> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken  (Okunma Sayısı 1062 defa)
06 Haziran 2012, 20:03:54
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Haziran 2012, 20:03:54 »



Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken



Ahmet Nafiz Yaşar |
Mart 2012 | AYIN KONUSU   


    Evde, işte, yalnızken, kalabalığa karıştığımızda bizi yönlendiren, duruşumuzu belirleyen nedir? Neye göre yaşıyor, hal ve gidişimizi hangi ilkelere göre şekillendiriyor, kimi örnek alıyoruz?

    Dünyanın iki ucunun bir araya geldiği bu zamanda, bu akımlar, modalar, modeller izdihamında bu sorulara cevap ararken, çoğunlukla varılacak sonuç şudur: Tarzı olmayan, anlık hissiyata göre şekilden şekile giren bir hayat!

    Oysa müslümanın bir duruşu vardır. Allah’ın Kutlu Elçisi’nin örnekleyip gösterdiği bir hayat tarzının temsilcisidir. Öyleyse O’nun mübarek ahlâkını öğrenip anlamaya, “Siyer-i Nebi”yi okumaya şimdi her zamankinden çok ihtiyaç var.

İki cihan güneşi Rasul-i Ekrem s.a.v., kendisine vahyedilen ilahî ölçüleri insanlara bildirip o ölçülerin nasıl yaşanacağını hayatıyla göstermiş kutlu bir rehber, mükemmel bir insandır. Dünya ve ahiret mutluluğuna götürecek dosdoğru yolun nasıl yürüneceğini, dünya üzerinden istikameti kaybetmeden nasıl geçilip gidileceğini, Allah Tealâ’ya nasıl hakkıyla kulluk edileceğini en mükemmel haliyle bizzat yaşayarak bize O göstermiştir.

Çünkü Cenab-ı Hak O’nu en yüksek ahlâk üzere yaratmış, en güzel surette terbiye etmiş ve alemlere rahmet olarak göndermiştir. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de, yarın mahşer günü Allah Tealâ’nın huzuruna yüz akıyla varmak isteyenler için o rahmet peygamberinin “üsve-i hasene”, yani “en güzel örnek” olduğu beyan buyurulur.

Hiç şüphesiz Hz. Peygamber s.a.v., Allah’ın habibi ve rasulü olarak, insanların en mükemmeli ve en şereflisi olarak, erişilmez bir mevkidedir. Fakat sıradan biri olmadığı halde, bir babanın yürümeyi öğrettiği yavrusunun küçük adımlarına adımlarını uydurması gibi, biz örnek alalım diye sıradan biri gibi yaşamayı seçen bir peygamberdir.

Hayatın her alanında


İzini sürmeye, benzemeye çalıştığımız örnek, bir peygamberdir elbette. Ama aynı zamanda içinde yaşadığı cahiliyye toplumundan üzerine zerre kadar leke bulaştırmadan fıtratını muhafaza edebilen “emin” bir “genç”tir. Hak hukuk tanımayan bir piyasanın vahşi kurallarına rağmen dürüstlükten taviz vermeyen bir “tüccar”dır. Nazik ve vefalı bir “eş”, şefkatli bir “baba”, secdede sırtına çıkan torunlarının keyfini kaçırmamak için secdeyi uzatan sevgi dolu bir “dede”dir. Cebrail a.s.’ın karşısında “öğrenci”, ashabının karşısında “öğretmen”dir. Cesur bir “komutan”, adil bir “devlet reisi”dir. En önemlisi de O, “Allah’ın en sevgili kulu”dur.

Öyleyse, kim olursak olalım, ahirette felah bulmak isteyenlerden isek eğer, O’nda hepimiz için mutlaka en güzel ve en doğru örneklikler vardır.

Efendimiz’in adeta bir güzellikler ve faziletler hazinesi olan örnekliklerini hayatlarına taşımak isteyen müminler, Tabiîn döneminden itibaren Rasul-i Ekrem s.a.v.’i daha yakından tanıma iştiyakıyla “Siyer” geleneğini başlatmışlardır. Siyer veya Siyer-i Nebî, Hz. Peygamber’in hayatını bütün yönleriyle ve en ince ayrıntısına kadar tespit ederek öğretmeyi amaçlayan bir ilim dalıdır.

Efendimiz’e olan muhabbet ve O’na benzeme çabası sebebiyledir ki İslâm dünyasında asırlardır en çok okunan kitaplar arasında, Kuran-ı Kerim ve hadis külliyatlarıyla birlikte siyere dair eserler de yer almıştır. Geçmişte bir gelenek halinde sürdürülen siyer okumaları, zaten bir mükellefiyet olan Sünnet-i Seniyye yanında, müslümanları Efendimiz s.a.v. gibi davranmaya, O’nun yüksek ahlâkî meziyetlerini örnek almaya teşvik ederek daha faziletli kılmak amacına yöneliktir. Gül gibi kokmak için gül bahçesine girmek gerekir çünkü.

İtibarımız O’ndandır


Şeyh Galib, Rasulullah s.a.v.’in aşkıyla kaleme aldığı şiirlerinden birine, “Efendimsin, cihanda itibarım varsa sendendir.” diye başlar. Bu, öylesine söylenmiş bir söz değildir. Müslümanlar hem fert hem toplum olarak ne zaman Hz. Peygamber’i örnek almış, O’na uymaya çalışmışlarsa, Allah katında da diğer insanların nezdinde de kıymet ve itibar kazanmışlardır. Osmanlı’nın dünyaya hükmettiği ihtişamlı devirlerinde saraydan dergâhlara, kıraathanelerden evlere kadar her yerde yaygın bir siyer okuma geleneği vardır mesela. Günümüzde olduğu gibi bu geleneğin terk veya ihmal edildiği zamanlarda ise müslümanlar bu dünyadaki itibarlarını da yitirip zelil düşmüşlerdir.

Kabul edelim ki müşriklerin bile kendilerinden daha çok güvendikleri bir peygamberin ümmeti olarak bizler, bugün O’nun bize öğrettiği gibi yaşamakta sıkıntı yaşıyoruz. Sözleri tutmak hususunda yeterince duyarlı davranmıyor, çabuk öfkeleniyor, kardeşlerimize af ve merhametle muamelede gönülsüz davranıyoruz. Kendimizi bu dünyaya fazlaca kaptırdığımız, nefsimize uyduğumuz oluyor. Böylece kendimizi küçük düşürüyor, dışardan bakanlara hoş bir görüntü vermiyoruz. Çünkü bu hoş olmayan görüntümüzü düzeltmek adına Siyer aynasına bakmayı epeydir ihmal etmişiz. Üzerimize yapışan, bizi cihanda itibarsız kılan olumsuzluklardan haberimiz yok.

Hz. Peygamber s.a.v.’den öğrendiklerimizi yeniden hatırlamaya, siyer okumalarını yeniden hayatımıza dahil ederek halimizi güzelleştirmeye vesile olması için, o rahmet denizinden birkaç damla sunalım istiyoruz. İşte, Siyer kitaplarından derlediğimiz ve O’nun Allah Tealâ tarafından övülmüş örnek ahlâkından bir demet:

Komşunun yetimi


Allah Rasulü s.a.v. her zaman alçakgönüllüydü. İnsanların arasına karışır, kendisini onlardan yukarıda görmez, onlarla sohbet eder, onlar gibi yaşardı. Ailesinin ihtiyaçlarını kendisi karşılar, ev işlerinde hanımlarına yardımcı olur, ayakkabısını kendisi onarır, devesine kendisi bakar, misafirine bizzat hizmet ederdi. Kuba mescidi ve Mescid-i Nebevî inşa edilirken sırtında kerpiç taşımış, Hendek Savaşı hazırlıklarında ashabıyla birlikte O da hendek kazmıştı.

Bir topluluk içine girince kendisi için abartılı tazim gösterilmesini, ayağa kalkılmasını ve yer açılmasını istemez, boş buldukları yere otururlardı. Bir seyahatte yol arkadaşları mola verip yemek hazırlamak üzere iş bölümü yaptığında kendisi de yakacak çalı çırpı toplamaya koyulmuştu.

Zaferler ve fetihler kazandıktan, güçlü bir İslâm devletinin reisi olarak adı bütün dünyada duyulduktan sonra da tevazusunu terk etmedi. Yine kerpiçle örülü bir odada, hurma lifleriyle doldurulmuş bir minder üzerinde yaşadı. Yine aç kaldığı ama şikayetlenmediği günler geçirdi. Buğday ekmeğini yine nadiren ve en çok iki gün üst üste yiyebildi. Sofraya yine hizmetçisiyle birlikte oturdu. İstese saraylar, konaklar yaptırabilir, ihtişamlı tahtlar üzerinde oturabilir, kendisi için mükellef sofralar donatabilirdi halbuki. Ama o önce ashabını düşündü. Elinde olanı başkalarına verdi, kendisi ve ehl-i beyti için “kifaf (yaşayacak kadar rızık) miktarı” ile yetinmeyi seçti.
Mekke’yi fethettiğinde devesinin üzerinde şehre girerken fatih bir kumandan büyüklenmesine düşmemek için başını mahcubiyetle eğebildiği kadar eğmişti. O gün karşısında heyecandan titreyen bir hemşehrisini, “Sakin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim.” diye yatıştırırken kendisini muhtereme validelerini kastederek şöyle tanıtıyordu:

– “Kureyş’ten, güneşte kurutulmuş et yiyen, senin eski komşunun yetimiyim ben.”

Nazik, merhametli, cömert


Rasulullah s.a.v. dünyanın en nazik insanıydı. Kim olursa olsun herkese değer verirdi. Karşılaştığı insanları önce kendisi selamlar, onların yanından yavaşça ve gülümseyerek geçerdi. Meclisinde son konuşanı ilk konuşan gibi sabırla ve dikkatle dinler, kimsenin sözünü kesmez, konuşan kişinin yüzüne bakardı. Kendileri konuşurken de muhatabına bütün vücuduyla döner, sesini yükseltmez, tane tane konuşurdu. Boş söz söylemez, zaruret olmadıkça konuşmazdı zaten. Sükût etmeyi daha çok severdi. Fakat bir söze başlamışsa da onu yarım bırakmaz, herkese akıl ve idrakine göre hitap ederdi.

Yanlış davranışlar karşısında kimseyi kırmadan, isim vermeden, ince imalarla gerekli uyarılarda bulunur, insanların kusurlarını hoş görürdü. On yıl hizmetinde bulunan Enes b. Malik r.a.’e bu on yıl boyunca bir kere bile kızmamış, bedevîlerin kaba, hatta incitici davranışlarını hep tebessümle karşılamıştır. Hiç kimsenin ayıbını açık etmemiş, kusurunu araştırmamış, kimseyle münakaşaya girmemiştir. Müslümanlara eziyet ve kötülükte çok ileri giden birçok kimsenin İslâm’ı kabul etmesinden sonra, daha önce yaptıklarının yüzüne vurulmamasını ashabına özellikle tembihleyen, bağışlaması sonsuz bir peygamberdir O.

Ailesinden ve ashabından kim kendisine seslenmişse her zaman “Buyur!” diye mukabele eden Allah Rasulü s.a.v., hayatı boyunca kahkaha ile gülmemiş, kimsenin evine izinsiz girmemiş, şaka için bile olsa yalan söylememişti. Sahabe efendilerimizin ifadesiyle O, “örtüsüne bürünen bir genç kızdan daha hayâlı” idi. Yine Sahabe’nin ifadesiyle “yağmur yüklü rüzgârlardan daha cömert” olan Fahr-i Kâinat Efendimiz, bir keresinde sırtındaki hırkayı çıkarıp verdiği gibi, kendisinin ihtiyacı varken de elinde olanı isteyene veriyordu.

Çok merhametliydi. Çocuklar ve yaşlılarla şakalaşır, kimsesiz ve fakir sahabilerini arar sorardı. Akrabalarına ve dostlarına karşı vefalı, sözüne sadıktı. Yaptığı hiçbir anlaşmayı kendisi bozmadı. Uğradığı kötülüklere hep iyilikle mukabele etti.

Başkaları için


Kendisiyle ilgili hususlarda müsamahalı ve affedici olan Hz. Peygamber s.a.v., başkalarının hukuku ve ilahî ölçüler söz konusu ise son derece kararlı davranır, asla taviz vermezdi. İçinde bulunulan şartlar ne kadar zor olursa olsun çizgisini değiştirmez, savunduğu ilkeleri eğip bükmezdi. Hak ve adalet neyi gerektiriyorsa onu uygulardı. Devlet g...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken
« Posted on: 19 Nisan 2024, 18:12:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken rüya tabiri,Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken mekke canlı, Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken kabe canlı yayın, Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken Üç boyutlu kuran oku Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken kuran ı kerim, Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken peygamber kıssaları,Kutlu Aynadan Kendimize Bakarken ilitam ders soruları, Kutlu Aynadan Kendimize Bakarkenönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes