> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız  (Okunma Sayısı 1107 defa)
21 Temmuz 2011, 10:06:25
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Temmuz 2011, 10:06:25 »



Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız



Nisan 2010 136.SAYI


Dilaver SELVİ kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

Allah için bir başkasına yardım etmek, gücü yettiği kadar iyilik ve ihsanda bulunmak, muhtaçların derdiyle dertlenmek, kalpteki iman ve irfanın sonucudur.

Bu ahlâk aynı zamanda insanın içini yansıtan bir ayna, iman ve ihlâs seviyesini ölçen bir mizandır.

Allah için sevemeyenler, malından veremeyenler, Allah yolunda canını hiç veremezler.

Malından ve canından cimrilik edip Hakk’ın ve halkın hukukunu çiğneyenler, dünya ve ahiret mutluluğuna eremezler.

Nitekim ruhun saadeti, Allah için sevgi ve hizmette gizlenmiştir.

Mümin yani inanan insan, yüce Allah’ın “el-Mümin” ismi şerifini taşımaktadır. Kâmil mümin bu ism-i şeriften payını almış, onunla sıfatlanmış kimsedir.

Mümin; emin, emniyetli, güvenilir; yani aldatmayan, zarar ve zahmet vermeyen kimse demektir. Nitekim hadis-i şerifte de müslüman, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği kişi olarak tanıtılmıştır.

İşte bu isim ve sıfatlarla aleme tanıtılan son ümmetin temel görevi bütün insanlara rahmet olmaktır. Çünkü bu ümmetin peygamberi Hz. Muhammed s.a.v. Efendimiz, bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Şimdi o rahmet ahlâkını almak ve yaymak, günümüzdeki müslümanların görevidir. Her müslüman önce bu ahlâk ile donanmalı ve gücü ölçüsünde bu görevi yerine getirmelidir.

Cenab-ı Hak bizleri şöyle tanıtıyor:

“Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz.” (Âl-i İmrân, 110)

Şu halde ümmet olarak en önemli işimiz hayırlı insan olmaktır. Hayırlı olmanın yolu hayır yapmaktır. Hayır ise Allah için yapılan bütün güzel işlerdir. Rasulullah s.a.v. Efendimiz, en hayırlı insan olma yolunu şöyle tarif etmiştir:

“İnsanların en hayırlısı, Allah için diğer insanlara en faydalı olandır.” (Taberânî, İbn Ebi’d-Dünya, Süyûtî).

Yine buyurmuşlardır:

“Mümin, cennete girene kadar hayra doymaz.” (Tirmizî)

Meşhur hadis alimi Hakîm et-Tirmizî rh.a.’in belirttiği gibi, “Gerçek İslâm, Allah Tealâ’nın haklarını korumak için malını ve canını onun yolunda vermekten ibarettir.”

Allah için bir başkasına yardım etmek, gücü yettiği kadar iyilik ve ihsanda bulunmak, muhtaçların derdiyle dertlenmek, kalpteki iman ve irfanın sonucudur. Bu ahlâk aynı zamanda insanın içini yansıtan bir ayna, iman ve ihlâs seviyesini ölçen bir mizandır. Allah için sevemeyenler, malından veremeyenler, Allah için canını hiç veremezler. Malından ve canından cimrilik edip Hakk’ın ve halkın hukukunu çiğneyenler, dünya ve ahiret mutluluğuna eremezler. Nitekim ruhun saadeti, Allah için sevgi ve hizmette gizlenmiştir. “İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah’ın rızasına ulaşmak için nefsini feda eder.” (Bakara, 207) ayeti, aşıkların Allah için neler yapılabileceğini göstermektedir.

İyilik deyince

İyilik, Allah için yapılan bütün hayır çeşitlerinin ortak adıdır. İyilik iki türlü yapılır; sözle ve fiille... Sözle olan iyilik, güzel söz, güler yüz, hoş muamele ve benzeri amellerdir. Fiil ve davranış ile olan iyilik ise; birinin yardımına koşmak, bizzat işini görmek, ihtiyaç anında yardımcı olmak gibi işlerdir. İnsanı buna ulaştıracak temel şey Allah aşkı, insan sevgisi ve iyilik yapma duygusudur.

İyilik ve infak Cenab-ı Hakk’ın bize emanet olarak verdiği mal, mülk ve imkanları onun gösterdiği şekilde nefsimize, ailemize, akraba çevremize, din kardeşlerimize ve bütün cemiyete harcamamızdır.

Allah Tealâ zengin fakir her insana başkasına ikram edebileceği bir nimet çeşidi vermiştir. Bu nimetler maddi ve manevi olarak iki kısımdır. Günümüzde yardım ve hizmet deyince akla hemen para ve mal gelir. Halbuki hayır ve hizmet alanı bunlarla sınırlı değildir. İnsan bir tebessümüyle bile gönül alabilir, hayır yapabilir. Elinde hiç maddi imkanı olmayan bir kimse gönlünde coşan iyilik niyeti ile de cömert olabilir.

İyilik yapmanın şartları

Bir iyiliğin iyilik olabilmesi ve noksansız yerine getirilmesi için bazı şartlar vardır.

Bunların en önemlisi iyiliği Allah rızası için yapmaktır. Bunun için mümkünse yaptığı iyiliği gizli yapmak, halkın görmesini istememek, onu yaymaktan, açığa vurmaktan sakınmaktır.

Hikmet ehli bir zat şöyle demiştir: “Bir iyilik yaptığında onu gizle, fakat sana iyilik yapıldığında onu yay. Çünkü nefs saklananı ortaya çıkarmayı, gizlenmiş olanı da yaymayı ister.”

Bir diğer şart, yaptığı iyiliği küçük görüp gözünde büyütmemek, az bulup çok görmemektir. Böyle yapmalı ki iyilik şımarıklığa, yaptığı ile övünmeye, kibirlenmeye, başkalarını küçük görmeye sebep olmasın.

Hz. Abbas r.a. demiştir ki: “İyilik ancak üç özellikle tamam olur: İyilik yapmada acele etmek, yaptığını gözünde küçük görmek ve halktan gizlemek.”

Bir diğer şart, iyiliği başa kakmamak ve onu yapmakla övünmemektir. Çünkü bunları yapan kimse nimete şükretmiş olmayacağı gibi sevaptan da mahrum kalır.

Yine bir diğeri de, hiçbir hayırlı işi küçük ve basit görmemektir.

Mal ile yapılan iyiklikte malın helal yoldan kazanılmış olması gerekir. Nitekim hadis-i şerifte buyrulduğu üzere haram ile hayır olmaz.

İyiliği kime yaptığına değil, kim için yaptığına bakmalıdır. Allah için yapılan hiçbir amel, ibadet ve iyilik zayi olmaz. Atalarımız, “Sen bir iyilik yap denize at, balık bilmezse hâlık (yaratıcı) bilir” demişlerdir.

İman, cimriliği reddeder

Rahmet Peygamberi Efendimiz s.a.v. buyurmuştur: “İman ile cimrilik bir kulun kalbinde asla bir arada bulunmaz.” (Ahmed, Nesâî, Hakim).

Demek ki, imanla cimrilik birbirine zıttır. Müminin imanı ve irfanı onu ihsan ve iyiliğe sevk etmelidir. Allah Tealâ’yı seven, onun yarattıklarını da sever. Hele bu kimse Allah’ın kendisine kardeş yaptığı mümin olunca, onu kendisi gibi sever ve korur.

Allah Rasulü s.a.v. Efendimiz, Yezid b. Esed r.a.’a,

– Cennet’e girmek istiyor musun, diye sordu. Yezid;

– Evet, dedi. Efendimiz s.a.v. şöyle buyurdu:

– Öyleyse, kendin için sevdiğin ve istediğin hayırları, müslüman kardeşin için de sev ve iste!” (Buhârî, Nesâî)

İnsana verilen maddi ve manevi bütün nimetler şükür ister. Şükrün bir şekli de eldeki nimeti etrafındakilerle paylaşmak ve onları da Allah’ın ihsanı ile buluşturup sevindirmektir. Nitekim cimrilik sadece malda olmaz. İhtiyaç sahibine elindeki maldan vermemek kınandığı gibi, sahip olduğu ilmi öğretmemek, hayrı anlatmamak, feyzi yansıtmamak, edebi yaymamak, sevgiyi paylaşmamak da kınanmıştır. Bu da cimriliktir. Allah da cimrileri sevmez.

Fakirlerin zenginlere yaptığı iyilikler

“Veren el alan elden daha üstündür” hadisindeki verme olayı iki yönlüdür. Zengin fakire maddi olarak bir şey verdiği gibi, fakir de zengine manevi olarak çok şey kazandırmaktadır. Zengin kimse Allah rızası için bir fakire iyilik ve ihsanda bulununca birkaç yönden kazaç elde eder: Önce, cimrilik hastalığından kurtulur. Sonra cömertliğin şerefine ve müjdelerine ulaşır. İyilik yapmanın manevi hazzını tadar. Ayrıca her iyiliğine en az on sevap alır.

Bunların yanında malına şükretmiş ve onu koruma altına almış olur. Fakirlerin sevgisini kazanır ve samimi dualarına ulaşarak bir sürü afetten kurtulur. Allah’ın dostluğunu kazanır, hayırla anılır, ahiret hesabı kolay olur.

Görüldüğü gibi, bir fakire iyilik yapan zengin, kendisi de birçok iyilik bulmaktadır. Bu durumda teşekkürü en fazla fakirler hak etmektedir.

Fakiri görünce gönlü daralan müminin imanı zayıf, kalbi dar, aklı kıttır. İffetli ve edepli fakirler zenginler için en büyük nimettir. Fakir ve yetimler kendilerini hoş tutan kişiler için ilahî rahmeti çeken bir sebep ve Rabbanî azabı engelleyen birer kalkan durumundadırlar. Fakirler cemiyet için bir yük değil, süstür. Onların yeri meclislerin gerisi değil başköşesidir. Onlar kendilerine hizmet edilecek birinci sınıf insanlardır. Fakir müminleri hor görenler ve onlarla alay edip hallerine gülenler, hakir bir şekilde zillet içinde ölürler ve ahirette bunun cezasını çekerler.

İyilik de kötülük de sahibine döner

“Kim ne yaparsa kendisine yapar” denilmiştir. İyilik de kötülük de sonuçta sahibine döner. Kazanan veya kaybeden insan olur.

Hz. Ali r.a. bir defasında yanındakilere,

– Ben hiç kimseye bir iyilik ve kötülük yapmadım, dedi. Oradaki bulunanlar şaşırarak,

– Bu nasıl olur? Kötülük yapmadığınız doğru. Fakat hiç kimseye bir iyilik yapmadınız mı? Bizler sizin çok iyiliğinizi gördük, dediler.

Hz. Ali r.a,

– Ben her ne yaptımsa kendime yaptım, dedi ve şu ayeti okudu:

“Kim bir iyi amel yaparsa bu onun kendi faydasınadır. Kim de bir kötü amel yaparsa bunun zararı kendinedir. Sizler sonuçta Rabbinize döndürülürsünüz (O, size hak ettiğiniz karşılığı verir).” (Câsiye, 15)

Malı korumaya almanın yolu

İnfak etmekle mal elimizden çıkmış olur, ancak gerçekte ahiret hesabımıza sevap ve rahmet olarak kaydedilir. Hem de bir iyiliğe karşılık en az on sevap işlenerek. Bunun bire yüz, bire yedi yüz ve daha fazlasının olması da söz konusudur. O hep derdine düştüğümüz malın ve canın sahibi yüce Rabbimiz buyuruyor ki:

“E...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız
« Posted on: 24 Nisan 2024, 01:33:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız rüya tabiri,Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız mekke canlı, Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız kabe canlı yayın, Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız Üç boyutlu kuran oku Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız kuran ı kerim, Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız peygamber kıssaları,Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız ilitam ders soruları, Yardım ve Dayanışma Ahlâkımız önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes