> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Meclislerde adâp
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Meclislerde adâp  (Okunma Sayısı 2556 defa)
29 Eylül 2010, 15:09:47
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Eylül 2010, 15:09:47 »



C- Meclislerde Adâb

A) Selam Vermek
 

Meclise gelen her müslümamn, orada bulunanlara selâm vermesi ALLAH teâlânm te'dib-i ilahîsidir. «Ey iman edenler, kendi evlerinizden başka evlere girerken, ehliyle ünsiyet kurmadan (kendinizi tanıtmadan) ve selâm vermeden girmeyiniz»[310] ayet-i kerimesi ile bu konuya da işaret etmektedir. [311]

 

B) Gelene İlgi Göstermek
 

Meclise gelen kimse selâm verdiği zaman, oradakilerin de ona mukabelede bulunmaları, selâmım en güzeli ile karşıladıktan sonra yer gösterip oturmasına yardımcı olmaları icab eder. Hatta gerekirse kalkıp kendi yerine oturması için davet etmek de bir ne­zaket icabıdır.

«Ey iman edenler, meclislerde genişleyin, yer açın denildiği zaman yer açınız ki, ALLAH da size genişlik versin. Kalk denilirce de hemen kalkıveriniz...»[312]

Rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) bir cuma günü, ehl-i suffe ile sohbet ederlerken, Bedir Muharebesine katılanlar­dan bir grup çıkageldi. Daha önce gelenler Hz. Peygamber in ya­nındaki boş yerleri doldurdukları için onlar oturacak yer bulama­yıp ayakta kalmışlar ve birilerinin kendilerine kalkıp yer verme­sini beklemişlerdi. Rasûlullah1 dan uzaklaşmak istememeleri se­bebiyle ashabdan hiçbir kimse kendiliğinden kalkıp onlara yer vermemiş. Bu duruma üzülen Rasûlullah, çevresinde, Bedir Mu­harebesine katılmayanlardan bazılarına, «falan kalk», «falan sen de kalk...» diyerek bir kaçını kaldırıp yerlerine onları oturtmuştu. Bu şekilde kaldırılış sahabeden bazılarının hoşuna gitmediği gibi yahudilerin de dedi-kodu yapmalarına sebep olmuştu. Bu olay üzerine nazil olan mezkûr ayet-i kerime[313] ile «ALLAH teâlâ, mü'min kullarının meclislerde birbirlerine ihsanda bulunmalarını te'dib ederek»[314] «aralarında sevgi ve muhabbete sebep ola­cak»[315] konuda gerekli âdabı beyan etmiş ve meclise gelen şahıs­larla ilgilenip onlara oturmaları için yer açmalarını istemiş, kaldı­rılanların da bunu hoş karşılamaları gerektiğini beyan etmiştir.

Meclise gelen kimselerin, iyi bir yer araması, oturanları rahatsız ede ede üst tarafa çıkması da elbetteki âdaba uygun düşmez. Rasûlullah (s.a.v.): Mutlaka boş bulunan veya gösterilen yere oturulmasını;[316] yerine oturmak için başkasının kaldırılmamasını[317] tavsiye ederdi. Özellikle de iki kişinin arasını ayırıp or­talarına oturmayı asla hoş karşüamamıştır.[318]

 

C) Meclise Gelen Şahıs İçin Ayağa Kalkmak
 

Rasûlullah (s.a.v.) ashabına, kendisi için ayağa kalkmalarına müsaade etmediği gibi[319] Acemilere (bedevilere) benzemek olaca­ğından, toplantı yerine gelen bir kimse için topluca ayağa kalkma yi da hoş görmemiştir.[320]

 

D) Meclisten Ayrılırken İzin İstemek
 

«Mü'minler ancak ALLAH'a ve Rasûlüne iman edenler ve O'nun (Peygamber'in) yanında cem'ıyetli bir iş üzere iken, ondan izin almadıkça ayrılmayan kimselerdir.»[321] ayet-i kerimesiyle, herhangi bir yere girerken izin alınması icabettiği gibi oradan ay­rılırken de izin almadan ayrılmamalarım emretmiş ve «bilhassa Rasûlullah (s.a.v.)'le beraber cuma, bayram, meşveret ve benzeri toplantılardan ayrılırken, Hz. Peygamber'den izin aldıktan sonra ayrılmalarını istemiştir.»[322]

 

D- Konuşma Adabı
 

Hiç şüphe yok ki, duyduğunu anlatabilecek organ olarak dil, çok önemlidir. Onu yerinde ve gerekli olan ölçü içerisinde kullana­bilmek insanın kadrini yüceltir. ALLAH'ın rızasına ulaştırır. Hz. Peygamber: «Kim bana iki çenesi arasındaki (dili) ile iki bacağı arasındaki (ferci) hakkında teminat verirse, ben de ona cenneti ga­ranti ederim»[323] buyurmuş, dilin önemini bu şekilde beyan etmiş­tir.

Müslümanların birbirlerini sevip saymaları için konuşmala­rında itidali gözetmeleri tatlı dil ve güzel yüzlü olmaları önemli bir muaşeret kaidesidir. «Kullarıma söyle: (herkesle) en güzel bir şekilde konuşsunlar»[324] buyuran ALLAH teâlâ, kalplerdeki nefreti giderici ve katılıkları yumuşatıcı olması bakımından, tatlı ve güzel konuşmayı tavsiye etmiştir.

Musa (a.s.)'la kardeşini Firavun'a gönderirken de: «Ona yumuşak bir söz söyleyin»[325] emriyle «kafir de olsa muhatap, terbiyenin gerektirdiği şekilde yumuşaklıkla konuşma­larını tavsiye etmiştir.»[326] «Zira nezâket ve mülâyemet, nereye gi­rerse orayı süsler.»[327] «Şiddet ve kötü söz ise girdiği yeri kirletir, çirkin gösterir.»[328] Bu münasebetle ALLAH (c.c.) daima güzel ve gü­zeli konuşmayı müslümanlara emretmiştir. İsrail Oğullarıyla yapmış olduğu ahidde de: «İnsanlara güzel söz söyleyin»[329] buyurmuş idi. «Bu gün de İslâm Ümmeti aynı sözün muhatabı olup»[330], ister temiz, ister facir, ister sünnî isterse mübtedî (bid'atçı) olsun, müslümanlann herkese karşı güleryüz gösterip tatlı dil ile konuşmaları lazım­dır.»[331] Çünkü tatlı dil, hoş bir şeydir. Yumuşatıcı ve teskin edici özelliğe sahiptir. Yılanı deliğinden çıkartacak kadar etkileyicidir.

Yumaşaklıkla muttasıf olan[332] ALLAH teâlânın, «sevgisine mazhar kılar.» Hz. Peygamber «güzel söz söylemekle cehennemden koru­nunuz.»[333] buyurmuş, bununla da tatlı dil ve güzel konuşmanın nihâî önemini beyan etmiştir.

Müslümana yakışan; Rasûlullah (s.a.v.)'in de beyan ettiği gi­bi: «Ya hayırlı bir söz söylemek veya susmaktır.»[334]

 

E- Kötülüklere Karşı İyilik
 

Nezâket, sadece insanlara güleryüz gösterip güzel konuş­maktan ibaret değildir; onların kötülüklerine karşı sabretmek, iyilikle mukabele etmek de nezâket ve âdâb-ı muaşerettendir. Al­lah teâlâ:

«Ne (her) iyilik, ne de (her) kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel (haslet ne ise) onunla önle. O zaman (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse bile, sanki yakın dost(un ol­muştur.»[335]

Başka bir ayet-i kerimede de ALLAH teâlâ, âdâb ve takva yö­nünden, kemal mertebesine ulaşmış olan kullarından bahsede­rek:

«Onlar ki, yalan şahitlik etmezler. Boş ve kötü bir lakırdı ile karşılaştıkları vakit de şerefleriyle ondan yüz çevirir, geçip gider­ler» [336]buyurmuş, hoş olmayan, üzerinde durmayıp terk edilmesi gereken bir söz ile karşılaşırlarsa, ona aldırış etmezler, ağırbaşlı­lıkla terk eder giderler, demiştir.

Aişe (r.a.)'nm naklettiğine göre, bir adam Peygamber (s.a.v.)'in yanma girmek için izin istemişti. Rasûlullah:

— Ona izin verin girsin, buyurup, bu aşiretin oğlu ne fenadır. Yahut bu aşiretin ne fena adamıdır, dedi. Adam yanma girince de onunla güzelce konuştu. Bu iki durumu da görünce, dedim ki:

— Ya Rasûlallah, onun hakkında söylediğini söyledin; sonra da kendisiyle yumuşak konuştun. Bu nasıl şeydir?

— Ya Aişe, şüphe yok ki, kıyamet gününde, ALLAH nezdinde, insanlardan mertebesi en kötü olanları; başkalarının, fuhşundan korkup veda ettiği veya terk ettiği kimsedir, buyurdu.[337]

Rasûlullah (s.a.v.)'in, sevgide ve düşmanlıkta mutedil olu­nuz[338] şeklindeki tavsiyesine uyarak, insanlara karşı, sözüyle, sohbetiyle, dostluk ve düşmanlığıyla orta yolu takip edip daima iyiliğe ve hayra teşvik edici olmak lazımdır. [339]

 
F- Fısıltı İle Konuşmak
 

Rasûlullah (s.a.v.): «Üç kişi olduğunuz zaman, ikisi arkada­şından ayrıca fi.sıldaşmasın. Çünkü bu, onu üzebilir.»[340] buyur­muştur.

«Gizli konuşmadar ve toplantılar) sırf şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir»[341] ayet-i celilesi ile «insanları üzücü ve endişeye sevk edici Özelliği sebebiyle, şeytanın süsleyip hoş gös­terdiği durumdan mü'minleri sakmdırmıştır.»[342]

Şayet dördüncü bir kişi daha gelir ve bir kişiyi yalnızlıktan kurtarırsa, veya sayı üçten fazla olursa, bu takdirde iki kişinin fı­sıltı ile konuşmaları ayıp ve saygısızlık olmaz.[343]

Jest ve mimikler de başkalarının anlam veremeyeceği gizli­likleri havi olduğa için üzücü olma niteliğine sahiptir. Bu nedenle Yüce Mevlâ:

«Yüze karşı (el, kol ve ağız, burun, göz işaretleriyle) ayıplama­yı adet edinen her kişinin vay haline!»[344] ayeti ile onur kına ve tahkir edici bu nevi davranışlardan men'etmiştir. [345]

 

G- Tecessüs
 

«Ey iman edenler.,, birbirinizin ayıbını araştırmayınız.[346]  ayet-i celilesi ile yasaklamıştır.

Rasûlullah (s.a.v.) de: «Ey dili ile iman edip kalben inanma­yanlar, müslümanlara eziyet etmeyiniz, onların gizli taraflarını araştırmayınız, ALLAH, müslüman kardeşinin gizli tarafını araştı­ranın gizliliklerini araştırır. Ve ALLAH (c.c.) kimin ayıbının peşine düşerse, evinin içinde bile olsa, onu herkese karşı mahcup eder»[347] buyurmuş, bu kötü ahlâkı kendilerine adet edinenlerin kötü akı­betini beyan etmiştir.

Gerçek müslüman, herkesin elinden ve dilinden zarar görme­diği kimsedir.[348] Başkalarına zararlı olan her türlü davranış islâm'ın kabul etmeyip edep dışı saydığı hususlardır. Gerçek mü'min, ibadet ve ihlasıyla ALLAH'a karşı; sünnetlere ittiba'ı ile Rasûl'e karşı; nezâket ve edebiyle...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 29 Eylül 2010, 15:12:11 Gönderen: Hafıza Aişe »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Meclislerde adâp
« Posted on: 19 Nisan 2024, 19:35:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Meclislerde adâp rüya tabiri,Meclislerde adâp mekke canlı, Meclislerde adâp kabe canlı yayın, Meclislerde adâp Üç boyutlu kuran oku Meclislerde adâp kuran ı kerim, Meclislerde adâp peygamber kıssaları,Meclislerde adâp ilitam ders soruları, Meclislerde adâpönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes