> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Medenî ahlâk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Medenî ahlâk  (Okunma Sayısı 2867 defa)
30 Eylül 2010, 18:23:40
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Eylül 2010, 18:23:40 »



C. MEDENÎ AHLÂK


1. Medenî Hayatın Lüzumu
 

İnsanın medenî ve içtimaî bir varlık olduğu hususu, islâm dü­şüncesinin aslî kaynakları olan Kitap ve Sünnet'te yer almıştır. Kur'ân-ı Kerim, bunu şöyle ifade eder: «(Ey Muhammed), yeryü­zünde ne varsa hepsini harcasan, yine de onları (insanları) biraraya getiremezdin. Fakat Allah onları birleştirip kaynaştırdı.»[231]

Hz. Peygamber, «Mü'min, kendisi insanlarla uyuşan ve in­sanların da kendisi ile uyaşabileceği kimsedir. Ülfet kurmayan ve kendisi ile de ülfet kurulamayan insanda hayır yoktur.»[232] buyu­rarak, insanların birlikte ve dostça yaşamalarının hem tabiî, hem de dinî ve ahlâkî bir zaruret olduğunu belirtmiştir.

islâm peygamberinin, «Size toplum (cemaat) halinde bulun­manızı ve ayrılıp parçalanmaktan kaçınmanızı emrederim. Çün­kü şeytan, yalnız yaşayan adama yakın olup, beraber olan iki kişi­den uzaktır. Kim cennetin orta yerinde olmak istiyorsa, cemaate katılsın.»[233]«(Müslüman) toplumdan bir karış ayrılan kimse, boynundaki îslâm bağını çözmüş demektir.» [234]gibi sözleri ve müslümanlar için imtisal örneği olan şahsî hayatı, onları topluma katılmaya zorlamaktadır. [235]

 

2. İslâm Ahlâkında Temel İnsan Hakları
 

A) Hayat Hakkı
 

Kur'ân-ı Kerim, savaş gibi ya da meşru müdafaa gibi irademiz dışında ortaya çıkan kaçınılmaz sebepler dışında insan hayatına kıymanın ne kadar ağır bir suç olduğunu şu ifadelerle açıklamış­tır:

«...Kim, bir cana karşılık veya yeryüzünde bozgunculuk çı­karmaya karşılık olmaksızın (yani hak etmediği halde) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur.»[236]

Aynı ayetin devamında ise insan hayatına saygılı olmanın yüksek bir davranış olduğu şöyle ifade edilmiştir:

«Herkim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gi­bi olur.»

Başka bir ayette de, bir mü'mini kasden öldüren kimsenin ebediyyen cehennemde kalacağı belirtilmiş [237]ki, bu cezanın, Al­lah'a ortak koşmak veya O'nu inkar etmek dışında, sadece hayata kasdedenler için konulmuş olduğunu düşünürsek, islâm Dininde insan hayatının ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlarız.

islâm'da muhterem ve dokunulmaz olan, sadece müslümanm hayatı değildir. Başka dinden olmakla beraber, müslümanlarla savaş halinde bulunmayan diğer toplumların insanlarının hayatı da prensip olarak dokunulmazdır, islâm Dini, bu gibi kimseleri öl­düren müslümanlar için hukukî cezalar belirlemiş; ayrıca, Hz. Peygamber, müslümanlarla barış halinde bulunan topluma men­sup (muâhid) bir gayr-i müslimi öldürmenin uhrevî cezasını şöyle ifade etmiştir:

«Herkim muahedeli bir insanı öldürürse cennetin kokusunu bile alamaz! Oysa cennetin kokusu kırk yıllık mesafeden hissedi­lir.»[238]

islâm'ın insanın yaşama hakkına verdiği bu önem, onun ge­nel olarak insana verdiği yüksek değerden kaynaklanmaktadır. Aşağıdaki hadis bunun güzel bir örneğidir.

Bir yahudi cenazesi geçerken Hz. Peygamber oturduğu yer­den cenazeye hürmeten ayağa kalktı. Yanmdakilerden biri onun bu tutumunu yadırgamış olmalı ki, «Ya Resûlallah, bu bir yahudi cenazesidir.» deyince Hz. Peygamber şu cevabı verdi: «O insan de­ğil midir!»[239]

islâm dini, savaş halinde iken düşman tarafının kadınlarını ve çocuklarını öldürmeyi de yasaklamıştır.[240] Dünyanın birçok ye­rinde yalnızca hürler sınıfına hayat hakkının tanındığı, buna kar­şılık kölelerin insan bile sayımladığı bir dönemde Hz. Peygam­berin şu kesin tavrı son derece manidardır:

«Kim kölesini öldürürse biz de onu ölümle cezalandırırız!»[241] Hayatı bizatihi değerli ve mukaddes kabul eden islâm ahlâkının intiharı müsamaha ile karşılayacağı elbette ki düşünü­lemez. Nitekim, «Dünyanın zeval bulması, Allah nezdınde bir mü'minin öldürülmesinden daha az önemlidir.»[242] buyuran Resûlallah (s.a.v.) intiharın dinî bakımdan ne kadar ağır bir suç olduğunu şu sözleriyle ifade etmişlerdir:

«Kendisini bir dağın tepesinden atarak intihar eden kimse, cehennemde de sürekli olarak yükseklerden ateşe atılmakla ceza­landırılır. Kendi eli ile zehir içen ve bu yüzden Ölen kimse, cehen­nemde de sonsuza kadar hep zehir içirilmekle muazzep olur. Bir demir parçası ile kendi canına kıyan kimse, elindeki demir ile ce­hennemi boylar ve ebedi olarak bu demiri vücudunun muhtelif yerlerine saplamakla tecziye edilir...»[243]

İntihar edenin dinen sorumlu tutulmasının sebebi de inancı­nı yitirmiş ve ilâhî inayete güvenini kaybetmiş olmasıdır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de «Allah'ın rahmet ve yardımından ancak kâfirler topluluğu ümit keser.»[244] Duyurulmuştur.

islâm cemiyetinde ferdlerin maddî ve ruhî sıkıntıları ile ilgi­lenmek ve çareler getirmek her müslümamn vazifesidir. Hz. Pey­gamberin şu hadisi, müslüman toplumda gelişmesi beklenen bu şuurun en güzel ifadesidir:

«Müslümanlar, birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve bir­birini korumakta, herhangi bir uzvu rahatsız olduğunda diğer uzuvları da bundan dolayı uykusuzluğa ve hummaya tutalan bir beden gibidirler.»[245]

 

B) Mülkiyet Ve Tasarruf Hakkı
 

islâm Dini, kendi kanunları çerçevesinde, mülk edinmeyi her insan için bir hak kabul ettiği gibi, herkesin kendi mülkünde, yine aynı kanunlara riayet şartıyla, dilediği gibi tasarrufta bulunma­sını da vazgeçilmez ve dokunulmaz bir hak olarak kabul etmiş ve bütün müslümanlara, bu hakka saygılı olma vazifesini yüklemiş­tir.

«Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda bâtılla (doğru olma­yan yollarla) yemeyin; kendi rızanızla yaptığınız ticaret olursa başka.»[246]

«Malı uğruna (yani-malım mütecavizlere karşı koruduğu sı­rada) öldürülen kimse şehiddir.[247]

 

C) Manevî Şahsiyetin Dokunulmazlığı
 

İnsan, sadece bedenî varlığı ile değil, asıl ve daha önemli olan manevî varlığı ile de üstün bir değerdir. Bu sebeple Islan Dini, müslümanlann birbirlerinin ırz, namus, şeref ve haysiyetlerine saygılı olmayı emretmiş ve bunvnla ilgili olarak müslümanlara pek çok vazifeler yüklemiştir. İslâ.n ahlâkı, alay etmek, küfür ve hakaret, gıybet, haset, iftira gibi başkalarının şeref ve itibarım ze­deleyici her türlü tutum ve dayanışları şiddetle yasaklamıştır. [248]

 

D) Mesken Dokunulmazlığı
 

Mesken bir mahremiyet yuvasıdır ve her türlü tecavüzden, izinsiz girmekten ve tarassuttan masundur. Kur'ân-ı Kerim'de bununla ilgili olarak şöyle duyurulmuştur:

«Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, izin alıp ev halkına selam vermedikçe, girmeyiniz. Bu sizin için daha iyidir. Herhalde düşünüp anlarsınız. Orada kimse bulamadınızsa size izin verilmedikçe oraya girmeyiniz. Eğer size «geri dönün, denilirse hemen dönün. Çünkü bu sizin için daha temiz bir dananıştır. Allah yaptığınızı bilir.»[249]

Hz. Peygamber bu âyeti açıklarken şöyle buyurmuştur;

«Biriniz, girmek için üç defa izin ister de cevap alamazsa he­men geri dönsün!»[250]

Peygamber (s.a.v.)'in kendisi de, huzuruna izinsiz giren bir sahabiye şu emri vermiştir: «Çık ve 'Selâmun aleyküm; girebilir miyim?' de!»[251]

 

E) Kanun Önünde Eşitlik Ve Adalet
 

İslâm hukuk ve ahlâkının, kanun önünde eşitlik ve adale: fikri üzerindeki hassasiyetini anlatması bakımından, bütün sahih hadis kitaplarında yer alan aşağıdaki hadis son derece öneimür:

Hz. Âişe'nin naklettiğine göre Beni Mahzum kabilesinde" bir kadın hırsızlık yapmıştı. Bu soylu kadının bağışlanmasını isteyenler, Hz. Peygamber nezdinde müstesna bir yeri olan Zeyzin oğlu Üsame'yi Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna gönderdiler. Usame'nin af ricası üzerine, Resûlullah, «Allah'ın koyduğu kanunlardan birini uygulamaktan imtina etmemi mi istiyorsun!- dedi ve halka şu ölümsüz konuşmayı yaptı:

«Sizden Önceki milletlerin helakine sebep olan şu oldu: Mır, şerefli ve soylu biri hırsızlık (haksızlık) ederse onu bağışlarlar: fa­kat zayıf biri hırsızlık ederse onu da cezalandırırlardı. Allah, ye­min ederim ki, kızım Fatıma hırsızlık yapmış olsa, tereddi: gös­termeden onun dahi elini keserim!»[252]

Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

«Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun; kendinizi ana-babanız ve akrabanız aleyhine bile olsa, Allah için yanı Allah'ın huzurunda sorumlu olacağınızı düşünerek) şahitlik eden kimseler olunuz. (Haklarında şahitlik ettiğiniz kimseler) zengin de olsa fakir de olsa (ifadeniz değişmesin). Allah onlara daha ya­kındı. Hislerinize uyup da adaletten ayrılmayınız. Eğer dilinizi eğip büker, yahut (hakikati söylemekten) imtina ederseniz, bili­niz ki Allah yaptığınızdan haberdardır.»[253]

 

F) Înanç Ve Düşünce Hürriyeti
 

İslâm'ın ortaya çıkışı, gerçek bir düşünce ve inanç hürriyeti hareketidir. Özellikle Mekke devrinde Hz. Muhammed (s.a.v.)'in karşı taraftan istediği şeylerin başında şu geliyordu: Kendisine ve...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Medenî ahlâk
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:49:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Medenî ahlâk rüya tabiri,Medenî ahlâk mekke canlı, Medenî ahlâk kabe canlı yayın, Medenî ahlâk Üç boyutlu kuran oku Medenî ahlâk kuran ı kerim, Medenî ahlâk peygamber kıssaları,Medenî ahlâk ilitam ders soruları, Medenî ahlâkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes