> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Asr-ı saadette sosyal hayat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Asr-ı saadette sosyal hayat  (Okunma Sayısı 6939 defa)
06 Ekim 2010, 16:03:52
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Ekim 2010, 16:03:52 »



ASR-I SAADETTE SOSYAL HAYAT


Doç. Dr. Mücteba Uğur
 

MÜCTEBA 1936 Yılında îskilip'de doğdu, tik ve Ortaokulu UĞUR İskilip'te okudu. 1955 yılında Çorum Lisesinden mezun oldu. 1959 yılında lisans çalışmasını, 1978 yılında doktorasını tamamladı. Değişik illerdeki öğretmenlik ve idarecilik görevinden sonra Anka­ra Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Hadis bilim-dalı öğretim üyesi olarak görev yapü. 1985 yılında Hadis doçenti oldu. Eserleri:

- Tecrid-i Sarih Klavuzu

- İslâm Adabı -Din Bilgisi

- Hadis Dersleri

- Hicrî Birinci Asırda İslâm Toplumu  İslâm 'a İnandım

- Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü [1]

 

GİRÎŞ
 

Bilindiği gibi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hayatta olduğu, özel­likle peygamberlik görevi yaptığı döneme özel deyişiyle Asr-ı Saa­det denilmesi âdet olmuştur. Allah Resûlü'nün ebedî hayata göçetmesinin ardından gelen yaklaşık kırk yıllık Raşit Halifeler dönemi buna eklenirse yine yaklaşık üç çeyrek asırlık bir dönem eder. Sözkonusu dönem insanlık tarihinin çok az yaşadığı gerçek bir huzur, güven ve saadet devri olmuştur.

Burada bir soru sorulabilir. Acaba insanlık tarihinin bu hu­zur, güven ve saadet dönemine damgasını vuran nedir? îslâm mis­yonunun tebliğ edilişinde olduğu kadar yayılışında da çeşitli güç­lüklerle karşılaşıldığı; zulüm ve haksızlıklar görüldüğü; çeşitli mücadeleler verildiği; hatta kan döküldüğü halde bu döneme yine de Asr-ı Saadet denilmesi hangi sebebe dayamr?

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yirmi üç yıllık peygamberlik hayatı ile yaklaşık kırk yıl süren Raşid Halifeler devri gözönüne alındı­ğında bu sorunun cevabı kolayca verilebilecektir. Bir kere ne kadar çetin mücadeleler, zulümler ve haksızlıklarla geçerse geç­sin Mekke devri dahil peygamberlik dönemi ve onu izleyen sahabe zamanı kelimenin tam anlamıyla bir ideal dönemi olmuştur. Bu döneme ideal dönemi demek boşuna değildir; çünkü îslâm ideali bu devrede kök salmış, filizlenmiş ve nihayet olgun meyveler ver­meye başlamıştır. Kısacası îslâm medeniyetinin temeli bu dö­nemde atılmıştır. O nedenle ortaya çıkan parlak sonuç çekilen sı­kıntıları unutturmaya yetmiştir.

Öte yandan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in önderliğindeki sosyal hayat bu dönemde imrenilecek düzeye gelmiştir. Yaratılışın gaye­sine uygun, inançlı idealist toplum ilişkilerinde sorumluluk bilin­ci taşıyan düzeye. Buna ek olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vahiy ışığında gerçekleştirdiği sosyal düzenin eşitlik, hak ve hukuk, adalet gibi bir toplumu ayakta tutan ilkelere dayandığı dikkate alınırsa bütün bu yaptırımların gerçek anlamda uygulama alanı bulduğu bir döneme "Saadet Asrı" demek hiç de yanlış olmayacak­tır.

Şu da var. Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Raşid Halifeler deviıierin-deki sosyal hayat, ekonomi, siyaset, eğitim gibi toplum hayatını düzenlenen hususların başıboş bırakılmayıp belli prensiplere bağlandığı bir hayattır. O nedenle toplum hayatına huzur, güven ve mutluluk getirmiştir. O kadar ki toplumda yaşayan her fert kendini güvende hissetmiştir. Denilebilir ki bunun sonucunda toplumdan kopmalar değil, müşterek idealler etrafında birleşme­ler olmuştur. Dahası sosyal hayatı ferdiyetçilikten kurtarmış, toplumsallığa çekmiştir. Öteki deyişiyle toplum içinde yayaşan her fert görevinin, vazife ve sorumluluğun bilincinde olarak yaşa­mıştır. Böyle bir tutum elbette toplumlara huzur ve güven getirir. O toplum içinde yaşayan fertleri birbirlerine sımsıkı bağlar. Dola-yısiyle gerçek anlamda sosyal hayatın yaşanmasını sağlar. Böyle bir toplum hayatının gerçekleştirildiği dönem ise gerçekten bir sa­adet asrıdır.

însan, yaratılışı gereği mal, can, ırz ve namus güvenliği ister. Hakkını almak, haklı gördüğünü savunmak eğilimi taşır. Asr-ı Saadet, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Kur'ân-ı Kerim doğrultusunda mal, can, ırz ve namus güvenliğini sağlamıştır. Ayrıca toplumun her kesiminden herkes, kendine karşı bile hak bildiğini söylemek­ten çekinmez, halifelere karşı hakkını savunur hale gelmiştir. Bu nedenle de o dönem kelimenin tam anlamıyl "Saadet Asrı" olmuş­tur. Bilindiği gibi Kur'ân'ı Kerim, islâm idealine gönül verenleri kardeş sayar. Hz. Peygamber (s.a.v.), çeşitli vesilelerle mü'minler arasındaki kardeşlik ruhunun pekişmesine çalışmıştır. Onun bu yoldaki çabaları parlak bir sonuç vermiş ve çevresini oluşturan toplum fertleri birbirleriyle kardeş oldukları bilincine ermişler­dir. Fertleri kardeşlik bilinci taşıyan, birbirlerine kardeşin karde­şe yapacağı muameleyi yapan toplum hayatının gerçekten huzur­lu, güven içinde ve mutlu geçeceği kuşkusuzdur.

Son olarak şunu eklemeliyiz. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in özellik­le Medine devrinde toplum bağlarım güçlendiren yaptırımlardan adalet üzerinde ısrarla durduğu görülür. Onun adalet anlayışı iki türlü görüntü verir. Bunlardan birincisi liyakat ve ehliyeti tercih; ikincisi ise suçluyu kim olursa olsun cezalandırmak. Gerçekten Allah Resulü toplumu ayakta tutan adalet müeyyidesini tam anlamıyla ve her iki anlamda gerçekleştirmiştir. Birine bir iş vere­ceği zaman onun kim olduğuna değil, işe layık ve ehil olup olmadı­ğına bakmıştır. Buna ek olarak, toplumda bir suç işlenmesi sözko-nusu olduğu zaman işleyen kim olursa olsun, cezasını vermiştir. Böyle bir tutum bir yandan toplumu ayakta tutacak kuralları işletmek, öte yandan işlenen suçtan zarar görenlerin yüreğini ferahlatmak suretiyle adaleti gerçek anlamda uygulamaktan baş­ka bir şey değildir. Sosyolojik açıdan böyle bir uygulamanın top­lum hayatı yönünden ne derece önemli olduğunu uzun uzadıya izaha ise ihtiyaç yoktur.

Özetlemeye çalıştığımız, başkalarını da ekleyebileceğimiz bu ve öteki hususlar Asr-ı Saadet'e neden saadet devri denilmiş oldu­ğunu açıklamaya sanırız yetecektir. Eklemek gerekirse, her yö­nüyle mükemmel bir lider, fertlerini birbirlerine sımsıkı bağlarla bağlamış bir toplum, ideal birliğine ermiş insanlar ve nihayet o toplumu yönetecek adaletli uygulamalar söz konusu olduğu za­man böylesine ideal bir toplum hayatımn yaşandığı döneme saa­det asrı dönmez de ne denir?

Şimdi Asr-ı Saadette sosyal hayatın safhalarına geçebiliriz. Ancak bu hayatı yönlendiren üstün şahsiyeti kısaca tanımalıyız. Onun şahsiyetim yakından anlamak, gerçekleştirdiği başarıyı da­ha iyi kavramaya yol açacaktır. O nedenle burada önce Hz. Pey­gamber (s.a.v.)'in şahsiyeti üzerinde duracak, daha sonra ise sün­netine geçeceğiz. [2]

 
Birinci Bölüm


HZ. PEYGAMBER (S.A.V.)İN SÜNNETİ


Kur'ân-ı Kerim'de "alemlere rahmet" olarak gönderildiği bildirilen[3] Hz. Peygamber (s.a.v.)'in üstün niteliklerinin yoğurdu-ğu şahsiyetini görmeden Önce önemli bir noktaya işaret etmeliyiz. Allah Resulü, peygamberliğinden Önce insandır. Hiçbir zaman in­sanüstü bir varlık olarak algılanmamalıdır. Onu insanüstü bir varlık olarak görmek hata olduğu gibi, başarısını da yanlış değer­lendirmeye neden olur. Bu sebepten onu önce insan olarak sahip olduğu üstün nitelik ve yeteneklerle tanımak gerekir. Zaten ilahî mesaj da onun herşeyden önce insan olduğu yönündedir. "De ki, ben de sizin gibi bir insanım[4] Namazda yanıldığı bir gün söyle­dikleri de aynı doğrultudadır: "Ben de sizin gibi bir insariım. Siz­lerin unuttuğunuz gibi ben de unutabilirim. O halde unuttuğum olursa bana hatırlatınız[5] Müslümanlar arasında anlaşmazlık olduğu zaman kendisine arzedilen delillere göre hüküm vereceği­ni bildirdiği meşhur sözünde de aynı hususa yer vermiştir: "Kuş­kusuz ben de sizin gibi bir insanım. Gün olur bana içinizden iki hasım gelir. Olur ki bunlardan biri (haksız olduğu halde) derdini daha düzgün anlatır. Ben de o güzel sözleri doğru zannederek onun lehine hüküm vermişsem bilsin ki o hak ateşten bir parçadır. Onu ister alsın ister almasın."[6]

Yeri gelmişken işaret etmeden geçmemek gerekir, Hz. Pey­gamber (s.a.v.)'in önce insan olduğunu söylerken bunu mutlak manaya alarak onu sıradan bir insan saymamalıdır. Onun diğer insanlardan farksız olduğunu söylemek; hatta bunu dünya işle­rinde farksızlıkla sınırlamak doğru olmaz; çünkü böyle bir düşünce herşeyden önce Allah'ın onu "üstün yaratılış" la nitelemesiyle bağdaşamaz. Kaldı ki onu "en güzel örnek" gösterisiyle de[7] bağ-daştmlamaz. Dahası, üstün yaratılışta olduğu Kur'ân-ı Kerim'de beyan edilmiş olan bir insanın diğer insanlardan farksız olduğunu söylemek anlamsız olur. Şu hale göre Hz. Peygamber (s.a.v.)'in di­ğer insanlardan farklı bazı üstün yetenek ve hasletlere sahip ol­ması normaldi. Yüklendiği görenin zorluğu açısından bakılırsa bunu zorunlu kabul etmek gerekir.

İşte biz burada her şeyden önce insan olmakla birlikte kimi üs­tün yetenek ve hasletlere sahip olan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in söz-konusu üstün yetenek ve hasletlerinin yoğurduğu şahsiyetini ana hatlarıyla belirlemeye çalışacağız. Bu bağlamda işaret etmeliyiz ki Allah Resulü (s.a.v.), çağının Ölçü ve telakkilerini bir hayli geri­de bırakan üstün bir şahsiyete sahipti. O bu üstün şahsiyetiyle içinde yaşadığı topluma kendini kabul ettirmiş, o toplum fertleri­ni görevlendirildiği çizgiye çekmiştir. îdeal bir toplum modeli çize­rek gerçekleştirdiği de buna eklenirse başarısının önce şahsiyeti­ne bağlı olduğu sonucuna varmakta güçlük çekmeyiz.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in üstün şahsiyetini incelerken yukarı­da değindiğimiz, önce insan oluşundan hareket...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Asr-ı saadette sosyal hayat
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:04:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Asr-ı saadette sosyal hayat rüya tabiri,Asr-ı saadette sosyal hayat mekke canlı, Asr-ı saadette sosyal hayat kabe canlı yayın, Asr-ı saadette sosyal hayat Üç boyutlu kuran oku Asr-ı saadette sosyal hayat kuran ı kerim, Asr-ı saadette sosyal hayat peygamber kıssaları,Asr-ı saadette sosyal hayat ilitam ders soruları, Asr-ı saadette sosyal hayatönlisans arapça,
Logged
03 Aralık 2014, 00:51:59
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 03 Aralık 2014, 00:51:59 »

Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim bizleri sünnete tabi yaşayan,helal daire içinde sosyal hayat yalayan kullarından eylesin bizleri inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Aralık 2014, 01:23:31
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #2 : 03 Aralık 2014, 01:23:31 »

Ve aleykumusselam ve rahmetullahi. Efendimiz ve ashabı büyük sabrı ve davalarında istikrarı neticesinde düzenli bir İslam toplumu kurmayı yazıda da belirtildiği gibi saadet asrini inşa etmeyi başardılar. Rabbim onlardan ebeden razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes