๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Başyazı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 24 Eylül 2011, 12:57:31



Konu Başlığı: Allah Rasulü nün açtığı çığırdan yürümek
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 24 Eylül 2011, 12:57:31
ALLAH RASULÜ’NÜN (S.A.V) AÇTIĞI ÇIĞIRDAN YÜRÜMEK

Ocak 2010 52.SAYI

“…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Maide, 3) Bu ayet mealinden anlaşıldığı gibi Allah Teala üzerimizdeki nimetini yani İslam’ı en mükemmel şekliyle tamamlamış ve bizlerden de bu yolda sebat etmemizi emretmiştir. İnsanlık için artık İslam’dan başka huzur ve mutluluk kaynağı yoktur. İslam’dan başka yollara sapanlar yanlış yoldadır, hüsrandadır.

Yüce dinimiz İslam’ın bütün hükümleri iki ana kaynağa dayanır. Bunlardan birincisi Allah’ın kitabı Kur’an, ikincisi ise Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesidir. Ehli Sünnet dairesindeki kıyas ve rabbani alimlerin içtihadı da Kur’an ve sünnete dayanır.

Rasul-ü Kibriya Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Sözün en hayırlısı Allah’ın kitabı Kur’an’dır. Yolların en hayırlısı O’nun Rasulü’nün yoludur. İşlerin en kötüsü ise, dinde olmadığı halde sonradan ortaya çıkartılıp, dindenmiş gibi gösterilmeye çalışılan şeylerdir. Dinde olmadığı halde dine sokulmak istenilen her bidat sapıklıktır.”

Başka bir hadis-i  şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Kim güzel bir çığır açarsa, bu işin ve o çığırda yürüyenlerin sevabı (onlardan da eksiltilmeksizin) o kimseye verilir. Her kim de kötü bir çığır başlatırsa, bu işin ve o çığırdan yürüyenlerin günahı (onlardan da eksiltilmeksizin) kendisine yazılır.”

Allah Rasulü’nün (s.a.v) koyduğu bu ölçüyü günümüzde daha dikkatlice düşünmek zorundayız. Çünkü icatlar, akımlar, modalar çağında yaşıyoruz ve kötü bidatler dört tarafımızı sarmış durumda.

BİDAT NEDİR?

Bidat; dinde olan bir hükmün çıkartılıp atılması veya dinde olmayan bir şeyin dindenmiş gibi hayatımıza sokulmasıdır. Her ikisi de yanlıştır, reddedilmiştir. Kitap ve sünnetin onaylamadığı ve dinimizin hedef ve gayesine aykırı itikat, amel, örf ve adet haline getirilmiş olan her şey bidattir, yasaklanmıştır. Bu gibi kötü bidatlere “bidat-i seyyie” denir.

GÜZEL BİDATLERDEN BAZILARI

Ayrıca dinimize aykırı olmayan yeniliklere de “bidat-i hasene” yani güzel bidat denir. Yüce dinimizin gözettiği hedefleri gerçekleştirmeye yönelik olarak sonradan ortaya çıkmış olan güzel uygulamalara örnek verecek olursak: Rasul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) döneminde kürek kemikleri, hurma lifleri, deri parçaları gibi yazı malzemeleri üzerine yazılmış olan ve dağınık parçalar halinde bulunan Kur’an ayetlerinin bir kitap haline getirilerek toplanması; Peygamberimiz’in sağlığında tek başına kılınırken Hz. Ömer tarafından teravih namazının camide cemaat halinde kılınmasının başlatılması da güzel bidatlerdendir.  Günümüzde yerleşim merkezlerinin büyümesi sonucu camilerde okunan ezanın uzak mesafelerden duyulmasını mümkün kılan teknolojik imkanların kullanılması, yolculukta menzile kolayca ulaşmak için yeni ulaşım araçlarının kullanılması gibi örnekleri sayabiliriz.

HAYATIMIZDAKİ KÖTÜ BİDATLER

Hayatımıza girmiş ancak Kur’an ve Sünnet’te aykırı o kadar çok şey var ki; saymakla bitmez. Türbelere ve kabirlere mum dikmek, ağaçlara ve türbelere bez bağlamak, ruh çağırmak, büyü yapmak ve yaptırmak, fal bakmak, burçlara ve yıldızlara inanmak gibi... Yılbaşı kutlamaları da hayatımıza girmiş kötü bidatlerden birisidir. Moda gibi hayatımıza girmiş olan miladi yılbaşı kutlamaları; içki, kumar, israf ve benzeri pek çok fitne ve kötülüğün teşvik edildiği toplumsal bir hezeyana dönüşmüştür. 

Üç aylarla başlayıp, Ramazanla zirveye ulaşan, peş beşe gelen Ramazan ve Kurban bayramlarıyla taçlanan, bugünlerde idrak ettiğimiz hicri yılbaşı ve muharrem ayı ile gönüllerimizin huzur bulduğu maneviyatımızın örselenip, perişan hallere düşmememiz için çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bugün yaşadığımız manevi ıstıraplardan kurtulmamızın yegane yolu; Allah Rasulü’nün açtığı çığırdan yürüyen ve hepimizi bu yola davet eden hak dostlarının çağrısına kulak vermek ve onların izinden yürümektir.

M. Saki EROL