> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Evrensel Nizama Katılmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Evrensel Nizama Katılmak  (Okunma Sayısı 1348 defa)
28 Ağustos 2011, 11:18:53
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 28 Ağustos 2011, 11:18:53 »



Evrensel Nizama Katılmak



Temmuz 2008 115.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

Yeryüzü, içinde bulunduğumuz güneş sistemi, galaksiler, uzay, kısacası bütün alem, uyum içerisinde varlığını sürdürecek bir düzene sahiptir. Böyle olmasaydı sürekli bir parçalanma, dağılma olur, hiçbir varlık huzur, sükûn bulamazdı.

Her varlık, Rabbimizin yaratışına, fıtratına uygun olarak belli bir sistemi, kuralları olan büyük düzene dahil olmaktadır. Yaratılışına uygun davranmamak, aksi yönde hareket etmek, istisnası hariç, yaratılmışlar için söz konusu değildir. Ne için yaratılmışlarsa o istikamette hareket eder, uyum gösterir, düzeni korurlar.

İnsan ise aynı alem içerisinde varlığını sürdürüyor olmasına rağmen istikameti dışına çıkabilme gücüne sahiptir. Bu gücü olumlu yönde kullanarak katkı sağlaması mümkün olan insan, aksine hareket ederek fesada, bozulmaya da yol açabilir.

Gerçi Rabbimiz insana bu gücü vererek alemleri onun insafına terk etmiş değildir. Fakat herkesin ne yaptığının görülmesi için bir noktaya kadar istikamete aykırı hareketi serbest kılmıştır.

Sahip olduğu bu özellik insanoğlunun diğer varlıklardan farkıdır. Varlık sebebinin, anlamının da farklı olduğunun bir işaretidir. İnsan, iyi ve kötüyü isteyebilen, iyi ve kötüyü yapabilen ve kendisi dışında olanların hayatlarını da etkileyebilen bir varlıktır. Bir hakimiyet, sahip olma, etkileme gücünü taşır.

Bu aynı zamanda büyük bir sorumluluk demektir. Bu özel durum olumlu kullanıldığında insanı diğer varlıklardan üst bir konuma yükseltir. Fakat yaratılmışların en aşağısı olma riskini de beraberinde taşır.

İnsana verilen değerin bir karşılığı vardır ve Mevlâmız insandan bunu beklemektedir. İnsanı yaratıp başıboş bırakmamış, mesuliyet sahibi olmasını, belli bir gayeye uygun hareket etmesini emretmiştir. Bu gaye, ilâhi prensiplere uygun hareket etmesi, gönderdiği elçilerin, bugün için de Fahr-i Kâinat s.a.v. Efendimiz’in ahlâkını edinip hayatına hakim kılması, söz ve davranış olarak yaşama gayretinde olmasıdır.

İnsan bütün hayatını bu gayretle yaşamak zorundadır. Çünkü huzuru, mutluluğu, itminanı buna bağlıdır. Sarsılmaz, bozulmaz, sürekli bir saadeti elde etmesinin başka yolu yoktur. İnsanın “said kullar” arasına katılması ise yalnızca kendisinin değil, irtibatta olduğu bütün varlıkların da said olmasını sağlar. Üzerinde yaşadığı dünya, sahip olduğu nimetler, hava, su, her şey insanın halinden etkilenir.

Nebevî ahlâkın gerektirdiği ölçülere riayetle hareket eden herkes, hem kendine, hem etrafına büyük bir iyilik yapmış olur. Bu güzel ahlâkın tabii bir sonucu olan şükredici olmak, Halık-ı Zülcelâl’in keremine saygı, sevgi ve tazimle karşılık vermek insanların dünyasını güzelleştirir, hayatı yaşanır kılar. Şükredici kullar yaşadıkları yerleri, elllerinde bulunanı hor kullanmaz, bir ikrama karşılık nezaketle hareket ederler. Nankörlük ve kibirle verilen karşılık ise ancak fesada, bozulmaya, nihayetinde kişinin kendisine dönen bir huzursuzluğa yol açar.

Ahirette de bunun için bir hesap verilecektir. Rabbimiz, “Nihayet o gün dünyada yararlandığınız nimetlerden elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8) buyurarak kullarını uyarmıştır. Ayet-i celilede geçen “naim” kelimesi kendisinden lezzet alınan, faydalanılan her türlü nimeti kapsamaktadır. Buna göre hayat, sağlık, mal, mülk, aile, çoluk çocuk her şey bu nimetler kapsamındadır. İçilen bir yudum su dahi bunun dışında olmayacaktır.

Kendisi, ailesi, çevresi ve diğer varlıklarla olan münasebetlerinde birtakım vazife ve sorumlulukları bulunan insan için bunları reddetme veya bu sorumluluktan kaçmasının bir yolu yoktur. Hiçbir şey hor, hakir kullanacağı kendi mülkü değildir. Fakat insan içinde bulunduğu, yaşadığı ortamı sahiplenir, kendisine ait hisseder. Her türlü tasarruf hakkını da kendinde zanneder.

Sanki elde ettiği nimetler zaten olması gereken, kendiliğinden olan nimetlerdir. Aldığı nefes sıradan bir hava solumadır, aldığı gıdalar birer yiyecek maddesidir, onların vücudun yapı taşlarına dönüşmesi sadece bir biyolojik olaydır. Böyle bir ruh hali ve bakış açısıyla insanın olup bitenleri sağlıklı bir şekilde değerlendirmesi, duyarlı davranması mümkün değildir.

Halbuki hayat hiç de kendiliğinden ve sıradan değildir. Her açıdan harikalarla dolu bir hayat vardır ve sayısız güzellik ve iyilikler, Yüce Rabbimizin emriyle hayatımızı kuşatmaktadır.

Yeryüzündeki hayat insana nimet olarak sunulmuştur. Bütün unsurları yerli yerinde, denge içerisinde insana teslim edilmiştir. İnsan bunlardan ihtiyaçları için bir yandan istifade eder, bir yandan da bunları korur, muhafaza eder. Aksi halde oluşacak bir dengesizlik her şeyi etkiler. Dünyada yaşayabilmek için tabiatı oluşturan her unsurun kendi doğal dengesi içinde korunması gerekir. Bu koruma, bunlara zarar verecek her türlü etkeni bertaraf etme insanların önemli vazife ve sorumlulukları arasındadır.

Toprağın çöl haline gelmesini önleyici tedbir almak, hava ve suyu kirletmemek, canlıların ve bitkilerin yok olmasının önüne geçmek, dolayısıyla bizden sonraki nesillere iyi ve yaşanılır bir dünya bırakmak insanların elindedir. Yeter ki benlik ve bencillikle dünyayı kendimize ait görmek ve onu istediğimiz gibi kullanma hakkına sahip olduğumuzu düşünmek hatasından kurtulalım.

İçinde bulunduğumuz ortamın, çevrenin, yeryüzünün yaşanılabilir olması elbette insanın onu nasıl algıladığına ve buna göre ona nasıl davrandığına bağlıdır. Şüphesiz bunun için insanın kendi iç çevresinde, ruh alemindeki kirlilikten kurtulması ve kendisi dışında olanları da sevmeye başlaması gerekir. Başkalarını sevebilen, bütün canlılara karşı sevgi ve şefkat besleyen insanların bilerek onlara zarar vermesi düşünülemez.

Tam aksine onların varlığını korumaya, hayatlarının devamı için gerekli şartları oluşturmaya, muhafaza etmeye çalışırlar. Bu, birçok sorun ortaya çıktıktan sonra, kendi hayatlarının da zarar göreceğini görerek alınan tedbirlerden farklı bir durumdur. Her halükârda Yaratan’ı ve O’nun yarattıklarını sevmekten kaynaklanır, sahici, kalıcı bir durumdur.

Tabiatı kullanırken yaptığımız müdahaleler hiç göze çarpmaz, fakat zaman içerisinde sonucu ortaya çıkan bir birikime yol açar. Her insanın sağlıklı bir ortamda ve çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu da düşünürsek, tabiat ile irtibatımızda daha dikkatli hareket etmemiz gereği ortaya çıkar. Çünkü iyi bir ortamı insanların elinden almak haksızlıktır. Aksine insanlara yaşanabilir bir dünya bırakmak için gösterilecek gayret büyük bir iyiliktir, büyük bir sadakadır. Rabbimiz buyuruyor: “Kim zerre kadar iyilik yaparsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yaparsa onu görür.” (Zilal, 7-8)

“Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz.” buyuran bir peygamberin ümmetinin çevre felaketlerine yol açan davranışlar içerisinde olması asla düşünülemez. Ahirete gitmeden önce dünyadan başka yaşayabileceğimiz bir yer yok. Biz de, çocuklarımız da, torunlarımız da bu dünya üzerinde yaşayacak. Sahibi’ne şükürle O’nun nimetlerini sevmek ve onlardan istifade ederken bile saygı göstermek gerekir.

Rabbimiz bizleri nefislerini ve ruhlarını temizleyenlerden ve kendisine verilen nimetlerin kıymetini bilenlerden eylesin.

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Evrensel Nizama Katılmak
« Posted on: 18 Nisan 2024, 05:59:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Evrensel Nizama Katılmak rüya tabiri,Evrensel Nizama Katılmak mekke canlı, Evrensel Nizama Katılmak kabe canlı yayın, Evrensel Nizama Katılmak Üç boyutlu kuran oku Evrensel Nizama Katılmak kuran ı kerim, Evrensel Nizama Katılmak peygamber kıssaları,Evrensel Nizama Katılmak ilitam ders soruları, Evrensel Nizama Katılmak önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes