๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Başyazı => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 08 Eylül 2011, 12:00:43



Konu Başlığı: Allah bize yeter o ne güzel vekildir
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 08 Eylül 2011, 12:00:43
ALLAH BİZE YETER O NE GÜZEL VEKİLDİR

Temmuz 2010 58.SAYI

İnsanları endişeye sevk eden çeşit çeşit korku vardır. Kimileri parayı, malı, mülkü sever, bunları kaybederim korkusu ile ömrünü tüketir. Kimileri yarın yaşlanırım, gençliğim güzelliğim kaybolur korkusuyla yaşar. Dünyada tek endişesi mide ve menfaat olanlar, korku içinde korku yaşarlar, dert içinde dert çekerler. Kimileri şan şöhret peşindedir, bu uğurda her şeyini feda eder gider. Ama şunu unutmayalım ki; herkesin korktuğu bu şeyler mutlaka başına gelir. 

“Bugün ne yiyeceğim, yarın ne kazanacağım, öbür gün nasıl eğleneceğim?” derdiyle yatıp kalkanlar, hiçbir zaman korku, elem, stres ve üzüntüden uzak kalamazlar. Çünkü aradıkları her şey, aslında fanidir, geçicidir, ölümlüdür. Halbuki insanın kalbi kainattan geniştir; azıcık dünya ile doymaz, fani olanla huzur bulmaz. Bu kimseler, istediklerine ulaşsalar da ulaşamasalar da korkudan ve sıkıntıdan kurtulamazlar. İstediklerine ulaşsalar bile, bu sefer de onu nasıl koruyacağız derdiyle yanarlar. Ulaşamasalar, elde etme hasretiyle kavrulurlar. Nefis ise dünyayı verseler kanaat etmez. Onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur.

KORKULARIMIZ BİZİ ELE VERİR…

İçimizdeki korku ve sevgilerimiz bizim değerimizi gösterir. Kimden, neden korktuğumuza ve kimi, niçin sevdiğimize bakmalıyız. Yersiz ve gereksiz korkular, iman zayıflığından kaynaklanır.
İman bütün alemlerin sahibi Yüce Allah’a inanmak, güvenmek ve teslim olmaktır. Allah’a gerçek manada tevekkül eden insanın kalbinde başka korku ve endişeye yer olmaz. Allah’a layıkıyla kulluk edenler, ferasetle dünyayı, olayları ve insanları gerçek haliyle tanırlar. Dünyayı gerçek haliyle gören kimse ise kalbini fani olan dünyaya bağlamaz.

KORKU VE ÜMİT BİRBİRİNİ BESLER

Allah Teala’nın bize verdiği korkma ve sevme duygusu terbiye ve manevi yükseliş için gereklidir. Korku ve ümit birbirini besler, büyütür. Birbirinden ayrı düşünülemez. Allah Teala’yı çok seven insan O’nun gazabından da o kadar korkar. Daima O’na hakkıyla kulluk yapamama endişesiyle yaşar. Allah çok merhamet ve rahmet sahibidir; ancak O’nun azabı da çok şiddetlidir. Allah Teala bizlere: “…Eğer gerçekten inanmışsanız sadece benden korkun.” “…Sakın insanlardan korkmayın…” emrini veriyor.(Al-i İmran, 175; Maide, 44)

Allah’a güzel kulluk yapma ve dinimizi yaşama yolundan bizi alıkoyan sahte korkulardan ve fani güzellik ve zevklerden uzak duralım. Bu yolda vesilelere sarılalım. Bu yolda bize uzatılan ele sıkı sıkıya tutunalım. Bu yolda önden yürüyüp emniyetli yoldan menzile ulaşanların izinden ayrılmayalım.

ALLAH KORKUSU İBADETTİR

Müminin kalbinde Allah korkusu ile yaşaması ibadettir, fazilettir. Bu korkunun sonu, bütün korkulardan emin olmak ve ebediyen emniyete girmektir. Yüce Rabbimiz, kendisinden korkan dostlarının bütün korkulardan emin olacaklarını, hiçbir endişe ve hüzün çekmeyeceklerini bildiriyor. (Yunus, 62-64) Rasulullah Efendimiz de (s.a.v), dünyada Allah aşkıyla ağlayan gözlerin ahirette ağlamayacağını ve onlara ateş dokunmayacağını müjdeliyor. (Tirmizi, Ahmed)

Allah korkusu insanın kalbini kuvvetlendirir, aklını nurlandırır, kabiliyetlerini geliştirir, görüşünü keskinleştirir. Bu nur ile insan iyiliği ve kötülüğü, güzeli ve çirkini tanır. Nur içinde yaşar, nur ile bakar, nur ile konuşur. Yüce Rabbimiz bu korkunun kerametini şöyle haber veriyor: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ki, O size rahmetinden iki kat versin ve size ışığında yürüyeceğiniz bir nur lütfetsin. Bir de sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”     (Hadid, 28)

O BİZE DOST OLDUKTAN SONRA...


İyi düşünülmelidir; hayat insanın elinde değil, Yüce Allah’ın sevk ve idaresindedir. Bizler rızık yaratmakla değil, bizim için yaratılmış olan rızkı aramakla görevliyiz. Yalnız kalma korkusundan da ancak Yüce Yaratıcımız’ı tanıyarak ve severek kurtulabiliriz. Bir Hak dostunun dediği gibi, Alemlerin Rabbi bize dost olduktan sonra, bütün dünya düşman olsa ne çıkar? O sevmedikten sonra bütün insanlar dostumuz olsa ne fayda!

Şimdi Allah aşkıyla dolmuş şu kalplerin cesaretine bakalım. Yüce Rabbimiz, Rasulullah’ın (s.a.v) ashabını şöyle methediyor: “Onlar öyle kimselerdir ki, bir kısım insanlar kendilerine, ‘Düşmanlarınız toplandı üzerinize geliyor, onlardan korkun!’ dediklerinde, bu onların imanını artırdı ve şu karşılığı verdiler: ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” (Al-i İmran, 173) Allah dostlarından Beyazid-i Bistami’ye (k.s) “Seni çok rahat görüyoruz, rızkını nereden nasıl temin ediyorsun?” diye sorduklarında, hazret şu cevabı verir: “Benim Rabbim, köpekleri ve domuzları rızıklandırıp aç bırakmazken, beni mi aç bırakır?”

Kalbimizde Allah aşkı ve korkusundan başka fani korku, endişe ve lezzetler galebe çalıyorsa kalp doktoru olan hak dostlarına koşmalı, şu mübarek üç ayların rahmet ve maneviyat iklimini fırsata çevirmeye çalışmalıyız. 

M. Saki EROL


Konu Başlığı: Ynt: ALLAH bize yeter o ne güzel vekildir
Gönderen: Hadice üzerinde 14 Ekim 2011, 13:23:43
“Bugün ne yiyeceğim, yarın ne kazanacağım, öbür gün nasıl eğleneceğim?” derdiyle yatıp kalkanlar, hiçbir zaman korku, elem, stres ve üzüntüden uzak kalamazlar. Çünkü aradıkları her şey, aslında fanidir, geçicidir, ölümlüdür. Halbuki insanın kalbi kainattan geniştir; azıcık dünya ile doymaz, fani olanla huzur bulmaz. Bu kimseler, istediklerine ulaşsalar da ulaşamasalar da korkudan ve sıkıntıdan kurtulamazlar. İstediklerine ulaşsalar bile, bu sefer de onu nasıl koruyacağız derdiyle yanarlar. Ulaşamasalar, elde etme hasretiyle kavrulurlar. Nefis ise dünyayı verseler kanaat etmez. Onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur.

Bu satırlar beni duygulandırdı hep yalan dünyanın geçici lezzetleri aldanmışız gidiyoruz diyeyim kendi adıma..
Düşündümki demek oluyorki insan mutluluğuda üzüntüyüde kendi tercih edebiliyor..sabırla sebatla burasının bir imtihan dünyası olduğunu düşünererek..
Allah razı olsun kardeşim Rabbim hizmette daim eylesin...