> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE  (Okunma Sayısı 2056 defa)
09 Temmuz 2011, 21:16:17
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 09 Temmuz 2011, 21:16:17 »



Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE


Aralık 2010 144.SAYI



Ali YURTGEZEN kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

Sevk ve idare sorumluluğu, doğru tespitler yapmayı, doğru çözümler üretmeyi, doğru kararlar almayı gerektirir.

Fakat insan her zaman her şeyin doğrusunu bilemeyebilir. Beşerdir şaşar, yanılır, hata eder.

Ne kadar iyi niyetli, ne kadar zeki ve mahir olursa olsun, her meselede isabetli karar vermesi mümkün değildir.

Böyle bir ihtimalle zarara uğramamızı, yanlışa düşmemizi, emek ve imkanlarımızın heba olmasını istemeyen Cenab-ı Hak, bizi “istişare”ye davet eder.

Efendimiz s.a.v., “Hepiniz çobansınız ve sürünüzden sorumlusunuz.” buyurur. Bu bir benzetmedir. Kim olursa olsun, herkesin mutlaka bir sevk ve idare sorumluluğu taşıdığına işaret eder. Nitekim hadis-i şerifin devamında, imam veya emir ümmetin, erkek aile halkının, kadın evinin ve çocuklarının, hizmetçi efendisinin malının çobanı olarak örneklenir. Türkçeye “çoban” diye aktarılan hadis metnindeki “râî” kelimesi, “bir topluluğu en güzel şekilde yöneten, yönetimi altında olanları koruyup gözeten, her bakımdan güvenilen ve bu sebeple de kendisine riayet edilen kimse” demektir. 

Evet, hepimizin doğru yönetmekle mükellef olduğu bir meşguliyet sahası vardır mutlaka. Tek başımıza olduğumuzu, kendimizden başka kimsenin sorumluluğunu taşımadığımızı iddia etsek bile vardır. En azından vücut azalarımızın, duygularımızın, kabiliyet veya imkanlarımızın doğru yönde kullanılmasından sorumluyuz.

Şu veya bu derecedeki sevk ve idare sorumluluğu, doğru tespitler yapmayı, doğru çözümler üretmeyi, doğru kararlar almayı gerektirir. Fakat insan her zaman her şeyin doğrusunu bilemeyebilir. Beşerdir şaşar, yanılır, hata eder. Ne kadar iyi niyetli, ne kadar zeki ve mahir olursa olsun, her meselede isabetli karar vermesi mümkün değildir. Böyle bir ihtimalle zarara uğramamızı, yanlışa düşmemizi, emek ve imkanlarımızın heba olmasını istemeyen Cenab-ı Hak, bizi “istişare”ye davet eder.

Müslümanın şiarı

İstişare, herhangi bir konuda en doğru metot ve çözüme ulaşmak, en uygun kararı almak için bilgisine, uzmanlığına, ahlâkına güvenilen kişi veya kişilerle görüş alışverişinde bulunmak demektir.

İstişare müslümanın şiarıdır. Kur’an-ı Kerim’in Şûrâ suresi 38. ayetinde müminlerin “işlerini kendi aralarında istişare ile” görmeleri övülmüştür. Âl-i İmran suresinin 159. ayetinde ise Hz. Peygamber s.a.v.’e hitaben, “(Etrafında toplanıp sana tabi olanlarla) istişare et” buyurulmuş, Efendimiz s.a.v. de vahiyle belirlenmemiş hemen her konuda ashabıyla istişare etmiştir.

Ebu Hüreyre r.a.’ın “Dostlarıyla Rasulullah’tan daha fazla istişare eden bir kimse görmedim.” dediği haber verilir. Esasen vahye mazhar olması ve fetaneti sebebiyle Allah Rasulü s.a.v.’in istişareye, diğer insanların görüş ve tekliflerine ihtiyacı yoktur. Buna rağmen istişareye memur edilmesi, ulemamızın da belirttiği gibi, ümmetine bu hususta da örnek olmak, onları teşvik etmek içindir.

Nitekim sırat-ı müstakimin ancak sünnet-i seniyyeye sımsıkı sarılmakla yürünebileceğini bilen müslümanlar, istişareyi hayatlarının vazgeçilmez bir usulü haline getirmişlerdir. Aileden devlet yönetimine kadar her kademede işlerini istişare ile görmüşler, aşılamaz sanılan yalçın dağları birbirlerine danışa danışa aşıp yüksek bir medeniyetin kurucusu olmuşlardır.

Hz. Peygamber s.a.v.’in örnekliğiyle daha Hulefa-yi Raşidin döneminde bir yönetim tarzı haline getirilerek kurumsallaştırılan istişareyi, Batılı toplumlar asırlar sonra nice acıların ardından keşfedebilmişlerdir ancak.

Petekten bal sağmak

Bugün artık müslüman olsun olmasın herkes istişarenin gerekliliğine inanmış görünüyor. Neredeyse bütün devletlerin meclisleri, senatoları var. Şirketler kadrolu danışmanlar istihdam ediyor. Herhangi bir konuda yetki ve sorumluluk alan kişilerin etrafında müsteşarlardan müşavirlerden geçilmiyor. Sivil toplum organizasyonları bile sık sık istişarî toplantılarla gündeme geliyor.

Fakat istişarenin bu kadar yaygınlık kazanmış ve benimsenmiş olması, yanlışlıkları her geçen gün biraz daha azaltıp yapılan işleri daha güzel, daha hayırlı, daha verimli kılıyor mu, orası şüpheli.     

“İstişare”, “meşveret” ve “müşavere” kelimeleri aynı kökten gelir ve hepsi de aşağı yukarı aynı manayı, yani “maksada ulaştıracak en doğru yolu göstermek, hedeflenen şeye işaret etmek” manasını karşılar.  Yine aynı kökten türeyen “şura” kelimesi ile ise daha ziyade “istişare için toplanma” veya “istişare eden topluluk” kastedilir.

Bütün bu kelimelerin kök manalarından biri de “balı peteğinden çıkarmak, bal sağmak”tır. Böylece hem istişare ile ulaşılan neticenin hayırlı, faydalı ve güzel olması gerektiğine, hem de bu neticenin ortak bir çabayla kazanılabileceğine işaret edilir.

Kökteki bu “petekten bal sağmak” manası bir şeyi daha düşündürür: Her petekte bal olmaz, dolayısıyla da her petekten bal almaya çalışmak beyhude bir çabadır. Yahut petek bal ile doludur da peteği kovandan çıkarmanın, balı sağmanın usulüne ve zamanına riayet etmeyince heba olur gider.

İşin şeklini dondurunca

İstişarelerin “istişare” olabilmesi için uyulması gereken şartlar var demek ki. Üstelik bu şartlar maksada, konuya, istişare heyetinin sorumluluk seviyesine göre değişebiliyor. Günümüzde istişare ile ilgili tartışma, eleştiri ve şikayetlerin en fazla yoğunlaştığı, “istişare sonucunun bağlayıcılığı” meselesinde tek ve kesin bir cevap aramamak gerekiyor mesela. 

Örnek birer uygulama olması sebebiyle Hz. Peygamber s.a.v.’in istişarelerini esas aldığımızda da standart bir şablonla karşılaşmıyoruz. Daha çok bir strateji belirleme konusunda Efendimiz s.a.v. bazen kendisi görüş istiyor ashabından, bazen sorulmadan söylenen bir teklife itibar ediyor. Bazen bir kişiye soruyor fikrini, bazen bir topluluğa... Bir çözüm teklifini hemen kabul ettiği de oluyor, ısrarlara rağmen reddettiği de...

Bunun böyle olması gerekiyor ve Rasulullah s.a.v.’in bu tavrı, istişarenin çok önemli şu özelliğine işaret ediyor: Elbette belli ölçüler, sınırlar var ama her duruma aynen uygulanacak tek ve sabit bir istişare usulü, dondurulmuş bir istişare kalıbı yok. O kadar ki hükmü dahi değişiyor. Sorumluluk sahibinin şahsî dairesindeki işlerle ilgili istişareye “sünnet” diyen din alimleri, ümmetin selametini ilgilendiren hususlarda istişarenin “vacip” veya “mendup” olduğunu söylüyorlar.

Biz konuyu çok fazla dağıtmamak için, insanları Hakk’a ve hayra çağırmak üzere organize olmuş gönüllü toplulukların, ümmete hizmet için yapılanmış cemaatlerin istişare usullerini ele alacağız. Bu tür hizmetlerde sorumluluk alanların istişare hususunda daha titiz, daha duyarlı olması gerekiyor çünkü.

İstişare kurulları

Gönüllülük esasıyla hizmet gören sivil organizasyonların hemen her biriminde bir istişare heyeti vardır genellikle. Bunlar bir problemin çözümünü bulmak, bir durumu gerçek sebepleriyle doğru tespit etmek, bir işin en verimli sonucu alacak şekilde yapılmasını sağlamak, bir konuda birden fazla alternatiften en uygun olanını seçmek üzere toplanıp görüş alışverişinde bulunurlar.

Böyle görüşmelerin insanlardaki sorumluluk duygusunu geliştirmesi, hizmet şevkini artırması, aidiyet şuurunu güçlendirmesi de beklenir. Fakat bazen böyle olmaz. Görüşmeler gereksiz konuşmalarla uzar, zaman kaybedilir, en verimli şekilde yapılması hedeflenen işler sürüncemede kalır. Manasız ısrarlar, karşıdakinin düşüncesini kâle almayan tutumlar kırgınlıklara yol açar. Teklifi kabul görmemiş olanlar heyecanlarını kaybeder, gönülsüzleşir, hizmetten soğurlar.

Bunun böyle olmaması için hem istişare isteyen sorumluluk sahiplerinin hem de istişareye katılanların bazı hususları gözetmesi gerekir.

Öncelikle, sabit bir üst istişare kurulunun bulunması gerektiği kabul edilmelidir. Bu kurul dört halife döneminde “hall ve akd ehli”, “ulü’l-emr”, “ehlü’ş-şûra” gibi isimlerle anılan heyete benzer. Hizmeti geçmiş, takva sahibi, kıdemli ve sözü dinlenir büyüklerden oluşur. Cemaatin temsilcisi, manevi şahsiyeti gibidir ve nihai karar merciidir.

Ancak böyle bir sabit kurulun her konuda bilgi ve fikir sahibi olması beklenemez elbette. Her meseleyi bunlar sadece kendi aralarında istişare eder, başkalarına danışmazlar diye bir kaide de yoktur. Farklı konularda başkalarına danışma ihtiyacı olduğunda bir nevi alt komisyon gibi geçici istişare kurulları oluşturur, bunların teklif ve fikirlerinden istifade ederler.

Karşılıklı saygı şart

Sıkıntıların bir kısmı bu alt ve üst istişare kurullarının fonksiyonlarını karıştırmaktan kaynaklanıyor. Üst kurul mensupları bu konumlarının bir imtiyaz olmadığını, ağır bir sorumluluk gerektirdiğini bilmek; bu sorumluluğun icabı olarak da teknik konularda sürekli ehil kişilerin görüşünü almak ve onların uzmanlıklarına saygı duymak durumundadır.

Hz. Ömer r.a.’in kendisinden sonraki halifeyi belirlemek üzere oluşturduğu şurada yer alan Abdurrahman b. Avf r.a., halife adayları konusunda kendi kararını hanımlar da dahil birçok sahabi ile görüştükten sonra vermiştir.

Üst kurul kendilerine sunulan teklifin teknik detaylarına, uzmanlık isteyen inceliklerine müdahale etmemeli; bu teklifin cemaatin çizgisine, ölçülerine, imkanlarına uygunluğunu ve meşruiy...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:33:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE rüya tabiri,Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE mekke canlı, Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE kabe canlı yayın, Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE Üç boyutlu kuran oku Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE kuran ı kerim, Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE peygamber kıssaları,Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE ilitam ders soruları, Müslümanın Ortak Aklı İSTİŞARE önlisans arapça,
Logged
10 Temmuz 2011, 18:07:19
Selvihale

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 434


« Yanıtla #1 : 10 Temmuz 2011, 18:07:19 »

Her konuda istişare edebilcek doğru insanları bulmak gerek...Rabbim güvenilir insanlarla karşılaştırsın, ilim ehli olnlarla bizleri cem eylesin....Her şeyi ben biliyorum dedirtmesin mevlam....aminnnn
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes