> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü  (Okunma Sayısı 1091 defa)
12 Eylül 2011, 13:52:31
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Eylül 2011, 13:52:31 »



Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü


Aralık 2008 120.SAYI
 

Mübarek EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

Asırlar boyunca kalpleri ilâhi muhabbetle dirilten, kıyamete kadar da çerağı sönmeyecek olan yüce tasavvuf yolunun aslı, kaynağı Fahr-i Kâinat s.a.v. Efendimiz ve O’nun güzide ashabının hayatlarıdır. Onların mübarek hayatları da ilâhi vahiyle şekillenmiş ve bize “Yaşayan Kur’an” ve Sünnet-i Seniyye olarak aktarılmıştır.

Fahr-i Kainat Efendimizin saadetli devrinde bugün kullanmakta olduğumuz, tasavvuf, sufi, mutasavvıf gibi kelimeler kullanılmamıştır. Tıpkı akaid, fıkıh, kelam gibi ilimlerin şimdi kullandığımız manada isimlerinin olmadığı gibi. Bunlara gerek de yoktu. Çünkü bütün bu ilimlerin aslı, manası, kendisi hayatın içindeydi. Bir taraftan Kur’an-ı Hakim nazil oluyor, diğer taraftan müminler Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in varlığı ile şerefleniyor, aydınlanıyor ve bereketleniyordu. Ortaya çıkan her mesele ya bir ayet olarak ya da Fahr-i Kainat Efendimiz’in hadis-i şerifi olarak vahiyle çözüm buluyordu.

İslâmî ilimlerin farklı birer disiplin haline gelmesi, çeşitli tarif ve kavramların ortaya çıkışı Asr-ı Saadet’ten sonradır. Fıkıh, hadis, tefsir ilimleri gibi tasavvuf da sonradan kavramlaşmış, bu çerçevede kelimelerin kullanılması da bu dönemde başlamıştır.

Fakat tasavvuf kelimesinin Asr-ı Saadet’te kullanılmaması, Kur’an ve Sünnet’te geçmemiş olması tasavvufun İslâm’dan ayrı bir saha olduğunu göstermez. Tasavvufun kaynağı İslâm’dır. Fahr-i Kainat s.a.v. Efendimiz ve ashabının hayatıdır.

Nitekim O’nun hayatında Hira dağındaki mağara büyük önem taşır. Bilindiği gibi, Efendimiz s.a.v. peygamber olmadan önce sık sık bu mağaraya çekilip tefekküre çekilir, Rabbi ile başbaşa kalırdı. Yiyeceği tükendikçe evine gelip yiyecek alarak yine Hira dağına dönerdi. Bu durumu karşısında halkın; “Muhammed Rabbine aşık oldu.” dediği rivayet edilir.

Efendimiz s.a.v.’in bu hali peygamberliği süresince de yoğunlaşarak devam etmiştir. Allah Tealâ O’na yapması gerekeni bildirmiştir:

“(Ey Muhammed) gecenin bir kısmında sana mahsus nafile olarak O’na teheccüd et. Belki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.” (İsra, 79) Yine buyurulduğu gibi Ashab-ı Kiram’da Efendimiz s.a.v.’e uymaya çalışmışlardır: “Rabbin, senin gecenin üçte ikisinde, yarısında ve üçte birinde kalktığını biliyor. Seninle birlikte bir topluluk da bunu yapıyor.” (Müzemmil, 20) buyurulmuştur.

Hz. Peygamber s.a.v. ashabına dünyaya bağlanmamayı, namaz kılmayı, zikir ve sabırla temizlenmeyi ve Allah’a yaklaşmayı emretmiştir. İslâm’ın yalnızca şekle yönelik emir ve yasaklardan ibaret olmadığını da Rasul-i Ekrem s.a.v.’e sorulan “İhsan nedir?” sorusunun cevabında görüyoruz. Buyurmuştur ki:

“İhsan, Allah’a O’nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor.” (Buharî)
İslâm, ruhla bedenin birleşip Allah Tealâ’nın azametine yaraşır kulluk etmenin tek yoludur. İnsanın ruh ve beden diye iki yönü olduğu gibi, dinin de dışa ve içe yönelik iki tarafı vardır. Buna zâhir ve bâtın denir. Nasıl ki namaz, oruç gibi ibadetlerin rükû, secde gibi bir şekli varsa, yine bu ibadetlerin ihsan, ihlâs, huşu gibi bâtınî yanı da vardır. Nitekim “O gün ne mal, ne de oğullar fayda vermez. Ancak salim bir kalp getiren (felah bulur).” (Şuara, 88) ayetiyle bâtınî yönün ne kadar önemli olduğu ifade edilmiştir.

Fahr-i Kâinat s.a.v. Efendimiz de üç kez “Takva buradadır!” (Buharî, Müslim) buyurarak kalbini işaret etmiştir. Bir başka mübarek sözleriyle de dışın kemalinin bâtındaki iyileşmeyle irtibatına şöyle işaret etmişlerdir: “İyi bilin ki vücutta bir et parçası vardır ki, o düzelirse bütün vücut düzelir. O bozulursa da bütün vücut bozulur. Dikkat edin o kalptir.” (Buharî)

“İnananların kalplerinin Allah’ı anması ve O’ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Ki onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı; çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadid, 16) ve “Kalpleri Allah’ın zikrinden katılaşmış olanlara yazık!” (Zümer, 22) gibi ayetler de bâtının önemini göstermektedir.

İşte bunlar ve benzerleri, tasavvufun kaynaklarıdır. Fakat tasavvuf bâtının ne kadar önemli olduğuna vurgu yaparken zahiri yani dışı önemsiz görmez. Dinin zahirî hükümlerine uyulmayan bir yolu sahih görmez. Önemli olan kalptir deyip emir ve yasakları görmezden gelmenin tasavvufla hiçbir ilgisi yoktur. Aksine, hak yoldan bir sapma, dalalet halidir.

İslâm, zâhir ve bâtın bütün yönleriyle bir bütündür ve bu bütünün hiçbir yönü göz ardı edilemez. “Ben şekle bakmam, kalbim temiz olsun yeter..” diye dinin hükümlerini yerine getirmekte titizlik göstermeyenlerin bu yanlış telkinlerinden sakınmak gerekir.

Tıpkı bunun gibi, tasavvufla ilgili olduğunu veya Allah dostlarını takip ettiğini söyleyip de, önemli olan bâtındır.” deyip zâhiri tamamen veya kısmen ihmal edenlerin tasavvufla bir ilgileri olamaz. Onlar bu yolun büyüklerinin ne dediklerini anlayamamış kişilerdir.

İmam Rabbanî k.s. Hazretleri Mektubat’ta şöyle buyurmaktadır:

“Meşayih-i kiramdan hangisinin yolunda dinin hükümlerinin yerine getirilmesine daha çok önem veriliyorsa, Allah’a götüren en yakın yol o olur. Çünkü nefse muhalefet, dinin hükümlerinin yerine getirildiği kadardır. Dolayısıyla dinin hükümlerine önem vermeyen, hatta cuma ve cemaatlere bile iştirak etmeyen, kadınlı erkekli ayin yapan ve yaptıranların yolu sapıklıktır. Dinin emirlerinden ayrılan her yol sapıktır.”

“Veli olmak için keramet sahibi olmak şart değildir. Keramet ehli olmakla mükellef olunmadığı gibi, keramet gösterme sorumluluğu da yoktur. Velilik Allah Tealâ’ya yaklaşmaktan ibarettir. Bu da mâsivânın terkiyle mümkündür. Bir kimseye bu derece verildiği halde keşf ve keramet verilmesi şart değildir.”

Alimlerimiz demişlerdir ki: “Şu tasavvuf yolu bütünüyle ciddiyettir. Şaka türünden, laf olsun diye söylenmiş olan herhangi bir şeyi ona karıştırmayınız!”

Günümüzde insanın ebedi saadeti için hayatî önem taşıyan pek çok unsurun içi boşaltılmakta, ne yazık ki dinî konular ve dindarlık da bundan nasibini almaktadır. Tasavvuf da konuyu bilmeyenlerin, bilse de kendi derununda tecrübe etmeyenlerin kolayca konuştuğu, yazıp çizdiği bir alan haline gelmiştir.

Önce hep birlikte hatırlamamız lazım: Tasavvuf kâl değil hal ile olur. Hakiki bilgiye dayanmayan, kendi iç dünyasında tecrübe edilip bedeli ödenmemiş hiçbir sözün ziyandan başka karşılığı yoktur. Dikkat edilirse yolun büyükleri umumiyetle sükutu tercih ederler. Hal böyleyken ne dediğini bilmeden ahkâm kesmek, bu yolda olduğunu söyleyen hiçbir akıl sahibine yakışmaz.

Bu yol doğrudan mücellâ dinimizi layıkıyla yaşama çabasıdır. Hem içiyle hem dışıyla... İman lezzetini tadıp Sünnet-i Seniyye’ye tabi olmaktır. Buna niyet edip güzel bir tevbeyle Cenab-ı Mevlâ’ya bir adım atana O on adım yaklaşma sözünü vermiştir. Emir ve yasaklara riayetle edep dairesinde kalanların bu yolda bulduğu şevk ve bereket bundandır. Zaman ne olursa olsun, bu çaba mutlaka paha biçilmez meyveler verecektir.

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile...   

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü
« Posted on: 18 Nisan 2024, 17:19:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü rüya tabiri,Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü mekke canlı, Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü kabe canlı yayın, Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü Üç boyutlu kuran oku Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü kuran ı kerim, Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü peygamber kıssaları,Zâhir ve Bâtın Bütünlüğü ilitam ders soruları, Zâhir ve Bâtın Bütünlüğüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes