> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Asr-ı saadette mizah
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Asr-ı saadette mizah  (Okunma Sayısı 4833 defa)
01 Ekim 2010, 12:00:02
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Ekim 2010, 12:00:02 »



ASR-I SAADETTE MİZAH


Yrd. Doç. Dr. Akif Köten
 

(Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Bursa)

Akif Köten 1951 yılında Samsun'un Ladik ilçesinde doğdu. 1969 yılında Çorum t.H.L.nden, 1973 yılında İz­mir Yüksek îslam Enstitüsünden mezun oldu. 1977-1982 yılları arasında Bursa Yüksek îslâm Enstitüsünde Hadis Asistanlığı ve öğretim üyeliği yaptı. 1982 yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis öğretim görevliliği yaptı. 1983 yı­lında "Kadı îyaz'ın Hayatı, Eserleri ve Hadis Şerh Metodu" konusunda tez vererek doktor oldu. 1992 yılında yardımcı doçent oldu. Halen aynı fa­kültede Hadis anabilim dalında öğretim üyeliği görevine devam etmektedir. Eserleri:

- Hz. Peygamber'in Devlet Başkanlığı

- Hz. Peygamber Döneminde Şaka ve Bazı Şakacı Sahabiler. [1]

 

Birinci Bölüm


MİZAH KAVRAMI


I. Mizaha Olan İhtiyaç Ve Mizahın Faydaları
 

Melekler veya hayvanlar gibi tek yönlü bir varlık olmayan insanın hem melekî, hem de hayvanı yönleri vardır. Bunun için özellikleri, ihtiyaçları, tatmin yolları., çok değişik ve komplikedir. Mülevven mizacının tabiî bir sonucu olarak insanın, devamlı bir hal üzerind.e kalması veya uzun bir süre aynı hali sürdürmesi 'mümkün değildir. Onun tabii özelliklerinden biri de yorulma, bık­ma, usanma...dır. Bu durumlarda insan, Önceden yaptıklarının zıddını veya daha değişik şeyleri yapmak suretiyle dinlenir, hal değiştirir. Mesela, bedenen yorulup sıkıldığı zaman istirahat ede­rek dinlenmesi ne kadar normal ise, ciddi işlerde yorulup sıkıldığı zaman mizah yapması, şakalaşması, birşeyler terennüm etmesi de o kadar tabii ve ihtiyacıdır. Dinlenen kişi tekrar çalışma gücü­ne eriştiği gibi, ruhen bunalan insan da bazan yaptığı veya kendi­sine yapılan mizahla rahatlamış olarak görevlerim yapma gücüne erişir.

Rasûlullah'm (s.a.v.) meclisinde duyduğu dinî hazzı dışarıda devam ettiremediği için, imanında zaaf olduğunu zannederek Hz. Peygamber'e gelen ve bu hareketiyle münafıklaştığını zanneden Hanzala'ya Peygamber Efendimiz'in cevabı şöyle olmuştu: «in­san bir zaman böyle, bir zaman da şöyle olabilir.» Bu hâdise bize gösteriyor ki, Hanzala gibi vahiy kâtibi ve gayretli bir sahabi dahi, Hz. Peygamberin yanında hissettiği duygulan, hayatın dağdağa­sı içinde zaman zaman unutabiliyor ve kendisini dünyevi meşga­lelere kaptırabiliyor. Demek ki insandaki bu hal değişikliği nor­maldir. Fakat aslolan, insanın bu hale takılıp kalmaması ve dinî duyguları hepten unutmaması dır. Günün değişik zamanlarında namazın beş defa tekrar edilmesinin hikmetlerinden biri de, gün­lük meşgalelere dalan insanoğluna dinî duyguyu bu sıklıkla hatır­latması olsa gerektir.

Sahabe, Hz. Peygamber'in sohbetlerine büyük bir aşkla katı­lıyor ve O'nu (s.a.v.) pür dikkat dinliyordu.[2] Bu meclislerin verdiği üstün manevi haz ve sahabenin iştiyakına rağmen Hz. Peygam­ber, onları usandırmamak için ancak fasılalarla ve belirli zaman­larda va'zu nasihatta bulunuyordu.[3] Rasûlullah'm (s.a.v.) bu uy­gulaması da insanların, kalben ve zihnen yorulmalarının, usan­malarının gayet tabii olduğunu göstermektedir.

Gittikçe ağırlaşan hayat şartlarıyla maddeten .ve manen daha büyük sıkıntılara maruz kalan insanların, bu sıkıntılardan biraz olsun kurtulmasında ve rahatlamış olarak ciddi işlere tek­rar dönebilmesinde mizah, espiri, şakalaşma... gibi tabii davra­nışların müsbet etkisi olacağı kanaatindeyiz. «Zaman zaman kalpleri dinlendiriniz.»[4] hadisi de herhalde bunu ifade etmekte­dir. Buharî senedi hasen olarak değerlendiren bu hadise, yukarı­da geçen Hanzala hadisini şahid göstermektedir.[5]

Usanan yorulan zihinleri rahatlatma hususunda, Hz. Ali'nin tavsiyesi de şöyledir: «Bedenler yorulduğu gibi gönüller de yoru­lur, usanır. Kalplerinizi dinlendirin; ona ulaşacak hikmet yolları­nı arayın. Nefis oyun ister, oyalanmaya meyyaldir, yanlış şeyleri yapmak ister, tembelliğe yatkındır, rahatı arzular, çalışmaktan nefret eder... eğer nefsini çok arzularsan yıpratırsın, başıboş bıra­kırsan hepten rezil edersin»[6] Hz. Ali'nin bu tesbit ve tavsiyesi de gösteriyor ki, nefsi arzularından tamamen uzaklaştırmak onu öl­dürür; zaten bu mümkün değildir, isteklerinin tamamım yapmak ise, onu kontrolden çıkarır ve sefih bir hale sokar. Öyleyse onu za­man zaman dinlendirmek, eğlendirmek, neşelendirmek... lazım-dırki, bu şevkle insan, tekrar aslî görevlerini yerine getirebilsin.

İnsan tabiatında mevcut olan mizah duygusu, bu rahatlama­yı sağlayan yollardan biridir. Aşırı, kırıcı ve haram yollarla yapıl­madığı zaman mubah olan ve zaman zaman Hz. Peygamber'in yapmış olması cihetiyle de sünnet olan mizahı, mekârim-i ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini beyan eden Rasûlullah (s.a.v.)'m tamamen terketmesi zaten düşünülemezdi. Ne var ki, günümüz­de çizilen ve gerçek Islâmî bilgiler yerine gelenekten kaynaklanan bir müslüman tipi var ki, buna göre müslüman; asık suratlı, her zaman ciddi, gülmeyen, güldürmeyen, eğlenmeyen bir kimsedir. İslâm'ı iyi bilmeyen cahil-dindar müslümanlar ile, islâm hakkın­daki bilgileri gayet sığ ve yanlış olan günümüz aydınlarının zihin-lerindeki müslüman tipi, maalesef böyledir. Halbuki Hz. Peygam­ber ve ashabının günlük hayatlarına baktığımızda durumun hiç de böyle olmadığı, yeri geldikçe mizah, espri, şaka, gülme, güldür­me, eğlence... gibi davranışların en güzel bir şekilde icra edildiği görülecektir.

Fıtratın gereği olan davranışların, ferd ve toplum üzerinde müsbet etkileri olacağı tabiidir. En azından bu davranışlar, bir ih­tiyacı giderdiği için insanları rahatlatmaktadır. Mizah da böyle­dir. Yerinde ve ölçülü yapılan bir şaka, muhatabı da aynı şekilde rahatlatır ve taraflar arasında sevgi iletişimi meydana getirece­ğinden sosyal bünyenin sağlamlaşmasına da katkıda bulunur. «Allah (c.c.)'ın rahmetiyle sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır gi­derlerdi...»[7] ayeti, sert ve asık suratlı olmanın meydana getireceği sosyal çözülmeyi açıkça belirttiği gibi, yumuşaklık, güler yüzlük... vb. şeylerin de toplayıcı özelliklerini dile getirmektedir.

Hz. Peygamber'in müminin mümine tebessümünü îslâmî Toplumun çimento görevindeki dinamiği olan sadakanın çeşitle­rinden biri olarak sayması[8] da, tebessümü doğuran faktörlerden biri olan mizahın sosyal yapıya müsbet etkisini göstermektedir. Bazı sosyal-psikolojik tecrübî araştırmalar, mizah duygusuna sa­hip olmayı, en fazla sevilen kişilik özelliklerinin başta gelenlerin­den birisi olduğunu ortaya koymaktadır.[9]

Mizahın eğitime de büyük bir katkısı vardır. Çünkü mizahla anlatım öğrenmeyi, terbiyede takib edilecek böyle bir yol da eğiti­mi kolaylaştırır. Kabiliyetleri varsa, eğitim-öğretimle meşgul olanların buna ehemmiyet vermesi gerekir. Hz.Peygamber'in sünnetinde, bilhassa çocuklara karşı davranışında bunun pek çok örneklerini görmekteyiz.[10]

 

II. Mizah Nedir? Nasıl Olmalıdır?
 

MZH kökünden türemiş olan mizah kelimesi, ciddiyetin zıd­dı, şaka anlamındadır.[11] Şaka, gülüşmeye vesile olsun diye, karşı­sındakini kırmaksızm şaşırtmak veya aldatmak üzere söylenilen söz veya yapılan davranıştır.[12] Mizahda muhatabın sevgi ve şef­kat duygularını çekme ve iltifat hisleri bulunur. Alay, istihza, kü­çümseme... vb. davranışlara dönüşmemesi için mizah ve şakada, karşısındakini incitme arzusu bulunmamalıdır.[13]

Mizah ve şakanın yemekteki tuz gibi olması gerekir. Lüzu­mundan fazla yapılan veya dozu kaçırılan mizah, insanın vakar ve mürüvvetini zedeler. Eskilerin deyimiyle latife (şaka) latîf olmalı­dır. Mizah ve şakanın tamamen tecedilmesi, sertlik ve asık su-ratlılık ise sünnete ve Siret-i Nebeviyye'ye aykırıdır.[14] Mizah yap­mak veya mizah sever olmak kişiyi, kaba ve sert mizaçlı insanlar­dan ayırır.[15] Araplar bir kişiyi övecekleri zaman,-"güler yüzlü", ye­receklerinde de "asık suratlı" diye tavsif ederlerdi.[16] Genellikle neşeli, güler yüzlü, şakacı insanlar sevilir; öfkeli, asık suratlı ka­ba, sert insanlar da sevilmez. Hz.Peygamber'in bazan şakalaştığı-nı, şakaya izin verdiğini fakat başkalarım maddeten ve manen ra­hatsız eden ağır şakalara müsaade etmediğini görüyoruz. Bir de­fasında Ebu Hüreyre; "Ya Rasûlallah sen bize şaka mı ediyorsun?" demiş. O da (s.a.v.) "Evet, ben şaka yaparım, fakat sadece doğruyu söylerim" diye cevap vermişti.[17]

Hz. Peygamberin sünnetine baktığımızda, dinen mubah görülen mizahda şu özelliklerin bulunması gerektiğini görmekte­yiz:

a) Mizah dostane duygularla yapılmalı, yapanı ve muhatabla-rı rahatlatmah, öfkelendirmemelidir. Zaman zaman kalblerin dinlendirilme siyle ilgili hadis ve müminin diğer müminlere karşı nasıl davranması gerektiğini açıklayan hadislerin umumi ifadele­rinin böyle anlaşılması gerektiği kanaatindeyiz.

b) Mizah; alay, istihza, küçümseme, hakaret, korkutma... kasdıyla olmamalıdır. Müslümanın eliyle ve diliyle hiçbir müslü-manı rahatsız etmemesi hadisi,[18] alay ve istihzayı nehyeden ayet[19] ve hadisler bu tür mizah ve şakaları yasaklamaktadır. Uyu­yan bir sahabinin ipini diğerleri şaka niyetiyle aldığında Hz.Pey-ganıber; «Bir müslümanın diğerini korkutması helal değildir»[2...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Asr-ı saadette mizah
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:44:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Asr-ı saadette mizah rüya tabiri,Asr-ı saadette mizah mekke canlı, Asr-ı saadette mizah kabe canlı yayın, Asr-ı saadette mizah Üç boyutlu kuran oku Asr-ı saadette mizah kuran ı kerim, Asr-ı saadette mizah peygamber kıssaları,Asr-ı saadette mizah ilitam ders soruları, Asr-ı saadette mizahönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes