Konu Başlığı: Alacakların zekâtı Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 19 Ocak 2011, 21:04:49 4. Alacakların Zekâtı: Alacaklara zekât düşer diyenler, alacakların yılı hakkında üç çeşit görüşte bulunmuşlardır. Kimisi, «Alacak borçlunun zimmetinde kaldığı müddetin hepsi için, yani borçlunun zimmetinde bir yıl kalmışsa bir yıl için, iki yıl kalmışsa iki yıl için, üç yıl kalmışsa üç yıl için, kısacası kaç yıl kalmışsa o kadar yıl için alacağın zekâtını vermek lâzımdır» demiştir [89]. Kimisi «Ne kadar yıl kalırsa kalsın, yalnız bir yıl için zekâtını vermek gerekir» demiştir. Kimisi de: «Alacak tahsil edildiği andan itibaren zekât yılı başlar» [90] demiştir ki bunlar gerçekte alacaklara zekât düştüğünü benimsemiş değillerdir. Birinci görüşü benimseyenler alacaklara da, sahibinin elinde bulunan malın hükmünü vermişlerdir. Fakat yalnız bir yıl için zekâtı verilir diyenlerin neye dayandıklarını şu anda bilemiyorum. Zira bunlar, alacağa, tahsil edilmediği müddetçe ya zekât düşer ya düşmez derler. Düşmez derlerse, onlara bir diyeceğimiz yoktur. Düşer derlerse, o zaman yıl ya şarttır, ya değildir. Şart ise, bunca yıl içinde niçin yalnız bir yılın zekâtı vacib olur? Bunlar ancak şunu diyebilirler: «Her yılın bitiminde alacaklı o yılın hakkını ödemeğe imkân bulamadığı için o yıla ait olan hak sakıt olur, Çünkü zekâtın vücubu iki şarta bağlıdır. Biri üzerinden zekât yılının geçmesidir. Biri de malın, sahibinin elinde olmasıdır. Bunun için, yalnız son yılın hakkı lâzım gelir». İmam Mâlik alacağı da ticaret eşyasına kıyas etmiştir. Çünkü ona göre ticaret eşyası dükkan veya ambarda kaç yıl kalırsa kalsın satılmadıkça zekât yılı başlamaz. Bunun -zekât memuru gelmediği için- birkaç yıl zekâtı çıkarılmayan ve gelinceye kadar her yıl miktarı biraz eksilen hayvan sürüsüne de az bir benzerliği vardır. Çünkü İmam Mâlik'e göre zekât memuru geldiği zaman hayvan sürüsünün miktarı ne ise o yıllar geçmişse de zekâtını çıkarmanın vücubu zekât memurunun gelmesine bağlı olduğu ve zekât memuru da gelmediği için son yılın hakkı sakıt olur ve geçen yılların hesabı -ister daha az, ister daha çok olsun- son yılın mevcuduna göre görülür. Halbuki bu kıyasa uymayan bir görüştür. Fakat İmam Mâlik bunda da amele bakmıştır. İmam Şafii ise, «Mal sahibi ödeme yapar» demiştir. Çünkü ona göre zekât memurunun gelmesi vücubun şartı değildir. îmam Mâlikin bu görüşüne göre eğer bir dönem hükümet hiç bulunmaz veyahut eğer hükümette ada- let aranıyorsa -bulunur da adil olmazsa- kişinin bu müddet için veremediği zekatın vücubu sakıt olur. İmam Mâlik'e göre alacakların zekâti şu üç duruma göre değişir. Eğer alacak alım saümdan ileri gelmiş ise onun yalnız bir yıllık zekâtı lâzım gelir. Eğer miras gibi ivazsız bir alacaksa, ona zekât düşmez, ancak tahsil edildiği günden itibaren zekât yılı başlar. Üçüncü kısım alacak da müdir'in (devamlı devir yapan tüccarın) alacaklarıdır. İmam Mâlikin bu mevzuda söylediklerini burada özetlemek bizim için maksud değildir. [91] [89] Haneli mezhebine göre, senet ve şahidi bulunan kuvvetli alacaklara geçmiş yıllar için de zekât farz olur, ancak ödeme tahsil edilinceye kadar geciktirilebilir. [90] Hanefi mezhebi bu görüşü zayıf alacaklılar için benimser. [91] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 2/128-129. |