> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa  (Okunma Sayısı 2222 defa)
02 Ekim 2010, 12:18:09
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 02 Ekim 2010, 12:18:09 »



İkinci bölüm

DEVLET MÜDAHALESİNİ MÜMKÜN KILACAK PİYASANIN OLUŞUMU ve MÜDAHALEYE MEVZU OLAN MUAMELELER


I. Müslümanların Kontrolünde Yeni Bir İç Piyasa Tesisi: Medine Pazarı
 

Tarih boyunca iktisadî bağımsızlık siyasî bağımsızlığın en Önemli unsurunu teşkil etmiştir. Ticaret maksadıyla Filistin, Yemen ve Bahreyn-Uman bölgelerini dolaşmış, saygıdeğer, güve­nilir, tecrübeli bir tacir[48] ve Mekke müşriklerinin, Benû Kinâne yurdunda imzaladıkları antlaşma[49] neticesinde ittifakla uygula­dıkları şiddetli bir ekonomik ambargoya mâruz kalarak büyük sıkıntılara düşmüş[50] bir insan olan Hz. Peygamber (s.a.v.) de iktisadî bağımsızlığın önemini muhakkak ki çok iyi biliyordu. Al­lah'ın inayeti ve bu tecrübelerin kazandırdığı feraset ile, hicretini müteakip, ilk iş olarak siyasî ve iktisadî yönden - şartların elverdi­ği ölçüde hatta şartları zorlayarak- mümkün mertebe güçlü bir devlet tesis etmeyi hedef almıştı. Bunun tahakkuku için, bir yan­dan, hem devlet başkanı sıfatıyla kendisinin hem de Müslüman­ların siyasî hakimiyetini tesis edecek olan ve günümüzde bazı ilim adamlarınca 'Medine Anayasası' olarak adlandırılacak ka­dar büyük bir ehemmiyeti haiz bulunan muahedeyi gerçekleşti­rirken, diğer yandan da, Müslümanlar'a ait, onların hakimiyetin­de, onların ahkamının uygulanacağı bir piyasa oluşturmalıydı. îş-te bu ve benzeri saiklerle, daha sonra 'Medine Pazarı' ismiyle anı­lacak olan pazar kurulmuştur.

Gerek hicretten önce ve gerekse sonra geçen zaman zarfında, her hususta olduğu gibi iktisadî hususlarda da bazı âyetler iniyor, bazı hükümler vaz' ediliyor, bazı câhiliye âdetleri yasaklanıp bazı­ları tâdil ve tashihe tâbi tutulurken yeni bazı kaideler de konuyor­du. Ancak bütün bu hükümler derhal uygulamaya geçirilmeli, sağlıklı ve sürekli bir tatbikat için de uygun şartlar yaratılmalıy­dı. Zira hâlihazırda mevcut olan Medme pazarlarında[51] genellikle müşrik veya Yahudi tacirler hüküm sürüyorlardı. Tabiatıyla bun­ların ticari faaliyetleri ya kendi dinî anlayışlarına ya da câhiliye âdetlerine göre cereyan ediyordu. Halbuki islâm bunlardan bir kısmını yasaklamakta ve yeni birtakım piyasa normları vaz' et­mekteydi. Her türlü gayri meşru muamelelerin cereyan ettiği bir ortamda Müslümanlar'ın, islâm'ın hükümlerini uygulamaları şüphesiz zor olacak, karşılıklı güven ortamı kolay kolay sağlana­mayacaktı. Ayrıca bu gayri müslimlerle yapılan ticaret- piyasaya hakim olmaları sebebiyle- daha çok onların lehine idi ve bunun böyle sürüp gitmesi devletin istikbali açısından problem teşkil edebilirdi. Kaldı ki Müslümanlar, asla, "Arapların mallarından ne kapsak kârdır ve bu hususta da mesul ve günahkâr olmayız. Zi­ra onlar hak yolda (!) değiller..."[52] şeklinde bir zihniyete sahip olan Yahudiler'in insafına terk edilemezdi. Öyleyse yapılacak ilk iş Müslümanlar'ın hâkim ve şer'î ahkâmın kâim olduğu müstakil bir pazar kurmaktı. Zira diğer pazarlar onların pazarı olamazdı: "Hz. Peygamber (s.a.v.) Nebit Pazan'na giderek bir göz attı ve: 'Bu asla sizin pazarınız olamaz', buyurdu. Sonra (başka) bir pazara gitti ve (yine) 'Bu asla sizin pazarınız olamaz',   buyurdu.[53] Sonra (bilaha­re Medine Pazarı adım alacak olan) bu pazara döndü, etrafını do­laştı ve: ((îşte) sizin pazarınız budur; bu (pazar) daraltılmayacak'[54] ve burada vergi alınmayacaktır,' buyurdu"[55] Semhûdî'nin benzer rivayeti ise şöyledir: "Bir adam Nebî'ye (s.a.v.) gelerek: "Ya Resûlallah (s.a.v.)! Pazar için (uygun) bir yer gördüm, (gelip bir bakmaz mıydınız?)" dedi. Bunun üzerine (Hz. Peygamber) onunla birlikte Medine Pazarı'nın bugünkü yerine gitti ve ayağıyla (yere) vurarak: "(işte) sizin pazarınız budur; bu (pazar) daraltılmaya­cak ve burada asla vergi alınmayacaktır," buyurdu.[56] Hz. Peygam­ber (s.a.v.) tarafından seçilen bu pazar yeri Benû Sâide bölgesinde bir kabristandı, tik Önce bu teklife karşı çıkan Benû Sâide daha sonra razı oldu.[57] Burası açık bir alan olup bir binici pazar yerine inip devesinin palanını bıraksa, pazarı dolaşırken ne tarafa gitse palanım görebilirdi.11 Pazar yeri olarak bu bölgeyi seçmeden önce; "Resûlullah (s.a.v.) Bakî' ez-Zubeyr (bölgesin)de bir çadır kurdu ve '(İşte) bu sizin pazarınızdır? buyurdu. Hemen akabinde Yahudi­lerin reisi (Ka'b b. el-Eşref geldi, içeri süzülerek çadırın iplerini kesti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): 'Önemli değil. Gerçekten ben, bunu, onu daha da delirtecek bir yere nakledeceğim', buyur­du. Sonra bu pazarı, şimdi Medine Pazarı'nın bulunduğu yere taşıdı ve emri verdi: 'îşte bu sizin pazarınızdır, burada devamlı sabit köşeler, yerler edinmeyin[58] (yani sabah erken gelen dilediği yere yerleşsin); burada hiç bir vergi (de) alınmayacaktır."[59] Bir çok hadislerinde pazar yerlerini şeytanların ordugâhı olarak nite­lendirilen Hz. Peygamber (s.a.v.) ilk kurduğu pazarın yerini, in­sanları dünya lezzetlerine dalmaktan meneden ölümü[60] ve Mah-keme-i Kübrâ1 da kurulacak adalet terazisini hatırlatan en Önemli uyarıcılardan biri olan kabristan bölgesinde seçmek suretiyle bel­ki de alıcı ve satıcıyı manevî kontrol altında tutmayı hedeflemiş­tir. Bu hadisenin geçtiği Bakî', Benû Kaynukâ' Yahudileri'nin böl­gesinde olup[61] Benû Kaynukâ Pazarı'na yakın bir mevkide idi —ki bu pazar o dönemin Medine'sinde, Yahudiler'in elindeki iktisadî güç ve hâkimiyetin de etkisiyle, en çok rağbet gören pazar idi. Öy-leki, Câhiliye Mekkesi'nin büyük kapitalistlerinden iken Müslü­man olup hicret ettiği Medine'de de ticaret mesleğini sürdürmek için pazar yerini soran Abdurrahman b. Avf a Benû Kaynukâ' pazarı gösterilmişti.[62] Kâ'b b. el-Eşref, bu rakip pazarın, iktisadî nüfuzları üzerinde ne büyük bir tehlike oluşturacağım çok iyi bil­diğinden, halkının çıkarlarını korumak için, bilâhare çıkması muhtemel bir çatışmayı dahi göze alarak, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bu teşebbüsünü sabote etmekte tereddüde düşmeyip, bir an bile gecikmeden müdahalede bulundu.

Pazarın Benû Sâide bölgesindeki yeni yeri Yahudi yerleşim biriminden oldukça uzakta sayılır. Zira birisi Medine'nin bir tara­fında iken diğeri de öbür tarafına düşmektedir ki burası Ka'b'm kolayca sabote edebileceği bir yer de değildir. Yeni pazarın, Mes-cid-i Nebevî'nin yanında, Medine'nin hemen hemen merkezinde, Buthân Vadisî'nde, hizmet verebilecek bir konumda bulunması, bize, Hz. Peygamber (s.a.vjin pazarı, Ka'b b. el-Eşref i daha da de­lirtecek bir yere nakletmekten kastının ne olduğu hususunda bir fikir vermektedir. Zira, eğer Ka'b, Bak? pazarı girişimini, sırf ken­di bölgelerine tecavüz edildiği gerekçesiyle sabote etmiş olsaydı, pazarın, Medine'nin öbür ucuna; kendileriyle hiç alâkası bulun­mayan başka bir bölgeye nakledilmesiyle niçin daha da del! eş­sin?...

Bütün bu zikrettiklerimiz, pazarın kuruluşu ile ilgili hadise ve yorumları içermektedir. Ancak mesele pazarın kuruluşu ile bit-memekte, aksine, satıcı ve alıcıların, alışık oldukları, belli bir yer, muhtelif müşteri ve satıcılar edindikleri ve yakınlığı hasebiyle de yeğleyebilecekleri diğer pazarları bırakarak yeni pazara yönelme­lerini mümkün kılacak şartları sağlamak gerekmekteydi, işte bu­nun da bilincinde olan Hz. Peygamber (s.a.v.), pazarın rüchaniye-tini yeterince arttıracak kadar önemli ve cazip bir kaideyi de kuru­luşuyla birlikte vaz' etmekte gecikmemişti: "Burada hiç bir vergi alınmayacaktır." Bu ifadeden ve kaynakların verdiği bilgilerden anlaşılan odur ki Câhiliye döneminde kurulan pazarların ekseri­yetinde bir çeşit pazar vergisi alınmaktaydı. Kister'e göre vergisiz yeni bir pazar kurma prensibi, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Ukaz'da-ki vergisiz pazar uygulamasını adapte etmeye niyetlendiğinin bir göstergesi olabilir. Resûlullah (s.a.v.)'m bi'setten sonraki ilk üç seneyi müteakip hicrete kadar geçen on sene zarfında, mütemadi­yen Ukaz, Mecenne ve Zu'1-Mecaz panayırlarına giderek halkı islâm'a davet ettiğine dair rivayet,  [63]Kister'in bu görüşüne güç kazandırmaktadır. Zira bu vesileyle Ukaz'daki tatbikatı gören ve ehemmiyetini anlayan Hz. Peygamber'in (s.a.v.) aynı uygulamayı Medine Pazan'na adapte etmesi gayet makul görünmektedir. Çünkü Ukaz'ın, o dönemin en meşhur ve revaçta pazarlarından ol­masında bu uygulama da rol oynamıştır herhalde. Ona göre bu uy­gulamanın diğer bir yorumu da 'es-sûk sadaka' 17(yani pazarın, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ümmete sadakası=vakfı olduğu) fikri­dir.[64] Biz bunlara, bizce önemli olan bir başka noktayı daha ilâve etmek istiyoruz: Tecrübeli bir tacir olan Hz. Peygamber (s.a.v.) pa­zar vergisi almadığı takdirde satıcıların yeni pazarı tercih edecek­lerini biliyordu muhakkak. Zira kâr arzusu ticaretin en önemli dürtüşüdür ve vergisiz kazanç daha fazla kâr demektir. Ayrıca verginin kalkması, maliyetleri azaltacağından, buna paralel olarak fiyatlar da düşme eğilimi gösterecekti. Tabiatıyla, diğer pazarlara nisbetle düşük fiyatlarla işlem gören mamuller daha fazla müşteri çekecektir. Benû Kaynukâ' kabilesinin, kendi pazarlarını parselleyip ücret mukabili kiraya verdikleri gibi tüc­carlardan da pazar resmi aldıklarım,[65] dolayısıyla bu tür kira ve vergilerden muaf yeni pazarın, en güçlü rakibi olan Benû Kaynukâ' Pazan'na karşı en büyük bir avantaj elde edeceğini de hesaba katarsak, bu muafiyetin isabetlilik derecesini daha iyi kavrayabiliriz sanırız.

Bütün bu tedbirler meyvelerini vermiş olsa gerektir ki, ifade­lerin zımnından çıkartabildiğimiz kadarıyla, tüccar bu pazara rağbet etmiş ve dolayısıyla da yeterli müşteri bulmuş demektir. Zira tüccarın pazarda çadırlar ve binalar kurma teşebbüsü [66]rağ­betin ve kökleşme gayretinin bir göstergesi olsa gerektir. Ne var ki Hz. Peygamber (s.a.v.) bu teşebbüs...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa
« Posted on: 25 Nisan 2024, 20:35:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa rüya tabiri,Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa mekke canlı, Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa kabe canlı yayın, Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa Üç boyutlu kuran oku Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa kuran ı kerim, Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa peygamber kıssaları,Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasa ilitam ders soruları, Devlet müdahalesini mümkün kılacak piyasaönlisans arapça,
Logged
02 Ekim 2010, 12:21:51
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 02 Ekim 2010, 12:21:51 »

ecek bir rol oynamamış, bilakis fiyatlar serbest piyasada arz-talep denge­sine göre oluşmuştur. Tüketicinin istismar edilmediği ve karaborsanın görülmediği bir piyasada narha ihtiyaç duyulmaması do­ğaldır.[175] Arz-talep dengesinin, talebin lehine olarak bozulduğu bir ortam, tabiî fiyat artışlarına sebebiyet vermek yanında, kara­borsacılık temayüllerim kamçılayıcı bir rol de oynayabilirdi pekâlâ. Bu ise sürekli ve daha da önemlisi fahiş fiyat artışlarını beraberinde getirebilirdi. Ne var ki köklü bir piyasa ahlâkının oluşturulduğu, gerek üretici, esnaf ve tüccarıyla, gerekse tüketici -siyle bütün piyasa aktörlerinin zühd ve kanaat içinde bulunduk­ları o dönemde bu tür sunî fiyat artışlarına mahal bırakmamak için, narh dışında, günün şartlarının imkân verdiği diğer birtakım ekonomik önlemler de ihmal edilmemiştir.

Hadisde geçen ve 'Narh koyan Allah'tır' şeklinde tercüme et­meyi yeğlediğimiz iel-musa"ir huvallaK ibâresindeki 'el-mu-sa"ir' lafzı 'se'ara' kökünden tef il babında ism-i fail olup lugatta: Fiyatları belirleyen, sınırlayan, narh koyan manalarına gelmek­tedir. Bu ifadeden hareketle akaid âlimleri, yukarıda da belirttiği­miz gibi, irâde-i cüz'iyye ve külliyye tartışmalarına girerek 'el-mu-sa"ir' vasfının Allah'a, devlete değil- mahsus olduğunu beyan ederlerken, aynı ifadeyi göz önüne alan fakihlerin cumhuru da benzer bir sonuca vararak devletin fiyatlara müdahalesine cevaz verilemeyeceğini savunmuşlardır. Ancak, eğer 'narh koyan Al­lah'tır' ifadesi onların anladığı gibi mutlak bir lafız ise, yani fiyat­lara Allah'tan başkasının müdahalesi asla caiz olmazsa, o takdir­de satıcıların spekülatif, monopolistik (=tekelci) vb. gibi birtakım faaliyetlerde bulunmaları da yasaklanmalı değil midir? Ve eğer onlar Allah'ın hududunu çiğnemişlerse devletin bu duruma mü­dahale etmesi gerekmez mi? Kaldı ki Hz. Peygamber'in kavlinde narhın haramhğına ne gizli ne de açık bir delâlet vardır. Bilakis Hz. Peygamber (s.a.v.) 'narh haramdır' veya 'narh helal değildir' ve benzeri herhangi bir ifade kullanmamış, 'bolluk ve darlık veren ancak Allah'tır' buyurmakla da fiyat artışlarının piyasadaki dar­lık neticesinde oluştuğunu vurgulayarak, bolluk yaratmak suretiyle fiyatları ucuzlatması için Allah'a niyazda bulunulması­nı tavsiye etmiştir.

Ibn Hibbân'ın bir rivayetinde narh hadisinin yukarıda zikri geçen versiyonuna ek olarak yer alan şu ifadeler iddiamızı destek­lemektedir: (Hadisin râvisi Enes) dedi ki: "Bu [H. 8] senenin başında Müslümanların (pazarlarında) fiyatlar yükseldi. Narh koyması için Nebî'ye (s.a.v.) geldiler. Resûlullah (s.a.v.) bunu ke­rih görerek şöyle buyurdu: 'Birbirinize kin gütmeyin, birbirinizi kıskanmayın, birbirinize sırtınızı dönmeyin. Ey Allah'ın kulları kardeş olun' Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bir kimse kardeşi­nin pazarlığı üzerine pazarlıkta bulunmasın. Şehirli köylü adına satış yapmasın. İnsanları kendi hallerine bırakın, [Allah] bazısı­nı bazısından rızıklandırır.[176]

Ibn Teymiyye ve Ibn Kayyim, serdedildiği şartları da göz önü­ne alarak dikkaûli bir şekilde tahlile tâbi tuttukları bu hadisin mutlak ve âmm (=genel) olmayıp bilakis kaziyye-i muayyene (özel bir hüküm) ifade ettiğini açıkça belirtmek suretiyle bazı durumlarda narh konulmasının mümkün ve hatta -adaletin ger­çekleşmesini kolaylaştırması hasebiyle- vacip olacağı kanaatine varmaktadırlar.[177] Bunu da, Hz. Peygamber'in (s.a.v.), sahiplerin­den birinin kendi hissesini azat ettiği müşterek bir kölenin diğer ortaklarca da azatlanması durumunda emsal fiyatın üzerinde bir değer biçilmesini yasaklamasına[178] dayandırmaktadırlar. Sâri', müşterek köledeki bir hissenin azadı gibi bir maslahatta emsal fiyatı Ölçü almayı vacip kılar ve hak sahibine bundan fazlasını isteme ruhsatı vermezse, yiyecek, içecek ve giyecek gibi temel ihti­yaç maddelerinin temininde emsal fiyat takdiri daha büyük bir zaruret olmaz mı?[179] Zira narhın bazı durumlarda vâcid olmasının illeti umumi ihtiyacın giderilmesidir ve tüm halkın yokluğunu çektiği bir şeyin emsal kıymetten satılmasını vacip kılan hak ise 'Allah hakları' cümlesinden addedilir.[180] islâm hukukundaki Al­lah hakları kavramının günümüzdeki kısmî karşılığı 'amme hu-kuku'dur.[181]

Satıcıyı fiyatlar hususunda tamamen serbest bırakıp, devlet kontrolü dışında tutmak da toplumun zulüm ve haksızlığa uğra­tılmasına kapı açar. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) döneminde ticaret ahlâkının ve faziletin en güzel örneği yaşanmış, devlet müdahalesine pek gerek duyulmamış ve genellikle herkes meşru haklarına razı olmuştur. Fakat giderek ticaret ahlâkı yozlaşmaya başladık­ça insanlar fiyat tespitindeki esnekliği yahut arz-talep dengesin­deki bozukluğu suistimal etmeye yönelmiş, kıtlıklar ve savaşların getirdiği sıkıntılar fiyatların sunî olarak yükselmesine sebebiyet vermiştir. [182]


[48] Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 1014.

[49] Buhârî, Hac 45; Cihâd 180; Müslim, Hac, 344; Ebû Dâvud, Menâsik, 86; Ferâiz, 10.

[50] îbnSa'd, I, 208-210.

[51] Medine pazarları için bkz, İbn Şebbe, Tarîhu'l-Medîneti'l-münevvere, I, 305-306.

[52] Taberî, Tefsir, III, 226-227; Kurtubî, Tefsir, IV, 118; îbn Kesîr, Tefsir, II, 51; Ali, VII, 419.

[53] îbn Şebbe'nin bir rivayetinde Benû Kaynukâ Pazan'na gittiği kaydedilmek­tedir ki buna göre bu pazar, Benû Kaynukâ Pazarı olsa gerektir. Bkz. Îbn Şebbe, I, 304.

[54] Hadis metninde bu fiilin karşılığı lâ yuntekasanne' olup naşir M. Fuad Abdu'1-Bâkî, bunu lâ yubtalenne' şeklinde şerh etmiştir.

[55] İbn Mâce, Ticârât, 40; İbn Şebbe, I, 304.

[56] Semhûdî, Vefâu'1-vefâ, I, 540.

[57] Semhûdî, Vefâu'1-vefâ, I, 541.

[58] Hadis metninde bu filinin karşılığı lâ tetehaccerû1 olup: tahrir (yani etra­fını taşla çevirmek) suretiyle temellük etmeyin,' anlamındadır.

[59] Semhûdî, Vefâu'1-vefâ, I, 540.

[60] Tirmizî, Kıyamet 26; Zühd 4; Nesâî, Cenâiz 3; Ibn Mâce, Zühd 31.

[61] Semhûdî, Vefâu'1-vefâ, I, 539.

[62] Buhârî, Buyu I, 49; Menâkibu'l-ensâr 3.

[63] İbn Hanbel, III, 322, 339,492; İbn Sa'd, I, 216; İbn Kesîr, el-Bidâye, III, 140-141; Kettânî, et-Terâtibu'1-idâriyye, II, 164.

[64] Kister, The Market of the Prophet, s. 276.

[65] Erkal, Mehmet, "İslâm Hukukunda Aîış-Verişte Kâr Haddi" Araştırması­na Dâir Tenkidi Görüş, s. 204

[66] Semhûdî, Vefâu'1-vefâ, I, 540.

[67] A.g.e.

[68] Kister, The Market of the Prophet, s. 276.

Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/414-419.

[69] Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/420.

[70] Uludağ, Süleyman, İslâm'da Faiz Meselesine Yeni Bir Bakış, s. 21.

[71] UludağS.,a.g.e.,s. 21.

[72] Mevdûdî, Faiz, s. 89.

[73] Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/421.

[74] Uludağ, s. 22-23.

[75] İbn Hişâm, I, 194.

[76] Uludağ, s. 24-25, dn., 5.

[77] Uludağ, s. 25.

[78] İbn Hişam, II, 559.

[79] Dayfullah, Muhammed, el-Hayûtu'l-iktisâdiyye fi ahdi'r-Resûl, s. 775.

[80] Kurtubî, Tefsir, IV, 202.

[81] İsbehânî, Delâilu'n-Nubuvve, s. 48; Suyutî, el-Hasâisu'1-kubrâ, II, 140.

[82] Hz. Aişe'nin: "Bakara sûresinin ribâ hakkındaki son âyetleri inince Resülullah mescide çıkıp bunları okudu, sonra içki ticaretini haram kıldı" şeklindeki sözünden (Buharı, Salât 73; Müslim, Müsâkât 69, 70) hareket eden Uludağ, içkinin H. 4. senede haram kılındığını, dolayısıyla bu âyetlerin de takriben H. 4 sene civarında nazil olması gerektiğini ileri sür­mektedir, bkz., s. 25.

Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/422-424.

[83] Râzî, Tefsir, VII, 85.

[84] Taberî, Tefsir, III, 68.

[85] A.g.e.

[86] Bayındır, Abdülaziz, islâm'da Faiz Mefhumu ve Unsurları, s. 121-122.

[87] Râzî» VII, 86.

[88] İbnu'l-Humâm, Fethu'l-kadîr, VII, 3-4.

Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/424-425.

[89] Müslim, Müsâkât 82; Nesâı, Buyu 43, 44.

[90] Müslim, Müsâkât 81; Ebû Dâvud, Buyu 12; Tirmizî, Buyu 23; Nesâî, Buyu 43, 44.

[91] Buhârî, Buyu 77, 81; Müslim, Müsâkât 88; Nesâî, Buyu 50.

[92] Müslim, Müsâkât 90; Nesâî, Buyu 48: Ebû Dâvud, Buyu 13.

[93] Müslim, Müsâkât 91; Ebû Dâvud, Buyu 13.

[94] Müslim, Müsâkât 94; Nesâî, Buyu 41.

[95] Müslim, Müsâkât 96.

[96] Müslim, Müsâkât 97.

[97] Ebû Dâvud, Buyu 18; Tirmizî, Buyu 14; Nesâî, Buyu 36; İbn Mâce, Ticârât 53.

[98] Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/425-427.

[99] Taberî, Tefsir, III, 66; Serahsî, el-Mebsût, XTV, 59; Hamidullah, el-Vesâik, s. 286.

[100] Taberî, Tefsir, III, 66; Serahsî, el-Mebsût, XIV, 59; Hamidullah, el-Vesâik, s. 285-286.

[101] Serahsî, el-Mebsût, XIV, 58; Hamidullah, el-Vesâik, s. 176,179; İslâm Pey­gamberi, I, 672.

[102] Serahsî, el-Mebsût, XIV, 58.

[103] Hamidullah, el-Vesâik, s. 228.

[104] Hamidullah, el-Vesâik, s. 262.

[105] Ebû Dâvud, Buyu 5.

[106] Ebû Dâvud, Menâsik 56; Hamidullah, el-Vesâik, s. 361, 363.

Cengiz Kallek, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, Beyan Yayınları: 3/427-428.

[107] Zebîdî, Sahih-i Buharı Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 449.

[108] Yeniçeri, îslâm İktisadının Esasları, . 285.

[109] İbn Mâce, Ticârât 12; Dârimî, Buyu 12.

[110] Döndüren, Hamdi, İslâm Hukukuna Göre Ahm-Satımda Kâr Hadleri, s. 201...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes