> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > İslam kültürünün oluşmasında Hicaz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam kültürünün oluşmasında Hicaz  (Okunma Sayısı 4472 defa)
29 Eylül 2010, 14:03:36
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Eylül 2010, 14:03:36 »



B. İSLÂM KÜLTÜRÜNÜN OLUŞMASINDA HİCAZ BÖLGESİ HALK İNANÇLARI


Kavram Olarak İslâm Kültürü
 

Kültür kavramı, belli bazı yönlerine ağırlık verilerek çeşitli şekillerde tarif edilmiştir.[466] Biz bu tarifler arasında konumuz iti­bariyle yakından ilgili olan "Sosyal miras ve gelenekler birliği" olarak yapılan tarifi vermek istiyoruz:

"Kültür, varlığımızın yapısını belirleyen, sosyal bir süreçle Öğrendiğimiz uygulama ve inançların, maddî ve manevî öğelerin birliğidir. " [467]Bu tarife adapte ederek îslâm Kültürü kavramını Şöyle tarif edebiliriz:

"Müslüman toplumların müştereken, varlığını belirleyen, ge­çen zaman içinde Öğrenip uyguladıkları, inanıp benimsedikleri maddî ve mânevi öğeler billiğidir."

îslâm kültürü, tarihin derinliklerinde kalmış, bitmiş bir kül­tür ve medeniyet değildir. Yer yüzünde Müslümanlar bulunduğu sürece islâm Kültürü de iç yapısında genişleyerek varlığını de­vam ettirecektir. Yani yaşayan bir kültürdür. Bu sebepten Kav­ram olarak islâm Kültüründen bahsederken, aslında geçmişten günümüze oluşan, islâm Kültürü olgusunun temel çizgilerinden bahsetmek mümkündür. Yoksa bütün yönleriyle ele almak, Özel­likle yaşayan bir kültür oluşumu için imkansızdır. Her geçen gün yeni kültür öğelerinin kazanılması sözkonusudur. Onun içindir ki, islâm Kültürünü tanımada ancak, islâm dünyasının belli coğrafî kesimlerini» belli zaman dilimleri arasında ele alarak de­ğerlendirmelerde bulunmak, daha isabetli bir bakış açısı olacağı kanaatindeyiz. Bu düşünceler içinde biz, islâm Kültürünün oluş­masında Hicaz Bölgesi Halk inançlarının yerini araştırırken konuyu sınırlayarak: islâm'ın ortaya çıktığı dönemdeki Halk İnançlarının, daha sonraki dönemlerdeki durumunu ele almak is­tiyoruz. [468]

 

Mahiyet Olarak İslâm Kültürü:
 

Hz. Peygamberin peygamberlik görevi Hicaz bölgesinde özel­likle Mekke ve Medine'de geçti. 23 yıllık bu görevin 13 yılı Mek­ke'de 10 yılı ise Medine'de geçmişti. İslâm Tarihinde "Asr-ı Saa­det"[469] tabiriyle ifade edilen ve özellikle Hz. Peygamber'in pey­gamberlik görevim ifa ettiği dönem de, kendi arasında taşıdığı ni­telikler açısından Mekke Dönemi ve Medine Dönemi diye ayrılma­sı, islâm Kültürü açısından ayrı bir öneme haizdir. Genel hatları itibariyle, Mekke dönemi, inancıyla, ahlakıyla, sosyal ve kültürel değerleriyle, ayrı dünyaların insanı olan Câhiliye Araplarım, inanç ve değerler yönünden yeniden ele almakla geçmiştir. Bu dö­nemde inen sure ve ayetler, daha sonraki dönemlerde Mekkî su­reler, Mekkî ayetler diye isimlendirilmiştir.[470] Bu sure ve ayetle­rin verdiği ana mesaj, inanç konusundaki yeni yapılanmadır. Ya­ni putperest düşünceler, politeist Tanrı inançları, bir takım batıl ve boş inançlar iptal edilmiş, Tevhid inancı ve onun unsurları an­latılmıştır. Mekke döneminde devamlı işlenen konular, Allah ve Ahiret inancı üzerinde yoğunlaşmıştır. Yeni dinin yeni insanı, inanç dünyasıyla, değerler sistemiyle bu dönemde yetişmiştir. Devam eden hayat, Tevhid düşüncesi etrafında yeniden oluşmaya başlamıştır. Medine dönemi ise, Mekke döneminde yetişen yeni insan tipinin inanç ve düşünce sistemini pratik hayata geçirdiği dönemdir. Bu dönemde inen surelere Medenî sureler yahut Mede­ni ayetler deniyordu. Bunların muhtevası ise, daha çok muamelât olarak bilinen, hukuk, iktisat gibi konularla birlikte namaz, oruç, zekat gibi ibadetle ilgili konulara taalluk ediyordu. Hz. Peygam­ber'in bu 23 yıllık peygamberlik döneminde, Hz. Adem (a.s) ile başlayan ve zaman zaman fetret dönemleri geçiren Tevhid inancı, en son ve kamil şekliyle yeniden doğmuştu. Halkın üzerinde bu­lunduğu, sosyal ve kültürel miras üzerinde düzenlemeler yapmış, Tevhid inancıyla ters düşen bütün gelenek ve inançları reddetmistir. Bazı müelliflerin Kuran doktirini dedikleri[471] islâm, dinî, içtimaî ve ahlâkî bir reform yapmıştır. Hz. Peygamberin tebligatı ve tatbikatıyla islâm dini, kendi müesseselerini kurmuş, Medi­ne'de küçük bir Site-Islâm Devleti kurulmuştu. Bu yeni devlet, geçmişe ait her türlü yanlış ve batıl düşünceleri geride bırakarak kendi kültürünü de beraberinde getirmişti. Bu kültürün odak noktasını Tevhid (:Allah'ın birliği ve mutlak hakimiyeti) düşünce­si teşkil ediyordu, işte, çok kısa dönemde bu kültürel değişiklik gerçekleşmişti. Sosyolojik kaidelerin bile geçersiz kaldığı çok kısa bir zaman süreci içerisinde bu yeni yapılanma meydana gelmişti. Olay, beşeri düşünce ve yorumlamaların üstünde gerçekleşen bir durumdu. Fakat ilâhî bir metod uygulanmıştı. Bu matodun espiri-si, fıtratı daima gözönünde bulundurmak idi.

Yani, batıl bir inanç ilga edilirken, eğer o inanç fıtrî olarak or­taya çıkmış bir takım ihtiyaçlara cevap verir özellikte ise, bunun doğru olanı, altarnatif olarak sunulmuştur. Yok sadece Şirk dü­şüncesini yerleştiren bir inanç öğesi olarak çıkmışsa, o, tamamen reddedilmiştir. Bunu basit bir şekilde misallendirirken, mesela: Her insanın bir kutsala inanmak ihtiyacı vardır. Ve bu fıtrîdir. Yani insan yaratılışında beraberinde getirmiştir.[472] Bu inancı Câhiliye dönemi insanı, bir takım gök cisimlerine, tabiat varlıkla­rına kudsiyet izafe ederek veya melek-cin-şeytan ve rûhânî var­lıklar gibi gözle görünmiyen yaratıklara üstünlük ve yücelik isnad ederek onları Tanrı görmüşler, çok basit ve hatta gülünç davranış­lar içine girmişlerdi. Tabiki bu yanlıştı, Tevhid düşüncesiyle ters düşüyordu. Bu inancın ıslahı gerekiyordu. Aslında bu davranış­lar, tabii bir ihtiyacın karşılanması olarak görünüyordu ama, yan­lıştı. Fakat bu yanlışlık kaldırılırken yerine bir alternatif konması gerekiyordu. Yani doğru olanı ortaya konmalıydı, işte Hz. Pey­gamber'in tebligatı Tevhid inancıyla bunu yapmıştı. Şirk düşün­cesinden, put inancından, çok Tanrı edinme duygusundan uzak, mutlak hakim ve yüce kudret olarak Allah inancını getirmişti. Bir de Kâhin ve Arrâflara başvurarak gayb hakkında bilgiler edin­mek geleneği vardı ki, Kâhin ve Arrâflann gaibten haber verebile­cek güçte ve üstünlükte olduğu inancından kaynaklanıyordu. Bu inanç, Tevhid inancına zıddı. Çünkü gaybı Allah'tan başkası bilemezdi. Onun için Kehanet ve Arafet inancı, Kur'an ve Sünnet ta­rafından reddediliştir.

Yukarıda açıklamalarımızdan da görüldüğü gibi Hicaz bölge­sindeki Halk inançları, Tevhid inancı ekseni etrafında yeniden düzenlenmişti. Ancak şunu itiraf etmeliyiz ki, Hz. Peygamber'in vefatından sonra, geçmişte sahip olunan ve Tevhid inancına ters düştüğü için ilga edilmiş olan bir takım halk inançlarının tekrar ihya edilmiş olduğunu görüyoruz. Bunların bir kısmı aynen eski inançların ihyası şeklinde tezahür ederken, bir kısmı da Islâmi bir görüntü verilerek tekrar yaşatılmaya çalışılmıştır.

"Kızıldenizin doğu kıyısında mîlâdî VII. asır başında doğan islâm, doğar doğmaz muzafferane hareketlerle kuzeye, güneye, doğuya ve batıya çok kısa bir zamanda yayılmış, o zaman bilinen dünyamn hemen yarısına hakim olmuştur." [473] Bu Islâmi fetih, "nüfuz ettiği gönülleri devamlı etkilemekle kalmamış, aynı za­manda ilk safiyet ve sadeliği içinde, tezahürüne imkan verdiği her yerde yayılmaya yönelmiştir."[474] Fakat buna imkan vermiyen durumlar da olmuştu, islâm'ın yayılış hızına, O'nun bulunduğu Tevhid inancının yöre halkı tarafından tam özümlenmesinin yeti­şemediği zamanlar olmuştur. Yani, islâm'ın yayılışı ile, islâm kül­türünün yayılışı atbaşı yürümemiştir.[475] Zaten yürümesi de im­kansızdır. Çünkü, Kültür bir özümleme ve benimseme işi olduğu için zamânâ muhtaçtır. Kültürlerin birbirinden etkilenmeleri de normaldir. Ancak bu, islâm'ın genel espirisi ile ters düşmediği, Tevhid inancı ile çelişmediği sürece folklorik türden birer kültür unsuru olarak kabul edilir, islâm Medeniyetinde, inanç esasları dışında maddî medeniyet ve kültür unsurlarının eski medeniyet-lerdeki izlerine rastlamak mümkündür. Kendi içinde kapalı bir medeniyet doğup geliştiği görülmemiştir. Bu eski kültür ve mede­niyetlerden ekilenmek bir kusur değildir.

İslâm kültürü, doğuşundan itibaren peygamberimizin vefatı­nı müteakip birinci asırda, kendi müesseselerini oluşturmaya başlamış, hicri III. asırda İslâm Kültürünün temelini teşkil eden Islâmi ilimler, birer disiplin haline gelmiş, yeni kavramlar ve islâm kültürünü şekillendiren yeni disiplinler ortaya çıkmıştır.

"Ehl-i Sünnet" kavramı bunlardan biridir.[476]

işte islâm kültürü müesseselerinin oluşmaya başladığı hicri birinci asrı tahlil ettiğimiz zaman, Hicaz bölgesinde mevcut bazı halk inançlarının iptal edilmiş olmalarına rağmen, yer yer tekrar ihya edildiğim, hatta bu durumun daha sonraki dönemlerde telif edilen eserlere dahi yansıdığı görülmektedir. Buna dair bazı çar­pıcı örnekler görebiliriz:

l. Asabiyet düşüncesi; Câhiliye Araplarmm son derece önem verdikleri bilinen bir gerçektir. Bir taraftan gurur-kibir ve üstün­lük duygusunun ağır basması, diğer taraftan asabiyet düşüncesi, sosyal hayatı şekillendiren bir düstur haline gelmişti. Onların bu konudaki aşırı bağlılıklarının mezar taşlarına kadar vardığını bizlere Kur'an-ı Kerim haber vermektedir.[477] Kur'an ve Sünnet bu konuda yeni düzenlemeler getirmiş, bu inancın insanın tabii bir hali olduğunu kabul etmiş ama itidalin korunması gerektiğim ifa­de etmiştir. Irk ve soy üstünlüğü iddiasında bulunma reddedil­miş, ama kişinin kendi ırkım ve soyunu sevmesi de kabul edilmiş, hatta "Sıla-i rahim" 'de bulunma teşvik edilmiştir. Yani konu ıslah edilmiş, doğru olanı ortaya konulmuştur. Ne var ki bu ana pren­sipten sapma daha Peygamberimizin vefatım müteakip, hilafet seçimi sırasında başlamıştır. Halifenin kimden olacağı ve kimin hangi kab...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam kültürünün oluşmasında Hicaz
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:06:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam kültürünün oluşmasında Hicaz rüya tabiri,İslam kültürünün oluşmasında Hicaz mekke canlı, İslam kültürünün oluşmasında Hicaz kabe canlı yayın, İslam kültürünün oluşmasında Hicaz Üç boyutlu kuran oku İslam kültürünün oluşmasında Hicaz kuran ı kerim, İslam kültürünün oluşmasında Hicaz peygamber kıssaları,İslam kültürünün oluşmasında Hicaz ilitam ders soruları, İslam kültürünün oluşmasında Hicazönlisans arapça,
Logged
26 Ekim 2016, 07:47:07
Rafet D7

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1


« Yanıtla #1 : 26 Ekim 2016, 07:47:07 »

 Allah sizden razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Ekim 2016, 11:41:36
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 26 Ekim 2016, 11:41:36 »

Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun bilgilerden.Rabbim bizleri islam kulturunde yasamayi nasip etsin inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Ağustos 2019, 12:38:44
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 17 Ağustos 2019, 12:38:44 »

Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Ağustos 2019, 14:19:14
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #4 : 17 Ağustos 2019, 14:19:14 »

Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes