> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Hayalden Gerçeğe Uyanış
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayalden Gerçeğe Uyanış  (Okunma Sayısı 5962 defa)
12 Eylül 2011, 15:07:52
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Eylül 2011, 15:07:52 »



Hayalden Gerçeğe Uyanış



Ocak 2007 97.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

Büyüklerimiz gafletten büyük felaket yoktur demişlerdir. Öyle ki insan Rabbinin her an kendini gördüğünü unutursa, kolaylıkla yanlış yollara sapıp ahiretini heba edebilir. Bu yüzden gafletten kurtulmanın çarelerini aramak, kurtulmak için elimizden gelen gayreti göstermek çok mühim bir vazifedir.

Müminin selameti açısından asrımızdaki fitneler büyük tehlike arz ediyor. Nereye gitsek, kimle karşılaşsak kendimizi emin hissedemiyoruz. Günah işlemek öyle kolay ve hızlı oldu ki, korunabilmek için büyük dikkate ihtiyacımız var. Gafletsiz nefes alabileceğimiz temiz bir çevreyi eskisinden bin kat daha fazla arıyoruz.

Şükürler olsun ki, gafletten bunaldığımız zaman koşup huzuruna varabileceğimiz, kalp kalbe verebileceğimiz maneviyat sultanları kıyamete kadar var. Onların yolumuza ışık tutan rehberliği de olmasa, zifiri karanlıkta, dört bir yanımızı sarmış tehlikenin ortasında nefessiz kalacağız.

Özellikle bu zamanda tek başına gafletten kurtulmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bir rehberin kafilesinde yol almak bu vahşetten selametle çıkmak için güvenilir bir yoldur. Hadis-i şerifte buyrulduğu üzere “görüldüğü zaman Allah’ı hatırlatan” mana dostları, başta gaflet olmak üzere kalbin manevi hastalıklarını tedavi ederler. Bizlere ışık tutarak önümüzü aydınlatır, selametle Allah’a ulaştırırlar. Cenab-ı Hak: “Bana yönelen kimsenin yoluna uy.” (Lokman, 15) buyurmuştur.

Onlarla kalben irtibat insanı gafletten korur. İnsan ekşi bir limonu yediğini hayal etse hakikatte de ağzı sulanır. Cenab-ı Mevlâ’nın kemal sıfatlarının üzerinde tecelli ettiği bir Hak dostu ile hayali de olsa irtibatlı olmak, ondaki güzellikleri ayna gibi kalbimize yansıtır. Gönlü Allah sevgisiyle doldurur. Kendileriyle sohbet edebileceğimiz, Allah yolunun inceliklerini öğrenebileceğimiz, muhabbetleriyle kalbimizi nurlandıraca­ğımız, yanlışa saptığımız zaman bizi ikaz edecek, bize Rabbimizi hatırlatacak dostlara ihtiyacımız var.

Her ne kadar gaflete dalmış olursak olalım, tevbe edip Allah yoluna girebiliriz. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi “Günahtan tevbe eden bir kimse hiç günah işlememiş gibi olur.” Mümin her yerde, her zaman tevbe edebilir, etmelidir de... Allah dostlarının şahitliğinde tevbe etmek de hakiki bir dönüşe vesile olur. Hayatımızda yeni ve temiz bir sayfa açılır. Çünkü onlar kendileri için tevbe ettikleri gibi, bizim için de istiğfar ederler. Nazarlarıyla da kalbimizde ilâhi muhabbetin yerleşmesine vesile olurlar.

Ayrıca günlük hayatımızda gözümüze ilişen haramlardan ve sair günahlardan dolayı hemen vakit geçirmeden oracıkta tevbe etmelidir. Gaflete yol açabilecek en ufak meselelerde dahi uyanık olmalıdır. Aksi takdirde kalp tekrar gaflete alışkanlık kazanır. Nihayet üst üste gelen günahlarla gücünü yitirip yıkılır da, Allah ile irtibatı kesilir. Eğer nuru tamamen yok olur ve zifiri karanlığa gömülürse -Allah korusun- inkâra düşmesinden korkulur.

Kalpteki kasvetin gitmesi için ölümü anmak da iyi bir yoldur. “Rabıta-i mevt” adı verilen ölüm düşüncesi; uzun emelin, dünyada ebedi kalacakmış gibi hayallere dalmanın önüne geçer ve hayatımıza istikamet verir. Dünyanın süsü ve eğlencelerine olan muhabbeti keser, nefsani arzuları frenler ve hayatı şuurlu olarak yaşamaya vesile olur. Hz. Ömer r.a. gibi büyük bir zat dahi parmağına taktığı yüzüğe: “Ölüm sana nasihat olarak yeter” diye yazdırmıştı. Kim bilir günde kaç defa o yazıya bakıyor ve hayatına istikamet veriyordu. Şu an bulunduğumuz yer burası olabilir ama biraz sonra başka bir alemde gözümüzü açmayacağımızın bir garantisi yok. Biz beklemesek bile ecel aniden gelir.

Bir yandan günahlarımız, sorumluluklarımız ve Rabbimize karşı hesap verme endişesiyle ölüm düşüncesi belimizi bükerken, öte yandan korku-ümit dengesi içinde ebedi saadete açılan bir kapı olarak da bizi heyecanlandırır. Ancak dünya muhabbeti onarılamayacak ölçüde kalbimizi tahrip ettiyse ölüm de kâr etmez, ölüp gidenler de... Bu ciddi bir tehlikenin işaretidir.

Bu tür bir tehlikeye düşmemek için zikrullaha sarılmak gerekir. Zikir, insanı Allah’a yaklaştıran, gafleti dağıtan bir ibadettir. Kelime manası itibariyle nisyanın yani Allah’ı unutmanın ve O’ndan gafil olmanın zıddıdır.  Allah’ı anmak, hatırlamak manasına gelmektedir.

Ayet-i Kerime’de “Elbette Allah’ı zikretmek, en büyük ibadettir.” (Ankebut, 45) buyurulmaktadır. Namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’an okumak gibi ibadetlerin her biri birer zikirdir. Şuurlu bir şekilde ifa edildiği zaman kalpteki gaflet bulutlarını dağıtır, günahları eritir ve insanın Allah katındaki değerini artırır.

Tasavvuf büyüklerimizin bildirdikleri usullerle bir rehber eşliğinde zikir dersi alıp buna devam etmek de kalbin selamete ermesi için büyük bir vesiledir. Gece-gündüz, otururken, yatarken, uyurken, uyanıkken gönül Allah ile olur. “Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken Allah’ı zikrederler.” (Âl-i İmrân, 191). Böylece yirmi dört saatin her anı Allah’ın zikriyle dolu geçer. Manevi kalbimiz düştüğü kötü halden çıkıp Allah’a yönelir. Allah’ın emirlerine itaati artar. Dünya hayatına ibret nazarıyla bakar. Sevmesi, kızması, oturması, kalkması Allah için olur. Nihayet zikir insanın bütün varlığını kaplar. Bundan sonra dünyanın insanı gaflete düşürmesi kolay olmaz. Namaz, oruç, Kur’an okumak gibi bütün ibadetler gerçek manasını bulur.

Zaten dünyanın insanı aldatan sahte yüzüne rağmen onca sıkıntısı, belası, felaketi de ortadadır. Böyle zamanlarda insan acizliğini kavrar, vicdanının sesini duymaya başlar, gafletini anlar. Çaresiz anlarda kendini Allah’a daha yakın hisseder, samimi bir şekilde O’na yönelir.

Allah Tealâ, “Onlar, yılda bir iki defa belaya uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Böyleyken yine tevbe etmiyorlar, ibret de almıyorlar.” (Tevbe, 126) buyurmaktadır. Böylesine bir gaflet bir mümine asla yakışmaz. Bir rüya kadar kısa olan dünya hayatımızın bir bölümü zaten geçip gitmiştir. Kalan zamanın çoğu da uykuyla ve günlük işlerle geçecektir. Geriye kalan zamanı hayırlı işlerle değerlendirip geçmiş günahları silmek için gayret etmelidir.

Bugün bizi yoldan çıkaran hiçbir şey mahşer günü bizim yanımızda, lehimizde olmayacaktır. Ruhumuzu kabzedecek meleğe karşı duramayacaktır. O mahşer kalabalığının içinde kendi derdimize düşüp, yalnız olarak hesabımızı vereceğiz. “Bunların hepsi de kıyamet gününde O’nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.” (Meryem, 95)

Cehennemin dehşeti, cennetin güzelliği bilinmektedir. Dünyada küçük bir acıya dayanamazken, ahirette nasıl dayanabiliriz? Bunu iyi düşünmelidir. Ahiret de, azap da gerçektir. Şakaya gelir bir konu değildir. Cennet ise, her türlü güzelliğin yaşandığı ebedi saadet yurdudur. “İman edip de iyi işler yapan kimselere gelince, yarın onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız, ebedi olarak oralarda kalacaklar. Bu Allah’ın gerçek vaadidir. Allah’tan başka doğru sözlü kim olabilir?” (Nisa, 122)

Allah Tealâ her an ve her yerdedir, her şeyi görmekte ve bilmektedir. Ondan gizli hiçbir şey yok. Melekler de bizi görmekte ve bütün yaptıklarımızı kaydetmektedir. Peki biz onlardan hiç utanmaz mıyız? İnsanların gözünde hor, hakir düşmek, çirkin görünmek bile bizi büyük üzüntüye sevkederken, onlardan ve tabii ki bizim tek sahibimiz olan Rabbimiz’den hiç utanmayacak mıyız?

O halde gönül gözünü açıp yüzümüzü gerçeğe, kendi gerçeğimize döndürmemiz lazım. Kurtulmak için uyanmak şarttır.

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayalden Gerçeğe Uyanış
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:20:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayalden Gerçeğe Uyanış rüya tabiri,Hayalden Gerçeğe Uyanış mekke canlı, Hayalden Gerçeğe Uyanış kabe canlı yayın, Hayalden Gerçeğe Uyanış Üç boyutlu kuran oku Hayalden Gerçeğe Uyanış kuran ı kerim, Hayalden Gerçeğe Uyanış peygamber kıssaları,Hayalden Gerçeğe Uyanış ilitam ders soruları, Hayalden Gerçeğe Uyanış önlisans arapça,
Logged
06 Mayıs 2016, 12:13:28
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #1 : 06 Mayıs 2016, 12:13:28 »

Esselamu Aleykum..
Mübarek Erol hz.yine çok güzel kaleme almış..Rabbim kendilerinden razı olsun inşaAllah..Gaflet gerçekten büyük felaketlerdendir..İnşaAllah Rabbim bizleri bu felakete düşürmesin , muhafaza eylesin inşaAllah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

06 Mayıs 2016, 17:33:48
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #2 : 06 Mayıs 2016, 17:33:48 »

Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Maşallah ne güzel bir yazı. Öyle bir zamandayız ki . Ancak maneviyat sultanlarını bulmamız lazımdır bu zamana kapılmamak için. Rabbim paylaşım için razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

06 Mayıs 2016, 19:14:43
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #3 : 06 Mayıs 2016, 19:14:43 »

Ve aleykumusselam verahmetullah..
O kadar vurdumduymaz,gafil yasiyoruz ki.sanki asil yurdumuz dubya ve buraya yemek icmek gezip tozmak icin geldik.halk arasinda da meshurdur.bi sey yapacakken dunyay bir daha mi gelecegiz sanki diyetek nefsin her turlu heva ve hevesine uyuyoruz.yatirimlarimiz ,calismalarimiz,gayretlerimiz hep dunya icin.peki ya ahiret azigimiz.onu ne kadar doldurabildik acaba?
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

13 Ekim 2018, 17:20:10
üsveihasene
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 65



« Yanıtla #4 : 13 Ekim 2018, 17:20:10 »

esselamü aleykum öyle daldık ki dünyaya eğer yanımızdaki melekleri görseydik günah işlemeye korkardık....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes