> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik  (Okunma Sayısı 5512 defa)
05 Ekim 2010, 19:02:51
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 05 Ekim 2010, 19:02:51 »



ASR-I SAADETTE KÖLELİK VE CARİYELİK


Doç.Dr.Vecdi Akyüz-Dr.Nihat Engin
 

(Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul)

Buraya kadar Rasûl-i Ekrem Efendimizin çeşitli sıfatlarla ortaya koyduğu, bağlayıcılık bakımından farklı hükümler ifade eden davranışlarını gördük. Şüphe yok ki O'nun asıl vazifesi ve Allah tarafından eğitilerek insanlığa gönderilmesinin sebebi pey­gamberliktir, tebliğdir ve rehberliktir; bu sebeple de davranışları­nın çoğu bu sıfatına dayanmaktadır. Bunun en açık işareti de her­kesin duyması için gayret sarfetmesi, herkesin gözü önünde uygu­laması, buna uygun üslublar kullanmasıdır. Ancak verilen ve ço­ğaltılması mümkün bulunan örnekler O'nun, başka sıfatlarla ve bağlayıcı olmayan davranışlarda da bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu davranışlarının önemli işaretlerinden biri her­kesin duyması için gayret göstermemesi, uygulamada ısrar etme­mesidir. Nitekim ebedî aleme intikalinden önceki hastalığında bazı tavsiyelerini yazmak üzere bir kağıt istediği zaman yanında-bulunan sahabe konuyu tartışmış, bazıları «Allah'ın Kitabının el­de olduğunu, dinin tamamlandığının bildirildiğini, bu halinde Hz. Peygamber'i bunlarla rahatsız etme ve yormanın doğru olmaya­cağını» ileri sürerek kağıt getirmeyelim demiş, bazıları ise getir­mek istemişlerdi. Peygamberimiz tartışmayı keserek vazgeçtiği­ni bildirdi.[1] Eğer bu isteği bir tebliğ olsaydı, peygamberlik görevi­nin gereği bulunsaydı, «güneşi sağ eline, ayı da sol eline verseler yine bu isteğinden vazgeçmezdi» ısrar eder ve vazifesini yerine ge­tirirdi.

VECDİ 1955 yılında Kırklareli'nin Üsküp bucağında doğ-AKYÜZ du. ilkokulu aynı yerde bitirdi. Î.H.L.nin orta kıs­mını Tekirdağ, lise kısmını İstanbul Fatih l.H. L.nde tamamladı 1978 yılında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsünden mezun oldu. 1985 yjında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okutman olarak görev aldı.,1989'da "Emevilerin Kuruluş Devrinde İslâm Amme Hukukunun Gelişmesi" konulu teziyle doktor oldu. 1992 yılın­da İslâm Hukuku doçenti oldu. Eserleri:

- Devlet ve İşçi-İşveren İlişkileri

- Hilafetin Saltanata Dönüşmesi

NİHAT 1949 Yılında Bulgaristan'ın Burgaz vilayetinin EN(JİN Aydos kasabasında doğdu. 1950 yılında Türkiye'ye gelip İstanbul yerleşti. 1969 yılında İstanbul 1.H.L' nden mezun oldu. 1973 yılında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsünü bitirdi. 1982 y-ılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslâm Tarihi bölümünde asistanlık görevine başladı. 1992'de "Osmanlılarda Kölelik" konulu teziyle doktor unvanını aldı. [2]

 

GİRİŞ
 

Köle; hukuki, iktisadi ve sosyal bakımlardan hür insanlardan farklı ve aşağı statüde bulunan kimse demektir.[3] Kölelik İslâm'ın doğduğu çağda, dünyanın her yerinde yaygındı. Eski Yunan'da, Roma'da, Mısır, israil ve Babil'de kölelerin sayısı hayli çoktu. Köle, bir mal sayılırdı. Patronu onu mal gibi satar ve elindeyken emeğinden yararlanırdı. Toprağa bağlı olarak gayrı menkulle bir­likte köleler de satılabiliyordu. Borcunu ödemeyen kimse, borcu için borç verenin kölesi olurdu. Kumarda kaybeden de köle duru­muna düşerdi. Kölenin çocuğu da köle oluyordu. Ancak en çok köle, savaşta esir düşenlerdir. Roma'da madenlerde çalışma, sirk­lerde vahşi hayvanlarla döğüşme cezasına çarpılanlar da köleler­den olurdu.

insanlık tarihinin her döneminde var olduğu bilinen kölelik, müessesesi, islâm öncesi dönemde Araplar arasında da mevcuttu. En eski ve en ibtidai şekil olan pederşahi kölelik tarzına yakın bir biçimde devam eden cahiliye dönemi köleliğinde köle, sadece bir mal olmayıp, ailenin sosyal ve dinî faaliyetlerine katılır, aile ve kabile fertleriyle bir arada yaşardı. Toplumsal durum itibariyle hür insandan pek farklı değildi. Hür insanın giydiklerine yakın bi­çimde giyinir, onların çocuklarıyla oynardı.

Cahiliye döneminde kölelerin evlât edinildiği de bilinmekte­dir. Nitekim Zeyd b. Harise, peygamberlikten önce, Hz. Muham-med (s.a.v.) tarafından babasıyla gidip gitmemekte serbest bıra­kıldığı zaman, Hz. Muhammed (s.a.v.)'den ayrılmayacağını söyle­mişti. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v.) onu elinden tutup Kureyş'ten bir topluluğun yanına giderek: "Varis olarak da mevrûs olarak da bunun oğlum olduğuna şahit olunuz!"[4] diyerek kendisini evlat edinmiştir.

Hakîm b. Hizam (r.a.) cahiliyet zamanında yüz tane köleyi azat etmiş, yüz tane de kurban etmişti. Müslüman olunca da hac mevsiminde yüz deve kurban etmiş ve yüz köle azat etmişti. Bu durumu "Ey Resûlallah! Ben cahiliye döneminde sadaka vermek, köle azat etmek yahut akrabaya yardım kabilinden birtakım işlerle ibadet ederdim. Bunlarda bir ecir ve sevap var mı?" diye sorduğunda, Resûluliah (s.a.v.): "Sen eskiden yaptığın hayırla müslüman oldun"[5] buyurdu. Bu hadisten, müşrik araplar arasın­da da sadece Allah'a ibadet edip O'na yaklaşma ve insanlara iyilik yapma düşüncesiyle köle azat etme uygulamasının bulunduğu ve bunun islâmiyet'te de aynen devam ettiği anlaşılmaktadır. Cahi­liye döneminde azat edilen köle, azat edildiği kabilenin bir ferdi sayılırdı.

Cahiliye dönemi köleleri, efendilerinin hoşuna giden bir hiz­met karşılığında efendileri tarafından azat edilebilirlerdi. Uhud harbine gitmek için yola çıkmadan önce kendisinin azat edilme şartını Vahşî (r.a.): "Efendim olan Cubeyr b. Mut'im bana: —Eğer amcam Tuayme'ye karşılık Hamza'yı öldürürsen sen hürsün! de­di"[6] sözleriyle ifade etmektedir.

O dönem köleleri efendileriyle beraber savaşlara da katılır­lardı. Uhud harbinde müslümanlarla çarpışan müşriklerin içinde müşriklerin kölelerinin de bulunduğu bilinmektedir.[7]

Cahiliye döneminde köle ticeretiyle meşgul olarak büyük bir servete kavuşan Abdullah b. Cüd'ân'm cömertliği yaşlandıkça ar­tıyor, birçok köle ve cariyeyi azat edip yardımda bulunuyordu.. Meşhur sahabî Suheyb-i Rumî de onun kölelerindendi.[8]

 

Birinci Bölüm


KÖLELİĞİN SEBEPLERİ


islâm, mevcut kölelik durumunu düzenlemiş, sebeplerin hay­li daraltmıştır. "Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınızda boyun­larını vurun, sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız ya da fidye[9] ile salıverin.." âyetini, îslâm'm prensip olarak köleliği kabul etmediği şeklinde yorumlayanlar da bulunmaktadır. Kur'ân'da kölelerden "sağ elin sahip oldukları" ifadesiyle söz edilir.[10] ilk müslümanlar, pek eski devirlerden kalma ve bütün dünyaya yayılmış olan kölelik kuru­munu devralmışlardı, icad etmemişlerdi, islâm bakımından köle­lik, ne bir cezalandırma yolu ve çaresi, ne de bir takım iktisadî ga­yelerle kendisinden yarar sağlanan bir savaş ganimetidir. Köleli­ğin esas varlık sebebi, insanî duygulara dayanan, âcizlerin barın­dırılıp hallerinin düzeltildiği bir "ıslah evi" gibi bir şey olmasıdır.[11]

 

I. Doğumla Kölelik
 

Karı-kocamn her ikisi de köle ise, doğan çocuk da köle olarak dünyaya gelir. Sadece kocanın köle olması halinde, çocuklar hür kimseler olarak anaya tabi olur. Yalmzca karının köle olması ha­lindeyse, o cariyenin efendisine ait olmayacağı hususunda önce­den anlaşmış olmak gerekir.

Cariyenin efendisinden olan çocukları hür statüde doğarlar. [12]

 

II. Hürriyetin Kaybedilmesiyle Kölelik (Savaş Esirlerinin Köleleştirilmesi)
 

Köleliği doğuran asıl sebep, savaş ve bunun ortaya çıkardığı sonuçlardır. Kur'an âyetleri ile Rasûlullah'm tatbikatına göre, Müslüman ordu komutanı, bir anlaşmanın yokluğu halinde, savaş esirlerini karşılıksız bırakma, fidye alarak bırakma ve köle statüsüne sokma yetkilerine sahiptir.

"Araplara kölelik yoktur" şeklinde bir hadis de rivayet edilir. (Serahsî, Mebsut, 10/40,118).

Hz. Peygamber, Temîm kabilesinden alınan savaş esirlerinin -yarısını karşılıksız, diğerieriniyse fidye ödenerek serbest bırak­mıştır.[13]

Benu Suleym'den Yesâr adında bir köle-çoban savaş esiri ola­rak alınmış, ancak müslüman olunca Rasûlullah tarafından azat edilip serbest bırakılmıştır.[14]

Hz. Peygamber, Benû Mustalık savaşından sonra çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan yüzlerce savaş esirinin ganimet olarak bölüşülmesini müteakip, mağlup düşen kabile başkanının kızı Cuveyriyye'yi, değerini ödeyerek satın alıp azat ettikten sonra nikahladı. Müslüman savaşçılar, ellerinde köle halinde bulunan savaş esirlerini, Rasûlullah'ın zevcesi tarafından akrabası saya­rak, iade ettiler. îkiyüz ailenin hiç beklenmedik bir şekilde hürri­yetlerine kavuşturulmaları üzerine, Mustalık'lılar kaybettikleri on savaşçıyı pek çabuk unuttular ve sonunda müslüman oldular.[15]

Cuveyriyye, mağlup kabile başkanının kızıydı ve o, iki aske­rin payına düşmüştü. Bu iki asker, ister bir tek şahsın iki kişiye taksim edilmesindeki uygunsuzluğu düşünerek, ister bu kızın ka­bile başkanının kızı olması dolayısıyla, bundan büyük kurtuluş fidyesi koparacaklarını düşünerek, kızın sahip olduğu değerin ödenmesi halinde, onu serbest bırakmaya karar verdiler. Esir kız, Rasûlullah'ın huzuruna girdi ve ona, başından geçenleri anlata­rak, müslüman olduğunu söyledi ve kendisinden ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:20:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik rüya tabiri,Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik mekke canlı, Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik kabe canlı yayın, Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik Üç boyutlu kuran oku Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik kuran ı kerim, Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik peygamber kıssaları,Asr-ı saadette kölelik ve cariyelik ilitam ders soruları, Asr-ı saadette kölelik ve cariyelikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes