> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Asrı Saadette İslam > Asr-ı saadette eğlence
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Asr-ı saadette eğlence  (Okunma Sayısı 3573 defa)
30 Eylül 2010, 20:21:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Eylül 2010, 20:21:19 »



ASR-I SAADETTE EĞLENCE VE DÜĞÜN


Yrd. Doç. Dr. Akif Köten
 

(Uludağ Üniversitesi, îlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Bursa)

Akif Köten 1951 yılında Samsun'un Ladik ilçesinde doğdu. 1969 yılında Çorum I.H.L.nden, 1973 yılında tz-mir Yüksek İslam Enstitüsünden mezun oldu. 1977-1982 yılları arasında Bursa Yüksek îslâm Enstitüsünde Hadis Asistanlığı ve öğretim üyeliği yaptı. 1982 yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis öğretim görevliliği yaptı. 1983 yı­lında "Kadı İyaz'ın Hayatı, Eserleri ve Hadis Şerh Metodu" konusunda tez vererek doktor oldu. 1992 yılında yardımcı doçent oldu. Halen aynı fa­kültede Hadis anabilim dalında öğretim üyeliği görevine devam etmektedir. Eserleri:

- Hz. Peygamber'in Devlet Başkanlığı

- Hz. Peygamber Döneminde Şaka ve Bazı Şakacı Sahabiler [1]

 

Giriş
 

İlâhi Sünnet'in bir gereği olarak insanoğlu da, bütün canlılar gibi çoğalarak neslini devam ettirir. Fakat o, diğer canlılardan farklı olarak, Allah'ın kendisine verdiği üstünlüklere layık bir şekilde neslini devam ettirmelidir. Bunun tek yolu da, nikâhla ku­rulan ve karşılıklı sevgi-saygı ve şefkate dayanan aile hayatıdır. Evlenme, insanın yaşayacağı en sevinçli olayların başında geldiği için eğlence ile kutlanmış ve bu törenlere de "Düğün"[2] adı veril­miştir. Düğün bir taraftan yeni kurulan bir aileyi cemiyete tanı­tırken, diğer taraftan da insanların eğlenme ihtiyacını gidemektedir.

Eğlenme, insani yapıdan (fitrat) kaynaklanan bir istek ve ih­tiyaçtır. Beşeri yapının gereği olan hiçbir istek ve ihtiyaç dinimiz­de cevapsız bırakılmamış, önüne duvar çekilmemiştir. Fakat, bu isteklerin tatmini başıboş ve sınırsız da değildir. Günlük hayatın çeşitli problemleri karşısında yorulan, bunalau insanın, meşruiy-yet sınırını aşmamak şartıyla eğlenmesi, dinlenmesi, ferahlama­sı... caizdir. Fakat eğlence, hayatın gayesi değildir. Eğlenceyi, hayattaki realiteden geçici bir süre kaçış, realitenin bir parçasını onun ait olduğu bütünden ayırarak seMbol ve tasavvur niteliğine sokmak olarak değerlendiren merhum Prof.Dr.Erol Güngör, "Eğlencenin Sosyal ve Psikolojik Yönü" isimli araştırmasında bu hususu şöyle ele almaktadır.[3]

"Psikoloji bakımından eğlenme olayı, herşeyden Önce bir he­yecan halidir. Eğlence insana haz veren bir faaliyettir ve gayesi de haz vermektir. Bu yüzden eğlenceyi insanın öbür faaliyetlerinden ayırtederken "gayesi kendinde olan bir davranış" diyoruz. Ama bu tarifin üzerinde biraz durmalıyız. Haz dediğimiz şeyin psikolojik mahiyetini iyice incelediğimiz takdirde onun insan için ilk bakışta fark edilmeyen derin ve önemli bir takım fonksiyonları yerine ge­tirdiğini görürüz. Gayesinin kendinde oluşu, onun asgari yaşama şartlarını yerine getirmek üzere yapılan faaliyetlerden biri olma­yışı ve mecburiyet ifade etmeyişi yüzündendir. Karnımızı doyur­mak için eğlenmeyiz; belli birşeyi elde etmek için de eğlenmeyiz. Ama eğlencenin sonucu olarak hiçbirşey doğmadığım, insanın eğ­lenceden önce ne ise sonra da aynı olacağını söyleyemeyiz."

insandaki eğlence ihtiyacım ve yaşlara göre bunur nasıl kar­şılanacağını da merhum Güngör şöyle açıklamaktadır.[4]

"Bunun psikolojik mekanizması sinir sisteminin uyarılma ih­tiyacıyla ilgilidir. Günlük hayatımız sürekli biteviyelik içinde geç­tiği için, sinir sistemimizin aldığı uyarıcılar hep birbirinin tekrarı mahiyetindedir ve bu yüzden organizmamızın uyanıklık seviyesi düşer. Organizmanın normal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için, yenilik ifade eden uyarıcılar alması gerektir. Fakat her türlü yeni uyarıcı optimal uyanıklık seviyesini tutturmaya yetmez. Alı­şılmışın dışında uyarıcıların uyanıklık seviyesini uygun ölçüde tutabilmeleri için bunların yenilikle birlikte uyuşmazlık, karma­şıklık veya giriftlik, beklenilmezlik, gayrimuntazamlık gibi özel­likler taşıması gerekmektedir. Bu özellikler bir uyarıcı grubunun dikkati çekmesi ve organizma tarafından incelenmesini, keşfedil­mesini sağlayan şeylerdir. Bunlar bizim dikkat ve ilgimizi uyan­dırdığı için, insana hitab eden her türlü bildirişim (communicati-on) teşebbüslerinde de gözönüne alınması gerekir.

Uyanıklık seviyesinin teşekkülü hakkında kantitatif ölçüle­rimiz yoktur. Bir bildirişim vasıtasının nasıl bir tertiple insanda en çok haz uyandıracağı herşeyden önce yaşa bağlı bulunuyor. Çocuklar, gençler, orta yaşlılar farklı şiddette uyarıcılardan haz duyuyorlar. Genellikle erken yaşlarda aktif eğlenceler büyük zevk veriyor. Yetişkinlik çağının başlangıcında şiddetle uyarıcılar artık eskisi kadar zevk vermiyor. Fakat eğlence bir şekilden ibaret olmadığına göre, zevk bakımından muhtevanın yeri nedir? Bura­da yaş grubu kadar, hatta ondan daha fazla şahsi kabiliyetin, yetişme tarzının, içinde bulunan sosyal ve kültürel çevrenin bü­yük rolü olduğu görülüyor. Yetişme tarzı ve kabiliyet, eğlencenin kalitesini belirleyen temel faktörler olmaktadır."

İnsanlık tarihi evlilikle başlar denilse, yanlış olmaz kanaa­tindeyiz, insanlık tarihi kadar eski olan evlilik, dolayısıyla düğün törenleri, değişik şekillerde de olsa tarih boyunca bütün toplum­larda varlığını sürdürmüştür. Bu törenlerin ortak özellikleri, du­yurma Cilan), ikram (velime) ve eğlence (saz-söz) dir. Evlenen eşler ve onların kurdukları yeni aile topluma duyurulmak suretiyle, neslin sıhhatli bir şekilde, yozlaşmadan devamı sağlanmakta, yapılan ikramlarla sosyal tesanüd güçlenmekte, bu törenlerde eğlenmek suretiyle insanlar maddi ve manevi (psikolojik) bir doyuma ulaşmaktadır. Atalarımızın dediği gibi; "Ölüde ağlanır, düğünde oynanır." [5]

 

Birinci Bölüm


ASR-I SAADETTE EĞLENCE


I. Eğlence İhtiyacı
 

Asr-ı Saadet ve eğlence kavramlarım bir arada düşünmek, ilk-bakışta bize zor gelebilir. Çünkü bize anlatılan, hatta kitaplarda yazılan şekliyle Asr-ı Saadet ve o günün müslümanları, böyle basit işlerle değil, sadece ilim, ibadet, dua, zikir, hayr-hasenât, cihad, çalışma, ticret, ziraat... gibi önemli işlerle meşgul oluyor­lardı. Vakıa, bu tür işler en güzel şekliyle onlar tarafından yapılı­yordu. Fakat onların hayatında da, eğlenme, dinlenme, şakalaş­ma... gibi sıradan işler de vardı. Çünkü, o günün insanları da bi­zim gibi, beden ve ruhtan, et ve kemikten müteşekkil idi. Dünya aynı dünya, insanlar aynı insan, bugünün insanı nelere ihtiyaç duyuyosa, o günün insanı da aynı şeylere ihtiyaç duyuyordu, in­san fıtratı bugün ne ise, o gün de aynı idi. Beşerî yapıda varolan hiçbir isteği karşılıksız bırakmayan İslâm, o günün insanlarının bu tür isteklerini karşılamalarını mubah görmüş ve beşer bir pey­gamber olan Resûlullah (s.a.v.) da, bu tür faaliyetlere katılmış ve bu konuda da onlara Örnek olmuştur.

insan için vazgeçilmez dünyevî ihtiyaçlardan biri de, yorulan, usanan insanların dinlenmesi, eğlenmesi, şakalaşması...dır. Ce­vaz hududlarını aşmamak şartıyla dinen mubah görülen bu tür davranışlar, insanların, çalışma, ibadet... gibi aslî ve ciddî görev­lerini daha güzel yapmalarına imkan sağlar. Bu konuda Gazzalî şöyle demektedir: "Oyun ve eğlence kabli ferahlatmak için mubah kılınmıştır. Dinlenen ve neşelenen kalpte ticaret gibi dünyevî iş­lerle veya namaz ve tilavet gibi ahiret işleriyle ciddî bir şekilde meşgul olma arzusu uyanır. Ciddî işlerle fazla meşgul olma yanın­da az mikdarda eğlence olursa, bu hoş görülür. Mesela, yanakta bir iki siyah ben (hâl)in bulunması yanağa güzellik verir, fakat benler çok olursa, yüzü çirkini eştirir. Azı güzel olan her şeyin çoğu da güzel olmaz. Bunun gibi azı mubah olan her şeyin çoğu da mubah olmaz. Mesela, ekmek yemek mubahtır, fakat tıka basa karnı ekmekle doldurmak haramdır. Mubah olan musikî (ve eğlence) bu bakımdan diğer mubahlar gibidir."[6] zamanımızda bu hususun önemi daha da iyi anlaşılmıştır. Devlet hayatında, fabri­kalarda, imalathanelerde ve işyerlerinde oyun, eğlence, musikî, tatil, gezi ve spor gibi hususlara büyük önem verilmekte, böylece zihnen ve bedenen çalışanların iş gücü arttırılmaktadır.[7]

Asr-ı Saadet'in bariz vasfı -zannedildiği gibi- bu tür bedehi is­tekleri tamamen dışlamak değil, dengeli bir şekilde onları tatmin etmektir.

Asr-ı Saadet'i çok iyi kavradığında şüphe olmayan Gazalîyi tekrar dinleyelim:[8]

"Habeş oyuncularının eğlencesinden daha büyük ve açık han­gi eğlence vardır. Halbuki bu eğlencenin mubah olduğu nass'Ia sa­bittir. Bu konuda benim kanaatim şudur: "Eğlence kalbe rahatlık verir, fikrî yorgunlukları hafifletir, daima zorlanan ve ciddi işlerle meşgul edilen kalpler körleşir, eğlence ile kalbi rahatlandırmak ciddi iş görmesi için ona yardım etmek demektir. Mesela devamlı olarak fıkıh okuyan bir kimsenin cuma günü tatil yapması icabe-der. Çünkü bir gün tatil, diğer günlerde neşe ve istekle çalışmayı sağlar. Devamlı olarak nafile namaz kılan bir kimsenin bazan mo­la vermesi icabeder. Kerahet vakitlerinde namaz kılmak bunun için mekruh sayılmıştır. Tatil ve dinlenme çalışmaya yardımcı olur. Eğlence hayatı ciddî hayata hizmetçi olur. Daima ciddi bir-hayat yaşamaya takat getirilemez, buna sabr edilemez. Peygam-ber'in nefis ve ruhları hariç, sürekli olarak hak üzere olmak her­kes için acıdır. Şu halde eğlence; yorulan, bıkan, usanan...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Asr-ı saadette eğlence
« Posted on: 25 Nisan 2024, 04:11:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Asr-ı saadette eğlence rüya tabiri,Asr-ı saadette eğlence mekke canlı, Asr-ı saadette eğlence kabe canlı yayın, Asr-ı saadette eğlence Üç boyutlu kuran oku Asr-ı saadette eğlence kuran ı kerim, Asr-ı saadette eğlence peygamber kıssaları,Asr-ı saadette eğlence ilitam ders soruları, Asr-ı saadette eğlenceönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes