> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Özel ilişkilerde muaşeret esasları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Özel ilişkilerde muaşeret esasları  (Okunma Sayısı 1646 defa)
30 Eylül 2010, 14:15:27
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Eylül 2010, 14:15:27 »



Birinci Bölüm


ÖZEL İLİŞKİLERDE MUAŞERET ESASLARI


Konumuza Peygamber Efendimizin bir hadisi ile başlamak istiyorum. O (s.a.v.) buyuruyor ki: «Büyüğümüzün hakkını ver­meyen küçüğümüzü sevmeyen bizden değildir.»[8]

Şüphe yok ki, bu hadiste sözkonusu edilen "Büyüklerin Hak­kından maksad, onların layık oldukları mertebeye konulmaları ve hak ettikleri saygı ve hürmedin kendilerinden esirgenmemesi-dir. "Bizden değildir" sözünden maksat da, gerçek mü'minlerle bir arada yaşamaya layık görülmemelerindendir. Yoksa, böylesi hadisleri "dinden çıkar, kafir olur" manasında anlamamak gere­kir. "Büyüklerimiz" tabiriyle de, genel olarak anne ve babalar, öğ­retmenler, din ve takvaca üstün olan mü'minler, insanlık yararı­na ve hayrına hizmet etmekte olan ilim adamları ve yaşça büyük olup toplumca saygı ve hürmete layık görülen her insan kastedil­miştir denilebilir.

Şüphe yok ki, her büyüğün üstünde bir büyük vardır. Büyük­lerin de üstünde en büyük (ekber) olan Allah Teâlâ vardır. Aziz ve celil olan Allah'ın da en büyük olarak kulları üzerinde hakkı var­dır. Özellikle insanlara her an için yenilenen ve tekrarlanan ni­metlerinden dolayı Cenâb-ı Hak'kı zikretmek, şükretmek ve hamd ü sena etmek aklı başındaki her kul için önemli bir görevdir. Allah Teâlâ'nın, zamanın tesbit edilebilen en küçük bir parçasın­da dahi bizlerden ilişki ve ihsanım kesmesi, bizlerin helaki anla­mındadır. O halde her an Allah'a muhtaç olan adil bir kulun görevi her an Onu zikretmektir. Yüce Rab'mı tanımak, Onun hakkı olan ta zım ve hürmet görevini ifa etmenin de âdâb ve erkanı sözkonusudur. Şimdi de Allah'ı zikir ve itaat görevi ifa edilirken uymamız gerekli olan âdâb'dan bahsedeceğiz.[9]

 
I. Allah İle İlişkilerde Âdâb
 
Cenab-ı Hak, Kur'ân'ında: «Ben cinleri ve insanları, ancak buna ibadet etsinler diye yarattım» [10]buyurmaktadır.

ibadet kelimesi lügatta, boyun eğmek, içten gelerek emre ita­at etmek, saygı duymak, yardım istemek ve emre itaatin en son sı­nırında bulunmak... gibi anlamlara gelmektedir.

Araplar, çok gidilip gelinmesi sebebiyle üzerinde tümsek ve çukur kalmamış, yola "Tarikun Zû abade" adını verirler. Yani "dümdüz olmuş yol" demektir. Çok sık ve sağlam dokunmuş ku­maşa da "sevbün zû abede" demektedirler, işte Arapçada ibadet kelimesi bu manaları taşıyan bir kökten türetilmiş bir kelimedir. Öyleyse ibadet, içerisinde isyan bulunmayan itaat anlamına gel­mektedir, denilebilir. Çünkü ibadet, isyanın zıddıdır. ibadet içerisinde isyan ifade eden bir hal ve durum bulunursa, bu hal ve durum, ibadeti ibadet olmaktan çıkartır.[11]

Emre itaatin en son derecesi anlamına gelen ibadet sözcüğü­nün, Allah'dan başkası için kullanılması Din1 en caiz değildir. Çünkü en büyük nimet ve ihsanın sahibi olan Allah (c.c.) emir ve yasaklarına boyun eğip ibadet edilmeye de ziyadesiyle layıktır. O'ndan başka ibadete layık hiçbir vaylık mevcut değildir.[12]

insanlar de birbirlerinin emir ve yasaklarına itaat eder, bo­yun eğerler. Ama mü'minler, "Allah'a isyan olan yerde kula itaat caiz olmadığı" için, insana itaatin ibadet derecesine uymazlar. Çünkü kayıtsız, şartsız itaat ancak Allah içindir. Bu sebeple insa­nın insana ibadet etmesi, taparcasına bağlanması caiz değildir, "sana ibadet ediyorum", "sana tapıyorum", "kayıtsız şartsız emri­ne amadeyim"... gibi sözler, son derece tehlikeli olduğu için mü'minlerm böylesi sözleri ağızlarına almaları doğru olmaz. [13]

 
A- İbadette Samimi Ve İhlas Sahibi Olmalı
 
Aziz ve celil olan Allah'ın emir ve yasaklarına itaat ederken istekli olmak ve içten gelerek yapmak gerekir, isteksiz olarak veya başka maksadları Önplana çıkartarak yapılan itaat ibadet ol­mayacağı kelimenin anlamında açıktır. Çünkü ibadette içtenlik, samimiyet ve ihlas esastır. Allah (c.c.), Hz. Meryem'e hitapla: «Meryem, Rabbına gönülden gelerek boyun eğ, secde et, rüku eden­lerle birlikte sen de rüku et»[14] buyururken, müslümanlara da «Siz­den, Allah'a ve peygamberine içten gelerek itaat eden ve hayırlı iş­ler yapanlara mükafaatlarını iki kerre veririz. Ayrıca onlar için cömertçe rızıklar hazırlamışızdır.»[15] ayetiyle ibadetlerin içtenlik­le yapılması tavsiye edilmektedir.

Allah'tan başkasına ibadet edenler, Allah'a ibadetlerinde or­tak koşanlar, Allah'la beraber başka niyetleri de ibadetlerinde birleştirenler... ibadet ve taatte ihlası yani sırf Allah için olmak özelliğini kaybettikleri için onların itaatlerinin Allah indinde hiç­bir değerinin olmadığına dair pek çok ayet ve hadisler vardır.

Bu ve daha bir çok ayetlerden anlaşılıyor ki, Allah'ın razı ola­cağı itaat ve ibadetlerin mutlaka gönülden gelen arzu ile yapılma­sı ve sırf O'nun için olmasıdır.

Hz. Peygamber ibadetlerin en güzelini "ihsan" sözü ile, meş­hur Cibril hadisinde şöyle açıklamıştır: «İhsan, senin Allah'ı gö­rüyor gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmesen de, o seni mutlaka görüyor şuurunda olarak itaat etmendir.»[16] Bu demektir ki, Allah'ın huzurunda ibadet maksadıyla durduğun zaman samimi, ihlaslı ve dikkatli olmak, ibadet âdâb ve erkanına riayet etmek ve hata ve kusur işlememeye gayret göstermek gere­kir. Neyi niçin yaptığının farkında olmadan, ibadetlerin adab ve erkanına uymadan, sırf yapmış olmak için yapılan itaat de ibadet sayılmamaktadır. [17]

 
B- Allah Hakkında Konuşurken Sözlere Dikkat Etmeli
 
Genellikle insan, nimetlerden istifade ettiği, zaman zaman fayda gördüğü yahut iyilik ve ilgisini umduğu kimselere karşı minnet duyguları taşırlar. Kendisine iyilik eden şahsa saygı ve hürmet gösterme arusunda bulunur, söz ve davranışlarıyla da bu duygusunu izhar etmeye çalışır. Mesela kibar bir insan, çok fazla saygı duyduğu bir büyüğüne "sen" demeyi laubali bulur ve "siz", "sizler" şeklinde hitabetmeyi tercih eder. Hatta daha fazla saygıya layık gördüğü Jbirisi için siz sözcüğü de onun yanında hafif kalaca­ğı için, "zât-ı Âlileri", "Zât-ı Devletleri" gibi daha fazla büyültücö ifadeler kullanmaya çalışır.

insanların bir nezaket olarak söyledikleri bu sözlerin benze: lerine, daha doğrusu saygı değer birine saygılı ifade kullanma üslûbuna Kur'ân-ı Kerim1 de de yer verilmiş olduğunu görmekte­yiz. Mesela:

Kur'ân'm Özeti olarak nitelendirilen Fatiha sûresinin başın­dan bir kaç ayeti burada arz edebiliriz. «Hamd âlemlerin Rab':, olan"Allah içindir. (O), Rahman ve Rahimdir. (O), Din Gününü', (hesab günü) sahibidir.»[18] denilirken her an Allah'ın huzurunda bulunan bir kulun, Allah Azze ve Celle'nin huzurunda kendir: muhatab olarak görmeme gibi bir tevazu duygusuyla, karşısında olmayan birisiyle konuşuyormuş gibi bir ifade kullanarak, yan muhatab sıygası yerine gayb sıygası ile sûreye başlaması tefsir lerde, Allah Teâlâ'mn öğrettiği güzel bir nezaket kuralı olarak de­ğerlendirilmektedir. Çünkü yüce olan mutahabı karşısında şah sın kendisini acz içerisinde görmesi ancak bu şekilde ifade edilebi­lirdi! denilmektedir.[19]

Yine Kur'ân'da Allah Azze ve Celle, Vahdaniyyetinin kesil buna inancımızın da tam olmasına rağmen/kendisinden bahse­derken bazen "ben" yerine "biz" tabirini kullanmaktadır: «Hi: şüphe yok ki, zikr'i biz indirdik, O'nun koruyucusu da biziz.[20] «Ölüleri diriltecek olan da muhakkak biziz biz.»[21] ayetlerinde o duğu gibi...

Bu iki ayette görülüyor ki, Yüce Rabbımızm bu şekildeki ifa deleri, muhakkak ki azamet ve büyüklüğünü belirtmek içindi: yoksa ortaklarının bulunduğu anlamında değildir. Bu ve benzer ayetleri okuyan mü'minlerin de Allah'ın bu azametini manada k: bul ettikleri gibi lafızlarla da ifade etmeleri gayesiyle Kur'ân'6 yer verilmiş olabilir! [22]

 
C- Allah'tan Gelen Her Şeyi Saygı İle Karşılaman
 
İnanıyoruz ki, hayır ve şerr, her şeyin yaratıcısı Allah Teâla-dandır. Kul yaptıklarıyla imtihan olunmak maksadıyla, dünyada akıl ve iradesi ile birlikte serbest bırakılmıştır. Kişi aklı ile neyi uygun görür ve iradesini de neye yönlendirir ve karar verirse, Allah da onu yaratır. O, hayırlı olanları isteyerek ve severek, şerr olanları da istemediği halde adaleti sebebiyle yaratır. Bu konu Kur'ân-ı Kerim'de şöyle ifade edilmektedir. «İyilik ederseniz, ken­di lehinize iyilik etmiş olursunuz; kötülük de ederseniz, o da kendi aleyhinizedir.»[23] Başka bir âyette de: "Kim hayırlı bir iş yaparsa kendinedir. Kim de kötü bir iş yaparsa kendi zararmadır. Sonra Rabbınıza döndürülür, yaptıklarınızdan hesap verirsiniz."[24]

Bu ayetlerde açıkça ifade ediliyor ki, her ne yaparsa, isteyen kul, yaratan da Allah'tır. Allah'ın yaratması da ona, istediği şeyi yapma izin ve imkanı vermesi anlamında değerlendirilebilir. Bu durumda insanın, kendi leh ve aleyhine istediği ve yaptığı şeyden dolayı başkalarını suçlamasının, doğru bir tavranış olmadığı her akıllı insanın bileceği bir gerçektir.

Bir de Allah Teâlâ kullarının imanlarmdaki samimiyetlerini, Allah yolundaki sabır ve sebatlarım denemek, muvaffak olanları kat kat ecirlendirmek maksadıyla zaman zaman onları çeşitli be­lalara mübtela kılmaktadır. Mesele,«lnsanlar, sadece inandık demekle terk edilip, bazı musibetlerle imtihan olunmayacaklarını mı zannediyorlar1?»[25] buyurmuştur. Başka bir ayette de: «Biz, el­bette sizleri biraz kork...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Özel ilişkilerde muaşeret esasları
« Posted on: 19 Nisan 2024, 16:06:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Özel ilişkilerde muaşeret esasları rüya tabiri,Özel ilişkilerde muaşeret esasları mekke canlı, Özel ilişkilerde muaşeret esasları kabe canlı yayın, Özel ilişkilerde muaşeret esasları Üç boyutlu kuran oku Özel ilişkilerde muaşeret esasları kuran ı kerim, Özel ilişkilerde muaşeret esasları peygamber kıssaları,Özel ilişkilerde muaşeret esasları ilitam ders soruları, Özel ilişkilerde muaşeret esaslarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes