> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Manevi Yolculuk Halleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Manevi Yolculuk Halleri  (Okunma Sayısı 1111 defa)
17 Eylül 2011, 07:40:53
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 17 Eylül 2011, 07:40:53 »



Manevi Yolculuk Halleri



Mayıs 2007 101.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

İnsan bir yolcudur. Rabbinden gelip yine O’na dönen, yolda bazen takılıp düşen, bazen de kanatlanıp uçarcasına yol alan yolcu. Altında, dizgini sağlam tutulmazsa sahibini hangi uçuruma, çıkmaza götüreceği belli olmayan bir bineği vardır: Nefs... Ve bir de onu her lahza yolundan saptırmaya hazır en tehlikeli,en sahtekâr ve en acımasız kılavuz: Şeytan...

Bunca tehlikelerle dolu yolun ve yolculuğun farkında olan insandır mümin. Elinde vahiy pusulası, önünde rehberlerin en güzelive bir kafi lededir. Kafilenin başında ise, o en güzel rehberin veraset makamı tacını taşıyan bir kılavuz. Alemlerin Rabbi’nin bahşettiği kulluk ve halifelik sıfatına yaraşır bir yolculukla, yine O’na ulaştıracak kutsî yolda, yine O’na yürüyen kutlu bir kafile...

Yolculuğu bu kadar güzel ve nezih kılan elbette şu düsturdur: Maddi yolculuklarda olduğu gibi manevi yolculukta da ancak işin ehli hakiki bir rehber nezaretinde bulunmak yolu kolaylaştırır, menzile, hedefe ulaşmayı mümkün kılar.

Bilinir ki bu alem madde ve manadan müteşekkildir, iki yönlü yaratılmıştır. “Eşref-i mahluk” yani yaratılmışların en üstünü olarak yaratılan insan ise bu iki alemi görüp duyabilecek ve hatta her ikisinde de yaşayabilecek mahiyette yaratılmıştır. O çok güvendiğimiz beş duyumuz, kıymetli organlarımız ne yazık ki maddi alemle sınırlıdır; mana alemini göremez, gösteremez, duyuramaz. O manevi alem manevi duyular ister; manevi göz, manevi kulak… Onlarla manevi alemler seyredilir, duyulur.

Bu iki alemle iç içe ömür defterini dürerken halden hale gireriz. Kimi hallerin de ardına düşeriz, eğitiliriz. İnsan için çok çeşitli eğitimlerden bahsetmek mümkündür. Ama öyle bir eğitim var ki, eğitim deyince asıl bunu anlamak gerekir, bunun yoluna düşmek gerekir. Bu, “insanlık eğitimi”dir. Ya da “kulluk eğitimi” diyebiliriz ki, ikisi nihaî manada aynı kapıya çıkar. Bütün eğitim çeşitleri bu yüce eğitimle irtibatı nispetinde yücelir, kıymet kazanır.

Evet; yaradılış gayesi Allah’ı tanımak, bilmek ve O’na kulluk olan insanın her türlü eğitiminin bu gayeye matuf olması zaruridir. Öyledir; çünkü Rabbimiz, ayet-i celilede “Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyuruyor.

İnsanın varlık alemine gelmesinde maksat mademki Rabbini bilmek, O’na kul olmaktır; o halde bu bilgiyi edinme ve hayata geçirme eğitimini de alması gerekir. Bu “seyr u sülûk”tur. Bu eğitim insana Rabbini ve O’na giden yolları tanıtacak, O’na yakınlık, dostluk ve rıza yolunu açacaktır. Yani başta söylediğimiz kutsî yolculuk gerçekleşmiş olacak. Buna “Hak yolculuğu” veya “gönül yolculuğu” adı da verilebilir. Çünkü bu eğitim gönül ile alınır, gönül ile yaşanır,gönül ile tadılır. Fahr-i Alem s.a.v. Efendimiz’in “Her insanın gönlünden Allah’a bir yol gider.” beyanı güzergâhtakivasıtayı ne güzel ifade buyurmuştur.

Bu eğitimle hangi ilim ilgilenir? Yolunu yordamını kim açıklar? Tasavvuf elbette… O halde insana Rabbine kul olmayı öğreten, kalbine O’nun muhabbetini ilka eden bu ilim ne güzel bir ilimdir.Ve bu devirde ona ihtiyaç yok demek ne büyük gafl ettir. O her yerde, her zamanda zaruridir, zira Kur’an-ı Hakim onun hedefi ile mümini mükellef kılmakta, Fahr-i Alem s.a.v. Efendimiz buna davet etmektedir.

Bu kulluk eğitiminin yerine, okuluna gelince: Hz. Mevlânaların, Yunusların, Hacı Bayram Velîlerin, Şah-ı Nakşîbendilerin, Seyyid Abdülkadir Geylanîlerin yetiştiği, ham iken piştiği, mana şerbetini dost elinden içtiği mübarek ocaklardır. (Cenab-ı Mevlâ cümlesinin sırrını mukaddes kılsın.)

Bu eğitim mümin için vazgeçilmez bir eğitimdir dedik. Âkil ba-liğ olmakla başlar, maksuda vuslatla sonuçlanır. Bu eğitimin baş-langıcı bir bakıma ta Elest Bezmi’ne dayanır. O zaman Rabbimiz ruhlarımıza “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurmuştu. Onlar da: “Evet; sen elbette bizim rabbimizsin...” diye cevap vermişlerdi. “Sen bizim rabbimizsin.” Yani biz senin kullarınız. İşte kulun ilk eğitimi böyle başladı. Ruhlarımız rabbini tanıdı, bildi, tasdik etti.

Bu içinde bulunduğumuz aleme gelince, işte o günkü eğitimin bugün imtihanını veriyoruz. Bir taraftan ilâhi vahiyle ve mübarek elçilerle o ezeli bilgimizi tazeliyor, ondan neler hatırlayabiliyor-sak onu yazıyor, onu söylüyoruz. Bu yolculuk, bu seyr u sülûk, bu imtihandan yüz akıyla çıkma gayretimiz bizim.

Allah Tealâ’ya yaklaşmak, mekân olarak ve yer ölçüleriyle değil, kalp ve ruhladır. Bu hal hadis-i şeriflerde temsilen maddi ölçü-lerle anlatılır. Hadis-i şeriflerde zikredilen Allah’a hicret, nefsi terbiye edip haramlardan kaçınmak, kalbi zikirle diriltmek, O’nu sevmek ve yüksek bir yakîn elde etmek, hep bu manevi yolcu-luğun amelleri ve neticeleridir. Bu yolculukta Mülk Alemi’nden Melekût Alemi’ne; ilme’l-yakînden ayne’l-yakîn ve hakka’l-yakîn mertebesine; kötü huyları terk ederek iyi huylarla süslenmeye; gafletten zikre; gafil, fâsık ve katılaşmış bir kalpten, uyanık sağ-lam ve Rabbi ile ünsiyetle huzur bulmuş bir kalbe geçiş yapılır.

En basit mesleki eğitimlerde bile bir öğretmene, üstada, eğit-mene ihtiyaç duyulur da, Allah’a kul olma, O’na vasıl olup, ke-malât bulma gibi büyük bir davada öğretmene ihtiyaç olmaz mı? İnsanın kendisi hakkında bile cehaleti açıkken Rabbini tanı-mada, O’nun sır ve tecellisini kavramada yalnız ve rehbersiz ol-mak kadar acizlik ve nasipsizlik olamaz. İşte bu kulluk eğitimi, bu seyr u sülûk o yolları geçmiş yetkin ve yetkinleştirici bir insanın rehberliğinde yapılır. Fahr-i Alem s.a.v. Efendimiz de Cebrail a.s.’a uyarak bunu bizzat örnekleyerek göstermiştir.

21. asır da olsa 51. asır da olsa bu eğitime ihtiyaç asla yok olma-yacak, aksine zaman geçtikçe daha da artacaktır. İşin erbabı, bu eğitimde rehberin alim, arif, müttaki, kâmil ve ilâhi işaretle irşada ehil ve izin verilmiş olması şartlarını taşıması gerektiğini önemle işaret ederler. Diğer taraftan insanın kendi başına veya ehil ol-mayan rehberle bu süreci tamamlamasının imkansız denecek kadar zor olduğunu da belirtirler.

Bu mukaddes yolun yolcusunun dikkat edeceği belli başlı önemli hususlara gelince:

“Sâlik” ya da yolcunun, öncelikle kendisinin yardıma muhtaç; mürşidinin de bu işte ehil olduğuna kesin kanaat sahibi olma-sı gerekir. Kâmil mürşit manevi terbiyesine aldığı müridin kal-bindeki samimiyetine önem verir. Mürşit müridin acı ve tatlı hallerinde, dar ve sıkıntılı anlarında, en yakınları tarafından horlandığında, hatta eğitimin bir gereği olarak kendisinin sert davrandığında nasıl tavır takındığına bakar. O kişinin Fahr-i Alem s.a.v.’in çektiği sıkıntılardan bir nebzecik tattığında ne yaptığını görmek ister. Bu ölçme ve tanıma servet ve bol nimet hallerinde de devam eder.

Bu mukaddes yolun yolcusu dünyanın en zengini de olsa, mür-şid-i kâmildeki bilgi ve ilâhi muhabbetin fakiri olduğunu, ona muhtaç bulunduğunu bilmeli, kurtuluş reçetem onun elindedir, diye itimat etmelidir. İyi ve kötü her halde girdiği hak yola inan-cını ve mürşidine bağlılığını muhafaza ederse sağlam adımlarla ilerler. Bu durumda o mürşidine teslim olmuş, mürşidi de ona itimat sağlamış olur.

Kalbinde dünya sevgisi, kibir, haset, riya, gaflet, makam hırsı, iha-net gibi şeytanî özellikler bulunan kimse, Allah yolunda bir rab-banî alimin, bir mürşid-i kâmilin elinden tuttuğu zaman, önce kalbinin bu kötülüklerden temizlenmesi hedeflenir. Zira ilâhi huzurda kabul görmek ve Mevlâ tarafından sevilmek, kalbin bütün kötülüklerden tamamen temizlenmesine bağlıdır. Sonra güzel ahlâk ile donatılmak gelir. Manevi seyir, sefer ve ilâhi hu-zurda kabul görmek ancak bundan sonra olur.

Böyle bir hedefe yönelen hak yolcusunu İmam Gazalî rh.a. şöyle uyarır: “Uzuvlarını günahlardan, nefsini alıştığı boş adet ve işler-den, kalbini karanlık ve katılıktan, sırrını kirlerden, ruhunu hissî perdelerden, aklını hayalî ve boş düşüncelerden arındırmadıkça, Allah’ın huzuruna kavuşamazsın.”

Bu mübarek yolda kalbin temizlenmesi için en tesirli ilaç, mür-şid-i kâmilin nazarı ve onun nezareti altında yapılan zikirdir. Bu yolun ehil eğiticileri, arifler, kalbi ve bütün vücudu saracak zikrin en önemli ilaç olduğunu belirtirler. Gafletten uzak yapılan zikir, zikreden kimseyi Rabbine yaklaştırır. Ayrıca kulun göklerde anıl-masını ve melekler tarafından tanınmasını da sağlar.

Rabbimiz bizleri hakikati idrak ederek Hakk’a ulaşmak için Hak dostu bir kâmilin eğitiminde Hak yoluna revan olan hakikat yol-cularından eylesin –âmin.

Cenab-ı Mevlâ’ya emanet olun.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Manevi Yolculuk Halleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 15:04:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Manevi Yolculuk Halleri rüya tabiri,Manevi Yolculuk Halleri mekke canlı, Manevi Yolculuk Halleri kabe canlı yayın, Manevi Yolculuk Halleri Üç boyutlu kuran oku Manevi Yolculuk Halleri kuran ı kerim, Manevi Yolculuk Halleri peygamber kıssaları,Manevi Yolculuk Halleri ilitam ders soruları, Manevi Yolculuk Halleri önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes