> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Tasavvufa Çağırırken
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tasavvufa Çağırırken  (Okunma Sayısı 1171 defa)
12 Temmuz 2011, 16:51:01
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Temmuz 2011, 16:51:01 »



Tasavvufa Çağırırken


Haziran 2011 150.SAYI


Ahmet Nafiz YAŞAR kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

Endonezyalıların mu¨slu¨man bir kumaş tu¨ccarının du¨ru¨stlu¨ğu¨nden etkilenerek İslâm’a yöneldikleri çoğumuzun malumudur. Geçmişte Anadolu’da bu¨yu¨k bir medeniyete kaynaklık eden İslâm’ın, bu topraklara Horasan erenlerinin örnekliğinde tasavvuf neşvesiyle yayıldığını hatırlayalım.

Kurdukları tekke ve zaviyelerde hiç kimseyi ötekileştirmeden insanlara hizmete koyulan dervişler, bir yandan yerleştikleri yerleri, bir yandan da gönu¨lleri imar etmişlerdi.

Bunu yaparken belki tasavvufu hiç anlatmadı onlar. Ama bu¨tu¨n mahlukata şefkatle yaklaştılar, adaletten asla ayrılmadılar. Gu¨venilir, maharetli, kanaatkâr ve kararlıydılar. Dervişlerin zu¨ht ve takvasını gören herkes onların lisan-ı hâl ile çağırdığı muhabbet iklimine hiç tereddu¨t etmeden koşmuştu.

İnsan nisyan ile malûldu¨r. Unutkandır yani. Du¨nyaya niçin gönderildiğini, ölu¨mu¨, hesap gu¨nu¨nu¨, ahireti unutur çoğu zaman. Beşerdir, şaşar; imtihan gereği önu¨ne çıkarılan yanlış yollara sapıp Sırat-ı Mu¨stakim’den uzaklaşabilir. Bu sebepledir ki İslâm, kardeşlik hukuku çerçevesinde birbirlerini hayra ve hakka çağırma, kusurlarını du¨zeltmeleri için birbirlerine ayna olma sorumluluğu yu¨kler mu¨minlere.

Böyle bir sorumluluk, hepimizin ya davet eden ya davet edilen olarak içinde bulunduğu tebliğ faaliyetini, doğruluğu bakımından da dikkate almamızı gerektirir. Kendisine çağırılan şeyin hak ve hayır olması kadar, çağrı yahut tebliğin o hakikate uygunluğu, metodu, u¨slûbu da önemlidir. Çu¨nku¨ usûl ve şartlarına dikkat edilmeden yapılan yanlış bir tebliğin, hem çağırılan hakikati zedelemesi hem muhatapları yanıltması sebebiyle vebali vardır.

Hele de bu tebliğ tasavvufa daveti amaçlıyorsa daha bir dikkat ve özen ister.

Tasavvuf bir “hâl ilmi”dir

Tasavvuf, esasları Kur’an-ı Kerim’de belirtilen ve Rasul-i Ekrem s.a.v.’in “usve-i hasene” olarak uygulamalarını en gu¨zel şekilde örnekleyip hayata aktardığı İslâm’ı, Sahabe-i Kiram efendilerimiz gibi yaşamanın yol ve yöntemini öğretir. Hiçbir mu¨slu¨manın itiraz edemeyeceği böyle bir hayrı tavsiye veya tebliğde niçin özel bir dikkat, özen ve ihtiyat istiyoruz öyleyse? Bu kadar gu¨zel, bu kadar ulvî bir amaca ulaşmayı sağlayan bir terbiye sisteminin nasıl
sunulduğu çok mu önemli?

Evet, bugu¨n İslâm dairesinde olduğu halde tasavvufa mesafeli duran, hatta din adına karşı çıkan kardeşlerimizden başka, tasavvufu dinde laubalilik gibi anlayan bazı kimselerin varlığı da gösteriyor ki, bu terbiye metodunun nasıl tebliğ ve takdim edildiği önemli. Yanlış anlamalara yol açabilecek mahiyeti ve incelik taşıyan bazı usulleri sebebiyle tasavvufu tebliğde, ister tebliğ eden, ister tebliğe muhatap olan bir konumda bulunalım, ihtiyatı elden bırakmamak
gerekiyor. Şimdi bu neden böyledir, önce ona bakalım.

Tasavvuf bir “hâl” ilmidir. Tam anlamıyla “kaal”e gelmez, yani söze döku¨lemez. Bir terbiye sistemi olarak merhale merhale yaşanır. Her aşamasında derunî kabullere, hedeflenen belirli tutum ve davranışlara ulaşılır, hâl olarak kesbedilir. Hâli anlatmak zordur. Tadılan bir meyvenin lezzetini, ifade yeteneğimiz ne kadar gu¨çlu¨ olursa olsun, o meyveyi hiç tatmamış olanlara tam manasıyla anlatmak nasıl mu¨mku¨n değilse, tasavvuf atmosferini yaşamayanlara da tasavvufu anlatmak o ölçu¨de zordur. Dil ile anlatılmaya kalkışıldığında ya bir tarafı eksik kalır ya da yanlış anlaşılmalara sebep olacak tarzda maksadı aşan sözler söylenebilir.

Hâl kaale gelmiyor

Yine böyle olduğu içindir ki hâl sahipleri susmayı tercih eder. Yahut Mevlâna misali, bu husustaki sorulara “Ol da gör!” cevabını verirler. Tasavvufu sözle anlatmaya çalışanlar daha ziyade tasavvuf ehli olmayan kimselerdir. Bunların yazıp söyledikleri, hayatında hiç bal tatmamış birisinin balın tadı hakkında fikir yu¨ru¨tmesine benzer. Muhatapta
o konuyla ilgili tam ve sağlıklı bir idrak hasıl edemedikleri gibi, zahiren benzettikleri İslâm dışı bazı inanç veya sistemlerle de ilişkilendirerek tasavvufun safiyetine gölge du¨şu¨ru¨r, kafa karıştırırlar.

Balı tadanlara gelince.. Aldıkları lezzetin, mu¨şahede ettikleri gu¨zelliklerin etkisiyle aşk ve şevkleri artar, cezbeye kapılır, vecd ve istiğrak halinde bazen şeriatın zahirine dokunan sözler söyleyebilirler. Genellikle samimiyet eseri olan böyle ölçu¨su¨z sözler de sonuçta tasavvufun dışarıdan yanlış algılanmasına, tartışılmasına sebebiyet verebilir.

Tasavvufun millet olarak hayat tarzımızı belirlediği eski zamanlarda, yine dil ile ifadenin zorluğundan dolayı, bu terbiye sisteminin incelikleri mecazlarla, sembollerle anlatılırdı. Yaşadığımız hafıza ve irfan kaybından sonra bugu¨n zihnimizde karşılığı bulunmadığı için böyle mecaz ve sembolleri kullanmak tehlikeli hale geldi. Nitekim bir kısım
insanların neyin kastedildiğini anlayıp dinlemeden, gu¨nah hatta ku¨fu¨r saydıkları bazı sembolleri dillerine dolayarak tasavvufu din dışı gösterme gayretkeşlikleri, bu hafıza ve irfan kaybının eseridir.

Bunlar hep bir hâl ilmi olan tasavvufun söze döku¨lmek istendiğinde karşılaşılabilecek sıkıntılar. Bir de tasavvufun kendine özgu¨ prensiplerinden kaynaklanan problemler var.

Şeyh uçmaz, mu¨rit uçurur


Tasavvufta mu¨rşit eksenli bir eğitim esastır. Böyle olmak zorundadır, çu¨nku¨ seyr u¨ su¨lûk denilen manevî yolculuğu, bir rehberin denetim ve desteği olmadan, mu¨ridin kendi başına yapması mu¨mku¨n değildir. Bunun için mu¨rşidin iradesine teslimiyet şarttır. Mu¨rşide bağlılık ve teslimiyet ise muhabbetle olur. Tasavvuf yolunun bağlılarında mutlaka bulunması gereken ve ilk bakışta fark edilen mu¨rşit muhabbetinin bazen ölçu¨su¨ kaçabilir. Yahut mu¨rşidin himmetiyle seyir esnasında mu¨şahede edilen gu¨zellikler, mu¨ridi minnettarlık duygusunu dışa vurmaya zorlar. Bunun sonucunda “Şeyh uçmaz, mu¨ritleri uçurur” hesabı, Ehl-i Su¨nnet itikadına uymayan olağanu¨stu¨ özellikler atfedilerek, mu¨rşitlerin abartılı bir şekilde övu¨ldu¨ğu¨, insanu¨stu¨ varlıklarmış gibi tanıtıldığı olur. İstikameti değil kerameti öne çıkaran bu tutum başka birtakım arızalara da yol açabilir.

Mesela hariçteki insanlarda, ahiret saadeti yerine du¨nyalık sıkıntılardan mucizevî çözu¨mlerle kurtulma beklentisi oluşturur. Hastalık veya borçlarından kurtulmak u¨midiyle dergâhlara koşanlar, bazen umduğunu bulamayınca ya da mu¨rşidin beşerî halleriyle karşılaşınca, uğradıkları hayal kırıklığını tasavvufa fatura edebilirler. Olağandışına rağbet, sıradan insanlarda hatta gu¨nahkâr ve inkârcılarda bile göru¨lebilecek istidraç dediğimiz hallerin keramet zannedilmesine neden olur ve kötu¨ niyetli fırsatçılara gu¨n doğar. Bazı mu¨ritlerde göru¨len sorumluluk ihmali ve kayıtsızlığın arkasındaki, “Nasıl olsa mu¨rşidimin himmeti beni kurtarır” dedirten kesin emniyet duygusu da mu¨rşitlere olağanu¨stu¨ gu¨çler atfetmenin olumsuzluklarındandır.

Tasavvufta da su¨nnetullah, yani Cenab-ı Hakk’ın kainattaki işleyişi tâbi kıldığı kanunlar esas; bu kanunlara uymayan keramet gibi olağanu¨stu¨lu¨kler istisnadır. İstisnayı ön plana çıkarmak, tasavvufu yaşanılan hayatın dışına itecek ve ondan istifadeyi azaltacaktır.

Bazıları reşit olamıyor

Mu¨rşit, insanları ru¨şd’e, yani olgunluğa eriştirerek onları reşid hale getiren demektir aynı zamanda. Bu anlam, tasavvufa intisap edenlerin, başlangıçta çocuk gibi göru¨ldu¨ğu¨ne de işarettir. Akledemeyen, önu¨nu¨ sonunu du¨şu¨nmeden ne yaptığını bilmeyen insanların çocuk gibi göru¨lmesi, onları ku¨çu¨mseme ve tahkir niyetinin değil, şefkat ve merhamet nazarıyla bakmanın sonucudur. Tasavvufta halka hizmet Hakk’a hizmet bilinir. İnsan, kim ve ne olursa olsun azizdir. Gu¨nah ve kusur işleyenler dışlanmaz, aksine onlara özellikle kucak açılır. Geçmiş hataları araştırılıp soruşturulmaz, yanlışları yu¨zlerine vurulmaz, Mevlâna gibi, “Ne olursan ol, gel!” çağrısıyla hepsine itibar edilir.

Tasavvufun başlangıçtaki bu mu¨samahası, namaza alışsın diye camiye getirilen çocukların namaz esnasında arka saflardaki haylazlıklarını görmezden, duymazdan gelmeye benzer. Nasılsa geldikleri gibi kalmayacaklar, zaman içinde bu¨yu¨yu¨p olgunlaşarak yanlışlarını du¨zelteceklerdir. Fakat bazıları yaşı ne kadar ilerlerse ilerlesin bir tu¨rlu¨ bu¨yu¨mez, çocukluk hallerinden kurtulamaz, reşit olamazlar. Daha kötu¨su¨, tasavvufu kendilerine başlangıçta gösterilen mu¨samahadan ibaret sanıp çocukça davranışlarını yaşanması gereken manevî haller gibi takdim edebilirler. Ortaya, mu¨kellefiyetlere oyun ve eğlence gibi bakan, dinin emir ve yasaklarını çok da umursamayan tasavvuf ekolleri çıkar böylece.

Siz bu¨tu¨n bunlara bir de maksatlı yayınların irtica paranoyasıyla zihinlere yerleştirdiği tasavvuf, tarikat, şeyh tasavvurlarındaki olumsuzluğu ekleyip “Hangi tasavvuf?” ya da “Hangisi tasavvuf?” diye sorun. Alacağınız cevapların çokluğu ve çeşitliliğinin çok ince bir dikkati gerektirdiğini, bu konuda ihtiyatlı davranmanın ne kadar önemli olduğunu siz de fark edeceksiniz.

Ölçu¨: Su¨nnet’e bağlılık

Hal böyle ise, bize teklif edilenlerin hangisi gerçek tasavvuftur, nerden bileceğiz peki? Yahut tasavvufu tebliğ edeceksek, yanlış anlamalara meydan vermemek için bunu nasıl yapmamız gerekiyor?

Buraya kadar pek de iç açıcı olmayan bir tablo çizdiğimizin farkındayız. Meselenin ne kadar dikkat istediğini göstermek i...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tasavvufa Çağırırken
« Posted on: 19 Nisan 2024, 09:17:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tasavvufa Çağırırken rüya tabiri,Tasavvufa Çağırırken mekke canlı, Tasavvufa Çağırırken kabe canlı yayın, Tasavvufa Çağırırken Üç boyutlu kuran oku Tasavvufa Çağırırken kuran ı kerim, Tasavvufa Çağırırken peygamber kıssaları,Tasavvufa Çağırırken ilitam ders soruları, Tasavvufa Çağırırken önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes