๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2011, 18:04:57



Konu Başlığı: Alacaklının zekât mükellefliği
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Ocak 2011, 18:04:57
5 . Alacaklının Zekât Mükellefliği



Başkasından alacaklı olan, yani malı elinde olmayıp başkasının zimme­tinde olan kimse hakkında da ihtilâf etmişlerdir.

Kimisi «Bu adam alacağını alsa da, eğer elinde bir yıl -ki zekâtın vücubu için bir yılın geçmesi şarttır- kalmazsa ona zekât düşmez» demiştir. Bu, İmam Şafii'nin iki kavlinden biridir ve Leys b. Sa'd da bunu benimser veya­hut yaptığı kıyastan, bu çıkmaktadır.

İmam Mâlik de «Eğer alacak, bir ivaz (bedel) karşılığı ise, borçlunun zimmetinde yıllarca kalmış olsa bile, kendisi yalnız bir yılın zekâtını vere­cektir ve eğer miras gibi ivazsız bir alacak ise, eline geçtikten sonra bir yıl bekleyecektir» demiştir ki bu, mezhebte tafsil edilmiştir. [8]

 

 

6 . Vakıf Mallarda Zekât Mükellefliği
 

«Vakıf mallardan gelen ürünlere zekât düşer mi düşmez mi? Kiralık tar­lalardan gelen ürünlerin zekâtı kime, yani tarla ile ekin sahiplerinden hangi­sine düşer?» diye ihtilâflar da bu babtandır. Haraca tabi arazinin haraç ehli elinden müslümanlann eline ve öşüre tabi arazinin de müslümanlann elin­den haraç ehli eline geçtiği zaman, bu araziden çıkan ürünlerin zekâtı hak­kındaki ihtilâf da yine bu babtandır. Zira bütün bu ihtilâflar, bunlar üzerinde­ki mülkiyetin birer eksik mülkiyet olmasından doğmadır.

Birinci mes'ele olan, vakıf mallan ürünlerine, İmam Mâlik ile İmam Şafii «zekât düşer» Mekhûl ile Tavus «Düşmez» demişlerdir.

Kimisi de, yoksullar üzerine vakfedilen mallarla muayyen şahıs veya aileler üzerine vakfedilen mallar (bugünkü tabirle mazbut ve mülhak vakıf­lar) arasında ayırım yaparak «Birincisine düşmez, ikincisine düşer» demiştir [9].

Bana kalırsa «Yoksullar üzerine vakfedilen malların ürünlerine zekât düşer» demek mânâsız bir şeydir. Zira bu mallara zekât düşmemesi için iki sebep vardır: Biri, bu mallar üzerindeki mülkiyetin eksik olmasıdır, biri de, bu malların zekât düşen sınıf üzerine değil, zekât alan sınıf üzerine vakfedil­miş olmasıdır. [10]


[8] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/88.

[9] EbÛ Hanife de bu görüştedir.

[10] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/88.