> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Ayın Konusu > Cennetin Anahtarı Muhabbet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cennetin Anahtarı Muhabbet  (Okunma Sayısı 1074 defa)
24 Ağustos 2011, 11:09:29
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Ağustos 2011, 11:09:29 »



Cennetin Anahtarı Muhabbet


Şubat 2008 110.SAYI


Mehmet IŞIK kaleme aldı, AYIN KONUSU bölümünde yayınlandı.

Dünya nüfusunun üçte biri müslüman; yani biz, yaklaşık iki milyar insan…

Tek olan Allah’a iman ediyoruz. Bütün peygamberlere imanla birlikte Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.’i son peygamber olarak kabul ediyoruz. Ne getirdiyse hepsine iman ediyoruz. Rasul-i Ekrem s.a.v.’in “İman etmedikçe cennete giremezsiniz.” dediğini hepimiz biliyoruz. Elhamdülillah iman ettik, cenneti ümit ediyoruz. Peki, Efendimiz s.a.v.’in bu mübarek sözlerinin hemen peşinden ifade buyurmuş olduğu hakikate aynı hassasiyeti gösteriyor muyuz? İşte bunu iyi düşünmek lazım. Efendimiz s.a.v. “İman etmedikçe cennete giremezsiniz.” diye başlayıp, sözlerine şöyle devam etmişti:
“Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız!”

İnanıyorsak Sevmemiz Lazım


İnananlar olarak birbirimizi seviyor muyuz? Ya da soruyu şöyle soralım: Yeteri kadar seviyor muyuz?
İşte bunu anlamak için yine Efendimiz s.a.v.’in yukarıdaki iki mübarek cümleden sonra söylediğini ne kadar uyguladığımıza bakmalıyız. Şöyle buyurmuştu:

“Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şeyi size işaret edeyim mi? Aranızda selamlaşmayı yayın.” (Müslim, İman 22)

Hepimiz cennete girmek ve oradaki nimetlerle birlikte, en büyük nimet olan Allah’ın cemalini seyretmek istiyoruz. Buna ulaşmak, iman etmekle mümkün. İman ettik diyoruz ama imanın hakikatine ulaşabilmiş miyiz? Bunu anlayabilmek için şöyle kendimizi bir yoklamalıyız. Kalbimize bakmalıyız. “Mümin kardeşlerimi seviyor muyum veya ne kadar seviyorum?” diye sormalıyız kendimize.

İnsan en kolay kendini kandırır. Sorumuza cevap ararken temennilerimizi gerçek zannedip yanılmak yerine sabit ölçülerle hareket etmek gerekir. Efendimiz s.a.v.’in bu konuda koyduğu ölçü de şudur:

“Sizden biriniz, kendisi için sevdiği bir şeyi mümin kardeşi için de sevmedikçe (tam manasıyla) iman etmiş olamaz.” (Buharî, İman 6)

Şimdi dürüstçe cevap verelim: Seviyor muyuz? Sevebiliyor muyuz?
Gönlümüz ne durumda?
Kardeşlerimizin derdiyle ne kadar dertleniyoruz?
Hakikaten bir ve beraber miyiz? Bir araya gelebiliyor muyuz?
Birlikte neyi paylaşıyoruz, güzellikler mi üretiyoruz, soğuk rüzgârlar mı esiyor aramızda?
Kardeşlerimizin Hakk’a ve hayra yönelmesine, yol almasına, şevkine ve heyecanına katkıda bulunabiliyor muyuz?
Müminler olarak aramızdaki bağlarla ilgili önemli eksiklerimiz olduğunu kabul etmeyen yoktur sanırız. Peki, çare nedir?

Selam, Bir Sihirli Kelime

Hz. Peygamber s.a.v. Efendi-miz’in aramızdaki sevginin anahtarı olarak tavsiye buyurduğu uygulamayı hatırlayalım en başta: Selamı yaymak…

Efendimiz s.a.v. ne buyurduysa ölçü odur. Selamı yaydığımızda Yüce Mevlâ aramıza sevgi koyacak, bir muhabbet ihsan edecek ki o muhabbet imanımızı olgunluğa erdirecek. Buna tereddütsüz iman etmemiz lazım. Kalpler Allah’ın kudret parmakları arasında. Selamı yayanların kalplerine sevgiyi ihsan edecek.
Tanıdığımıza tanımadığımıza selam vereceğiz ve selamı yayacağız. Ama usandırmadan, zamanı zemini kollayarak, zarafetle, selamın ne olduğunu bilerek…

Bu noktada selamın ne olduğunu, bizim için ne anlama geldiğini hatırlamakta yarar var.

“es-Selamü aleyküm” veya “selamün aleyküm” “size selam olsun” demek.
Selam veren kimse selam vermekle, 99 mübarek isminden biri de “es-Selam” olan Allah’ı zikretmiş olur. “es-Selam” ismi şerifi, her türlü beladan, musibetten, kötülükten koruyanın gerçek anlamda ve sadece Allah olduğunu ifade eder.

Selam veren kişi selam verdiği kimseye güzel bir dua etmiş olur. Bu duada; “bir ismi de Selâm olan Allah size ve bütün işlerinize kefil olsun; her türlü hayrı size ihsan eylesin ve bütün kötülüklerden sizi selamette tutsun” anlamı saklıdır.

Selam verdiği kişi “aleykümselam” diye karşılık verdiğinde ise onun da Allah’ı zikretmesine, kendisine dua etmesine ve bir zararının dokunmayacağını ilan etmesine vesile olur. Selam veren kişi, muhatabına kendisinden bir zarar gelmeyeceğini de bildirmiş olur.

Selam bir güven telkini, bir emniyet iklimidir. Yani insanlara bizden endişe etmemelerini, bizim tarafımızdan onlara hiçbir zarar gelmeyeceğini selam vererek ifade etmiş oluyoruz. Hz. Ebu Bekir r.a. buyurmuştur ki; “Selam yeryüzünde Allah’ın emanı, yani ihsan ettiği güveni, emniyetidir.” O halde selamı yaymak, güveni ve huzuru yaymak demektir.

Selamı Bize Devredenler


Sahabe-i Kiram bu anlayışa ve yaşayışa sahiptiler. Onlar Efendimizin muhabbet ikliminde selamı anladılar ve son nefeslerine kadar selamı yayarak yaşadılar. Birbirlerini sevdiler, birbirleri için mallarından, canlarından geçtiler. İmanın tadıyla yaşadılar, sonraki nesillere bu tadı yaşattılar. Yüce Mevlâ’nın rızasına ve Selam yurduna ulaştılar.

Bu anlayış Sahabe-i Kiram’dan günümüze, gönülden gönüle, hayattan hayata geçerek geldi. Bu anlayışı temsil eden gönül erleri, selamı anlamak, selamı yaşamak ve selam yurduna selametle ulaşmak isteyenlere rehberlik etti; muhabbeti elde etmenin yollarını öğretti.

Kalbinde Ne Varsa Sen O’sun


Derdi olan dermanını arar, yolunu şaşıran bir bilene sorar ya… İşte gönlünün derdine düşmüş birkaç kişi, zamanın maneviyat büyüğü Abdülhakim Hüseynî k.s.’ye hallerini arz etmişler. Demişler ki:

– Efendim, uzun zamandır ziyaretinize gelip gidiyoruz. Yanınızdayken halimizde bir düzelme oluyor. Sizden ayrıldıktan sonra, memlekete döndüğümüzde bu hal bir süre daha devam ediyor. Daha sonra halimizi muhafaza edemiyoruz. Bize ne buyurursunuz?

Hazret elini yumruk haline getirerek şöyle buyurur:

– İnsanın kalbi bu yumruk kadardır. Bunun içinde Allah muhabbeti olması lazımdır.

Sonra orada yanan ışığı göstererek sözlerine şöyle devam eder:

– Şu anda ışık yanıyor, etraf aydınlık. Bu ışık sönerse etraf karanlık olacak. Aynı anda hem ışık, hem karanlık olmaz. Kalbin durumu da böyledir. Onun içinde Allah muhabbeti olması lazımdır. Allah muhabbeti yoksa başka şeyler vardır. Başka şeyler olunca kalbe Allah muhabbeti girmez. Allah muhabbetini elde etmek için de şu dört şeye devam etmek gerekir: Mürşidi ziyaret, mürşid sohbeti, rabıta, vird…

Eksilen Şeyler mi Var?


Manevi ilim sahibi Allah dostları gönül doktorlarıdır. Nice hasta gönüller, onların ilaçlarıyla derman bulmuştur. Doktora ve ilaca güvenmek, tedavinin başıdır.

“Eski muhabbetler kalmadı..” “Ah ne günlerdi o günler!” gibi ifadelerle muhabbetsizlikten yakınan birçok kardeşimiz var. Demek ki muhabbetin eksikliğini hissediyorlar. O zaman şöyle bir düşünelim:
Allah, eskiden de, şimdi de, gelecekte de kullarına lütuflarda bulunur. Önceden muhabbeti veren Allah şimdi de verir. Halihazırda muhabbetli nice kardeşlerimiz var.

Yüce Mevlâ, acizliğinin farkına varan, muhtaç olduğunu hisseden ve tevbe eden kuluna merhamet eder, kalbine muhabbetini koyar. O kul bu muhabbet ile bütün müminleri sever ve hayırlarda yarışır.
Ama bu muhabbeti kalpte korumak, hatta çoğaltmak gerekir. Bu manevi bir sermayedir. Bu da ancak maneviyat rehberlerinin tavsiyelerine uymakla mümkündür.

Hayata Muhabbet Tadı


Abdülhakim Hüseynî k.s. Hazretleri’nin yukarıdaki sohbetini esas alarak, hayatımızı manevi muhabbetle tatlandırmak, kardeşlik ruhunu diriltmek için önceliklerimizi şöyle sıralamamız mümkün:

Allah’ın samimi bir kulu ve Efendimiz s.a.v.’in sadık bir ümmeti olan, O’nun sünnetini adım adım takip etmeye çalışan bir gönül eriyle dostluk kurmak. Onunla birlikte tevbe etmek, böylece bir milat, bir başlangıç yapmak…

Şefkat nazarıyla kalbimizi ve yolumuzu aydınlatacak böyle bir Allah dostunu hayatımızdaki en büyük nimet olarak kabul etmek, Allah’ın en büyük ikramı olduğunu bilmek.

Onu sık sık ziyaret ederek, gıyabında da gönül bağı demek olan manevi rabıta ile yakınlığımızı pekiştirmek.
Tevbeyi hayat tarzı haline getirmek. Her günü, her hatırlayışı, her unutuşu tevbe vesilesi görmek, böylece gerçekten özür dileyebilen insan olmaya çalışmak.

Etrafımızda bulunan insanları da bu muhabbet sofrasına davet etmek, onların da tevbe etmelerine vesile olmaya çalışmak.

Bizim, her şeyimizin sahibi olan Yüce Allah’ı hep hatırlamak, her adımda O’nu hesaba katmak, O’nun hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak için sürekli zikri hayatın merkezine yerleştirmek. Üstlendiğimiz günlük virdi aksatmamak.

Bu hassasiyetle yaşayan kardeşlerimizle beraber bir sohbet ağı oluşturmak.
Dostluklarımızı, arkadaşlıklarımızı, derneklerimizi, heyetlerimizi bu önceliklerin asla göz ardı edilmediği bir çerçevede tutmak…

Gönül erleri, kalpleri manevi muhabbetle dirilten reçeteyi asırlardır böyle uygulamışlardır. Biz de bu hususları günlük yaşantımızın öncelikleri haline getirdiğimiz takdirde Allah’ın izniyle hayırlı geçmişimizin yolundan gitmiş oluruz. Selamı anlamış ve onu hakkıyla yayabilmiş olanların halini yaşarız.

Selam yurdu olan cennette Selâm olanın cemaliyle şereflenebilme duasıyla…

Ne Diyorlar?


Hz. Ömer r.a.’ın Oğlu Abdullah:

“Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceyi ibadetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem ve bu hal üzere ölsem… Fakat gönlümde Allah’a itaat edenlere karşı bir sevgi, O’na isyan edenlere karşı da bir buğz olmasa, bütün bu yaptıklarımdan bir fayda göremem.”

Ebu Talib el-Mekkî k.s. (10. yy):

“Kim Allah rıza...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cennetin Anahtarı Muhabbet
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:20:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cennetin Anahtarı Muhabbet rüya tabiri,Cennetin Anahtarı Muhabbet mekke canlı, Cennetin Anahtarı Muhabbet kabe canlı yayın, Cennetin Anahtarı Muhabbet Üç boyutlu kuran oku Cennetin Anahtarı Muhabbet kuran ı kerim, Cennetin Anahtarı Muhabbet peygamber kıssaları,Cennetin Anahtarı Muhabbet ilitam ders soruları, Cennetin Anahtarı Muhabbet önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes