> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol  (Okunma Sayısı 989 defa)
23 Temmuz 2011, 12:16:44
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 23 Temmuz 2011, 12:16:44 »



ZULÜM
Ne Yap Ne Razı Ol


Şubat 2010 134.SAYI


Ali SÖZER kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

Kötü sözde zulüm vardır. Kabalıkta, vurdumduymazlıkta, hoyratlıkta, kırıp dökmekte zulüm... Müslüman zulmetmez.

Evde, işte, apartmanda, köyde, şehirde, yolda, trafikte, caddede, pazarda... Ne kimseye zulmederiz ne zulme razı oluruz. Haksızlık etmeyecek, hak yemeyeceğiz. Herkesin, her şeyin hakkı var. Allah’ın, insanların, hayvanların, tabiatın.. Müslümanlık hakka riayettir.

Ölçü bellidir: Başkaları bize yaptığında rahatsız olduğumuz her şey, bizim de yapmamamız gerekenlerdir. Daha da ötesi bize normal gelen hareketin bir başkası için can yakıcı olabileceğini dikkate almak gerçek nezaket, üstün bir ahlâk, tasavvufî edeptir.

Dünyanın her yerinde zulüm kol gezerken adalet ışığını taşıması gerekenler duyarlılığını yitirirse bu vebalin altından nasıl kalkarız?

İslâm’ın mesajı çok açık: Ne zulüm yap, ne de zulme razı ol.

Zamanla bazı kavramların gerçek manası unutulur. Ya da anlamı daralır veya değişir. Bu daralma veya değişim, çoğu zaman dilin zaman içinde geçirdiği değişimlere bağlıdır. Fakat İslâmî kavramlar sözkonusu olduğunda bu unutulma veya değişim sadece dilin tabii değişimiyle izah edilemez. Ne yazık ki İslâm’la başı hoş olmayan çevrelerin önemli katkısı vardır bunda.  Öyleyse bir unutturma, değiştirme ve yozlaştırma çabasını akılda tutmak lazım.

Dergimizde sık sık kullandığımız, hatırlatmaya çalıştığımız böyle pek çok kelime ve kavram var. İhlâs, takva, hayâ, taat, amel-i salih ve daha birçokları... Bu kelime ve kavramlar dağarcığımızdan eksildikçe İslâm’ı kavramamız da zorlaşıyor.

Bir de millet ve milliyet, adalet ve zulüm gibi anlam daralmasına uğramış, İslâmî içeriğinden boşaltılmış kavramlar var ki, bunları da asıl çerçevesine oturtmak gerekiyor. Zulüm kavramı üzerindeyiz bu ay.

Yeni hayat yeni zulüm

Toplumsal hayat gittikçe daha fazla iç içe geçiyor. Birkaç kilometre kareye artık daha fazla insan düşüyor. Aynı yolları, aynı dükkânları, aynı binaları daha fazla insan kullanıyor. Hemen herkes gün boyunca pek çok insanla muhatap oluyor, temas kuruyor.

Aslında topyekün dünya, kitle iletişim ve hızlı ulaşımla küçülüyor.Binlerce kilometre ötedeki bir olaydan anında haberdar oluyor, etkileniyoruz. Dolayısıyla yaşadığımız çağda, insanlar arası hukuk daha yoğun ve karmaşık hale gelmiş durumda. Artık her adımımızda, her hareketimizde bilerek bilmeyerek bir başkasının hukukunu çiğneme, rahatsız etme, zarar verme ihtimalimiz artıyor. Çünkü daha yakınız. Çünkü kişisel alanlarımız başka pekçok kişinin alanıyla iç içe geçmiş durumda.

Hal böyle olunca, zulüm konusu üzerinde bir kez daha düşünmek, anlam çerçevesini incelikleriyle bilmek ve buna göre duyarlılık sahibi olmak gerekiyor.

Zulüm, bugün sadece eziyet etmek yahut can acıtmak anlamında zihnimizde yer alıyor. Oysa kavramın gerçekte ifade ettiği anlam ve buna bağlı olarak önemi çok daha farklı ve kuşatıcı.

Zulüm nedir?

Zulüm Arapça bir kelime. Orijinal manası “bir şeyi asıl yerinin dışına koymak, asıl yerinden ayırmak.” Meşhur alimlerimizden Seyyid Şerif Cürcânî rh. a. “Tarifât” adlı kitabında zulmü şöyle tarif ediyor: “Zulüm bir şeyi asıl yerinin dışına koymak. Dinin hükümlerine göre ise, hak yoldan ayrılıp bâtıl olana geçmek. Bu da zulümdür. Bir başkasının malını izinsiz kullanmak, dinin emir ve yasak sınırlarını aşmak da zulüm.”

Demek ki zulüm çok yönlü bir kelime. İslâmî literatürde emir ve yasak sınırlarına uymayan her söz, her iş bir zulüm. Eziyet etmek, işkence ve baskı kullanmak zulüm olduğu gibi, birinin hakkını çiğneyip adaletten sapmak, bir şeyi eksik veya fazla yaparak işin hakkını vermemek de zulümdür. Hatta kişinin “Allah’ın hakları” diye tabir edilen kişisel ibadetlerini ihmal etmesi de bir zulüm. Ama başkasına değil, kendine zulüm. Çünkü ebedi hayatını mahvediyor.

İslâm’ın ilk yükümlülük olarak öngördüğü iman da kelime olarak zulümle zıddından alakalıdır. Çünkü iman güven manasınadır. Müslüman kimse ilk başta güvenilir olan, kimseye zarar vermeyendir. Nitekim Allah Rasulü s.a.v. buyurmuştur:

“Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların güvende olduğu kimsedir.” (Buharî, Müslim)

Müslüman ne kendine ne başkasına, ne insana ne hayvana zulmetmeme hassasiyeti taşır. Hattı hareketinde zulüm ihtimalini daima akılda tutar. Zulme ve zalime karşı da susmaz, zulmü reddeder ve elinden geldiğince engeller.

Dört Temel İlke: Adalet, insaf, ihsan, emanet

Müslümanın davranışlarını belirleyen sınır adalet çerçevesinde belirlenmiştir. Adalet de ilk akla geldiği üzere suçluların yakalanmasından, hak ettiği cezayı bulmasından ibaret değildir.

Zulüm nasıl Cenab-ı Hakk’ın koyduğu sınırları aşmaksa, adalet de tek başına ve toplum içinde bu sınırlar içinde bulunmaktır. Yani dinen sakınılması gerekenden sakınmak... Mesela kimsenin hakkını yememek, hiçbir şeyi israf etmemek, ibadetlerini tam yapmak, vs...

Emir ve yasaklar çerçevesinde hareket etmek, yani Efendimiz’in ifadesiyle Allah’ın sınırlarını gözetmek zannedildiği gibi hayatı daraltan, kısıtlayan bir durum değildir. Helal sınırı dahilinde son derece geniş bir hareket alanı vardır. Yasaklar ise hem bu dünya hem ahiret için can simidi gibidir. Her şeyden önce kısıtlamaları olmayan bir hayatın nasıl tatminsizliğe ve ruhî boşluğa sebep olduğunu hekimler dile getiriyor. Yani haram tarafına geçmek kişinin hem kendine hem de başkalarına zulmetmesidir. Allah Tealâ yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

“Topunuz Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, biribirinizden ayrılmayın ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalbleriniz arasında ülfet oluşturup sizi yaklaştırdı da nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz.Hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu, sizi ondan kurtardı. Şimdi size ayetlerini böyle beyan ediyor ki Allah’a doğru gidebilesiniz.” (Âl-i İmrân, 103)

El-İnsaf!

Helal sınırlar dahilinde de insafı zorlamamak gerekir. İnsaf, manevi terazi gibi bir duygudur. Kişi kendine, ailesine, komşularına hep insaf terazisinde tartarak davranmalıdır.

Mesela meşru baba otoritesini sertlikten yana kullanmak, eşler arasındaki hakları sadece kendini merkeze alarak kullanmak insaf ölçüsüyle bağdaşmaz. Aynı şekilde, mesela ticarette insanlarının alım gücünün üstünde fiyatlar koymak, sadece kâr oranını düşünmek insaf sınırlarını aşmaktır ve dolayısıyla zulümdür. Bir malı değerinin altında elde etmeye çalışmak da böyledir. Hanefî mezhebinde şöyle ilginç bir hüküm vardır: Bir kişi abdest için su satın almak zorunda kalsa, su satıcısı da bedelinin üstünde fiyat söylese, suyu almaz ve teyemmüm yapar. Bu hüküm çok yönlü okunabilir. Fakat en temelinde zulme kapı açmama yatmaktadır.

Her dem iyilik üzere ya da ihsan

İhsan müminin dünya üzerinde zulme karşı en güçlü silahıdır. Yani daima iyilik üzere olmak, daima iyiliği hedeflemek...

Allah Tealâ’ya karşı vazifeleri yerine getirirken ihlâs manasına gelen ihsan, aynı zamanda her durumda kişinin iyiliği hedeflemesi, iyiliğe yönelmesidir. Bu müslümanın bir nevi elbisesidir.

Yukarıdan beri saydığımız adalet, insaf ve ihsan hasletleri müslümana emanet, yani güvenilirlik kazandırır. Söz konusu üç özelliği barındıran müslümanın davranışları ve yaşadığı ortam doğrudan güvenilir hale gelir. İslâm adabına uygun selamlaşma bile doğrudan karşılıklı güveni teyit etmek için bir çeşit parola hükmündedir.
Müslüman kişi, hiç kimsenin olmadığı yerde bile iyiliği düşünür. Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurmuştur:

“Bir adam yolda yürürken bir dikenli bir dal gördü ve onu yoldan kaldırdı. Bu hareketinden dolayı Allah o kişiyi övdü ve onu affetti.” (Buharî)

Kendine zulüm

İslâm bize herhangi bir şekilde zulmeden kimsenin önce kendine zulmetttiğini öğretir. Çünkü bütün yapılanların hesabı günü geldiğinde sorulacaktır. Zulmün karşılığı da Allah’ın azabı olacaktır. İnsanın kendini bile bile azaba sürüklemesi kişinin kendine zulmüdür. Bu ister Allah’a karşı gelerek, ister ibadetlerini yerine getirmeyerek, ister kendi bedenine acı vererek, isterse de kul hakkına girerek olsun... Hepsi kişinin kendine zulmetmesidir.

Cenab-ı Hak peygamberlerinin dilinden bizim de yapıp ettiklerimiz karşısında kendimize karşı zulüm yapıp yapmadığımızı murakebe etmemizi ister. Hz. Yunus a.s. kıssası anlatılırken şöyle buyurulur:

“Zünnun’u (Yunus peygamberi) de hatırla. Hani o öfkelenerek gitmişti de, bizim kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Fakat sonunda karanlıklar içinde: ‘Senden başka ilâh yoktur, sen münezzehsin. Şüphesiz ben haksızlık edenlerden, zalimlerden oldum’ diye seslenmişti.” (Enbiya, 87)

Musa a.s. Allah’a şöyle yalvarmıştır:

“Musa dedi ki: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim.” (Kasas, 16)

Yine bu ayetlerden öğreniyoruz ki insan ne türlü bir zulüm içinde olursa olsun, ilk işi bu yanlıştan dönmek olmalıdır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:

“Allah’tan sakınanlar bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmran, 135)

Bir gizli zulüm: Zan altında bırakmak

Günümüzde zulmün son derece yaygın bir çeşidi de insanl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol
« Posted on: 18 Nisan 2024, 18:36:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol rüya tabiri,ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol mekke canlı, ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol kabe canlı yayın, ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol Üç boyutlu kuran oku ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol kuran ı kerim, ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol peygamber kıssaları,ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol ilitam ders soruları, ZULÜM Ne Yap Ne Razı Ol önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes