> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Ehl-i Beyt Kimdir?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ehl-i Beyt Kimdir?  (Okunma Sayısı 1126 defa)
11 Ekim 2014, 12:28:35
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 11 Ekim 2014, 12:28:35 »



Ehl-i Beyt Kimdir?


Ebubekir Sifil | Ağustos 2013 | AYIN KONUSU
   

“Ehl-i Beyt” kavramı, gerek Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e karşı sorumluluğumuz çerçevesinde, gerekse tarih içinde ortaya çıkan “fırkalaşma” hadisesi bağlamında bizim için son derece önemli bir yere sahiptir. Efendimiz s.a.v.’le ilgili sorumluluklarımızın, O’nun bu dünyadaki varlığıyla sınırlı olmadığı açıktır. O’nun hayatımızdaki merkezî konumu, kaçınılmaz olarak O’ndan sonra O’na ve bize bıraktıklarına karşı sorumluluklarımız konusunu da gündeme taşımaktadır.

Gerek Yüce Kitabımız’da, gerekse Sünnet-i Seniyye’de, Efendimiz s.a.v.’den sonra O’nun bize “emaneti” olarak kalan Ehl-i Beyt konusunda hassas davranmaya çağırıldığımıza göre, Ehl-i Beyt’e karşı bir takım sorumlulukların muhatabı olduğumuz açıktır.

Bunun yanında, İslâm tarihinde erken dönemlerden itibaren yaşanan bir takım elim hadiseler sonucunda ortaya çıkan ve Ehl-i Beyt’i sahiplenme görüntüsü altında Ümmet’in ana gövdesini Ehl-i Beyt’e karşı ilgisizlikle, ihmalle, hatta “ihanet”le suçlayan, adına “Şiîlik” dediğimiz oluşumun iddia ve ithamları da maalesef canlı biçimde varlığını muhafaza etmektedir. Dolayısıyla bütün hassasiyetiyle gündemimizde kalıcı bir yer tutmakta olan bu meselenin bütün boyutlarıyla aydınlığa kavuşturulması, daha doğrusu mevcut aydınlık konusunda bizim bir “hafıza tazelemesi” yapmamız kaçınılmaz bir görev olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun için önce ilgili kavramlar konusunda bir hatırlatma yapıp, ardından meseleye geçelim.

Ehl-i Beyt ve ilgili kavramlar

Ehl-i Beyt meselesi söz konusu olduğunda, onunla birlikte birçok kavram da tabiî olarak gündeme gelmektedir. “Âl-i Rasul”, “Evlad-ı Rasul”, “Âl-i Ali”, “Itre”, “Seyyid”, “Şerif”, “Haşimî”, “Alevî” bu kavramların başında gelmektedir. Tarih içinde her birinin anlam ve muhtevası hassasiyetle belirlenmiş olan bu kavramlar konusunda günümüzde zaman zaman kafa karışıklıkları yaşandığı görülmektedir. Dolayısıyla konuya bu kavramları netleştirerek başlamamız gerekiyor:

Ehl-i Beyt

Sözlükte “ev halkı” anlamına gelen Ehl-i Beyt (Ehlu’l-Beyt), tabiri, bu anlam sahası içinde bir kimsenin eş(ler)ini, çocuklarını, torunlarını ve yakın akrabasını anlatır. Cahiliye döneminde bu tabir, bu anlamları içine alacak şekilde kullanılmaktaydı. Hatta kadim Arapçada “merhaben ve ehlen” veya “ehlen ve sehlen” tabirleri, yabancı bir muhite giden bir kimseye, “kendini burada yabancı hissetme; burası sana ev halkı gibi yakınlık gösterecek insanların bulunduğu, işlerini kolaylıkla halledebileceğin, kendini yakın hissetmen gereken bir yerdir” anlamında kullanılırdı. (Âsım Efendi, Kamus Tercemesi, 3/136)

İslâmî bir kavram olarak ise Ehl-i Beyt, sadece Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in pak eşlerini ve temiz neslini anlatmak üzere kullanılır. (TDV İslâm Ansiklopedisi, 10/498)

Yüce Kitabımız’da birçok yerde farklı bağlamlarda geçen bu tabir, geçtiği her yerde eş ve çocuklarla birlikte “ev halkı” anlamına gelmektedir. Söz gelimi Hûd suresi 73. ayet-i kerimede, “Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun ey ev halkı” buyurulmaktadır. Hz. İbrahim a.s.’a gelen meleklerin ağzından nakledilen bu dua cümlesinde, Hz. İbrahim ve eşi Hz. Sâre validemizin kast edildiği açıktır. Çünkü bu cümlenin hemen öncesinde Hz. İbrahim a.s.’a ve eşi Hz. Sâre validemize evlat müjdesi verilmektedir.

Aynı şekilde Kasas suresinin 12. ayetinde de bu tabir Hz. Musa a.s. bağlamında geçmektedir. Annesi tarafından ilahî emirle nehre bırakılan ve Firavun hanedanı tarafından bulunarak saraya getirilen kundaktaki Hz. Musa a.s., ilahî takdirle saraydaki hiçbir kadının sütünü emmemiş, bunun üzerine O’nun bakımı ve emzirilmesi meselesi gündeme gelmişti. Kız kardeşi, saray görevlilerine O’nun bakımı için uygun bir aile tanıdığını söyleyerek yeniden annesine kavuşmasına vesile olmuştu. Bu ayet bize, Hz. Musa a.s.’ın kız kardeşinin, Firavun hanedanına çocuğun bakımı için uygun bir aile tanıdığını söylerken “ehl-i beyt” tabirini kullandığını haber veriyor ki, kasdettiği, annesinden başkası değildir.

Yine Hûd suresinin 81. ayetinde inanmamakta ve o malum çirkinliği işlemekte ısrar eden kavmi helak etmek üzere gelen meleklerin, Hz. Lût a.s.’a şöyle dediği haber verilmektedir: “Dediler ki: “Ey Lût! Şüphe yok ki biz senin Rabbinin elçileriyiz. Onlar (kavmin) sana elbette el uzatamayacak. Artık sen ailen ile gecenin bir kısmında yürü ve sizden hiçbir kimse geri kalmasın, zevcen ise müstesna. Şüphesiz ki onlara isabet edecek şey, ona da isabet edicidir. Muhakkak ki onların vaad edilen zamanları sabah vaktidir. Sabah vakti ise yakın değil midir?”

Burada Hz. Lût a.s.’ın ev halkından “ehlike: senin ehlin” diye bahsedilmekte, “ehlinle birlikte yola çık; onlardan hiç kimse geri kalmasın” cümlesinden sonra, O’na karşı gelmekte ısrar gösteren hanımı bundan istisna edilmektedir. Bir diğer ifadeyle Hz. Lût a.s.’ın hanımı da esasen onun “ehl-i beyti”ndendir; ancak O’nunla birlikte çıkıp kurtuluşa ermeyi hak etmediği için helak edilenlerle birlikte o da helak edilmiştir. (Bkz. Hicr suresi 65. ayet)

Ahzâb suresinin 33. ayeti, konumuzla doğrudan ilgili ayetlerden birisidir. Orada (32. ayetten itibaren) Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin. Ve hanelerinizde karar ediniz ve evvelce cahiliye zamanındaki açılış gibi açılıvermeyiniz. Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz, Allah’a ve Peygamberi’ne itaat ediniz. Ve ey Ehl-i beyt, Allah sizden ancak kiri götürmek ve sizi tertemiz kılmak dilemektedir.”

Görüldüğü gibi 32. ayet doğrudan müminlerin annelerine hitapla başlamakta ve 33. ayette onlara “ey Ehl-i Beyt” diye hitap edilmektedir. Bu da açık bir şekilde göstermektedir ki, Kur’an-ı Kerim’de Rasul-i Kibriya s.a.v. Efendimiz’le bağlantılı olarak geçen Ehl-i Beyt tabiri, O’nun mü’minlerin anneleri olan pek zevcelerini anlatmaktadır.

Konuyla ilgili bir diğer ayet, Âl-i İmran suresinin 21. ayetidir. Orada Yüce Allah, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e hitaben şöyle buyurmaktadır: “Hani sen müminleri (Uhud’da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ehlinden (ev halkından) ayrılmıştın… Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”

Burada da Efendimiz s.a.v.’in, sabahleyin erkenden yanından ayrıldığı kimselerden, O’nun ehli diye bahsedilmektedir ki, kast edilenlerin, müminlerin anneleri olduğu açıktır. (Yusuf suresinin 25 ve 93, ve Tâ-Hâ suresi 132. ayetlere de bakılabilir.)

“Ehl-i Beyt” tabirinin hadis-i şerifilerde hangi anlamda kullanıldığına baktığımızda karşımıza şöyle bir manzara çıkmaktadır: Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, “Ehl-i Beyt” tabiriyle hem pak zevcelerini, hem de temiz neslini kast etmiştir.

Efendimiz s.a.v., Hz. Zeyneb binti Cahş r.anha validemizle evlendiğinde bir düğün yemeği vermiş, yemeğin ardından her bir eşinin odasına gidip kapıdan içeriye doğru “Selamünaleyküm! Nasılsınız ey Ehl-i Beyt?” diye seslenmiş, onlar da hayır ve afiyet üzere olduklarını bildirmişlerdir. (Buharî; Müslim)

Sahabe, “Ya Rasulallah! Size nasıl salât edelim?” diye sorduğunda Efendimiz s.a.v. şöyle cevap vermiştir:

– Allahım! Hz. İbrahim’in âline salât ettiğin gibi Hz. Muhammed’e, eşlerine ve soyuna da salât et. Hz. İbrahim’in âline bol hayır ve bereket verdiğin gibi Hz. Muhammed’e, eşlerine ve soyuna da bol hayır ve bereket ihsan eyle, deyin. (Buharî; Müslim vd.)

Bir diğer rivayette Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Kim bize, Ehl-i Beyt’e salâvat getirdiği zaman tam ve bol ecir almak isterse, ‘Allahım! Âl-i İbrahim’e salât ettiğin gibi, Nebi Muhammed’e, müminlerin anneleri olan eşlerine, soyuna ve ehl-i beytine de salât et; zira Sen Hamîd’sin, Mecîd’sin’ desin.” (Ebu Davud)

Zikrettiğimiz ayetler ve Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, “Ehl-i Beyt” tabirini pak zevcelerini de içine alacak şekilde kullanmış, onları tabirin dışında tutmamıştır.

Âl-i Rasul

“Âl” kelimesi sözlükte “Bir kimsenin ehl ü ıyali, tabileri, ahbabı, dostları” demektir. Bu manada kelimenin aslı “ehl” olup, ortadaki “h” harfinin elif harfine dönüşmesiyle “âl” haline gelmiştir. (Âsım Efendi, Kamus Tercemesi, 3/139)

Kavram olarak “Âl-i Rasul” tabirinin kimi anlattığı konusuna gelince, bu tabirin, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in ikinci kuşak dedesi (Abdülmuttalib’in babası, Abdimenâf’ın oğlu) olan Hâşim’in soyundan gelenleri anlattığını söylemişlerdir. Bilindiği gibi Hâşim’in dört oğlundan yalnızca Abdülmuttalib’in erkek tarafından soyu devam etmiştir. Dolayısıyla “Âl-i Rasul” tabirinin içine Abbas, Hâris ve Ebu Tâlib’in evlatları girmektedir. (Tecrid Tercemesi, 5/295; TDV İslâm Ansiklopedisi, 2/305-6)

Kendilerine zekât verilmeyen kimselerin “Hâşimoğulları” olarak sınırlandırılmış olması da bu görüşü destekleyen önemli bir husustur.

Bir rivayette Efendimiz s.a.v.’in, “Âl-i Rasul, takva sahibi herkestir.” buyurduğu nakledilmişse de, bu rivayet Hadis imamlarınca sahih bulunmamıştır. (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/32). Ancak bu rivayeti anlam olarak destekleyen başka nakiller mevcuttur. Sahabe’den birçok kimsenin, takva sahibi olan bütün müs...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ehl-i Beyt Kimdir?
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:16:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ehl-i Beyt Kimdir? rüya tabiri,Ehl-i Beyt Kimdir? mekke canlı, Ehl-i Beyt Kimdir? kabe canlı yayın, Ehl-i Beyt Kimdir? Üç boyutlu kuran oku Ehl-i Beyt Kimdir? kuran ı kerim, Ehl-i Beyt Kimdir? peygamber kıssaları,Ehl-i Beyt Kimdir? ilitam ders soruları, Ehl-i Beyt Kimdir?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes