๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Başyazı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 26 Eylül 2011, 15:35:19



Konu Başlığı: Gönül sevgi dilinden anlar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 26 Eylül 2011, 15:35:19
GÖNÜL SEVGİ DİLİNDEN ANLAR

Aralık 2009 51.SAYI

İnsanlığı iyiliğe ve güzel ahlaka davet eden kişi başkasına öğüt verirken kendisini asla unutmamalıdır. Başkasına iyiliği emrettiği halde kendisini unutan kişinin ya aklında noksanlık, ya da niyetinde bozukluk vardır. Başkalarını iyiliğe davet eden kişiler kendilerini sıkı sıkıya kontrol etmeli ve başkaları ile ilgili verdiği kararlara, önce kendisinin uyup uymadığına bakmalıdır. Başkasından beklediği ve istediği, güzel ahlak, sevgi ve edebi en iyi şekilde kendisi temsil etmeye çalışmalıdır.

Bakın Allah-u Teala başkalarına öğüt verirken kendisini unutan kişileri nasıl uyarıyor: “Siz Kitabı (Tevrat’ı) okuyup durduğunuz halde, kendinizi unutup başkalarına iyiliği mi emrediyorsunuz? (Yaptığınızın çirkinliğini) anlamıyor musunuz?” (Bakara, 44) “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saf, 2-3)

Peygamber Efendimiz de (s.a.v) bu konuda bizleri şu şekilde uyarmaktadır: “Miraca çıkarıldığım gece, dudakları ateşten makaslarla kesilen bir takım kimselerin yanından geçtim. ‘Bunlar kimlerdir ey Cebrail?’ dedim. Bana şu cevabı verdi: Bunlar dünya ehlinden olan hatiplerdir. İnsanlara iyiliği emrettikleri ve kitabı okudukları halde, kendilerini unutanlardır. Bunlar hiç akıl etmezler mi?”

Başka bir hadis-i şerifte Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Kıyamet gününde adam getirilir, cehenneme atılır… Cehennemlikler onun etrafında toplanıp şöyle derler: ‘Ey filan, sen iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan bir kimse değimliydin?’ O da şu cevabı verir: ‘Evet öyle idim. İyiliği emreder, fakat kendim yapmazdım. Kötülükten alıkoyar, ancak kendim yapardım.” Evet yine Peygamber Efendimizin bildirdiğine göre; kıyamet günü azabı en şiddetli geçecek kimseler, bilgisinden kendisinin faydalanmadığı alimler olacaktır.

İNSANLARI HAYRA ÇAĞIRIRKEN DİKKATLİ OLMALI

İyiliği emretme ve kötülüğü men etme görevini yerine getirenler dikkatli olmalı, davet üslubunu iyi bilmeli, hiçbir zaman kırıcı olmamalıdır. Daha önemlisi başkalarını iyiliğe davet edecek kişiler önce kendi nefsini davet etmiş ve bu davete kendisi icabet etmiş olmalıdır. Yeni kendisi ıslah olmuş olmalıdır.

Bu hususta arifler der ki: İnsan Allah yolunda önce kendi gönlünü kazanmalıdır. Yani herkes gönlünü gündemine almalı; onu manevi kirlerden temizlemeli, şeytanın tasallutundan kurtarmalı, nefsini ıslah etmeli, kötü arzulardan arındırmalı, sevgi ile güzelleştirmeli, ihlas ile ibadet yapmaya hazırlamalıdır.

KENDİ DERDİNE İLAÇ BULMAYAN, BAŞKASININ DERDİNE DERMAN OLAMAZ

Gavs-ı Sani Hazretleri (k.s) bu konuda bizlere şu önemli uyarıyı yapmıştır: “Başkalarına hizmet etmek isteyenler, kendilerini ıslah etsinler yeter. Çünkü nefsini ıslah eden kimse başkalarına fayda verebilir ve güzel şeyleri temsil edebilir. Sadat-ı Kiram nefislerini ıslah edip güzel ahlakı elde ettikleri için Allah yolunda insanlara büyük fayda vermişlerdir. En büyük hizmet, güzel ahlaklı ve edepli bir insan olmaktır.”

GÖNLE GİRMENİN YOLU SEVGİDEN VE NEZAKETTEN GEÇER

Başkalarını iyiliğe davet ederken Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) yaptığı gibi yakınlarımıza öncelik vermemiz gerekir. Onların önce gönlünü kazanmamız önemlidir.  Gönle girmenin yolu ise sevgiden, incelikten ve nezaketten geçer. Sert ve kaba insanların bir gönle girmesi düşünülemez. Gönül sevgi dilinden anlar; bu dilden konuşmayana kulağını tıkar, kapısını kapar. Nefis mala mansıba, gösterişe meyleder, fakat gönül sevgiden başkasına iltifat etmez.

Bunun için, gönülleri Allah sevgisiyle buluşturmak ile görevli bütün peygamberler en güzel sıfat ve ahlakla insanlığın önüne çıkarılmışlardır. Onlar ince ruhlu, güzel huylu, sevgi yüklü, samimi, edepli, cömert ve mert kimselerdir. Onların izinden giden ve hakka daveti üstlenen Allah dostları da aynı güzel sıfatlarla gönülleri fethetmişler ve onlara ilahi sevgiyi aşılamışlardır. Bizlere düşen de onların yolundan yürümektir.

M. Saki EROL