. Meselâ: Ava gözü ile görmediği bir yerden silah atan ve avm bulunduğu yere varınca, Öldüğünü gören bir kimse bu avın kendisi tarafından vuruldu­ğunu kesin olarak bilmediği için murdardır.

5- Ava silah atarken veyahut köpek salarken avı diri olarak yakalayıp kesmeye gücü yetmeyecektir. Eğer onu yakalayıp kesmeğe gücü yettiği hal­de bunu yapmayıp ona silah atar veyahut köpek salarsa av murdardır.

6- Av, köpeğin korku veyahut çarpmasından ölmeyecek, yani eğer öl­müşse köpek onu öldürmüş olacak. Eğer av, korkudan veyahut köpeğin ona çarpmasından ölürse murdardır.

Ulemanın şart olup olmadığında ihtilâf ettikleri, işte bu altı şarttır. Bun­lardan, şart olduğunda ittifak ettikleri bazılarının bazı avlarda yerine gelip gelmediğinde ihtilâf etmişlerdir. Meselâ Malikîler, avın avcının fiili neticesinde avlanmış olmasının şart olduğunda müttefiktirler. Fakat bu şartın, ken­diliğinden ava giden ve daha ava yetişmemişken sahibi tarafından ava gitme­si için kışkırtılan köpeğin tuttuğu avı yemek caiz midir, değil midir diye ih­tilâf etmişlerdir. Çünkü bu avın, avcının fiili neticesinde avlanıp avlanmadı­ğında tereddüt vardır. Canlı olarak yetişilen ve öldürücü bir yara almadığı görülen avı kesmenin şart olduğunda ittifak eden İmam Ebû Hanife ile İmam Mâlik'in, bu durumda olup da köpeğin pençesinden kurtarıldıktan sonra da­ha onu kesmeğe fırsat bulmadan avcının elinde ölen avın etini yemenin caiz olup olmadığında ihtilâf etmeleri de bu kabildendir.

İmam Ebû Hanife, «Caiz değildir. Çünkü bu adam ava canlı olarak ye­tiştiği halde onu kesmediği için kusur etmiş sayılır» demiştir.

İmam Mâlik ise, «Caizdir. Çünkü adam onu kesmeye fırsat bulmadığı için kesmemiştir. Şu halde bu da, canlı olarak yetişilmeyen avın hükmünde­dir» demiştir.

Şimdi de, avlanma aleti ile avcıda şart olanlarla birlikte sekiz tane olan bu şartların hangisinde ittifak, hangisinde ihtilâf ettiklerini ve ihtilâf sebep­leri ile bu ihtilâflardan doğan bazı meşhur mes'eleleri anlatmağa çalışa­lım:

Hayvanları keserken, besmele çekmekle niyet getirmek şart mıdır değil midir diye edilen ihtilâf ile bu ihtilâfın sebebi yukarıda -Zebîhalar bah­sinde- geçti.

Ancak burada şunu söylemek lâzımdır ki: Eğer niyet şart olursa, avcı ta­rafından ava gitmesi için kışkırtılan köpek daha ava yetişmemişken bir başka köpek tarafından yakalanıp öldürülen avın eti haram olur. Çünkü avcı o baş­ka köpeğin bu avı öldürmesini kasdetmemiştir ki bu, ona şer'î kesim sayılmış olsun. Bunun içindir ki İmam Mâlik buna haram demiştir. Çünkü ona göre . kesimde niyet şarttır.

İmam Ebû Hanife, İmam Şafii, İmam Ahmed ve Ebû Sevr ise niyetin şart olduğunu benimsemiş olmadıkları için, «Caizdir ve bu avın eti yenir» demişlerdir. Mâlikîlerin kendi aralarında, bir ormanın içinde veyahut bir te­pe arkasında olduğu için görülmeyen bir ava silah sıkmanın veyahut av kö­peğini göndermenin caiz olup olmadığı hakkındaki ihtilâfları da, Mâliki mezhebinde kesimde niyetin şart olduğu içindir. Çünkü buradaki kasıt, bil­gisizlikle karışık bir kasıt olduğu için ona kasıt denilir mi, denilmez mi diye tereddüt edilmektedir.

Avın şer'î kesimine has olan diğer altı şarta gelince:

Bunların birincisi yanma varıldığı zaman, ölmediği gibi ağır bir yara da, almadığı görülen avı kesmektir. Cumhur bunun şart olduğunu benimsemiş olup, «Eğer kesilmezse eti haramdır» demiştir. Çünkü Adî b. Hatem'in hadi­sine dair rivayetlerin birinde «Peygamber (s.a.s) Efendimiz kendisine,

«Eğer daha canlı iken ona yetişirsen onu kes» [19]diye bir ziyade bulunmaktadır. İbrahim en-Nehaî, «Daha canlı iken ona yetiştiğin zaman eğer sende bıçak yoksa onu öldürene kadar köpekleri kışkırt» demiştir ki, Hasan Basrî de bu görüştedir. Zira,

"Avcı hayvanların size tuttuklarından yiyin" âyet-i kerimesi âmm'dır. İmam-Mâlik de bu şartı benimsemiş olduğu içindir ki, «Köpeğini kışkırtıp ava gönderen avcının köpeğin arkasından he­men gitmesi lâzımdır. Şayet üşenip hemen gitmez ve gittiği zaman ağır bir yara almadığı halde öldüğünü görürse o av haramdır. Çünkü eğer kusur et­meyip hemen gitse idi canlı olarak avı yakalardı» demiştir.

İkinci şart da, avın avcının fiili neticesinde avlanmış olmasıdır. İmam Mâlik, İmam Şafii ve cumhur bu şarü benimsemiş oldukları içindir ki, «Tu­zağa düşen ve tuzakta bulunan sivri bir şeye saplanıp ölen av haramdır» de­mişlerdir. Çünkü bu av, avcının fiili neticesinde avlanmamışür. Hasan Basrî ise bu şarü benimsemiş olmadığı için, 'Helâldir' demiştir. İmam Mâlik yine bu şartı benimsemiş olduğu içindir ki: «Eğer bir kimse av köpeğini kışkırtıp ava gönderirse ve köpek de gittikten sonra, önce bir başka şeyle meşgul olur, sonra avı yakalayıp öldürürse bu av haramdır» demiştir. Çünkü bu av da, av­cının fiili neticesinde avlanmamıştır.

Üçüncü şart da talimli av köpeğinin beraberinde talimsiz köpeklerin bulunmamasıdır. Kanaatimce bu şartta icma vardır. Çünkü bu durumda avın hangi köpek tarafından yakalandığı bilinemez.

Dördüncü şart da, avcının avın, kendisi tarafından vurulan veyahut ya­kalattırılan avın aynısı olduğunu kesin olarak bilmesidir. Ulema, bu şartı da benimsemiş oldukları içindir ki, avcının gözünden kaybolduktan sonra düşüp ölen veyahut öldürülen avın hükmünde ihtilâf etmişlerdir, İmam Mâlik, «Eğer gözünün önünden kaybolduktan sonra düşen veyahut yakalanan avını aynı günde bulursan ve attığın ok hâlâ kendisinde duruyor veyahut saldığın köpekten onda bir alâmet bulunuyorsa onu yemende bir sakınca yoktur. Fa­kat eğer onu aynı günde bulmayıp üzerinden bir gece geçtikten sonra görür­sen onu yemek mekruhtur» demiştir. Süfyan Sevrî de, bu durumda olan avı yemenin kerahetini benimser.

Abdülvehhab ise, «Aynı günde bulunmayan av eğer avcı hayvanlar ta­rafından avlanmışsa yenemez ve eğer ona ok atılarak avlanırsa onu yiyebil­menin cevazında ihtilâf vardır» demiştir. îbn Mâcişûn da, «Av, vurulması hayvanın ölümüne sebep olan bir yerinden vurulmuşsa ertesi gün bile bulun­sa -ister avcı hayvan tarafından, ister ok atılarak öldürülmüş olsun- yenebi­lir» demiştir, İmam Mâlik'ten yazılı olarak nakledilen fetvalarda ise «Eğer

üzerinden bir gece geçtikten sonra bulunsa, yarası neresinde olursa olsun her iki surette de eti yenemez» diye nakledilmiştir. îmam Şâfıi de, «Kıyas, göz­den kaybolduktan sonra ölen veya tutulan avı yemenin caiz olmadığını ge­rektirmektedir» demiştir. îmam Ebû Hanife de, «Gözden kayboluncaya ka­dar köpek tarafından kovalanan ve sonra ölü olarak bulunan avın eti -eğer kö­pek onun ardından aynlmamişsa- helâldir, aynlmışsa mekruhtur» demiştir Bu ihtilâfın sebebiiki şeydir, biri bu avın -gözden kaybolduktan sonra öldüğü için onun- hakkında ortaya çıkan tereddüttür. Biri de bu husus hakkında varid olan hadisle arasındaki çelişmedir. Zira Müslim, Nesâî, Tir-mizî ve Ebû Dâvûd, Ebû Sa'lebe'den Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in, avını üç gün sonra bulan adama,

«Kokmadıkça yiyebilirsin» [20]buyurduğunu rivayet et­mektedirler. Müslim de, Ebû Sa'lebe'den Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in,

«Attığın okun isabeti ile yaralanan av, eğer gözünden kaybolduktan sonra düşerse -aynı günde bulunmuş olmak şartı ile- onu ye» [21] buyurduğu­nu rivayet etmektedir. Adî b, Hatem'in hadisinde de Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in,

«Onda okunu bulduğun ve bir yırtıcı hayvanın izini bulamadığın ve okunla öldüğüne inandığın zaman, ye» [22] buyurduğu rivayet olunmuş­tur.

Ok veyahut köpekten yara aldıktan sonra suya veyahut uçurumdan dü­şen avın hükmünde ihtilâf etmeleri de bu kabildendir.

İmam Mâlik, «Bu avın eti yenemez. Çünkü aldığı yaradan mı, yoksa su­da boğularak veyahut uçurumdan düştüğü için mi öldüğü bilinemez. Meğer öldürücü bir yerinden yaralanmış olup yüzde yüz ondan dolayı Öldüğü bilin­se, ancak o zaman yenebilir» demiştir ki cumhur da buna katılır. îmam Ebû Hanife de, 'Öldürücü bir yerniden yaralanmış olan av, eğer suya düşerse eti yenmez, fakat yüksek yerden düşenin eti yenir' demiştir. Ata ise «îster suya, ister uçurumdan düşmüş olsun eti yenemez. Çünkü her ne kadar öldürücü bir yerinden yaralanmış ise de, daha can vermemişken düşmüş olabilir ki, o za­man ya suda boğularak, ya da uçurumdan düşmekle ölmüş olur» demiştir.

Köpeğin çarpmasından ölen avın hükmüne gelince: îbn Kasım bunu da.

ağır aletin yanlaması ile öldürülen ava kıyas ederek, «Haramdır» demiştir. Eşheb ise «Helâldir, çünkü

"Avcı hayvanlarınızın size tuttukların­dan yiyin" âyet-i kerimesi âmm'dır» demiştir. Korkudan ölen avın ise, mur­dar olduğunda mezhep uleması ihtilâf etmemişlerdir.

Avcının ava silah atarken veyahut köpek salarken onu elle tutup kesme­ye gücü yetmemesinin şart olduğunda da -benim bildiğime göre- ihtilâf yok­tur. Avı elle tutmak da ancak, av, ya tuzağa düştüğü, ya bir şeye saplandığı veyahut aülan silahın isabeti ile bir kanat veya bacağı kırıldığı zaman müm­kün olur. Bu mevzuda birçok mes'eleler vardır ki o mes'elelerde avı diri ola­rak tutmanın mümkün olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Meselâ köpekler tarafından kovalanıp bir çukura düşürülen avın eti yenir mi, yenmez mi diye Mâlikî uleması arasında ihtilâf vardır. Atılan silahla veyahut köpekler tara­fından bir uzvu koparılan avın hükmünde de ihtilâf etmişlerdir.

Kimisi «Kopan uzuv haramdır, fakat avın kendisi helâldir», kimisi «Her ikisi de helâldir», kimisi de «Kopan uzuv öldürücü uzuvlardan ise ikisi de helâldir, değilse avın kendisi helâldir, fakat kopan uzuv helâl değildir» demiştir ki îmam Mâlik'in sözünden de, bu anlaşılmaktadır. Avın ikiye bö­lünmesi halinde, tam iki eşit parçaya mı, yoksa birinin diğerinden büyük iki parçaya mı bölünmesi hakkındaki ihtilâf da bununla ilgilidir. Bu ihtilâfın sebebi, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in,

 «Hayvan canlı iken ondan ke­silen herhangi bir parça murdardır» [23] hadisindeki umum ile,

"Avci hayvanların size tuttuklarından yiyin".[24] ve,                

"Eliniz ve mızraklarınızın ulaştığı avlar" [25] âyet-i kerimelerinin umumları arasında bulunan çelişmedir. Avı vurarak öldürmenin av için şer'an kesim sayıldığına dair hükmü mutlak görenler, ha­disi ehlî hayvanlara hamledip, gerek avın, gerek avdan kopan parçanın helâl olduğunu söylemişlerdir. Hadisi, ehlî ve yabanî hayvanların ikisine de ham­ledip mezkûr hükmün ıtlakından (kayıtsız oluşundan) istisna mahiyetinde görenler de, «Av helâldir, fakat ondan kopan parça haramdır» demişlerdir. Hadisteki «Can» kelimesinden Hayat-ı Müstekırre (süren hayat) mânâsını anlayanlar ise, kopan parçanın öldürücü bir uzuv olup olmadığı hailen ara­sında hüküm ayırımı yapmışlardır. [26]

 

[19] Müslim, Sayd, 34/1, no: 1929.

[20] Müslim, Sayd, 34/2, no: 1931; Ebû Dâvûd, Sayd, 11/4, no: 2861; Nesâî, 7/194. Hadis1, Tirmizî'de yoktur.                                    

[21] Müslim, Sayd, 34/2, no: 1931.

[22] Tirmizî, Sayd, 16/4, no: 1468.

 

[23] Ebû Dâvûd; Sayd, 11/3, no: 2858.

[24] Mâide, 5/4.

[25] Mâide, 5/94.

[26] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/373-377.

 


Konu Başlığı: Ynt: Avın şerî kesimi ve şartları
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Şubat 2020, 06:32:05
Esselâmü Aleyküm. Rabbim bizleri herzaman doğru işler yapanlardan eylesin inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Avın şerî kesimi ve şartları
Gönderen: Züleyha üzerinde 24 Şubat 2020, 11:24:47
Allah razi olsun hocam selâm ve dua ile