> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Tartışma Hastalığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tartışma Hastalığı  (Okunma Sayısı 1265 defa)
10 Ekim 2014, 07:50:51
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 10 Ekim 2014, 07:50:51 »



Tartışma Hastalığı

Siraceddin Önlüer | Şubat 2013 | AYIN KONUSU   


Ahmed b. Muhammed el-Mervezî rh.a. şöyle demiştir: “Birbiriyle söz yarışında bulunanlar felah bulmazlar. Aynı zamanda bid’ate düşmekten de kendilerini muhafaza edemezler.” İbn Ebu Leyla rh.a. şöyle demiştir: “Ben arkadaşımla tartışmam. Çünkü tartışmada ya o beni yalancı çıkaracak ya da ben onu kızdırmış olacağım.” Peki, biz ne diyor, ne yapıyoruz?


Sözler ve sesler hiçbir dönemde olmadığı kadar çoğaldı. Her yanımız konuşan insanlarla dolu. Üstelik, çok konuşanların tavırlarından her şeyi bildikleri intibası da uyanıyor. Birbirlerinden farklı konuşsalar bile böyle.

Nasreddin Hoca yaşasaydı, herhalde “Sen de haklısın!” sözünü en çok kullanacağı zamanları görmüş olurdu. Çünkü herkes haklı görünüyor. “Yoğurdum ekşi” diyen yok.

Gerçekten herkes her şeyi biliyor mu artık? Ne kadar mevzu varsa, bilgisi, ilmi bu insanların zihninde mi gerçekten? Elbette mümkün değil. Fakat şartlar öyle görünmeye zorluyor insanları. Bugünün geçer akçesi biliyor görünmek. Bilmiyor görünmeyi kabullenmek, bilmiyorum demek çok zorlaştı. Haliyle biliyor olmanın iddiasını sürdürmek için de sürekli mücadele etmek şart oldu. Diksiyon, hitabet, dramatizasyon, demagoji, polemik… Bu mücadelede başarıyı sağlayacak usulleri öğrenmek, tekniğine uygun gelişmek gerekiyor. En önemlisi de ne kadar az biliyor olsan da kendinden emin görünmek gerekiyor.

Neden böyle olduğu ayrı bir konu. Fakat sebep ne olursa olsun, konuşanın az dinleyenin çok olduğu günlerden, ağzı olanın konuştuğu, iddia edip tartıştığı günlere geldik. Çocuklar da dahil, insanlar yarışırcasına konuşuyor, iddia ediyor, tartışıyor.

Ama bu yarışın bir bitiş çizgisi yok. Hakikati bulmaya yönelik bir hedefi, bir gayesi de görünmüyor. Nefesi yeten, çelme takmayı da öğrenip eksiltebildiği kadar adam eksilterek öne geçmeye çalışıyor. Fakat göğüsleceği bir ip olmadığı için durmadan koşması gerekecek.

Efendimiz s.a.v.’in “Ya hayır konuş ya da sus!” mübarek emri aklımıza geliyor. Bu emre uyulsa şüphesiz herkesin aklı, kalbi huzur bulacak. Ama dile sahip çıkılmadığında akla gelen öylece çıkar ağızlardan. Sonrası tartışma, münakaşa, nice sorun, nice gürültü ve yorgunluk demek.

Üstünlük çabası


Bir keresinde İmam-ı Azam hazretleri, oğlu Hammad’ı itikadî bir konuda birileriyle tartışırken görür ve susturur. Orada bulunanlar sorar:

– Biz seni başkalarıyla bu tür konuşmalar yaparken görüyoruz. Bizi neden engelliyorsun?

İmam-ı Azam hazretleri şu cevabı verir:

– Biz konuşurken arkadaşımız kayıp düşmesin, yanılmasın korkusuyla başımızda kuş taşır gibi dikkat ediyoruz. Siz ise arkadaşınızın yenik düşmesini istiyorsunuz. Arkadaşının düşmesini isteyen, (konu itikadî olduğu için) onu tekfir etmek istiyor demektir. Arkadaşının dinden çıkmasını isteyen kişinin ise kendisi küfre girer.

Bugünün tartışmaları da İmam-ı Azam hazretlerinin yasakladığı tartışmalara benziyor. Hakikati bulma amacı yok, sadece karşısındakine kaybettirmek isteniyor. Bir savaş gibi. Bunun elbette müslümana yakışır bir tarafı yok.

İnsanı böylesine bir mücadeleye iten ana sebep, muhatabı üzerinden kendisini faziletli, üstün, doğrudan yana gösterme isteğidir. Bu, terbiye edilmemiş bir nefsin, kötü ahlâkın alametidir. Çünkü kendini daha üstün, iyi, doğru gösterme çabası kibirdir, büyüklenmedir. Kibir ise bir ateştir, kişide iyilik, güzellik namına ne varsa yakar, yok eder.

Meseleyi medenilik-vahşilik bağlamında ele alırsak, başkasını kusurlu ve kendinden düşük göstermeye çalışmak vahşiliktir. İnsan tabiatındaki yırtıcılığın bir yansımasıdır. Nefs başkasını yenmekten, kırmaktan, eziyet etmekten zevk alır. Böylece güya üstünlüğünü ispat edecektir. Ama bunu istemek bile onun düşüklüğünü, bayağılığını ispat eder.

İnsanlarla tartışan, üstünlük mücadelesine girenler nefsin helak edici kötü sıfatlarını kuvvetlendirmiş olur. Böyle davranmak, çirkinliği yanında başkasına eziyeti de kapsadığından sürekli günah olarak yazılır.

Üstün gelme mücadelesi ortamda öfkeyi artırır, muhatapları hak ya da bâtıl ayırt etmeden konuştuğunu savunmaya sevk eder. Kavga ve sürtüşmeye sebep olur. Bu da başlı başına bir eziyettir.

Diğer taraftan bu tarz yaklaşımların nerede duracağı da belli olmaz. Birbiriyle münakaşa ve mücadeleye girişen kişiler, düşmanlığın en ileri seviyesindeki kötü sözlerle konuşabilir, hasımları susturmak ve engellemek için en kuvvetli çıkışları yapabilirler, bazen kelimeler de tükenir ve fillî şiddet doğar.


Şeytanın sevinci


Tartışmak, kendini üstün bilmekten, yani kibirden kaynaklanır. Kibir ise her iyiliğe engeldir. İnsanın hep kendini haklı göstermesi, başkalarının kalbini kırması, gönlünü incitecek söz sarf etmesi kötü huyun en belirgin alametlerindendir. Tartışma dinimiz tarafından yasaklanmıştır. Çünkü istenilen neticeyi elde etmeyi sağlamadığı gibi münakaşa esnasında söylenen sözler, yukarıda değindiğimiz gibi üzücü olaylara ve kavgalara sebep olabilmektedir. İmam Mâlik rh.a. şöyle demiştir:

– Tartışmak dinden değildir ve din büyüklerinin hepsi bunu yasaklamışlardır. Fakat muhatapları bid’at ehli bir kimse ise, onu doğruya davet için inat, husumet ve uzatma olmaksızın, Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifleri delil göstererek konuşmuşlardır. Fayda vermeyince kendi haline bırakmışlardır.

Rasulullah s.a.v. Efendimiz ashabının tartışmasını istemez, hele dinle ilgili konulardaki tartışmalardan özellikle uzak durulmasını emrederdi.

Mesela Ebu Hüreyre r.a.’ın rivayetine göre bir seferinde Allah Rasulü s.a.v.: “Kur’an hakkında tartışmak küfürdür.” (Ebu Davud, Sünnet, 5 (nr. 4603)) buyurmuştur.

Yine Ebu Hüreyre r.a. anlatıyor:

Biz kader hususunda tartışırken Rasulullah s.a.v. çıkageldi. Öyle kızdı ki öfkeden yüzü kızardı. Bize şöyle çıkıştı: “Bununla mı emredildiniz, yoksa ben size bunun için mi gönderildim! Bilin ki sizden öncekileri, dinî meselelerdeki tartışmalarının çokluğu ve peygamberleri hakkında düştükleri ihtilafları helâk etti!” (Tirmizî, Kader, 1 (nr. 2134); İbn Mâce, Mukaddime, 10 (nr. 85))

Bir seferinde ise Allah Rasulü s.a.v. “Bir kavim, içinde bulunduğu hidayetten sonra sapıttı ise, bu mutlaka tartıştıkları için olmuştur.” diye buyurmuş ve buna delil olarak da şu ayeti okumuştur:

“Onlar, ‘Bizim ilahlarımız mı hayırlı, yoksa o mu?’ dediler. Sana böyle söylemeleri sırf tartışmaya girişmek içindir. Doğrusu onlar münakaşacı bir millettir.” (Zuhruf, 58)

Demek ki hak ve hakikat üzere bulunan toplumlar, gruplar sonradan sapıttı ise bunun sebebi, dinî emirler ve yasaklar, iyi-kötü, hayır-şer şeklindeki değer hükümleri hakkında yersiz tartışmalara girmelerindendir.

Allah Rasulü s.a.v. diğer bazı hadislerinde de bizleri tartışmadan sakındırarak şöyle uyarmıştır:

“Kardeşinle münakaşa etme! Onunla alay etme! Ona, yerine getiremeyeceğin vaatte bulunma!” (Buharî, Edebü’l-Müfred, nr. 394; Tirmizî, Birr, 58)

“Allah Tealâ bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, mücadeleye girmedikleri sürece o kavim haktan sapmaz.” (Tirmizî, Tefsir, 44; İbn Mâce, Mukaddime, 7; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/252)

“Bir kul haklı bile olsa münakaşayı terk etmediği müddetçe imanın hakikatini tadamaz.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/352, 353, 364; İbn Ebü’d-Dünya, Kitâbü’s-Samt, nr. 139, 666)

Hz. Lokman Hekim’in oğluna nasihati de kulaklarımıza küpe olmalıdır:

“Ey oğlum! Elinden geldiği kadar kavgadan, münakaşadan sakın! Dünya işleri için kendini fazla üzme! Kızdığın zaman sözlerine dikkat et, ölçülü olmaya çalış! Büyüklerin önünden yürüme! Bir kimse konuşurken araya laf sokma! Ey oğlum! Diline sahip olmayan sonunda pişman olur. Çok tartışan kötülenir.”

Süfyân-ı Sevrî k.s. de şöyle derdi:

“Münakaşa ve mücadele yapma. Haksızlık edip günaha girebilirsin. Her yerde sabırlı ol. Sabır, hayra ve iyiliğe, sonunda da cennete götürür. Hiddet ve gazaptan kendini muhafaza et. Bunlar insanı kötülüğe çeker. Kötülükler ise cehenneme götürür. Alimlerle tartışma, kıymetini düşürürsün. Allah Tealâ’nın yaptığı taksime razı olup rızkından memnun olursan, gönlü zenginlerden olursun. Cenab-ı Hakk’a tevekkül et, kuvvetli olursun. Dünya ehli ile onların dünya menfaatleri üzerinde münakaşa etme. O zaman Allah Tealâ ve insanlar seni sever. Mütevazi, alçak gönüllü ol, salih amelleri tamamlamış olursun. Merhamet edersen, her şey sana merhamet eder.”

Müslim b. Yesar rh.a. de şöyle demiştir: “Münakaşadan sakının. Zira münakaşa anı, alimin cahillik ettiği vaktidir. O vakitte şeytan alimin doğru yoldan sapmasını arzular.”


Tartışmanın terki


Konuşana karşı susmak, söyleyecek sözü olduğu halde kendini tutup sabretmek cidden zordur. Bu sebepledir ki Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurmuştur:

“Hatasını anlayıp tartışmayı terk eden kimseye Allah Tealâ cennetin ortasında bir köşk ihsan eder. Haklı olduğu halde tartışmayı terk eden kimseye ise, cennetin en yükseğinde bir köşk ihsan eder.” ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tartışma Hastalığı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 16:36:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tartışma Hastalığı rüya tabiri,Tartışma Hastalığı mekke canlı, Tartışma Hastalığı kabe canlı yayın, Tartışma Hastalığı Üç boyutlu kuran oku Tartışma Hastalığı kuran ı kerim, Tartışma Hastalığı peygamber kıssaları,Tartışma Hastalığı ilitam ders soruları, Tartışma Hastalığıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes