๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Asrı Saadette İslam => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 30 Eylül 2010, 18:18:44



Konu Başlığı: İktisadî ahlâk
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 30 Eylül 2010, 18:18:44
D. İKTİSADÎ AHLAK


1. İslâm İktisadının Ahlâkî Niteliği
 

A) Îslâm İktisadında Maddî Ve Manevî Kıymetler Dengi
 

İslâm Dini, insanın fıtratı konusunda gerçekçidir. Buna göre insan bir ruh-beden varlığıdır ve böylece ihtiyaçları da çift kutupludur. insanın, bunlardan yalnızca birine ağırlık vermes: kendi tabiatına aykırıdır. Kur'ân-ı Kerim'e göre insanlar, gene! ..arak cinsî hayat, çocuk edinme, mal sahibi olma gibi «dünya hacının metaı»'na düşkün olarak yaratılmışlardır.[290] «O, mal sevisine çok düşkündür.»[291] Bu gerçeği göz önüne alan Kur'ân-ı Kerim, in­sana şöyle der;

«Ey Âdemoğlu! Her mescidde (ibadet ve toplantı yerinde) zi-netinizi takının (temiz ve güzel elbiseler giyinin); yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü ALLAH müsrifleri sevmez. (Ey Resulün. De ki: ALLAH'ın kulları için ortaya çıkardığı zinetleri, temiz ve hoş rızıklan kim haram etti? De ki: Bunlar dünya hayatine: nan edenler içindir; kıyamet gününde ise yalnız ve yalnız onlara mahsustur.»[292]

Fakat islâm Dini, yalnız maddi kıymetlere alaka göster': ma­nevi kıymetlerin ihmalini de elbetteki doğru bulmaz. Eniydi, bu kıymetler alanının ikisi ile de alakalanmak ve bu kıymet: ara­sında mutlu bir birleşmeyi sağlamak, zor olan bu işi bakabil­mektir.

«İnsanlardan kimi (sadece) "Rabbimiz! Bize dünyada ver" diye yalvarır. Böylesinin ahirette bir nasibi yoktur. Onlardan ki­mi de "Rabbimiz! Bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzel­lik ver ve bizi ateşin (cehennemin) azabından korur der. İşte bunların kazandıklarından nasipleri vardır.»[293]

«Yemek yiyip şükreden, oruç tutup sabreden kimse gibi­dir.»[294]

Bütün peygamberlerin ve daha başka yüksek manevi şahsi­yetlerin birer meslek sahibi oldukları şeklindeki Islâmî telakki, islâm düşüncesinin maddî kıymetler ile manevî kıymetler arasın­da gerçekleşmesi beklenen mes'ud birleşime verdiği önemin ifade­sidir.

Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

«—ALLAH'ın gönderdiği bütün peygamberler çobanlık yaptı­lar. »

Dostları sordular:

«— Sen de mi ya Resûlallah?»

«—Evet, ben'de...» dedi, vaktiyle birkaç kuruşa Mekke'lilerin koyunlarını gütmüştüm.»[295]

îslâm dini, insanın bütün zamanın ahiret işlerine ayrtmasını uygun bulmaz. «ALLAH, dünyadaki her şeyi sizlerin yararlanması için yaratmıştır.»[296] der. iktisadî faaliyetlerden uzaklaşarak, gece-gündüz namaz kılıp oruç tutan ve bu yüzden kendisinin ve aile­sinin geçimini ihmal eden bazı sahabeler Peygamber (s.a.v.) tara­fından ikaz edilmiştir.

Bununla beraber islâmiyet, insanın dünya işlerine bakışına ve yönelişine bir itidal getirmiştir. Esasen, aşırılığın hiçbir türlü­sünü uygun bulmayan islâm, maddî ihtirası elbette kınayacaktır. Hz. Peygamber şöyle buyurur: «Altına ve gümüşe kul olan sürün­sün!»[297] Çünkü bu ihtirasın birçok kötülüklere ve haksızlıklara sebep olduğu aşikardır. [298]

 

B) Îslâm İktisadında Ferdî Ve İçtimaî Menfaatlar Dengesi
 

İslâm dini, ferdin mülkiyet hakkına ve teşebbüs kabiliyetine saygı gösterir. Sosyal hayatın diğer sahalarında olduğu gibi iktisadî alanda da ferdî şahsiyete ve onun maddî ve manevî hakla­rına değer verir. Ferdlerin teşebbüs ve tasarruuf hürriyetleri ile mülkiyet hakları Kur'ânji Kerim tarafından teminat altına alın­mıştır. [299]

 

2. İktisadî Faaliyetlerde Ahlakî Vazifeler

 

İslâm'da her hak ve imkan, bir sorumluluk ve vazifenin karşı­lığıdır. Hz. Peygamber bunu, verdiği şümullü örneklerle şöyle ifa­de etmiştir.

«Ahirette insan, hayatını nerede tükettiğinden, servetini nasıl kazanıp nerede harcadığından, ne gibi işler yaptığından, bedeni­ni nasıl yıprattığından ve bildiklerini yaşayıp yaşamadığından sorguya çekilmedikçe ALLAH'ın divanından ayrılamaz.»[300]

 

A) Kazanma Ve Üretim İle İlgili Vazifeler
 

1. Kazanma Faaliyeti Sırasında Halis Bir Niyet Taşımak.
 

Bu, egoist arzu ve kaprisleri tatminden öte; şahsî, ailevî ihti­yaçları karşılama, genel olarak insanların refahlarına, maddî-manevî gelişmelerine katkıda bulunma, nihayet ALLAH'ın rızasını kazanma niyetidir. [301]

 

2. Meslekî Bilgi Ve Ehliyet
 

Müslümânı, «diğer müslümanlarm, elinden ve dilinden zarar görmediği kimse» şeklinde tarif eden ve insanın, kendisine yapıl­masını istediği şeyi, kendi de başkasına yapmadıkça gerçek bir mü'min sayılamayacağını belirten islâm ahlâkı için mesleki bilgi ve ehliyetin önemi açıktır. [302]

 

3.ALLAH'ın Haram Kıldığı Şeylerin Üretim Ve Ticareti İle Meşgul Olmamak.
 

İslâm, ülke ve toplum yararına olmayan şeylerin üretim ve ti­caretini haram kılmıştır. Bunlardan bir kısmı, islâm hukuku ta­rafından açıkça yasaklanmıştır ki, aşağıdaki hadiste bunlardan bir kaçına işaret edilmiştir:

ALLAH ve Resulü içkinin, (usûlüne uygun olarak kesilmeden veya avlanmadan önce) kendiliğinden ölmüş hayvan etinin, do­muzun ve putların alım-satımını haram kılmıştır. »[303]

Diğer bir hadiste de şöyle denilmektedir:

«ALLAH bir şeyin kullanımını haram kılmışsa, ondan edinilen kazanç da haramdır.»[304]

 

4. ALLAH'ın, Yasaklayarakgayr-İ Meşruluğunu İlan Ettiği Yollardan Kazanç Aramamak.
 

Müslümanın temiz ve yüksek şahsiyeti, üstün hizmet anlayı­şı, kumar, hırsızlık, dolandırıcılık, zimmet, faizcilik, tefecilik, spe­külasyon (ihtikar), rüşvetçilik ve kaçakçılık gibi toplum zararına olan ve insanlık şerefi ile bağdaşmayan yollardan kazanç sağlama zilletine izin vermez. [305]

 

5. İşçinin Haklarını Gözetmek
 

İşverenin işçiye, islâm'ın ölçüleri içerisinde, zamanın ve ör­fün icaplarına göre makul bir ücreti zamanında ödemesi ve diğer maddi ve manevi haklarına riayet etmesi gerekir. Bir kudsî hadis­te ALLAH Teâlâ şöyle buyurmuştur:

«Üç zümre vardır ki, kıyamet gününde onlarla hesaplaşaca­ğım! Beni şahit tutarak söz verdikten sonra sözünde durmayan­lar, hür insanı satarak bedelini yiyenler ve işçi çalıştırıp ondan yararlandığı halde ücretini vermeyenler.»[306]

Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurdu:

«işçinin ücretini, teri kurumadan (aksatmadan zamanında) ödeyiniz.»[307]

tslâm ahlâkı, daha ahlâkî ve insanî olarak, işçi-işveren ara­sında hayat düzeyinin eşit olmasını öğütler:

«Hizmetinizde kullandığınız kimseler, sizin ancak kardeşlerinizdir. ALLAH onları sizin elinize emânet etmiştir. Bu sebeple on­lara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin... »[308]

 

6. Îşverenin Haklarını Gözetmek
 

Kur'ân-ı Kerim, müslümanların usulsüz yollarla birbirleri­nin haklarını yemelerini prensip olarak-yasaklamıştır. Bu sebep­le işçi, kendi haklarına, karşı taraftan beklediği saygıyı, aynı şe­kilde kendisi de göstermeli; işveren gibi o da bu konuda hakkani­yete, karşılıklı rıza ile düzenlenmiş sözleşme esaslarına ve şartla­rına uymalıdır. Hz. Peygamber, «Müslümanlar, kabul ettikleri şartlara uymak zorundadırlar. »[309] buyurmuş ve sözleşme yapıl­dığı halde buna uymamayı "münafıklık alâmeti» olarak nitelemiş­tir.[310]

Kur'ân-ı Kerimde de sözleşme ile verilen ahidlere uymanın gerekliliği ısrarla belirtilmiş ve müslümanların belli-başlı özellik­lerinin sayıldığı uzunca bir ayetin bir yerinde «onlar anlaşma yaptıklarında ahidlerini yerine getirirler.»[311] denilmiştir.

Kur'ân-ı Kerim'deki bir ayet, işçinin işi ile ilgili aslî görevleri­ni belirtmektedir:

Senin iş verdiğin kimselernin en iyisi, güçlü ve emniyetli , olandır.»[312]

Şu halde işçinin iki aslî-görevi vardır:

a) Fizik gücünü kullanmak yani kurallara göre yapması geredan ve emeğini esirgemeden yapmak,

b) Emniyetli olmak yani işyerini ve oradaki araç-gereçleri bi­rer emanet kabul ederek esirgemek, zarar vermemek, tahrip et­memek, buna izin vermemek. [313]

 

B) Harcama Ve Tüketim İle İlgili Ahlâkî Vazifeler
 

1. Toplumun Zararına Tüketim Ve Harcamalarda Bulunmamak
 

İslâm kardeşlik dinidir ve ferdlerin, genel olarak, kendilerine yapılmasını istemedikleri işleri, kendilerinin de başkaları aleyhi­ne yapmamalarını emreder.

îslâm o günkü hayat şartları içinde toplumun zararına olan harcamaları bildirmiş ve bunları hususiyle yasaklamıştır ki, içki, kumar, fuhuş, rüşvet bunlardan bazılarıdır. [314]

 

2. Lüks Ve İhtişam İçin Harcama Yapmamak
 

Harcama ve tüketimin önceliği sırasında zorunlu maddeler başta yer alır. îslâm Dini "nefsin devamı" için gerekli olan imkan­lardan yeteri kadar faydalanmayı tabii ve zorunlu görür. Ayet ve hadislerden daha Önce verdiğimiz örnekler göstermiştir ki, îslâmı zühd kişinin kendisini ve ailesini aç-açık ve sefil bırakması paha­sına dünyaya sırt çevirmek anlamına gelmez.

Rahatlık ve kolaylık sağlayıcı maddeler için harcamalar yap­mak da Peygamber (s.a.v.) tarafından uygun görülmüş ve teşvik edilmiştir. Bizzat kendisinin de hizmetçileri ve binek hayvanları vardır. Temiz ve yeni elbise giyer, güzel koku sürünürdü. Huzuru­na pejmürde kıyafetle gelen birine:

«— Senin malın-mülkün yok mu?» diye sordu. Adam:

—Var...» dedi. O yine sordu:

«— Ne çeşit mal?» Berikisi:

«— Yüce ALLAH bana her çeşit maldan verdi,» dedi. O zaman Resûlullah şöyle buyurdu:

«—ALLAH sana mal verdiyse, O'nun nimet ve ikramının eseri üzerinde görülmelidir!»[315]

Yine Hz. Peygamber, faziletli bir eşi, geniş bir meskeni, iyi bir komşuyu ve dertsiz bir bineğe sahip olmayı saadetin unsurların­dan saymıştır.[316]

Lüks maddelerin tüketimine gelince, bu yöndeki harcamala­rın haram kılındığı kesindir. Çünkü, bu tür maddelere düşkün­lük, Kur'ân-ı Kerim'in tabiri ile, insanların kalblerini katılaştmr; yani onları ALLAH'a saygı ve itaattan, insanlara sevgi ve şefkatten uzaklaştırır; onları bencil, muhteris, gururlu ve kibirli yapar. [317]

 

3. İsraf Etmemek
 

Dinen haram kılman maddeler ile lüks sayılanların tüketimi israf olduğu gibi, helal kabul edilen maddelerin, günün icaplarına göre ihtiyaçtan fazla tüketimi de haramdır. «Yiyiniz, içiniz; israf da etmeyiniz. Çünkü ALLAH müsrifleri sevmez.»[318]

Islâmî telakkiye göre servet, bir nimet ve imkan olduğu ka­dar, bir yüktür de. Çünkü Kur'ân-ı Kerim servetin bir "fitne" yani imtihan vasıtası olduğunu bildirmiştir. Peygamber'in deyimi ile, "malı zayi etmek" yani yerinde kullanmayarak saçıp savurmak, kişiyi ağır bir vebal altına sokar. [319]

 

4. Înfak Ve Cömertlik Yapmak
 

Hz. Peygamber, cömert insan ile cimri kişinin psikolojik hal-. lerini şöyle tasvir etmiştir:

«Mal hırsı demir zırh gibidir. Cömert insanda yardım arzusu mal hırsına galip gelir; cömertlik yaptıkça üzerindeki sıkıcı zırh gevşer; yani mal hırsının verdiği gönül rahatsızlığından kurtu­lur, ferahlar; aynı zamanda, başkalarının ızdıraplarını hafiflet­miş olacağından dolayı vicdan huzuru duyar. Buna karşılık, cim­ri insandaki mal hırsı, kendisini gittikçe daralan bir zırh gibi hu­zursuz eder; insanların ıztıraplarını görmekten dolayı vicdanen rahatsız olmasına rağmen, cimrilik yüzünden, vicdanını rahatla­tacak müsbet faaliyetler gösteremez; böylece cimrilik huyu kendisini tam bir baskı altına alır.»[320] Bu sebeple Resûlullah (s.a.v.) cimrilik duygusundan ALLAH'a sığınmıştı.[321] Yine o, cimrilik konu­sunda müslümanları uyararak, geçmişte bazı kavimlerin cimrilik yüzünden birbirlerinin mallarına saldırmak, kanlarını akıtmak suretiyle helak olduklarını belirtmiş;[322] böylece bencillik ve menfaatçiliğin ifadesi olan bu tutumun sosyal patlamalara yol açraa«v mn kaçınılmaz olduğunu tesbit etmiştir. [323]

 

Bibliyografya
 

Ahmed Emin, Fecru'l-Islâm, Beyrut 1959

Akarsu, Bedia, Ahlâk Öğretileri, I, Mutluluk Ahlâkı, istanbul 1970

Aristotalis, îlmu'l-ahlâk ilâ Nikomahos, trc. A. Lutfı es-Seyyid, Kahire 1924.

Arkoun, Muhammed, I'Ethique musulman d'apres Mavoardi, Paris 1964

Aster, Prof. Dr. Ernst, von, «Kant Ahlâkı» Üniversite Konferans­ları (1941-1942)1 den

Aynî, M. Ali, Ahlâk Dersleri, istanbul 1943.

Bilmen, Ömer Nasuhî, Hukuk-ı Islâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, istanbul 1967.

Boer, T.J. de, İslâm'da Felsefe Tarihi, trc. Yaşar Kutluay, Ankara 1960.

Bousquet, G.H., La Morale de I'Islâm et Teihuaue sexuelle de I'Islâm, Paris, 1966.

Buharı, Ebu Abdillah Muhammed, Sahihul Buharı, istanbul 1979, el Edebül-müfred, Kahire.

Caro M. E., FExemın critıçue de la morale utilitaire, Paris.

Canan, Doç. Dr. ibrahim, İslâm'da Çocuk Terbiyesi, Ankara trz.

Çağrıcı, Mustafa, GazalVye Göre îslâm Ahlâkı, istanbul 1982.

Dıraz, M. Abdullah, Düsturu'l-ahlâ fi'l-Kur'ân, trc. Abdussabür Şahin, Beyrut 1973.

Durkheim, Emil, I'Education morale, Paris 1925

Alslan, Zeki Mesut, «Milletlerarası Hukukta Ahlâk» insan Hak­ları Dergisi.

Eraydm, Selçuk, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1981.

Eş'arî, Ebu'l-Hasen, Kitabu'Uluma, Beyrut 1953.

Farabî, Tahsilu's-Saade, Haydarabad 1345.

Gazali, îhyau Ulumi'd-din, Mısır, 1334 ve Beyrut.

Hamîdullah, Muhammed, islâm'a Giriş, tere. Kemal Kuşçu, İs­tanbul 1961

İbn Haldun, Mukaddime, Beyrut tsz.

İbn Hazm, Risâletu'l-ahlâk, Kahire 1962.

İbn Miskeveyh, Tehzibu'l-ahlâk, Mısır 1327.

İbn Sina, Risaletu'l-kader, Mısır 1328.

Ihvan-ı Safa, Resail, Beyrut, tsz.

İrfan Abdulhamid, İslâm'da îtikadî Mezhebler ve Akaid Esasları trc, M. Saim Yeprem, İstanbul 1981

Kant, Pratik Aklın Eleştirisi, Ankara 1980

Karaman, Hayreddin, Mukayeseli İslâm Hukuku,!, İstanbul 1978

Kardavi, Yusuf, el-Halal ve'l-haram, fi'l-îslam, Kahire Katib Çelebi, Keşfuz-Zunun, İstanbul 1941 Kitab-ı Mukaddes, istanbul 1976 Kraus, H., Pines, S., I. A. "Râzi" mad.

Kutluay, Doç. Dr. Yaşar, îslâm ve Yahudi Mezhepleri, Ankara tsz. Matüridî, Ebu Mansur, Kitabu't-tevhid, İstanbul tsz. Mekkî, Ebu Talib, Kutu'l-kulûb, Mısır, 1310 Muhasibi, Er-riaye li-hukukı'llâh, Kahire, tsz. Rousseau, J. J., Emil, trc, Komisyon, istanbul 1943 Ülken, H. Ziya, Ahlâk, istanbul, 1946

Weber, Alfred, Felsefe Tarihi, trc, H. Vehbi Eralp, istanbul Zeydan, Abdulkerim, el-Veciz, Bağdad 1967 [324]


[290] Âli îmrân, 3/14.

[291] Âdiyât, 100/8.

[292] A'râf, 7/31.

[293] Bakara, 2/200-202.

[294] Buharı, Et'ıme, 56.

[295] Buharî, İcara, 2.

[296] Bakara, 2/29.

[297] Buharî, Cihad, 70.

[298] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/144-145.

[299] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/146.

[300] Tirmizî, Kıyâme, 1.

Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/146.

[301] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/146.

[302] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/146.

[303] Buharı, Buyu, 105; Müslim, Buyu, 93; îbn Mâce, Ticârât, 11.

[304] Ebû Davud, Buyu, 63, 64.

Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/147.

[305] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/147.

[306] Buharı, İcara, 10.

[307] îbn Mâce, Ruhun, 4.

[308] Buharı, îman, 22.

Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/147-148.

[309] Buharî, îcâra, 14.

[310] Buharı, îman, 24.

[311] Bakara, 2/177.

[312] Kasas, 28/26.

[313] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/148.

[314] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/149.

[315] Ebu Davud, Libas, 14; Tirmizî, Edeb, 54.

[316] îbn Hıbban'ın Sahih'inden naklen Yusuf Kardavî, el-halal ve'1-harâm, fi'l-îslâm, s. 94.

[317] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/149-150.

[318] A'râf, 7/30.

[319] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/150.

[320] Buharı, Zekât, 29.

[321] Buharı, Cihad, 74.

[322] Müslim Birr, 56.

[323] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/150-151.

[324] Doç. Dr. Mustafa Çağrıcı, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 5/153-154.


Konu Başlığı: Ynt: İktisadî ahlâk
Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Ağustos 2019, 13:45:33
Esselamu aleyküm Rabbim ummeti Muhammed e faizi ve adaletsiz para dağılımını nasip eylemesin Rabbim paylaşım için razı olsun