> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Ümit ve Korku Arasında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ümit ve Korku Arasında  (Okunma Sayısı 1586 defa)
07 Haziran 2012, 17:13:37
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 07 Haziran 2012, 17:13:37 »



Ümit ve Korku Arasında



Siraceddin Önlüer |
Nisan 2012 | AYIN KONUSU   

    Allah Tealâ’nın kullarına lütfu sonsuz. Her nefeste büyük rızıklarla nimetleniyoruz. Bu daimî rahmet hem dünya hem ahiret için ümit içerisinde olmamıza yol açıyor. O’nun mutlak rızk verici olduğunu biliyor, her tür rızkı karşımızda hazır buluyoruz. Bize düşen sadece vesileleri takip edip sebeplere sarılmak. Ondan sonrası da tevekkül. Fakat bilmemiz gereken bir husus daha var: Rabbimiz bunca ihsanına karşılık bize bazı vazifeler veriyor. Bu vazifeleri yerine getiren kullarını mükâfatla müjdeliyor, yapmayanları ise acı bir azapla uyarıyor. İşte bu durum bizde “havf” ve “recâ”ya sebep oluyor. Yani hem korkuyor hem ümit ediyoruz.

Reca ümit; havf da korku kelimesinin karşılığıdır. Reca, bir şeyde son derece istekli ve ümitli olmaktır. Bunun karşısında olan havf ise bir şeyden son derece çekinmektir.

Ümit ve korku hali, mümin için vazgeçilmez iki güzel denge ahlâkıdır. Bu sayede Hak yolunda yol alınır, amel yapılır, ameller korunur. Hak Tealâ şöyle buyurmuştur:

“Onlar, korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler.” (Secde16)

“Onlar ahiretten çekinir ve Rabbinin rahmetini umarlar.” (Zümer, 9)

Mümin daima korku ve ümit arasında bulunmalıdır. Çünkü fazla korkudan ümitsizlik, korkusuz ümitten de gaflet doğar. Mümin, Rabbinin büyüklüğünü ve azabının çetinliğini bilerek O’ndan korkar. Yani Allah’tan en çok korkan, O’nu en çok bilendir. Bu sebeple Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz; “Allah’a yemin ederim ki, Allah’tan en çok korkanınız, O’ndan en fazla sakınanınız benim.” buyuruyor. (Buharî; Müslim vd.)

Cenab-ı Hak da buna işaret ederek şöyle buyurmaktadır: “Kulları içinde Allah’tan ancak alimler korkar.” (Fâtır, 28)

Görülüyor ki, ilahî bilgi arttıkça kalbe düşen korku da çoğalıyor. Fakat ümitle dengelenen Allah korkusu insanı bunalımlara değil, isyandan uzak durmaya, geçmişi telafi için taat ve ibadete, geleceğe hazırlanmaya sevk ve teşvik eder. Bunun için büyükler demişlerdir ki: “Herkes korktuğunda kaçar. Yalnız Allah’tan korkan O’na yaklaşır.”

İkisi bir araya gelirse

Rasulullah s.a.v. Efendimiz, ölüm halinde bulunan bir gencin yanına gitti. Gence:

– Kendini nasıl buluyorsun, diye sordu. Genç:

– Allah Tealâ’nın rahmetini umuyorum. Günahlarımdan da korkuyorum, dedi. Bunun üzerine Efendimiz s.a.v.:

– Bir kulun kalbinde bu ikisi bir araya gelirse, Allah Tealâ o kula umduğunu verir, korktuğundan emin kılar, buyurdu. (Tirmizî; İbn Mace)

Hz. Ali r.a. oğullarından birine şöyle nasihat etmiştir:

“Oğlum! Bütün hayır ve taatler senin olsa, bunların seni kurtaramayacağı korkusuyla Allah Tealâ’dan kork! Dünyadaki bütün günahlar senin olsa bile, Allah Tealâ’nın onları af ve mağfiret edeceği ümidiyle de Allah Tealâ’dan ümitli ol!”

Hz. Ömer r.a. şöyle derdi:

“Semadan birisi, ‘Ey insanlar, bir kişi hariç hepiniz cennete gireceksiniz!’ demiş olsaydı, o bir kişinin kendim olmasından korkardım. Yine semadan birisi, ‘Ey insanlar, bir kişi hariç hepiniz cehenneme gireceksiniz’ demiş olsaydı, cehenneme girmeyecek olan o tek kişinin ben olacağımı ümit ederdim.”

Ebu Ali Ruzbarî k.s. şöyle demiştir:

“Havf ve reca bir kuşun iki kanadı gibidir. İkisi birden bulunursa hem kuşun kendisi, hem de uçuşu düzgün olur. Kanatların birisi bulunmazsa, kuş da, uçması da eksik olur. Kanatların ikisi de bulunmayan kuş ölüme terk edilmiş olur.”

Rivayet edildiğine göre Lokman a.s. oğluna şöyle demiştir:

– İmtihanından emin olmayacak bir şekilde Allah’tan kork. Fakat Allah’ın rahmetine olan ümidin korkundan daha çok olsun.

Oğlu:

– Baba, bunları nasıl yapabilirim ki? Benim tek kalbim var, deyince Hz. Lokman:

– Sen müminin iki kalp sahibi olduğunu bilmiyor musun? Birisi ile Allah’tan korkar, diğeri ile O’na ümit bağlar, dedi.

Ebu Osman Mağribî k.s. da şöyle der:

“Kendini hep ümitle meşgul eden tembelleşir, amelsiz kalır. Kendini sürekli korku ile meşgul eden de ümitsizliğe düşer. Bu sebeple insan hem ümit hem korku ile meşgul olmalıdır.”

İbn Vefa k.s. şöyle derdi:

“Allah Tealâ’nın merhameti vardır diyerek isyana kalkışma. Kahrından korkarak da ümitsizliğe düşme.”

Ebu’l-Kasım Nasrabadî k.s., havf ve recanın kula menfaatini şöyle izah etmiştir:

“Ümit hali insanı ibadet ve taat yapmaya sevkeder. Korku hali de, insanı günah işlemekten uzaklaştırır.”

Ümit ve boş temenniler

Reca, yani ümit halinde olmak, ebedi hayata dair amelsiz dilek ve beklenti içinde olmak değildir. Ümit ile dilek/temenni arasında fark vardır. Boş temenni ciddiyetsizliktir, bir şey sağlamaz, gayret yoluna sevk etmez. Ümit sahibi ise tam aksine hareket eder. Ulaşmak istediği şeyin gereği olan çaba ve gayreti gösterir.
Ümitle boş hayali de birbirinden ayırmak gerekir. Çünkü ümit, işin gereğini ve elden geleni yaptıktan sonra güzel sonucu beklemek, hayırlara ulaşmayı ummaktır. Boş hayal ise lazım olan hiçbir şeyi yapmadan güzel sonuçlar elde edeceği düşüncesiyle avunmaktır. Elindeki buğdayı tarlaya ekmeden mahsul beklemeye benzer.

İbadet ve tövbeyi ileride yaparım, nasıl olsa Allah beni de affeder, cennette bana da bir yer bulunur diyerek Allah’a kullukta gevşek davranmak, nefsin keyfine göre yaşamak büyük bir aldanış, boş bir bekleyiştir. Bu şeytanın aldatmasıdır. Nitekim Allah Rasulü s.a.v., güzel işleri ileride yaparım diyenlerin pişman olacakları uyarısında bulunmuştur:

“Akıllı kimse, nefsine hakim olup ölümden sonrası için amel edendir. Aciz ve ahmak kimse ise nefsinin keyfine göre yaşayıp Allah’tan güzel şeyler bekleyendir.” (İbn Mace; Ali el-Muttakî, Kenzü’l-Ummâl)

Gençlikte korku, yaşlılıkta ümit

Ebu Talib el-Mekkî k.s. hazretleri şöyle buyurur: “Müminin yaşadığı sürece korku içinde bulunması, ölüm gelip çatınca ümit halinde olması daha faziletlidir.”

Fudayl b. İyaz k.s. demiştir ki: “İnsan sıhhatli olduğu zaman korku ümitten daha faziletlidir. Fakat kendisine ölüm geldiği zaman ise ümit korkudan daha faziletlidir.”

İmam Rabbanî k.s ise şöyle demiştir: “Korku, gençlikte, ümit ise ihtiyarlıkta daha fazla olmalıdır.”

Ümitli olmak gerektiğinin en büyük işareti tövbedir. Tövbe kapısı her zaman ve herkes için açıktır. Yüce Mevlâ tövbe kapısını açmış ve tövbe etmenin yolunu kullarına göstermiştir. Ve bu kapı son derece geniştir. Nitekim Rasulullah s.a.v. Efendimiz şöyle buyurur:

“Batı tarafında bir kapı vardır. Bu kapının genişliği – binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı yer ve gökleri yarattığı gün yarattı. İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tövbe için açıktır.”

Kişi son nefesini verinceye veya kıyametin en büyük alameti olan güneşin battığı yerden doğmasına kadar hayatta kaldığı müddetçe Allah’ın tövbe kapıları açıktır.
Büyük sahabi Abdullah b. Mesud r.a. şöyle demiştir:

“Cennetin sekiz kapısı vardır. Tövbe kapısı hariç diğerleri bazen açılır bazen kapanır. Tövbe kapısının önünde görevli bir melek vardır, onun kapanmasına imkan vermez. Bu bakımdan umutsuzluğa kapılmayın, dua edin.”

Tövbe, Allah Tealâ’nın kullarına bir rahmetidir. Küfür ve şirk dahil her günahın tövbesi vardır. Kul hangi günahı işlerse işlesin, onun için tövbe kapısı açıktır. Hiç kimse bu kapıyı kapatamaz ve insanı tövbe nimetinden mahrum edemez. Bu kapıdan pişmanlık duyarak, Allah’tan korkarak, O’nun rızasını arayarak, kul olduğunu anlayarak kim girerse tövbesi kabul olur, günahları affedilir hatta sevaplara dönüştürülür.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, adam öldürmekten hırsızlığa varıncaya değin tüm günahlardan tövbenin geçerli olacağı hususunda söz birliği etmişlerdir. Nitekim Tabiîn’in büyüklerinden Mesruk rh.a.’e sorulur:

– Bir mümini öldüren tövbe edebilir mi?

Şöyle cevap vermiş,

– Allah’ın açtığı bir kapıyı ben kapatamam!

İmam Malik’e rh.a.’e soruldu:

– Kendisini öldüren, yani intihar eden kimse için kabul olan herhangi bir tövbe var mıdır?

O da benzer cevabı verdi:

– O Allah’ın açtığı bir kapıdır. Ben onu asla kapatamam!

Yer dolusu günahla gelse

Bir kudsî hadiste Cenab-ı Hakk’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Kulum yeryüzü dolusu günahla bana gelse, ben de yeryüzü dolusu afla onu karşılarım. Yeter ki bana hiçbir şeyi ortak koşma hali içinde gelmesin.” (Müslim; İbn Mâce; Ahmed b. Hanbel)

Bir diğer kudsî hadiste şöyle rivayet edilmiştir:

“Kul, birçok günah işlese ve günahları gök boşluğunu dolduracak dereceye varsa bile benden mağfiret dilediği ve affımı umduğu müddetçe onu affederim.” (Tirmizî; Ahmed b. Hanbel)

Bir diğer hadiste şöyle rivayet edilmiştir:

“Kul günahlarından tövbe ettiği zaman Allah meleklerine ve günahın işlendiği yerlere onun günahlarını unutturur ve günahlarını hasenata çevirir. Öyle ki kul kıyamete geldiğinde yaptığı kötülüklere şahitlik edecek hiçbir şahit kalmaz.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummal)

Allah’ın rahmeti sonsuz

Ayet ve hadislerde yüce Allah’ın sonsuz rahmetine güvendiren, kalbi rahatlatan, imanı kuvvetlendiren ve insanı ümitlendiren pek çok müjde vardır:

“Allah kullarına bol ihsanda bulunandır, O dilediğini rızıklandırır.” (Şura, 19)

“Allah, müminlere karşı çok merhametlidir.” (Ahzab, 43)

“De ki: Ey (günah işlemekte) nefslerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.” (Zümer, 53)<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ümit ve Korku Arasında
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:27:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ümit ve Korku Arasında rüya tabiri,Ümit ve Korku Arasında mekke canlı, Ümit ve Korku Arasında kabe canlı yayın, Ümit ve Korku Arasında Üç boyutlu kuran oku Ümit ve Korku Arasında kuran ı kerim, Ümit ve Korku Arasında peygamber kıssaları,Ümit ve Korku Arasında ilitam ders soruları, Ümit ve Korku Arasındaönlisans arapça,
Logged
29 Nisan 2013, 16:31:17
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 29 Nisan 2013, 16:31:17 »

Esselamu aleykum ve rahmetullah ; ifratla tefrit arasında olmalı müslüman. Hocamızdan , babamızdan korktuğumuz kadar allah-u Tealadan korkmuyoruz. Halbuki herşey O'nun elinde. Asıl korkmamız gereken ya Rabbimiz bizi bağışlamaz bize mağfiret etmezse. Ama bir o kadar da şefkatli annemize güvendiğimiz ümitvar olduğumuz kadar fazlasını alla-u Teala'dan ümid etmeliyiz. Orta yolu bulanlardan olabilmek duasıyla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes