> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır?  (Okunma Sayısı 1172 defa)
24 Temmuz 2011, 18:44:22
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Temmuz 2011, 18:44:22 »



İslâmî Hayat Nedir, Nasıl Yaşanır?


Ocak 2010 133.SAYI


Semerkand Dergisi kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

İslâm, iman ve yaşantı bütünlüğünü gerektirir.

Müslümanlığı sadece bir kimlik, bir etiket olarak taşımak, İslâm’ın insan üzerindeki gayesini gerçekleştirmeye yetmez.

Hz. Peygamber s.a.v., “İman temenni ve süs değil, kalbe yerleşmiş ve yapıp edilenlerle doğrulanmış olandır.” buyuruyor.

Müslümanın imanını ispat eden yaşama biçimine “İslâmî hayat” denilir.

İslâmî hayat herkesin kendi düşünce ve yorumuna göre şekillenen soyut, anlaşılması ve uygulanması uzmanlık isteyen bir tarz değildir.

Aksine son derece net, açık ve kolaydır. Çünkü İslâm din-i mübin’dir. Yani apaçık, gizlisi saklısı olmayan, herkesin kolayca yürüyebileceği bir yol.

Gelin, İslâmî hayatın ne üzerine ve nasıl inşa edileceğini bir kez daha hatırlayalım.

Allah’ın birliğine, Hz. Muhammed s.a.v.’in son peygamber olduğuna ve ahiret gününe inanan her insan müslümandır. Müslüman, tek gerçek hüküm sahibinin Allah olduğunu bilir. O peygamberler göndererek insanlığı uyarmış, doğru yolu göstermiştir. Müslüman bu gerçeği tasdik etmiş, tanık olmuştur. Artık bu gerçeğe göre kendini ve hayatını inşa etme sorumluluğu başlamıştır.

Dünya hayatı bitip Allah’ın insanlarla hesaplaşacağı gün gelmeden hazırlanmak gerekir. Her şeyin başında, Allah ve Rasulü nasıl bildirdi ise o haliyle İslâm dinini öğrenmek ve yaşamak gelir. Kendi görüş ve düşüncelerimize göre dinî anlayış geliştirmek, bir yol çizmek yanlış ve geçersizdir. Din, Allah’tan geldiği gibi kabul edilir.

Dünya ve ahiret hayatının hakikatine dair tek gerçek bilgi kaynağı İslâm’dır. Bu bilgi dünyayı, ahireti, canlı ve cansız her varlığı yaratan Allah’tan gelmektedir. Allah, aklın kavrayabildiği ve kavrayamadığı hikmetlere bağlı olarak her yarattığına istediği şekli vermiş, hayatını belirlemiştir. Onlar üzerinde istediği gibi etki ve tasarruf sahibi olan da O’dur.

Dünya hayatını İslâm’ın prensiplerine göre yaşamanın en doğru yol olduğunu biliriz. Allah’a güvenir ve O’na teslim oluruz. Asıl beklentimiz, ümidimiz ahirette Allah’ın rahmetiyle karşılanmaktır. Bu hal müslümanı güven ve huzur içinde yaşatır. Kendisi güvenli, huzurludur ve çevresine de güven ve huzur verir.

Bu nedenle dünyanın müslümanın varlığına ihtiyacı vardır. Müslüman, İslâm’ın emrettiği gibi yaşayarak bütün mahlukatın haklarını gözetir. Onların yok olmasını, bozulmasını engeller.

Allah Tealâ, alemi bir bütünlük içerisinde yaratmıştır. Alemdeki her bir unsur diğerine bağlıdır. İyi veya kötü haliyle diğerini etkiler. İnsan da müslüman olarak yaratılarak ilâhi düzendeki yerini almıştır. Yaratılışından uzaklaşması, içinde bulunduğu aleme yabancılaşması demektir. Bu hal zarar görmesine yol açar. Çevresine de zarar vermeye başlar. İslâm bu yabancılaşmanın, hakikatten uzaklaşmanın önüne geçmek için kurallar koyar. Yapılacakları ve yapılmayacakları belirler. Böylece hayat için güvenli bir alan oluşturur.

İlmihaller ve İslâm prensipleri

İlmihal kitaplarımız, her seviyeden müslümanın kolaylıkla anlayabileceği bir üslupla dinin kurallarını, Allah’ın emir ve yasaklarını bir araya toplamıştır. Bu yazıya da kaynaklık eden merhum alimimiz Ömer Nasuhi Bilmen’in “Büyük İslâm İlmihali” buna bir örnektir. Bir müslümanın nasıl yaşaması gerektiğine dair temel prensipler, görevler bu ilmihalde kolaylıkla bulunabilir.

Müslüman, görevleri olan insandır. Sorumlulukları, yapması ve sakınması gerekenler vardır. Bu görevlerin kimileri zorunludur. Bunlar Allah Tealâ’nın mutlaka yapılmasını veya yapılmamasını emrettiği şeylerdir. Mesela namaz, zekât, oruç, hac yapılmasını emrettiği görevlerdir. Yalan söylemek, çalmak, haksız yere kan dökmek gibi işlerin de kesinlikle yapılmamasını emreder.

Müslümanın kimi görevleri de yapılması hoş görülüp tavsiye edilen işlerdir. Bu tavsiyelere uymak, dinen zorunlu olmamakla birlikte kişinin ahlâkî olgunluğunu gösterir, sevap kazandırır. Başta Yüce Rabbinin olmak üzere herkesin takdirine, övgüsüne sebep olur. Yapılmaması bir noksan, eksiklik olmakla birlikte bir sorguyu ve azabı gerektirmez. Nafile kılınan namazlar, fakirlere ve düşkünlere yardım, cömertlik, güzel ve kibar davranışlar gibi...

Dinen zorunlu olan görevler, dinimizin ibadetler bahsinde ele alınır. Diğer görevler ise ahlâk bahsine aittir.

İslâm ahlâkı kişilerin kendi anlayışlarına, zevk ve çıkarlarına, devirlerin modasına bağlı değildir. Kaynağı vahiydir, ilâhi bir mana taşır. Bu sebeple insanların manevi ihtiyaçlarını karşılar, tatmin duygusu verir, yükselme ve olgunlaşmayı sağlar.

Fazilet ve hikmet dini olan İslâm sayesinde müslüman kişi yüksek bir ahlâk anlayışına sahiptir. Artık müslümanlığının ispatı bakımından bu anlayışla yaşaması beklenir. Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz: “Ben  iyi ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuşlardır. Onun ümmetinin işi de bu ahlâkı devam ettirmektir.
Peygamberinin tebliğ ettiği din üzere olan müslümanın kötü bir ahlâkla ömrünü tüketmesi beklenemez. O, kendisine öğretilen ahlâkın faziletini, yüceliğini hissederek Efendimiz’in izini takip eder.

Her bir insan, kötü ahlâkını değiştirip bu yüce ahlâka sahip olabilir. Efendimiz s.a.v.: “Ahlâkınızı güzelleştirin” diye emir ve tavsiye buyurmuştur. Dinen hoş görülmeyen hal ve istekleriyle mücadele eden çok kimsenin güzel bir ahlâk, iyi huylar kazandıkları görülmektedir. Buna “nefs terbiyesi” denilir ve her kişi bununla yükümlüdür. Bu terbiye sayesinde müslümanlar her çeşit görevlerini kolaylıkla yerine getirirler.

Müslümanın 4 Görev Alanı

Müslümanların görevleri esas olarak dörde ayrılır:

• Allah Tealâ’ya karşı olan görevler,
• Kişinin kendisine karşı görevleri,
• Aileye karşı görevler,
• Topluma karşı görevler.

Allah’a karşı görevler

Her akıl sahibi ve ergenlik çağına ermiş kimse, Allah Tealâ hazretlerini bilip yalnız O’na kulluk etmekle sorumludur. Bu kulluk, bir insan için en büyük nimet ve şereftir. Ancak Allah’a kulluk eden insan huzur bulur. Evladın anne babasını, kardeşin kardeşini, arkadaşın arkadaşını bilmesi gerektiği gibi, insan da en doğal hali olan kulluğunu bilmelidir. Aksi halde Rabbini unutur, karanlıkta kalır. Dünya hayatını bir hiç olarak yaşar. Ebedi olan ahiret hayatı ise azaba döner.

Allah’ın varlığını, birliğini, kudret ve azametini, mübarek emir ve yasaklarını bilir ve doğrularız. Bu bizim inancımızı gösterir. Sonra da namaz, zekât, oruç, hac gibi yükümlü bulunduğumuz ibadetleri seve seve yerine getiririz. Bunlardan feyz alır, büyük zevk duyarız.

İslâm yurdunu koruma ve savunma da Rabbimize karşı görevlerimizdendir. Dine ve İslâm yurduna hizmet, bir müslüman için çok kıymetlidir. Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur: “Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin.”

Kişinin kendi nefsi ile mücadelesi de bir cihaddır. Bundan dolayı önemli ilâhi bir görevdir. İslâm’ın verdiği bir terbiye içerisinde nefsini koruyan kimse,  hem kendisine hem İslâm yurduna gereği gibi hizmet eder. Yüksek fedakârlıklar yüksek bir İslâm terbiyesi sayesinde meydana gelir.

Kişinin kendisine karşı görevleri

İnsanların kendilerine karşı da görevleri vardır. Bu görevlerin bir kısmı bedenlerine bir kısmı ruhlarına yöneliktir.
Her müslüman için temiz ve pak olmak, güçlü bir bedene sahip olmak gereklidir. Bedenimiz, Allah’ın bir nimetidir. Yaratılış şekliyle O’nun harikalarından biridir. Her yönüyle insana hizmet eden bu bedene, bağımıza bahçemize, evimize arabamıza gösterdiğimiz özen gibi özen göstermeliyiz. Güçlü ve sağlıklı olmasına gayret etmeliyiz.
Sağlığa zarar verecek yiyeceklerden, içeceklerden ve davranışlardan kaçınmak, hastalık halinde de tedaviye dikkat etmek gerekir.

İslâm’da içki haramdır. Herhangi bir organı kesin bir lüzumu yokken kesmek haramdır. İntihar denilen cinayet haramdır. Çünkü bunları yapmak Allah’ın insana ikram ettiği hayata suikast demektir.

Geceli gündüzlü aç durmak, helal şeylerden büsbütün nefsini kesmek gibi riyazetler de caiz değildir. İslâm’da toplumdan ayrılıp yalnız başına ibadetle meşgul olmak anlamındaki ruhbaniyet yoktur. Dinimizin emrettiği ibadet ve riyazetler orta bir halde olup, hayatın zevkini, mutluluğunu engellemez.

İnsan sağlam bir iradeye sahip olmalıdır. Yararlı şeyleri öğrenip yapmalı, yararsız şeyleri de terk etmelidir. Başkalarının hatalı davranışlarına özenmemelidir. Hakkın, doğrunun yanında olmalıdır. Her ne sebeple olursa olsun haksızlığın, zulmün, eziyetin yanında olmamalıdır. Kötü ve zararlı olan herhangi bir şeyi kıymetlendirmeye çalışmamalıdır.

Aklı ve zihni ilimle irfanla aydınlatmak, kalpte yararlı ve yüksek duyguları uyandırmak gerekir. İslâm’da ilim ve marifet kazanmak pek önemli bir görevdir. İnsan akıllıca yaşamalı ve daima gerçeğin peşinde olmalıdır. Bir hadis-i şerifte: “İnsanın dayanacağı şey aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur.” buyurulmuştur.

Aileye karşı görevler

İslâm’da evlilik ve aile kurmaya önem verilmiştir. Aile içerisindeki fertlere de karşılıklı görevler düşmektedir.
Erkeğin başlıca görevi eşiyle güzel geçinmek, onu korumak, geçim ihtiyaçlarını karşılamak ve ailesine bağlı kalmaktır. Efendimiz s.a.v.: “Kadınlara ancak kerim olanlar ikram eder, kötü olanlar da ihanet eder.” buyurmuşlardır.
Kadın ise, eşinin namus ve şerefini korumak, kanaatkâr olmak ve israftan kaçınmakla görevlidir. Eşinin dine uygun istekl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır?
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:12:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? rüya tabiri,İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? mekke canlı, İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? kabe canlı yayın, İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? Üç boyutlu kuran oku İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? kuran ı kerim, İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? peygamber kıssaları,İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? ilitam ders soruları, İslâmî Hayat Nedir Nasıl Yaşanır? önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes