๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Başyazı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 16 Ağustos 2011, 11:51:03



Konu Başlığı: Çocuklarımızın hakkı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Ağustos 2011, 11:51:03
ÇOCUKLARIMIZIN HAKKI

Aralık 2010 63.SAYI

Bir gün adamın birisi yanında oğlu ile birlikte Hz. Ömer’e (r.a) gelerek evladının kendisine karşı geldiğinden dert yandı. Adamın şikayetini dinleyen Hz. Ömer (r.a) oğluna niçin böyle davrandığını sordu. Anne babanın evladı üzerindeki haklarını sıralayıp Allah’tan korkması gerektiğini hatırlattı. O zaman genç çocuk “Ey müminlerin emiri, çocuğun baba üzerinde hiç hakkı yok mudur?” diye sordu. Hz. Ömer de (r.a); “Evet vardır. Çocuğa iyi bir anne yani evlenirken iyi bir eş seçmesi, doğunca güzel bir isim koyması, ona Kur’an-ı Kerim’i ve farz ibadetlerini öğretmesi, evlenecek yaşa gelince evlendirmesi, çocuğun babası üzerindeki haklarındandır” buyurdu.

O zaman çocuk tekrar; “Vallahi, babam Müslüman kadınları bırakıp dört yüz dirheme satın aldığı bir cariye ile evlendi. Bana güzel bir isim vermedi. İsmimi böcek manasına gelen Cu’la koydu. Bana Kur’an-ı Kerim’den ve ibadetlerden hiçbir şey öğretmedi” dedi. Bu sözler üzerine Hz. Ömer çocuğun babasına dönerek; “Oğlum bana itaat etmiyor’ diyorsun. Halbuki o sana karşı gelmeden önce sen onun haklarını çiğnemişsin; şimdi kalk ve oğluna karşı vazifeni yap” diye adamı uyardı.

ÇOCUĞUN HAKLARI GÖZETİLMELİ


Allah Teala kendisine ibadetten sonra anne ve babaya itaati emretmiştir. Çünkü insanın dünyaya gelişi ve yetişmesinde anne ve babanın çok büyük hakkı vardır. Bu hak hiçbir şeyle ödenmez. Ancak anne babanın da çocuklarına karşı bazı sorumlulukları, yani çocuğun da anne baba üzerinde hakları vardır ve bu hakların gereği son derece titizlikle yerine getirilmelidir.
Mesela bir insan çocuğunun rızkını gözettiği kadar ahlak ve terbiyesine de ihtimam göstermelidir. Aç kalmasından yahut büyüdüğünde muhtaç duruma düşmesinden korktuğumuz evlatlarımızın günaha düşmesinden, ahlaksızlığından da korkmalıyız. İyi okullarda okutup iyi eğitimli olmasını istediğimiz evlatlarımızın din eğitimine de aynı ciddiyetle eğilmeliyiz. Ancak o zaman ümmet-i Muhammede, ülkesine, anne babasına, kendisine, kısaca tüm çevresine hayırlı bir evlat yetiştirmiş sayabiliriz kendimizi.

ÇAĞI SUÇLAMAK YERİNE…

Şimdiki anne babalar çocuklarının hayırsızlığından dert yanıyor, kendi çocuklukları ile kıyaslama yapıp zamanın gençliğini suçluyor. Evet, zaman ahir zamandır ve hayasızlığın adeta yüceltildiği günümüzde insanın maneviyata olan ihtiyacı görmezden gelinmeye başlanmıştır. İnsanın ibadetlere sarılması, haramlardan sakınması çok daha zorlaşmıştır. Ancak bilinmelidir ki Yüce Rabbimiz’in ayeti kerimede bildirdiği gibi “Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar” (Bakara, 268) ve “Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır” (İnşirah, 5).

Yani hangi devirde olursak olalım, şartlar ne olursa olsun evlatlarımıza güzel ahlakı kazandırmamızda, dini vecibeleri benimsetmemizde hiçbir şey engel değildir. Yeter ki biz gayret edelim, niyetimizi sağlam tutup, Rabbimiz’in inayetini umarak bu yola baş koyalım. Unutmayalım gayret kuldan, tevfik Allah’tandır.

ANNE BABA ÖNCE  İYİ ÖRNEK OLMALI

Anne babaların çocuk yetiştirmede göstermeleri gereken en büyük gayretleri ise evlatlarına örnek olmaktır. Zira alimlere göre çocuklar sözden çok hareketlere bakar. Anne babası neye ihtimam gösteriyorsa kendisi de o hassasiyetle büyür.

Allah Teala, Rahmet Peygamberimiz’in (s.a.v) şahsında bütün aile reislerine şu emri vermiştir: “Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et…” (Taha, 132) Şimdi düşünelim, kendisi namazlarına dikkat etmediği halde evladından namaz şuuru bekleyen bir anne babanın bu beklentisi ne derece mantıklıdır? Yahut kendi anne babasına karşı gelen birinin, evladının kendisine saygılı olmasını beklemesi ne derece tutarlıdır?

ANNE BABA HAKKI SUİSTİMAL EDİLMEMELİ

Yüce dinimiz anne baba haklarına çok büyük önem vermiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi anne baba hakkını hiçbir şeyle ödememiz mümkün değil. Bu anlamda evlatlar olarak bize düşen her durumda anne babamızın gönlünü hoş tutmak, rızasını kazanmak olmalıdır. Ancak anne babaların da bu hususta dikkatli olmaları gerekir. Çocuğunun da bir nefsi olduğunu unutmamalıdır. “Hakkımı ödeyemezsin” diyerek sürekli çocuğundan bir şeyler beklemek bir noktadan sonra evladını bıktırabilir, isyana sürükleyebilir. Bunun için evlatlarımızın nefislerini zorlamamaya dikkat etmeliyiz. Zira her durumda, onların üzülmesi aslında bizim üzülmemiz demektir.   

M. Saki EROL