> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Sivillerin korunması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sivillerin korunması  (Okunma Sayısı 2805 defa)
01 Ekim 2010, 17:47:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Ekim 2010, 17:47:19 »



III. Sivillerin Korunması


Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "Ben rahmet Peygamberiyim, ben savaş peygamberiyim"[395] hadis-i şerifinin kendi hayatında tahak­kuk ettiği bir, vakıadır. Gerçekten O, bir "rahmet peygamberi"[396] dir; aynı zamanda savaş peygamberidir. Ama savaşlarında bile rahmet olan bir peygamberdir. O'nun savaşları ile insanlık tari­hindeki diğer savaşların ayrıldığı noktalardan birisi de budur. Çünkü O'nun hedefi insanları öldürmek değil, Allah'ın dinini in­sanlara ulaştırmaktır. Öldürürken bile güzel öldürmeyi emret­miştir:

"Allah her hususta iyilik ve güzellikle hareket etmenizi emret­mektedir. O halde öldürürken bile en iyi ve en güzel tarzda öldürünüz.[397]

Müşriklerin savaşlarda müsle yapmalarına[398] yani öldürdük­leri insanların çeşitli organlarını kesmelerine karşılık Hz. Pey­gamber (s.a.v.) sahabesine verdiği emirle bunu yasaklıyor ve şöyle buyuruyordu:

"...Zulüm yapmayın, ölülerin burnunu kulağını kesmeyin ço­cukları öldürmeyin."[399]

Ebû Eyyub el-Ensarî (r.a.)'dan:

"Ben Rasûlullah (s.a.v.)'m yakalayıp bağladıktan sonra öl­dürmeyi yasakladığını duydum. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer öldüreceğim tavuk bile olsa onu (hedef olmak üze­re) bağlayarak öldürmem."[400]

Abdullah b. Yezid (r.a.)'dan:

"Rasûlullah (s.a.v.), yağma, talan ve bir de müsleyi yasakla­dı."

Bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyurur:

"Allah'ın adıyla, Allah yolunda savaşa çıkınız. Allah'ı inkâr edenlerle savaşınız. Savaşa çıkın fakat ahdi bozmayın; ganimet­ten çalmayın, müsle yapmayın, çocukları öldürmeyin. "[401]

Hz. Peygamber, düşmanları ateşte yakmayı,[402] elçileri öldürmeyi[403] ve mamur yerleri harab etmeyi[404] de yasaklamıştır.

Bu hadis-i şeriflerle öldürmenin zalimane ve lüzumsuz olanı yasak edilmiştir, işte bu sebepten dolayıdır ki, dahî bir komutan olan Hz. Peygamber (s.a.v.)'i diğer komutanlarla, O'nun savaşla­rım diğer savaşlarla mukayese etmek yanlıştır. Çünkü, O'nun sa­vaşları "Adil savaş"dır; diğerleri ise yıkımdır,-ölümdür, felâkettir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in savaşlanndaki rahmet konusunu üç başlık altında incelemeyi uygun bulduk. [405]

 

A) Savaşa Katılmayanların Dokunulmazlığı:
 

"Rasûlullah (s.a.v.), hiç bir savaşta sivil halka saldırma yolu­na gitmemiştir. Can ve mallarına dokunulmayıp kayıp verdiril-memesine azamî dikkat göstermiştir."[406] Hz. Peygamber (s.a.v.)in savaşta öldürülmesini yasak ettiği kimseleri şu şekilde sıralaya­biliriz. [407]

 

1- Kadınlar Ve Çocuklar:
 

Bu iki sınıfın, savaşlarda öldürülmesi yasaktır.

Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan:

"Hz. Peygamber (s.a.v.)'in savaşlarından birisinde, bir kadın Öldürülmüş olarak bulundu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı"[408]

Bilfiil islâm düşmanlığı yapan kadınlar müstesnadır. Böyle olanlar, normal düşman muamelesine tabi tutulurlar.[409]

 

2- Bunamışlar:
 

Bu gibi kişilerin akıllarında noksanlık olduğu için, mükellef sayılmazlar; bundan dolayı da öldürülmezler:

Hz. Ali (r.a.)'dan:

"Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Üç kişiden kalem kaldırılmıştır; uyanıncaya kadar uyuyan kişi, aklı başına gelinceye kadar mâtûh veya mecnun bir de âkil baliğ oluncaya kadar çocuk".[410]

 

3- Çok Yaşlı İhtiyarlar:
 

Şeyh-i Fânî denilen bu insanların öldürülmesi de yasaktır.

Enes b. Malik (r.a.)'dan:

Hz. Peygamber (s.a.v.), bir seriyye veya bir orduyu uğurlar­ken şöyle derdi:

"Allah'ın adı ile yola çıkın. Allah'ın dini için Allah adına sa­vaşın. Yaşlı ihtiyarları (pir4 fâni veya şeyh-i fânî) öldürmeyin. "[411]

"Hz. Peygamber (s.a.v.) bu hadis-i şerif ile, müşriklerin yaşlı­larının Öldürülmesini yasaklaması, onlardan müslümanlara bir zarar, kafirlere de bir fayda gelmiyeceğinden dolayıdır."[412]

Aksi takdirde, görüşü, yol göstermesi ve tecrübeleri ile müşriklere faydası dokunan yaşlıların Öldürülmesi gerekir. Hüneyn Savaşında Dureyd b. Sımme'nin öldürülmesi bundan do­layadır.[413]

Semüre b. Cûndüb (r.a.)dan:

"Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Müşriklerin yaşlılarını öldürün, taze delikanlılarını bıra­kın.[414]

Şevkânî, birbirine muhalif gibi görünen bu iki hadis-i şerifin arasını telif ederek yukarıdaki kanaati izhar etmiştir.[415]

 

4- Din Adanılan :
 

Hadisteki ifadesi ile "Manastır ehli=Mabed ehli" olan bu in­sanlar da müslümanlarla savaşmayıp kendilerini ibadete verdik­leri müddetçe öldürülmezler.[416]

Abdullah b. Abbas (r.a.)dan

"Rasûlullah (s.a.v.), ordusunu gönderdiği zaman, onlara şöy­le emir verirdi:

"... Çocukları ve manastır ehlini öldürmeyiniz."[417]

 

5- İşçi Ve Hizmetçiler:                           
 

Bu iki sınıf, savaşmak niyetinde olmayan müstad'af zümre­dendirler. Müşriklerle beraber olmaları öldürülmelerini gerektir­mez.

"Rasûlullah (s.a.v.) gönderdiği seıiyyelere emir verirken şöy­le buyururdu:

"İşçileri ve hizmetçileri öldürmeyiniz."[418]

Bu saydığımız insanlar savaşa iştirak etmedikleri müddetçe onların canları koruma altındadır. Ama, her ne suretle olursa ol­sun İslâm ordusunun aleyhine olup, savaşa iştirak ettikleri tak­dirde Öldürülmeleri gerekir. Nitekim, Kureyzaoğullan savaşında, evinin damından yuvarladığı bir el değirmeni taşıyla bir müslü-manın şehid olmasına sebep olan kadın öldürülmüştü.[419]

 

B) Esirlere Yapılan Muamele:
 

Hz. Peygamber (s.a.v.) esirlere çok iyi muamele yapmıştır, islâm'a çok aşırı şekilde düşman olup, müslümanlara vaktiyle kan kusturanlar hariç, esirlerin hemen hepsi Rasûlullah (s.a.v.)'ın afv ve merhametinden istifade etmişlerdir.

"Islâmdan evvelki Arap Yarımadasında harp esirlerine müte­allik hususi ve muayyen bir muamele tarzı yoktu. Bazan öldürü­lürler, bazan köle haline getirilirler (bilhassa kadın ve çocuklar), bazan fidye-i necat alınarak ve bazan hiçbir karşılık alınmaksızın serbest bırakılır ve nihayet bazen de karşı tarafın elinde bulunan esirlerle mübadele edilirdi."[420]

Hz. Peygamber (s.a.v.) esirler konusunda ve özellikle Bedir esirleri onusunda çok merhametli davranmıştır. "Bu esirlere mi­sal teşkil edecek tarzda muamele tatbik edilmiş, az evvel bir harp cereyan etmesine rağmen müslümanlar, bu esirlere karşı lütufkâr davranmışlardır. Hz. Peygamber (s.a.v.), bu esirleri en emin bir tarzda göz altında bulundurmak için bunları kendi askerleri arasında taksim etmiş ve onlara iyi davranmalarını as­kerlerine tenbih etmiştir. Bu emir icabsız kalmadı: Bu esirlerden elbisesi olmayanlara elbise temin edildi. Müslümanlarla müsavi surette iaşe edildi. Bazı müslümanlar, bunlara ekmeklerim verip sade hurma ile yetindiler, gayeleri sadece verilen emirden dışarı çıkmamak ve bu emre itaat idi."[421]

O'nun esirlere yaptığı muameleyi şöylece maddeleştirebüiriz. [422]

 

1- Fidye Karşılığı Serbest Bırakma:
 

Bu Bedir'de olmuştur. Müslümanların ilk zaferi olan bu sa­vaşta müşrikler yetmiş ölü, yetmiş de esir bırakarak savaş meyda­nını terkettiler.[423] Medine'ye götürülen esirlere çok iyi muamele yapıldı. Rasûlullah (s.a.v.)'da: "Esirlere iyi davranın"[424] diye emir vermişti. Bunlardan zengin olanlar fidye mukabili serbest bıra­kıldılar.[425] "Herbiri 1.000-4.000 dirhem ödemişlerdi. [426]"Fakir insanlar şartsız bırakıldılar. Diğer bir kısmı da müslüman çocuk­larına okuma yazma öğretmek şartıyla serbest bırakıldılar.[427]

 

2- Müslüman Esirlere Karşılık Olarak Serbest Bırakma:
 

Hz. Peygamber (s.a.v.), müşriklerden aldığı esirleri bazan da, müşriklerin elinde bulunan müslüman esirleri hürriyete kavuş­turma karşılığında serbest bırakırdı. Yani karşılıklı esir mübade­lesi yapardı.[428]

Seleme b. el-Ekva (r.a.), Ebû Bekir (r.a.) komutasında katıldı­ğı bir askeri harekâtı naklederek, savaşta galip geldiklerini, karşı taraf olan Fezâre kabilesinden ganimet ve esir aldıklarını, kendi hissesine de arabın en güzellerinden bir kızın düştüğünü anlattık­tan sonda şöyle devam ediyor:

"Sonunda Medine'ye geldik. Ama kızın elbisesini bile açma­dım. Bu arada, Rasûlullah (s.a.v.), çarşıda bana rastladı ve:

"Ya Seleme, bu kadını bana bağışla" dedi.

Ben de:

"Ya Rasulellah, vallahi bu benim çok hoşuma gitti; ama onun elbisesini bile açmadım." dedim.

Ertesi gün, Rasûlullah (s.a.v.)le çarşıda yine karşılaştık.

Bu sefer de bana:

"Ya Seleme, baban Allah'a emanet olsun, b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sivillerin korunması
« Posted on: 26 Nisan 2024, 16:04:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sivillerin korunması rüya tabiri,Sivillerin korunması mekke canlı, Sivillerin korunması kabe canlı yayın, Sivillerin korunması Üç boyutlu kuran oku Sivillerin korunması kuran ı kerim, Sivillerin korunması peygamber kıssaları,Sivillerin korunması ilitam ders soruları, Sivillerin korunmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes